Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

İndigo Dergisi



"İndigo Dergisi" yazarlarının, okurlarının; oluşumunun, benzeri Hadis'lerden anlaması gereken nedir..




Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: "Üzerimizde develeri gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte) Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim, ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:

"Güzelce abdest alıp, sonra iki rek'at namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vâcib olmasın!"

(Bunları işitince kendimi tutamayıp:) "Bu ne güzel!'' dedim. (Bu sözüm üzerine) önümde duran birisi:

"Az önce söylediği daha da güzeldi!'' dedi. (Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnu'I-Hattâb'mış. O, sözüne devam etti:

"Seni gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:

"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühü. (Şehâdet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Resûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer."
Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini güzel yaparsa hataları vücudundan tırnak diplerine varıncaya kadar çıkar dökülür.''




Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh abdest aldı ve dedi ki:

"Ben Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şu benim abdestim gibi abdest aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest alırsa geçmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de nafile (ibadet) olur."




Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''

"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:

"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu ribâttır (Bağ, Bağlantı)."






İnşaallah anlaşılması gereken anlaşılıcaktır...

Ama bu Yunus, şunları da söylesin : Niçin Abdest değil de Reiki ? Neden Şifa uzakdoğuda, veya holografi'de aranıyor ?.. Niçin O Zat'ın Esma'sı Zikredilmiyor da Osho'nun İsmi anılmadan geçilmiyor ? Varlığın sahibi O Zat'ın Resulü (sav) aranızdayken, niçin "uzakdoğu" dinlerinin kalıntıları ile geviş getiriliyor ? Allah Resulünden "arındırılmış" bir dinin ve dilin İnsan'a katkısı nedir ? Sırlar mı ? Sır da nedir !




Niçin.. ya da Neden ?

Ruh nedir / (Hicr 29) / Ruh / "Min Ruhi" / Ruhî mânevî / Ruhî Zâtî ~ Aslî ...

Ruhu Manevi, Nefsinde, Sıfat Tecellilerinin asli ve harici zuhurlarıdır. Mesela Dıştaki Düşmana bu Manevi Ruh ile galip gelinir; savaşlarda olan budur. Veya içteki düşmana; nefsine karşı zaferi de yine bu manevi Ruh ile elde edersin; İlm-i mücadele gücünü de ancak bu manevi Ruh ile sağlayabilirsin. Ruhu Asline gelirsek.. zaten o sırf sensindir, ve Allah o özün için "Min Ruhi" (Hicr 29) demiştir.. Verilen bir şey yoktur; alındığında ise, zaten Sen yok olursun.. Sonra, senin için bu noktada nasıl bir Mücadele söz konusu olabilir ? Ne ile ? Kime karşı ? Ancak şöyle olabilir.. Allahın Sıfat Tecellilerini, Muhabbeten istersin.. Kudreti, Rahmeti, Yüceliği... Fakat Zatı bulanın, ta özünün O'ndan bir Ruh olduğunu bilenin, Sıfatlara ne iştiyakı olucak.. Zaten O Sıfat Tecellilerinin Sahibi Zat ile değil mi ki ?!.. Hem de O Sıfatların Sahibi olan Zat'dan değil mi ki ?!..

Sır ~ Ruh

Sır, Sırrının olmayışıdır.
Senin ile benim ile,
Sırrımız oldu.
Bunu, "Min Ruhi" buyurmakla sırladı.
Bu Sırrı bilmeyen, Mana'yı buldu,
Halbuki  'Ayna'nın sırrı' denildiğinde başkadır,
'İşin sırrı' dendiğinde başkadır.
Böylece Ruh aynı olmakla,
Sır aynı olmaz.
"Kelam" ile "Konuşmak" aynı olmadığı gibi.
Faş ettim de açıldı mı !
Çünkü Sırrı, Sırrının olmayışıdır.
Ama derim ki: Cam olmak lazımdır ! 
Çünkü o zaman, belki de kırılırsın,
Kırılırsın da Merhamet eder.
Merhamet eder de, o Yokluktan kurtulursun,
Kurtulursun da, Varlık bulursun.