Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Hicâb eder Cehennem, görse aşkın nârını;

Hicâb eder Cehennem, görse aşkın nârını;
Ruhsat çıksa vuslata, cân görmez ağyârını.
Sekr-i visâlden hayrân, meczûb-i Hak şu Ganiyy,
Taleb eder, bin kerre, Yâr'ın o dîdârını.

Ganiyy-i Muhtefi (k.s.)

Vuslat : Kavuşma
Ağyar : Düşmanlar
Sekr : Sarhoşluk
Visal : Kavuşma (Daha yakın)
Didar : Yüz, Çehre

Hak / His / Zan / Kibir (Devam)

Kibir bulmak Kusur aramaktan, Kusur bulmak Kibir aramaktan... Doğruluklar veya Haklılıklar ya da Yanlışlıklar veya Haksızlıklar vardır. Cahil olan, İlm'e ve Hakk'a değil, yanılabilir olan hislerine, zanlarına Tabi olandır. O Ekber ve Mütekebbir'dir.

Şirk (Devam)

Haksızlıklara Düşman olmakla, Haksızlığa Düşman olmak arasında büyük bir fark vardır..

Münir Derman (k.s.) (Devam)

“Ey gözlerin görmediği,

Fikirlerin varamadığı,

Öğücülerin övemediği,

Hadisatın değiştiremediği,

Mesâib ve belâyanın korkutamadığı,

Zât-ı Ecellâ!..

Sen ki;

Dağların kaç miskâl,

Denizlerin kaç litre,

Yağmurların kaç katra olduğunu,

Ağaçlarda kaç yaprak bulunduğunu,

Üzerlerine kaç gecenin karanlığı yayıldığını,

Kaç gündüzlerin aydınlattığını bilirsin!..

Senden;

Hiçbir gök öbür göğü, hiçbir yer diğer bir yeri örtüp gizleyemez.

Hiçbir deniz kenarındakini, hiçbir dağ sinesindekini saklayamaz.

Ey bu evsâfı celile ile mevsuf olan Kaadir-i Mutlak!..

Lütfet de benim ömrümün en hayırlı zamanını son dakikam ve en düzgün işimi işlerimin en sonu kıl!..

Günlerimin en mübareğini de sana kavuşacağım gün eyle!..

Yâ Erhame'r-Rahîmin!..”

Münir Derman (K.s.)

Uzakdoğu / Budizm / Cevher (Devam)

Derinlemesine Tanırsan, Uzakdoğunun O'nu farkında olmadan bir Cevher gibi algıladıklarını görürsün.

Hızır (Devam)

Hızır İslam'dadır. Eşkiya'lar değil..

Tasavvuf / Sohbet ( Devam)

sufilere sohbet gerek
bana seni gerek seni...

Nefs / Ruh / İlim (Devam)

Düşüncelerini takip edecek, tek tek görecek kadar Nefsine Uyanıklığın olmazsa, Ruhuna dolanıp Nefs'i sıkıp daraltacak olan bir zincirin kilidine ulaşamaz, anahtarı girdiremez, düğümü çözemezsin. Farz Ameller Zincirleri kıran Kılıçlardır. İlim'de ise Altın Anahtarlar ve Hazine var. Nefs uykucudur ve sen çokça sarhoşluk peşindesin. O sarhoşluklarla Anahtar deliğini tutturamazsın; zincirler olanca ağırlıklarıyla dolanıp durur da, farketmezsin; Bilmezsin. Allah muhakkak ki ziyadesiyle Merhametlidir.

Tasavvuf / Mümkün Kavramı / Batıl / Nefs / Ruh / Tecelli / Zat / İsim (Devam)

Kudret, her görülende her an, hiç durmadan sabit ve gizlidir. Fakat şu "et gözü" Hakikat'de böyle olanı, hareketsiz sabit yığınlar, olmuş bitmiş şeyler olarak görür. Oysa O herşeye Kadir olan her an İlmiyle de Kudretiyle de; bütün İsimleriyle Fail.

Fakat OLan, öyle Sabit görülür. İşte "Batıl" da böyledir ! Öyle gibi gelen ! Öyle değil ki işte ! Taş, tahta, ölü beden bile her an O Tek Kudret'in tasarrufunda ! İşte hepsi "Mümkün" ! O'ndan ! Hem hiçbiri de Kendi'ni meşgul etmeden ! O'nun Zatından, ve Nefslerinden arınmış Ruhlarından; has Kullarından başka Sabit yoktur !

Kader (Devam)

Kader oluğu altında uyu!.. Uyurken sabra yaslan, önce uyur görün, sonra tam uykuya dal!.. Hakikate erişirsin.

Münir Derman (k.s.)

Şükür

Şükür Nimetleri artırdığı gibi farkettirir de.

Sabr / Tasavvuf (Devam) "...Ruhtur da, değil melekçe..."

De ki: "Ey inanan kullarım, çekinin Rabbinizden; Bu dünyada iyilik edenler için bir güzellik vardır. Ve Allah'ın arzı geniştir. Ama sabredenlere ecirleri hesapsız ödenir."

Zümer 10

(Ya'kub) Dedi ki: «Ben hüznümü, kederimi ancak Allah'a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim.»

YÛSUF 86

Sabır, yardımı çağırır; insanı yükseltir, insanı aziz kılar. Hak'la aranıza duran vasıtaları atınız. Vasıtalara dalmak bir hevestir. Şahı, sultanı, zenginliği ve azizliği bırakınız. Bu sıfatların hepsi Hakk'a aittir. Allah'ım, seninle sabır istiyoruz. Takva ver. Yeterlik ihsan eyle. Herşeyi atıp seninle olmayı nasib eyle. Aramızdaki perdeyi kaldır.

Abdulkadir Geylani (r.a.)

Sabretme veya durumu Allah’a şikayet etme arasında aslında bir çelişki yoktur. Eyyüb, gösterdiği sabırla Allah’ın kudretine, yapabilirliğine direnmemiştir, Allah, bu özelliği sebebiyle de Eyyub’a önce sıhhatini sonra ailesini ve onlarla birlikte (elinden çıkanların) benzerini verdi.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Herkes dünyada oldukça dert ve elemden kurtulamaz. Sen, o dert ve elemden cezâ ve korku da mısın; yoksa sabr-ı cemîlde misin? Yâhûd dert içinde dermânı gece karanlığında gün bulanlar gibi sen de günü buldun mu? Hasta gönlün sağ; yediğin yürekte yağ olup her dağ üstü bâğ oldu mu?

Niyâzî-i Mısrî (k.s.)


ben dert ile ah ederdim
derdim bana derman imiş
ister idim hasret ile
dost yanımda pinhan* imiş

Yunus Emre (k.s.)

Pinhan: Saklı, gizli.


"...Senden Sana sığınırım..."

s.a.v.


"...Ruhtur da, değil melekçe..."

Abdûlkerîm Ceylî (k.s.)


http://www.facebook.com/notes/yunus-%C3%A7%C3%B6mlek/e%C5%9Fsiz-bir-tek-hu-o/462558367631



http://www.facebook.com/notes/yunus-%C3%A7%C3%B6mlek/firavun-olmasayd%C4%B1-musa-olmazd%C4%B1/499326282631


Şimdi O, bizim İnancımızmıymış onlara göre ? Peh !

Tasavvuf (Devam)

Hakk karşısında Meyyit gibi olmazsan; can çekişmende, ayak tepmende senin için ne var ?

Hayal / Gerçek (Devam)

Sen'de Hayal olarak gelen, O'nda Gerçek olarak gelir..

1. summe : sonra
2. istevâ : istiva etti, yöneldi
3. iles semâi (ilâ es semâi) : semaya
4. ve hiye : ve o
5. duhânun : duman, buhar halinde
6. fe : sonra
7. kâle : dedi
8. lehâ : ona
9. ve li el ardı : ve arza, yeryüzüne
10. i'tiyâ : ikiniz gelin
11. tav'an : isteyerek
12. ev : veya
13. kerhen : kerih olarak, istemeyerek
14. kâletâ : ikisi de
15. eteynâ : biz geldik
16. tâiîne : isteyenler olarak (isteyerek)

Fussilet 11

Mest olmuş kişilerin isteklerinden ve "Beni göremezsin!" cevabından ötürü Ahmed-i Muhtar (s.a.v.)'in vücudundaki her kıl şefaat etmek için mest olmuştur

• Görmüyor musun? Bütün ebrar, ermiş kişiler; "Rableri onların susuzluğunu giderir" şarabıyla mest olmuşlar. Hakk'ın zevali olmayan güzelliğinden yedi kat gök de, beş duygu da, dört unsur da hepsi, hepsi mest olmuşlar, kendilerinden geçmişlerdir.

• Gayb aleminden beliren, ortaya çıkan şu kıyamete bak! Cebbar'ın şarabı ile küp de, testi de, havuz da, cennetteki Kevser ırmağı da mest olmuşlardır.

• Beden Hakk'ın güneşinin yere düşürdüğü gölgeye benzer. Bu yüzdendir ki o, bir gölge varlık olarak yeryüzünde sürünmektedir. Halbuki Hakk aşıklarının tertemiz canları, kıyılarında ırmaklar akıp duran aşk cennetinde mest olmuşlardır.

• Cenab-ı Hakk'ın yaratma gücü, san'atı, güzelliği eserlerinde tecellî ettikçe,iki alem de Hz. Musa gibi zerre zerre mest olmuş, kendinden geçerek bayılmıştır.

• Mest olmuş kişilerin isteklerinden ve "Beni göremezsin!" cevabından ötürü Ahmed-i Muhtar (s.a.v.)'in vücudundaki her kıl şefaat etmek için mest olmuştur.

• Ey Mısır'ın Yusufu! Gayb aleminden başını çıkar da şu Mısır'a bir bak! Şehir kargaşalık içinde. Çarşıda, pazarda hepsi mest olmuşlar.

• Kardeşim, eğer söyleyebilsem; şu şaşılacak şeyden bahsedebilsem sen de şaşırır kalırsın. Arş da mest olur, kürsü de, gökler de mest olur!

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
Divan-ı Kebir

Yalnız-lık..

Yalnız olduğunu söyleyen Kul bari utanmaz mı nice yalnız Kulları vardır O'nun.

http://jonasclean.blogspot.com/2011/01/islak-siyah-pis-lagm-farelerinin-de.html

Allah Dilemedikçe / Ruh (Devam)

İlham'dan sonra (ve İlhamın oluşmasında) -ki buna Dua'yı da ekleyebiliriz- "Oluş" mertebesi de vardır. O izin vermeksizin hiç bir şey OLmaz; çünkü Yapan O'dur.

İnsan, O'nun, Sıfatlarında Tecrübe ettirdiği, O'ndan OLan Ruh'tur.

Bilim ve Din (Devam)

Tabiat Mucizesi.. Mucizesi bi de yani..

Allah Sevgisi

Hased Kıskançlık gibi Nefsi Duygulara uymak, Allah Sevgisine mani olur.

Vahdet-i Vücud (Devam)

Hiçbir Enstrumanın Kendi'si, Ses'ten Ayrı Vücut bulamaz.

Ses olmasaydı, Enstruman hiç var olmazdı.

Ne garip ki yastığa başımızı koyduğumuzda tümden Yok oluyoruz da, şu Alemden başka bir Alemde Var, şu bedenden başka bir bedende Vücut buluyoruz.

Din / Sanat (Devam)

Heykeltraşlık Yaratıcılık diye anılabileceği gibi, Oyunculuk da Sanat'dır. İnsan da öyle !..

De ki: "Onu ilk defa inşa eden, ona hayat verecek. Ve O, >>bütün yaratışları<< En İyi Bilen'dir."

Yasin 79

O ( İbrahim a.s.) demişti ki: Elinizde yontup yaptığınız şeylere mi kulluk ediyorsunuz?

Halbuki sizi de Allah yaratmıştır, o yontup yaptığınız şeyleri de.

Saffat 95 96

"...duaları da ıslık çalmak ve alkış tutmaktan ibarettir..."

Enfal 35

"...Bu her şeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatıdır..."

Neml 88

"...hakkıyla takdir edemediler..."

Zümer 67

Nefse ve onu düzenleyene;

Sonra da ona hem fücurunu (Hak'tan ve Sistemden sapmayı) ve hem de takvasını (korunmasını) ilham edene andolsun ki,

nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Şems 7 8 9

Sonra onu tesviye edib içine ruhundan nefh buyurdu ve sizin için o işitmeyi, o görmeleri ve gönülleri yaptı, siz pek az şükrediyorsunuz

Secde 9

Görü-l-enden ve Tahmin edilenden daha Derin..

Atonal tek bir Mezur yoktur..

O Sanatçının Hakkı, ancak Tapılmaktır...

1. em : veya, yoksa ... mı
2. hulikû : yaratıldılar
3. min gayri şey'in : bir şey olmaksızın
4. em : veya, yoksa, ... mı
5. hum(u) : onlar
6. el hâlikûne : yaratıcı

Tur 35

Kuran / Hristiyanlık / Baba Oğul Kutsal Ruh / Teslis (Devam)

Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. «Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır.» dediler.

Bakara 285

Yaratıcı olan O (Allah) iken, neden İsa (a.s.) efendimize Yaratılmış bir Kulu ve Peygamberi demiyelim de, Tanrı diyelim ki ? Allah'ın vasıflarının onda olmaması neden onları Ortaklığa/ Şirk koşmaya sevkeder ki ? Allah var Özelliklerinden birisi de Yaratıcılık ise nasıl ve neden O'ndan başkasına Allah denilsin ki. Doğru Söz nasıl O'nun Kelimesi olmasın ki ? Veya Ruh nasıl O'ndan olmasın ki..

Allah'ın Fedakarlık etmesi gerekmez ki bütün var olanlar zaten O'ndandır. O'nun Has Kullarının Fedakarlığı yeter ki; neden Acı çeksin ? Acı çekiyor görünse, bu saçma bir Gönül alış, Aldatmaca olurdu; Aciz kalmaz çünkü O.

Bu Fitnelere, ilk çıkaranlar Kibir'den, sonrakiler ise Safi Sevgi'den ve İmanını kaybetmek korkusundan Uymaktalar.

"...Yaratan yarattığına göre; Aciz olamaz; Yaratıyor çünkü..."

De ki: "Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, ona ibadet edenlerin ilki bendim!"

Zuhruf 81

İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”

"Ki O, beni yarattı. O bana hidâyet eder. "

Şuara 76 77 78

O ( İbrahim a.s.) demişti ki: Elinizde yontup yaptığınız şeylere mi kulluk ediyorsunuz?

Halbuki sizi de Allah yaratmıştır, o yontup yaptığınız şeyleri de.

Saffat 95 96

"...Kendisinde şüphe olmayan bu kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafındandır..."

Secde 2

"...Onların din anlayışlarına tâbi olmadıkça ne Yahudiler ne de Nasara senden asla razı olmazlar. De ki: "Allâh hidâyeti rehberliğin ta kendisidir (insanlar hidâyet edemez Allâh hidâyet etmedikçe)..."

Bakara 120

Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Şems 9

"...sana gelen ilimden sonra onların hayal veya kuruntularına tâbi olursan , Allâh'tan sana ne bir velî ne de yardım ulaşır..."

Bakara 120

Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.

Ali İmran 103

Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O, her an yaratma halindedir.

Rahman 29

Göklerde ve yerde istisna olmamak üzere herkes, kul olarak Rahmana gelecektir.

Meryem 93

Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. «Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır.» dediler.

Bakara 285

Ey inananlar, Allah'tan nasıl sakınmak lâzımsa öyle sakının ve teslim olanlardan (müslimin) olarak can verin.

Ali İmran 102

“Nefslerinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphe yok ki, Allah ziyadesiyle merhametlidir,”

Nisa 29

Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.

Ali İmran 104

İslam'da, Hayatta olup da Kuran'da olmayan, üstü örtülmüş, reddedilmiş, es geçilmiş hiçbir şey görmedim. Hepsi de, Doğrusuyla bulunmaktadır. Her bir şeye hem Batın hem Zahir olarak Kaynak olan başka tek bir Kitap görmedim. Bu anlamda da Tek örnektir; benzeri yoktur.

Tasavvuf / İlham / İlim / Vahiy (Devam)

Ben, bir dağım, sesim, sözüm, yarin sadasıdır, yarin sözüdür. Ben bir resimim, benim ressamım o güzeldir. Sen sanıyorsun ki, konuştuğum zaman ağzımdan çıkan sözler, benim sözümdür. Hayır; anahtar kilide sokulur da açılırken ses çıkarır ya, işte benim sözlerim böyledir.

Muhammed Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Ya da Hakk için hem İncinmye hem incitmeye Razı ol

Çocuk gibi olma Çocuk. Çocuk, Söyleneni anlamadığı için Ağlar. Söyleyemediği için Kızar. Ya Söyleme. Ya Ağlama. Ya da Hakk için hem İncinmye hem incitmeye Razı ol. OL ki, ancak OLuncadır.

İslam / Budizm / Osho (Devam)

"...Tanımlanabilen Tao, mutlak Tao olamaz; kelimelendirilen isim, mutlak bir isim olamaz. İsimsiz olan, gökyüzü ve yeryüzünün başlangıcı, ismi olan ise, binbir türün anası. Hiç arzu taşımadan, çözülür sırlar, sürekli arzularla ise, ancak tezahürler...ikisi de aynı kaynaktan, salt isimleri farklı. Gerçek bu, karanlık gelir kişiye, karanlık içinde karanlık, tüm sırlara açılan kapı..."

Lan daraltından bi "Allah" diyemiyosun ! "Tanrı" diyorsun, "Buda" diyosun, "Osho" diyosun daha neler neler diyorsun da bi "Allah" diyemiyosun ! Mankafalı !


O'nu İdrak, İdrak edilemeyeceğini İdrak'tir.

Ebu Bekr (r.a.)

Benim meselem sen neden Buda, Osho filan takılıyorsun da ! Allah diyemiyorsun ? Mankafa !

Lao Tzu için sözüm meclisten dışarı.. Osho'nun ta... Anladın mı Mankafa ? Anlıyor musun Mankafalı ?

Bana öğretme kimin ne olduğunu ! Şöyle böyle anlatma bana !

Bak bütün Uzakdoğu tek söz'de :

O'nu İdrak, İdrak edilemeyeceğini İdrak'tir.

Ebu Bekr (r.a.)

Nasıl anlayamıyorsun bunu da Osho filan anlatıyorsun karıştırıyorsun bana ya ? Neyi anlatıyorsun bana bidibidi ? Çözmen lazım gelen bu ! Nasıl bi "Allah" diyemiyorsun da bütün kırıntıları sayıp duruyorsun sanki bişeylermiş gibi !

O kadar doğru o kadar haklı o kadar yerinde bir söz ki bu !

İslam'ı 40 yaş kemali diye düşünecek olursak, Budizm; İslam'ın cenin halidir.

Ahmed Hulusi

Sen şimdi bunca anlatılana Yobaz'lık diyorsan; işte o Yobaz sensin ! Bana değil ! Bi an önce Nefsine çekidüzen vermeye bak ! Ya da laf annatma bana !

http://jonasclean.blogspot.com/2011/01/hintliuzakdogu-ogretileribudizmenerji.html

Zamanede şerefsizlik rağbet bulursa, şerefli erlerin, iyi insanların adları kötüye çıkarsa, böyle insanların ilahî takdire boyun eğmeyerek kendilerini iyiye çıkarmaya uğraşmaları, ada, sana, nama düşmeye kalkışmaları, onların şereflerini büsbütün düşürür. Inci arıyorsan, denizin dibinde ara! Kıyıya vuran ancak köpüktür.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

"Ruhlara olan en büyük azap, bilgisizliktir. çünkü bilgisizlik, tam bir aldaniştir. Bu nedenle nefislerin azap günü, ‚aldaniş günü’ diye isimlendirildi. Nefs o gün şöyle der: ‚yaptigimiz taşkinlik nedeniyle vah bize!’(zümer,56) O gün pişmanlik(hasret) günüdür."

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)

Ben Kur'an ve Fatiha suresiyim
Ruhun ruhuyum, canlıların ruhu değil
Kalbim bildiğimin katında yerleşmiş
O'nu müşahede eder; dilim ise sizin yanınızda
Göz ucunla bedenime doğru bakma
Ruhunu şarkılarla beslemekten uzak dur
Zat'ın zat deryasına dal da
Gözlere açılmamış sırları gör
Ayrıca sırlar belirsizce gözükür
Manaların ruhlarıyla gizlenmiş olarak

Futuhat- Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

İslam Mirasına sahip Evlad Osho'dan Buda'dan anlatıyor ya ! Akıl alıcak gibi değil !

Hayır, yanlış söyledim, gam, zaten söylemeyenden, şikayet etmeyenden kaçar.

Kaza ve kader gereği Hakk'tan geldiği için ben, gamı görmek istiyorum, onu özledim. Fakat, gam durur mu? Anlamadığı için, bu sevdadan, bu özleyişten kaçıp duruyor.

Bütün dünya, gamın elinde esirdir, zebündur. Bilmiyorum ki, neden herkese doğru giden gam, beni görünce, onu özlediğim halde bana gelmiyor, benden kaçıp gidiyor?

Gam, benden o kadar korkuyor ki, ben göklere yükselsem, beni orada görünce o aşağılara, yeryüzüne kaçıyor. Ben aşağılara inince, bu defa o göklere yükseliyor.

Susayım artık, belki gam, kaçmayı bırakır da gelir, benimle savaşa girer. Hayır, yanlış söyledim, gam, zaten söylemeyenden, şikayet etmeyenden kaçar.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Sabr / Sükut / Allah için (Devam)

Söz toprakla iyice karıştı, su busbulanık geliyor. Kuyunun ağzını kapa.
Kapat da, Cenab-ı Hakk onu yine durultsun, hoş bir hale getirsin. Gönül kuyusunu bulandıran Allah, onu elbet bir gün durultur ve manevi feyizle doldurur.
Dileği isteği sabır elde ettirir. Sen de sabret, acele etme…

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Kıyamet / Kıyam Etmek (Devam)

İnsan'ın ayağa kalkmasını bırak yere düşmeye bile Kudret'i yoktur.

Yazıklar olsun!!!

" Yemin ederim ki, birinin başına demir çivi sokulması, yabancı bir kadına dokunmasından daha hafiftir."

s.a.v.

" Ya Ali! Bakışa bakış ekleme. Birincisi senin içın (vebal yoktur; ama) ikincisi aleyhinedir. "

s.a.v.

Yazıklar olsun!!! Yazıklar olsun!!! İnsanla oyun oynayacak.

Artık böyle asırların kendisini oyuncak yaptığı kimseyi seherde doğan
yıldızların vaktinde riâyet etmesi gereken amellerinden, bakirelerle oynaşması, güzel kokulu çiçeklerin kokusunu koklaması, mevyelerin özlerinden lezzet alması, kuşların nağmelerini dinlemesi ve makyaj yapan kızlarla müzik yaparak dönüşüm yapması, hakikâtten meşgul ederek onu her şey'den engeller. Böylece böyle olan herkes sapıtarak şaşkın hâlde kalır.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Ahiret / İmtihan (Devam)

Gözlerinizi açın akıllılığın alâmeti, dünyaya aldanmamaktır.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache%3A2foZoOfgN9QJ%3Awww.islamvetasavvuf.org%2Fkutuphane%2Fnode%2F190+ak%C4%B1ll%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n+alameti+d%C3%BCnyaya+aldanmamakt%C4%B1r&cd=4&hl=tr&ct=clnk&client=firefox-a&source=www.google.com

Benlik / Tasavvuf (Devam)

Sen'in Kendin de Senin Mülkün olmadığı için; O'nun Zatını Bilirsin, fakat İdrak edemezsin.

Birlik / Allah'ın Birliği (Devam) "...e lestu birabbikum..."

Sen hareket ettiğinde Alem de hareket etse. Ve sen durduğunda Alem de dursa. Mutlak Birlik böyle olur-du. Bu Dünyadaki Birlik Tecrübeleri, Ruh yoluyla gerçekleşir. Mülk O'nundur. Fena (Yok'luk) Makamlarını katetmemişler, tecrübe etmemişler, o Mutlak olmayan Ruh'daki Birliği abartanlardandır. Oysa son durak da Kulluk'dur.

"...e lestu birabbikum..."

Araf 172

Ahiret / İmtihan (Devam)

"...Hazırlanınız, başka, daimi bir memlekete gideceksiniz. Öyle bir memleket ki, bu memleket ona nisbeten zindan hükmündedir..."

Bediüzzaman (k.s.)

Kıyaslayabileceğin bir Güzellik göster ki Geçici olmasın, ve Ölüm'le sonlanmasın.

Bu, İmtihanın İspatı ve Dünyanın kıymetini değerlendirebilmen için yeterlidir.

Amin

Bizi kendisini bilmede sabit kadem yaptığı kullarından etsin.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Dinler Birliği / Budizm / Tasavvuf / Osho / Tecelli / Teşbih ve Tenzih (Devam)

Keşke, Dinler Birliği, yok efendim Kafir kucaklamaları, hepimiz sevgiyiz filan o Safiyane amaçta, İyilikte kalsa.. Kalmaz.. Kalamaz.

Tarafsız olunabilecek Yetkinlikte bir Acz'de, ancak "Adem" İsmi Uygun düşer İnsan'a. Taraflı olunabilecek Bilgi'de ise ancak "Habil" ve "Kabil". Hidayet ise ancak "O" nun elindedir. Bunların dışında kalanlar ya Yetkin olmamaktan ya da Görmezlikten gelmektendir.

"O"nun Birliği, Dinler Birliği anlamına gelmez. Ruh'dan başka hiçbirşeyde Aynılık (Derece olarak) olmaz.. Ayrıca, hiçbir Tecellisi dahi birbirine benzemez ki !

Hiçbir an ki Tecelli diğer bir an ki Tecellinin aynısı değildir..

Fakat tamamen farklısı da değil !..

Bilinçli olduğu oradan anlaşılır.. Osho ve o tayfanın Hadlerini aşmış Ahmaklar olduklarını da buradan anlarız. Geldikleri o Yol Zat hakkında değil OLuş üzeredir. O yüzden ki Zat hakkındaki açıklamalarında büyük Ahmaklıklar bulursun.

"...Tenzih ve teşbihin ikisini birden ileri sürersen (tevhit) doğru yolu bulmuş olursun..."

Tecelli'ye OLuş da diyebilirsin. Hazretin bu sözünün, eğer altta söylediğimi söylediğim gibi anladıysan; Fiil ve Sıfat yani Tecelliler cihetinden bir izah olduğunu anlarsın. Çünkü Hazret, Zat'ı Zat ile bilir ! Şimdi bu sözü sen anlamazken ! Biz İslam'ın Yetkinliğini İlmen nasıl ispatlıyalım ? Nasıl anlatalım ?

Teşbih ve Tenzih'in zaten ancak Tecelliler cihetinden olabileceğini açıklamak zorunda kalıyorum.. Düşün İlmde düşülmüş genel durumu.

Hangi Tecelliyi hangisine "Teşbih" ediyorsun desem hiçbiri hiçbirinin aynı değildir. Hangi Tecelliyi hangisinden "Tenzih" ediyorsun desem hiçbiri hiçbirinin gayrı değil. Dolayısıyla muhakkak sorulacak ki: " Ne'yin Tecelli-si-leri ? " Buraları düşünemezler. Çünkü Düşünmek istemezler. Ki zaten o yüzden "O"ndan BİLİNÇ'li oluşu tecrit ederler. Onlar nasıl olur da şimdi Zat hakkında konuşabilirler a güzelim ?

İslam'ın neden üstün olduğunu ilmen izah ettim, anladın mı ? Peki, yalan söylemiyorum, zorlarsan anlayacağın doğru bilgiler aktarıyorum; İman ettin mi ? Yok, sen devam et Osho, Çakra, Çupra takıl sen.. Müstehaktır..

Bütün olarak Uzakdoğu Külliyatı Fütuhat-ı Mekkiye'nin on sayfası etmez desem O'nun katında ? İnanır mısın ?

Hehe, Fanatiğim ben, Yobaz'ım..

Psikolojik sorunlar sebebiyledir ki birşeyde olan başka birşeyde yoksa, diğerini aşağılanmış olarak görürsün; veya öbürünü Yüceltilmiş gibi. Oysa Doğru olmayan şey, diğerinin Yüceltilmesinden kaynaklanmaz. İkisinin de olmadıkları gibi kabul edilmelerinden kaynaklanır.

De ki: “Eğer Rahmân'ın çocuğu olsaydı, o zaman O'na kul olanların ilki ben olurdum.”

Zuhruf 81

"...(Tevhit Mertebesinin) Sahibine, şayet isim verilmek istenirse, Abdu'l-Vahid [Bir'in kulu] denilir, sıfat verilmek istendiğinde ise Abdu'l-Ehad [Mutlak Bir'in kulu] denilir."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

De ki: "Eğer sapkınlığa düşmüş olsaydım (kendi yüzümden ve) kendi aleyhime sapmış olurdum; ama eğer doğru yoldaysam, yalnızca Rabbimin bana vahyi sayesindedir, kuşkusuz O, en yakın olan, her şeyi işitendir!"

Sebe 50

Elçi ve o'nunla birlikte olan müminler, Rabbi tarafından o'na indirilene inanırlar: Hepsi, Allah'a, meleklerine, vahiylerine ve elçilerine inanırlar; O'nun elçilerinden hiç biri arasında ayrım yapmazlar ve: "İşittik ve itaat ettik. Bize mağfiret et ey Rabbimiz, zira bütün yolculukların varış yeri Sensin!" derler.

Bakara 285

Bütün işler.. Her şey.. Hepsi. Her Akıllının ve Her İman'ın erişemeyeceği, Esneklikte.. İncelikte.. Dün, bugün, yarın; An; Zaman içinde.. İmtihan, Dünya Perdesi altında.. Bildirilenden ne eksik, ne fazla, ne de Gizli bir biçimde.. Kusursuz olarak O'ndan gelip O'na Döndürülmeye devam etmektedir. Hesap, Vehimlere ve Zanlara ve İman'a göredir. İlim Sabit'dir.

Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

Dinime küfreden bari Müslüman olsa. Bak bu söz hiç aklından çıkmasın. "Bari" yani..

Budizm (Devam)

İslam'ı 40 yaş kemali diye düşünecek olursak, Budizm; İslam'ın cenin halidir.

Ahmed Hulusi

Neden

Neden senin ömrünü çalan, seni Hakk"tan habersiz bırakan uykuya ve nefis hırsızına incinmiyorsun, kızmıyorsun da, sana doğru yolu haber veren gösteren dostlara inciniyor, kızıyorsun ?

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
Divan-ı Kebir

O hakîkat dağındaki mağarada

•Birisi bana; "Hakîkate, Hakk'a ulaşmak için hangi yoldan gitmeliyim?diye sordu. Ona dedim ki: "Bu yol isteği, arzuyu bırakmak yoludur!"

•Ey Hak aşığı! Şunu iyi bil ki, senin yolun Hakk'ın rızasını aramak yoludur!

•Dostun dileğini, isteğini arıyorsan, sana kendi dileğini, kendi isteğini aramak haramdır!

•Bütün rühlar ona aşıktır. Bu yüzdendir ki aşk, Hakk aşıklarının ibadethanesidir.

•Onun aşkı dağ başından da aşağı değildir. Biz dağ başına ulaşınca işimiz bitmiş demektir.

• O hakîkat dağındaki mağarada bir aşk dostu vardır ki, can onun güzelliği ile kendini bulur.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
Divan-ı Kebir

Onlara, iman eden insanlar gibi iman edin, denildiğinde

Beyninle Ruhun arasında kol bacak tuş filan var mı. Nasıl kullanıyomuşsun.

Onlara, iman eden insanlar gibi iman edin, denildiğinde: "Süfeha (aklı sınırlı, düşünmeden yaşayanlar) gibi mi iman edelim" derler. Kesinlikle biline ki, esas süfeha (aklı sınırlı, düşünemeyenler) kendileridir ama bunu fark etmiyorlar, anlayamıyorlar!

Bakara 13

Beyninle sen'in arasında kol bacak tuş filan var mı. Nasıl kullanıyomuşsun.

İlla Allah / Allah için yap !

Hayatın Yarım Yamalak olmasın istersen, Allah'ın Öğütlerini Tam yerine getir. Eğer Öfkelenmemekse Öfkelenme.. Dilini tutmaksa Dilini tut.. Kızmaksa Kız.. İslam'ı Yarım Yamalak yaşaman bu Öğütleri Allah için değil Nefs'in için tuttuğundandır. Ama şöyle ama böyle yok a kardeşim ! Allah için yap ! Gör !.. "İlla Allah" böyledir.

O senin de benim de nasıl İnsanlar olduğumuzu bilir.

O senin de benim de nasıl İnsanlar olduğumuzu bilir. Olacağımızı da bilir. Ben bilmesem de olur seni. Benim O'na itimadım tamdır.

Vedud

Sevgisine gir

Nefs / Kalp / Ruh / Tasavvuf (Devam)

Eğer Süratli Zapping varsa Nefs'tir o. Sakin ve Düzenli, Derin bir akış varsa Kalp'tir. Ruh ikisinden de bağımsızdır. Bir şeye meylederse Nefs'e indirilir. Kalb'i seyr etmesi ona bir Lütuf olarak verilir.

Elbette biz ona temiz-pak bir hayat yaşatırız.

Hayret edilir müminin haline. Üzücü bir sıkıntı ile karşılaşsa, sabreder kazanır; sevindirici bir iyilikle karşılaşsa şükreder yine kazanır.

s.a.v.

İster erkek ister kadın olsun, kim iman ederek imanın gereği fiiller ortaya koyarsa elbette biz ona temiz-pak bir hayat yaşatırız. Onlara elbette yaptıklarının daha güzeliyle karşılıklarını veririz.

Nahl 97

Ehad / Vahid (Devam)

"...(Tevhit Mertebesinin) Sahibine, şayet isim verilmek istenirse, Abdu'l-Vahid [Bir'in kulu] denilir, sıfat verilmek istendiğinde ise Abdu'l-Ehad [Mutlak Bir'in kulu] denilir."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Musa (a.s.) şöyle dedi: “Eğer siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi, inkâr etseniz (bile) muhakkak ki; Allah Gani' (şükrünüze muhtaç değil) dir, Hamîd'dir (Övgüye layık olandır).

İbrahim 8

Böyle iken onlara ne oluyor ki

1. ve huve ellezî : ve o ki
2. ahyâ-kum : size hayat verdi
3. summe : sonra
4. yumîtu-kum : sizi öldürecek
5. summe : sonra
6. yuhyî-kum : sizi diriltecek
7. inne : muhakkak
8. el insâne : insan
9. le : gerçekten
10. kefûrun : çok nankördür

Hacc 6

Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çeviriyorlar?

Müddesir 50

"...Yoksa Allah ile beraber bir başka ilâh mı ? Allah onların ortak koştuklarından Yüce'dir."

Neml 63

Tasavvuf / Allah c.c. / Ahad / Zat / Sıfat / İlim / Edep / Eşya (Devam)

Ellerine Ayaklarına bir bak. Damarlara, giydirilmiş Et'e. Oynat onları. Allah'ın Eşyası içinde Beden Mülkündesin. O'ndan bir Ruh olarak Tasarruf sahibisin. O, Bütün Eşya'nın Hakimidir. Mülk'ün Sahibi Zat'dır. Ahad'dır nasıl olmasın ? Eşyası içinde Mülkü ile Zaptetmiştir Sen'i. Mülk'ün Hakikati ise nedir bilir misin ? Sıfatlarıdır O'nun. Hakk ise O'dur.

Edep, İlim Bilmeden ne kendi Kalbinde ne başka Kalplerde ne Eşya da ne Sıfatlarında Tasarruf edemezsin. O Zat seni Mahçup eder mi Kullarına karşı ?

Politika

Politikayla hiçbir şey olmaz. Kalpler değişmez. Yarın ölürsün.

Ekme Yurdudur Dünya; asla İmar olmaz. İki Cihanda da Kalplerdir Biçme Yurtları.

Allah'ın İsimleri (Devam)

İçinde bir İsmini hatırlatıp Zikrettirmeyen her iş hayırsızdır.

Hayy İsmi (Devam)

Hayy İsmi Tesbihi bedeninin ağırlığından kurtarır.

Tanrı Yoktur / İlah / "La İlahe İllallah" / Tasavvuf (Devam)

İlah, Uluhiyet sahibi demektir. Müslüman Uluhiyetin sahibi olarak yalnızca Allah'ı tanır. Başka bir Uluhiyet sahibi varsa dileyen onu bulsun tapsın. Örneğin İnek, İnsan, Güneş, Put'lar, Sai baba, Ana Baba Kutsal Ruh, Tabiat Ana vs örnekler çoğaltılabilir.. Allah Subhan'dır, Yaratıcıdır.. Bütün Güzel İsimler O'na aittir.. "La İlahe İllallah" bu demektir.

Bütün Övgü (İbadet) Kim'e aittir... Diye de sorulabilir.

Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîl.

"...ve ennehu alâ kulli şey’in kadîr."

Hacc 6

"...şüphesiz Allah O, hakkın (gerçeğin) ta kendisi, O ölüleri diriltir ve O her şeye gücü yetendr..."

Hacc 6

Attığınız meniyi gördünüz mü?

Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

[Vakıa/58-59]

http://jonasclean.blogspot.com/2010/08/kuranda-sembolizm-kuran-haddinden-fazla.html

Budizm ve Tasaavvuf (Devam)

Ancak Allah Rızası İdrak edilince bütün yaşantı ibadet yerine geçer. Yoksa ha Puta tapmışsın ha Putlarının İhtiyaçlarını gidermişsin, farketmez. Tasavvuf'la Budizm (Mistisizm) arasındaki fark böyle büyüktür..

İlim/ Cemal/ Hilm/ Celal (Devam)

Yok desem değil. Var desem senin gördüğün de ne ki ! Ben şimdi sana O'nun Vücudunu nasıl dile getireyim ? O'nun hakkında susmaksa, Nefs içindir ! Nefs için ölen hayvan imiş ! O'nun için ölmekse dostum ? Zaten O'nu dile getirmek başka nasıl mümkün olsun ki ! Kahhar'dır O baksana şu sözlere !

Bahtiyar o kimsedir ki, halkın içinde hakka bakar; hakkın halk içindeki hükümlerine değil. Eğer mutlu biri ise bundan ayrı bir konumdadır. İmamlarımızdan biri şöyle demiştir: Halka Hakk'ın gözüyle bakan onlara merhamet eder. İlim gözüyle bakansa onlara buğzeder.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Beyinsizler kimlerdir bilir misin ? İlim denince O'nun hakkında olmayan herhangi bir Bilgi edindiğini zannedendir. Çoktur bu Man kafa. Nefsime bakma da Sözüme bak !

"...Tevbe etmeli, yaptıklarını Allah’ın (CC) ve Peygamberin (SAV) emirlerine göre
yürütmeli. Bu iş o velî için biraz zor olur, ama öbür şaşkınlar için iyi olur. Çünkü bir kimsenin ne kadar kötülüğünü yüzüne vurursan fenalık o kadar artabilir.

Doğru yola ancak Allah (CC) hidayet eder."

Abdulkadir Geylani (k.s.)

"...Bahtiyar o kimsedir ki, halkın içinde hakka bakar; hakkın halk içindeki hükümlerine değil. > Eğer mutlu biri ise bundan ayrı bir konumdadır. <..." Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) http://www.facebook.com/media/set/?set=a.491743530829.274897.577220829&l=032927a8a2

"...ne kötü hatipsin..."

s.a.v.

Benlik / Tasavvuf (Devam)

Şu paha biçilmez Kulluk Sermayesi sen misin O mu ? Cevap ver Bilgi sahibi Edepsiz ! Çabuk cevap ver ! Çabuk Cevap ver ki Alim olasın.

"Benim Kalbim İyi" ...

"...İyiler için Allah katındakiler daha hayırlıdır."

Nisa 40


Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise sonsuzdur. Sabredenlerin karşılıklarını muhakkak yaptıklarının en güzeliyle vereceğiz.

Nahl 96

Allah'a Yakınlık/ Hz Peygamberin s.a.v. Mucizeleri / Her Şey bir Ölçü iledir (Devam)

Kişinin kamçısı ve ayakkabısının bağı o kişi ile konuşur. Baldırı (!) evde ailesinin ne yaptığını haber verir.

s.a.v.

Aklın kesmiyorsa.. İnanamazsın.. Anlamazsın.. Derin mevzuları..

Bana bu makamımda cennet ve cehenneme varıncaya kadar herşey göste­rildi. Ayrıca bana sizlerin kabirlerinizde Deccâl fitnesi gibi veya ona yakın bir şe­kilde azab olunacağınız vahyedildi.

s.a.v.

Bir İnsan'ın Allaha yakın olması, geleceği görmesine, gaybdan (bilinmeyenden) haber vermesine, ağzı laf yapmasına göre değildir. O Allah'a kendi Nefsinde Kulluk etmesine göredir. Süpermen değildir O.

Allah, bilir, her kadın neye gebe olur, rahimler neyi eksiltip neyi artırır. O'nun yanında >her şey< bir ölçüye göredir.

Rad 8

Ben Sert değilim.. Sen Söz'den anlamazsın.. Fazlasıyla Yumuşağım.. Mankafasın.. Bundan aradaki anlaşmazlık..

İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (2/277)

Şüphesiz, Kitap Ehlinden, (Yahudi, Hristiyan) Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar İşte bunların Rableri katında ecirleri vardır Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir (3/199)

Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve kendi yanından pek büyük bir ecir verir (4/40)

Allah c.c. / Acı/ Acz/ Adalet/ Kayyum (Devam)

Acı'yı Duymak ve Aciz kalmak farklı iki şeydir. O Kendisinde olan her şeyi bilir fakat Aciz kalmaz. O Aciz olsaydı Varlık'lar dağılırdı. Ve başlangıçta da OLamazlardı. Oysa Evvel ve Ahir O Kayyum'dur. Ve Diri'liği (Hayy) Zahir olmuştur.

"...Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak..."

Mevlâna Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Hu/ Tasavvuf (Devam)

O Cömerttir. Sonra Sen İnsanlara Cömertlik edersin. O Acı'dır da Sonra İnsanlar İnsanlara İyi olurlar. O, Rahmandır. O, Rahimdir.

Kader/ Benlik (Devam) "Kader'e İman eden Keder'den Emin olur" (s.a.v.)

İnsan olarak gelmek elinde değilken, "Kadın olsaydım", "Erkek olsaydım" filan diye söylenmelerine bak İnsan'ın. Benlik çıkmazından gelir bunlar. Gafil olma. Uyan. Ben'lik belasını Derd'e çevirmeyi de bırak. Teslim et. Teslim ol. "Kader'e İman eden Keder'den Emin olur" (s.a.v.)

Hiç/ Tasavvuf (Devam)

Bu sendeki gurur ne kadar artacak? Çeşit çeşit görünüşünün hayali, sende daha ne kadar sürecek?..

Sübhanallah, sende şaşılacak bir tavır, anlatılamayacak bir iş, bir hal var.

Ben sana "hiç" diyeceğim ama, sen "hiç" de değılsin. Bu kendini bir şey görmen, hep senin zannın, vehmindir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)


"...Aşk şarabı içmek, bir baş belası olan akıldan kurtulmak ve utanmanm perdesini yırtmak için insanın aşık olması lazımdır. Benim şarap içmeme lüzum var mı ? İçsem bile, başimda zaten akıl kalmadı ki, şarap neyi alıp goturecek?..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)


"...Yokluk aleminde az söz söylemeye ahdettim amma dikensiz gülü kim görmüş?

Kardeş, tanık ol, biz bu gülün dikeniyiz; bu çeşit diken olmakla da övünülür, arlanılmaz bundan..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)


Senin yanında âşıklar kanatlanır uçarlar,

Gözlerinden ciğer kanı saçarlar.

Ben senin kapında toprak gibi oturmuşum.

Yoksa başkaları rüzgâr gibi gelip geçerler.


Hz Şems-i Tebrizi (k.s.)


Sevgilimin aşkına tutulduğum ilk zamanlar

feryatlarım komşularımı uyutmuyordu.

Şimdi feryatlarım azaldı, aşkım arttı.

Zira ateş alevlendiği zaman dumanı kalmaz.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Hu (Devam)

İnsan lâ mekânı içine almış bir mekândır. Bunu unutma...

Münir Derman (k.s.)

Cehennem ( Devam)

(Ve) Rabbin aksini dilemedikçe*, gökler ve yer yerinde durduğu sürece orada kalacaklar: çünkü, dilediğini yapan (Allah')tır, senin Rabbin.

Bahtiyar olanlara gelince, onlar cennettedirler ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe*, gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar.

Hud 107/108

*Yani görünürde İnsanın tek mekanı olan yer, göğe (madde/enerji) bağlı değildir cennet ve cehennem. Herşey yine ancak O'nun dilemesi ve Hükmüne bağlı OLacak ve OLmaktadır.

Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz!

Rahman 33

Muhakkak ki ben, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. Yürüyen hiçbir canlı mahlûk (dabbe) yoktur ki; O (Allahû Tealâ), onun perçeminden tutmuş (O'nun kontrolü altında) olmasın. Muhakkak ki benim Rabbim, doğru yol üzeredir.

Hud 56

Yani OLan şeyler veya insanların Akibetlerinin Cennet veya Cehennem olması ancak O'nun Hükmüyledir ki Doğru olacaktır.

(İbrâhîm a.s.): "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.

Oysa sizi de, sizin yonttuklarınızı da yaratan Allah'tır!

Saffat 95/96

Depresyon/ Dünya/ İmtihan (Devam)

İmtihan ile Hüküm arasındaki fark İmtihanın geçici Hükmün kalıcı olmasıdır.

Fakr (Devam)

Kabustan pirinç ayıklayıp yiyorsan, ekmeğini taştan çıkarıyorsun demektir. Delirmişsin, Helal olsun.

Fakat Fakrınla Övünmek de var, onu bilir misin ?

Zat Cemal'i (Devam)

Ey her ağacın, her bağın, her otun yeşilliği, tazelik ve baharı! Ey benim devletim, bahtım, yüceliğim!.. Ey yalnızlığım, ey sema'ım, ey ihlasım ve riyam!.. Gel; gel ki sensiz, sen olmadıkça bütün bunların hepsi sevdadan ibarettir!

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Vuslat (Devam)

Ayakların üzerinde durmaya başladıktan sonra artık Anne'ne Anne demesen ne saçma olur değil mi.

Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar.

Alak 6-7

Korkunun sebebi zat değilse, ona itibar edilmez.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Zat / Tasavvuf / Budizm/ Cemal/ Tecelli (Devam)

Her Mertebenin İlim Ayn ve Hak Durakları vardır. Cemal'den sonra Halk'a dönüşü Zat Makamı zanneden çoktur. Eğer Süluk Disiplinli olmadıysa Kul bunların ayrımını yapamaz. Veya Cemal'den sonra İlm Mertebesinden sezer. Yol Tektir fakat Tecelliler ve Dereceleri değişiktir. Budist'lerden Halk'a dönen çok azdır.

Biz'de ise Efendimiz hürmetine s.a.v. ve Ahir zaman şartlarına göre Cemal'den sonra Halk'a dönenler çoktur Elhamdülillah. Makam'lar Cemal'den sonra başlar. Cemal'den sonra Mertebeleri Bilebilirler fakat Zat Ehli olmayan kişiye Makam verilmez.

"Zat Ehli, İlim Ehlidirler"

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


Bu Kullar örneğin Mevlana hazretlerini Halkla içiçe görünce, Mertebesini ve Makamını Cemal olarak bellerler ve kendilerini de İlmen, bir Makam'da Paylı görürler. Oysa bütün o büyükler Zat Ehlidirler. Cemal'den sonra İLM ile Halk'a dönmüşler, sonra tekrar Zat'a dönmüşlerdir. Ve ki başlangıçta da Gayeleri Zat idi ! Makamları da Mertebeleri de İlimleri de Ahkamları da Cemal'de değil Zat'dadır. Bunu iyi anla.

Senin sözünü söyleyip mütemadiyen seni anmak beni sükuta mecbur etti
Seninle meşgul olmaktaki zevk ve lezzet beni işsiz bıraktı

Senin tuzağından gönlüm evine kaçtım
Halbuki gönlüm tuzak oldu ve ben gene sana tutuldum.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)
Rubailer'den

(Onları seyrederken Süleyman kendi kendine düşündü) dedi ki: "Rabbimin zikrinden (müşahedesinden) atların sevgisine yönelip meşgul oldum"... Nihayet (atlar gidip) gözden kayboldu!

Sad 32

Görüşü ne kaydı ; ne de haddi aştı !

[Necm/17]

"...Dikkat edin, işler Allah'a döner!."

Şûrâ 53

1. iz : o zaman, olmuştu
2. yagşe : örtüyor, bürüyor
3. es sidrete : sidre
4. mâ yagşâ : örten şey, bürüyen şey (ama ne bürüme)

1. mâ zâga : kaymadı
2. el basaru : bakış
3. ve mâ tagâ : ve haddi aşmadı

Necm 16-17

Atlar veya Kadın veya Sohbet; güzel mi hoş mu ? Öyle Tecelliler vardır ki Suretsiz gelir. Vücud, İdrak bir duvar gibi çatlamaya başlar, Dil söylemez, Melekler kaydedemez olur.

...
12. len terâ-nî : beni asla göremezsin
13. ve lâkin unzur : ve fakat bak
14. ilâ el cebeli : dağa
15. fe in istekarre : o zaman eğer durursa
16. mekâne-hu : yerinde, mekânında
17. fe sevfe : o zaman olacak
18. terâ-nî : beni göreceksin
19. fe lemmâ tecellâ : fakat tecelli ettiği zaman
20. rabbu-hu : onun Rabbi
21. li el cebeli : dağa
22. ceale-hu : onu kıldı, yaptı
23. dekkan : paramparça, dümdüz
24. ve harra mûsâ : ve Musa düştü
25. saikân : baygın
26. fe lemmâ efaka : ayıldığı zaman
27. kâle : dedi
28. subhâne-ke : seni noksan sıfatlardan tenzih ederim (Sen Sübhan'sın)
29. tubtu : tövbe ettim
30. ve ene : ve ben
31. evvelu el mu'minîne : mü'minlerin ilkiyim

Araf 143

Ancak Öyle Tecellilerde dahi Göz kaymaz, Haddi aşmaz... Ve O Tecellilere dahi, göz dikmez; yani Had bilirsin.. O zaman Yol bulursun Sıfatların Sahibi O Zat'a.. Görürsün O Görünmeyeni. İşte o zaman Bilirsin, İdrak olunamayanı.

"Perdeler kalksa, yakînim artmaz"

Ali (Keremallahu Veche)

''...Acıkınca köpek oluyorsun; kızgın, geçimsiz, kötü damarlı kesiliyorsun... Fakat doyunca da bir leş kesiliyorsun; duvar gibi hiç birşeyden haberi olmayan, ayağı bulunmayan biri olup gidiyorsun.. Bir soluk leş oluyorsun, bir soluk köpek.. Arslanların yolunda nasıl yelip yortacaksın...''

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Ey her ağacın, her bağın, her otun yeşilliği, tazelik ve baharı! Ey benim devletim, bahtım, yüceliğim!.. Ey yalnızlığım, ey sema'ım, ey ihlasım ve riyam!.. Gel; gel ki sensiz, sen olmadıkça bütün bunların hepsi sevdadan ibarettir!

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Hu (Devam)

Bu Harfleri, Kelimeleri, Cümleleri Ses'siz mi Okuyorsun ? Bir Kedi'nin Gözlerinden bakabilseydin de yine Kendini göremezdin. Bütün Gözlerden Bakan O'dur. Göz'süz Görmenin sahibi de O'dur. Herşeyin Yaratıcısı olarak, Herşeyi Kuşatan, O'dur. Görmeyi O Gösterir. Bebekken Varlığımız, Vücudumuz bulunduğu halde bize Kendimizden haber vermeyişi yok mudur ? İnsan'ın Gözlerinin Kendisini Göremiyor oluşu ne büyük bir Ayet.

Tasavvuf/ âmâda idi/ Hayy/ Tecelli/ Var/ Hayat/ Yaşam (Devam)

Nefes almak vermek, Hareket, Döngü; Fiil'ler olarak biliriz Hayat'ı. Oysa bunlar "Yaşam" demektir. "Yaşam"ı, Bilişinle Yarar isen, "Hayat"a Erişirsin. Bu "Var" demektir. Ama "Hayat" olarak. O, hiç Tecelli etmemiş iken, Ama'da Hayy olması, işte "Hayat" idi; şimdi şu "Tecelli"lerden ibaret olan "Yaşam" da El-an Öylecedir. Hayat sahibi olan ve el-an Her Şeye Yaşam kaynağı olan Zat işte O Hayy'dır.

Hayat Yaşam'a Şahdamarından daha yakındır.

 http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/amada-idi-el-oyledir.html

Nice binilen hayvan vardır ki sırtına binenden daha hayırlıdır ve Allah Teâlâ’yı ondan daha çok zikretmektedir.

“Hayvanlarınıza, onları yormadan güzelce binin ve (kullanmadığınız zaman da) güzel bir şekilde bırakın, dinlendirin. Onları yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin. Nice binilen hayvan vardır ki sırtına binenden daha hayırlıdır ve Allah Teâlâ’yı ondan daha çok zikretmektedir.”

s.a.v.

Bilimsel (?) Bir Bilgi...

Kan aralığı: Eritrosit olarak bilinen kan hücreleri bikonkav (iki yanı çukur) diskler şeklindedir. Kan uzun bir yolda seyahat eder. İnsan vücudunda yaklaşık 96 bin 560 km kan damarı bulunuyor. Çok çalışkan olan kalp her gün damarların içine 7 bin 571 litre kan pompalıyor.

Budizm/ Mistisizm (Devam)

Eğer Ruhunda bir İrade olsa idi Eşya elin ayağın gibi olurdu. Fakat nerede bizde o İlim o Kudret o İrade ! Allah korusun Kolumuz kopsa Can çekişir durur yerde de onu artık Kullanamaz oluruz. Halbu ki O bu bedeni bak aşağı doğru nasıl uzatmış da haberin olmadan ne işler yapmakta.

Kertenkele'de verdiği örneğe bak bi de ne acayip. O her türlü yaratmayı bilir. Bunları anla da kucağında oturduğun Rabbini Tanı. Çünkü Samedi tanımak Samed olmaktır. O sana Mürid (İsteyen) olmayı da öğretti. Ne güzel ki İrade eden O.

Ha bu arada bir şeyler anlayabilecek o aklın temiz ise İslam'ı da anla ! O'na başka bir öğretiden dinden filan bahsetme !

Hal/ Kahhar/ Tasavvuf/ Arif (Devam)

Bize Hal'inden bahseden, Halimizden ne ile kaçtığına bir dikkat etsin.

Arif olan Alim'lerden haberin olamaz da onun için, Arifliği İlim'den ve Alim'den üstün sayman.

"...Çünkü âlemlerin Rabbı olan Allah’ın (c.c) tevhidine ilimle erilir..."

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Kahhar'ın elinden Hal ile kurtulacağınızı düşünüyorsunuz öyle mi ? Ne de büyük konuşuyorsunuz bi anlasanız !

Ateizm (Devam)

Tabiat Ana ! Doğa Baba !
Bedenini Helak etmeye gücü yetensin !
Ruh'dan ise bi habersin !
Bu Sağırlığın sebebiyle ki !
Ruh'un zannettiğini !
Sonsuza kadar Helak'da göreceksin !

Şu aşağı doğru uzanan et yığını değildir Bedenin; Rüya'da Asli Bedenine Şahitsin. Bir gün bir Gece yine Yok olduğunda; Çok başka bir Dünyaya Uyandırılacaksın.

Ve sizi analarınızın karnından, hiçbir şey bilmez bir halde çıkarıp, şükredesiniz diye size/sizin için, işitme, görme, gö­nül (duyu/hassa/duygu) verdi.

Nahl 78

İmansızlık sadece, İmanlıların, Din hakkındaki Cehaletleri ve Bilgisizliklerinden ötürü oluşmuş Toplumsal, Psikolojik baskıyı kaldırmaya yarar. Başka hiçbir halta yaramaz Dostum ! Hiçbir anlam ifade etmez ! Saçmalıktır ! Allah Korukusu kalkarsa hiçbir Sistem İnsan Nefs'ine gem vuramaz !

Güçlü Güçsüzü perişan eder ! Açım der İnsan Et'i yer ! İhityacı gelir Tecavüz eder ! Doğam Bu der ! Sinirlendiğinde Öldürür ! Hiçbir şekilde Anlatamazsın Hakk'ı (Gerçeği) Dostum ! Gerçeği ancak Gerçek anlatır ! Çağdaşlık Yalanında Nefs'inden Haberin yok ! Doğam bu dersin !

Onlardan biri, kız çocuğu ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir!

Kendisine verilen kötü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!

Nahl 58-59

Bu, başka bir Mekanda ! Arena'larda İnsan'lara biribirlerini öldürterek ! Eğlenen ! Medeniyetler ! Zamanında oluyor ! Zamansızdır Cahillik ! Çağdaş Cahil !

Tinto Brass İzle ! Çağdaş Cahil !

http://www.imdb.com/title/tt0080491/

Tasavvuf / Benlik (Devam)

Ben Algısında ısrar ettikçe; İntikal etmedikçe,
Erişemezsin birçok Lütfa; Bu böyledir,
Beklersin Şikayet duraklarında.

Hayy/ Kudret/ İsimler (Devam)

Hayy İsmini Zikretmekle Bedenini de Diriliğe kavuşturabilirsin. Bedenindeki Yorgunluk (Yoğunluk) belki de Kudret Tecellisiymiş, Bilirsen.

Şeytan/ Nefs/ Ruh (Devam)

Nefs'i rahatına düşkün, zor anlayan, bir türlü anlamayan ve Şeytan'ı da onu haylazlığa sürükleyen, serseri, zevzek Çocuklar olarak Bil. Mertebe ve Makamları Onlara Uyarak Değerlendirme ki, Gülünecek Haline Ağlamayasın birgün, Ey Ruh Kardeşim.

Zahir/ Batın/ Cemal (Devam) Düşün Edepsizliği ki Halvet'i Bidat sayarlar..

Zahir olan O da.. Batın olan Kim'dir ? Gizlenen, Kim'dir ? Açılan, Kim'dir ?

‎"...Dikkat edin, işler Allah'a döner!."

Şûrâ 53

‎O Allah'ın yoluna ki, semâlarda ve arzda ne varsa (hepsi) kendisi içindir! Dikkat edin, işler Allah'a döner!

Şûrâ 53

(Onları seyrederken Süleyman kendi kendine düşündü) dedi ki: "Rabbimin zikrinden (müşahedesinden) atların sevgisine yönelip meşgul oldum"... Nihayet (atlar gidip) gözden kayboldu!

Sad 32

"...Dikkat edin, işler Allah'a döner!."

Şûrâ 53

Fakat hakkı inkara şartlanmış olanlara gelince, onların yapıp ettikleri çölde (görülen) serap gibidir; susayan kişi su(yu gördüğünü) sanır; ama (gördüğü şeye) yaklaşınca orada onu bulamadı ve yanında Allah'ı buldu. Böylece, onun hesabını ona tam olarak ödedi. Ve Allah, hesabı seri (çabuk) görendir.

Nur 39

Ve andolsun ki biz Süleyman'ı sınamıştık ve tahtının üstüne bir ölü koymuştuk, sonra o da tövbe edip Rabbine dönmüştü.

Sad 34

"...Dikkat edin, işler Allah'a döner!."

Şûrâ 53

"Sizin indînizdeki tükenir..."

Nahl 96

"...Allâh'a selîm bir kalp ile gelmiş kimse müstesna!"

Şuara 89

"...Allâh indîndeki ise bâkîdir. Sabredenlere gelince, elbette onların yaptıklarının sonucunu, yapmakta olduklarından daha güzeli ile karşılarız."

Nahl 96

Düşün Edepsizliği ki Halvet'i Bidat sayarlar..

" Bana Seni gerek Seni " ne demektir bir türlü anlayamayanlara !...

Korku, Zayıflık gibi, İnsan'ın asli özellikleri, Yaratıcısıyla olmasına engel olmaz. Bilakis Ulaşma Arzusu böyle oluşturulur. O'nun, İnsan'ı böyle Yaratıyor olduğunu Bilmesi, Beraberlik ve Kulluk için de gereklidir. Kul'un, O'na Ulaşamayacağını düşünmeye dalması, bu ulaşımı Nefs'iyle gerçekleştireceğini zannetmesindendir.

Hal bu ki Yakınlık, Beraberlik Mutlak'dır; İlim'ledir; Ruhtadır; fakat Sıfat Tecellileri ancak O'nun bahşetmesiyledir. Kiminle Yakın ve Beraber olduğunu Bilmeyendir ki Sıfat Tecellileri peşinde koşar; Arar. Hal Bu ki, Kimdir Şahdamarlarından Yakındır Bilir mi ?


Sofilere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Leylâ gerek

Bana Seni gerek Seni.

İncinmeye de İncitmeye de Razı ol...

İncinmeye de İncitmeye de Razı ol. Ve unutma ki ! İnsanların birbirlerine Hakk'ı ve Sabr'ı tavsiye etmemeleri, Celal ve Cemal olarak sana yeter. "..."Allâh" de, sonra bırak onları daldıkları bataklıkta oynayıp oyalanıp dursunlar..."

Zihin..

Zihnini Meşgul eden İyi Kötü Her şey'den Üstündür.

Tasavvuf/ Benlik (Devam)

O Herşeyden Evvel, İlk, bir dokunur ki ;
Anlayamamak ne mümkün !; 'Ben'im', der;
Razı olmamak ne mümkün !
O, Her Şey'den Ahir, Sonra, bir dokunur;
Sanki, Dokunan O değil olur; 'Sen'sin', Der çünkü.

Tesadüf/ Halüsinasyon/ Hepsi O'dur/ Zat/ Tecelli (Devam)

Şimşeği gösteren.. Sonra Gökgürültüsünü duyuran.. Sonra Korkuyu hissettiren.. O'dur.. Şimşeğin Görülmesini.. Sonra Gökgürültüsünün Duyulmasını.. Sonra Korkunun Hissedilmesini Yaratan.. O'dur. Yani, Şimşek ve Gökgürültüsü ve Korku ve OLan değil bu Varoluşa Sebep olan.. Zat-ı Hakk'tır Hakk'a Delil olan.

İşte Zat, O'dur, O'na Delil olan. Çünkü O Dilemezse, ne Duyulan ve Duyan olur.. Ne Gören ve Görülen olur.. Ne Hisseden ve Hissedilen olur.. Bazıları OLur.. Bazıları da bazen OLur.. Bunu anlayan Münezzeh Bulur.. Şimdi anladıysan.. İşte böylece "Hepsi O'dur".. Başka türlü değil..

Şimdi Sen O'na istersen "Allah" deme.. "Var" de.. Şu de.. Bu de.. Şöyle de Böyle de.. Hiç de.. Mırıldan dur.. Öyle Mırıldanır durursun..

Bu duruma Tesadüf demek ne demek olur bilir misin ? Şöyle demiş olunur: "Korku'dan sonra Gökgürültüsü olur sonra Şimşek, filan, bazen de tam tersi, Random olaylar bunlar ya işte öyle".. Demiş olunur.. Böyle "Beyinsiz" eder adamı "İnkar".. Ne dediğini Bildirmez O.. Dolayısıyla Bilemezsin.. Öyle saçmalar durursun..
İnsan'ın "Konuşması", OL' andan, Sonra'dır.. Yani Önce değildir.. ki Sorumlu olmasın Konuşmasından ötürü.

Anlatabildim mi ? "Zorunlu" değildir yani.. Bu manada da işte, Önce Hakk olarak Hakk olmaz.. Çünkü yapısı "Zan" dır.. ve çoğu da "Zan" dır.. OLanı, OLduğu gibi İfade edemez zaten.. Bu yüzden ki Söz söylemek Zaman ister.. Süreç ister.. Hakk'a isabet etmesi için..

Yani Hakk'ı bulması için.. Hakk'a Hakk olarak çıkabilmesi için.. Yoksa Yalan ve Zan, Yalan ve Zan olarak Hakk'ta zaten vardır.. Ama Hakk'ı ifade etmezler ki..

Hakk'ın (Gerçeğin) Hükmünde Hakk (Gerçek) öylece Yok kılıyor işte Tesadüf'ü..

Hayal'de Akıl bulunur ama Halüsinasyon'da yoktur. Ama ikisi de o anlattığım gibi Hakk'tır o manada. Hakk orda da vardır, Zat-ı Hakk olarak; fakat Sen olamazsın orada.. Ha "ben olurum!" diyorsan başka.. Bak ! Bak ! Aklı kastettin yine bunu demenle.. Buyur dene.. Gör orda Akılsız durulabilir mi.. Fakat bak Zat-ı Hakk orda da Var'dır.. "Allahuekber" i sen herhalde sadece bir Nara olarak algılıyorsun ?

Hû'yu ancak O'nunla yakınlık kuranlar söyleyebilir.

Ömer Tuğrul İnançer (k.s.)