Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Rızık Endişesi

Büyük alimlerden Şakik Belhi (VIII. yy) bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin kıtlığı önemsemeyerek eğlendiğine şahit oldu. Yanına yaklaştı ve sordu:

- Herkes kıtlıkla, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken sen neye güvenerek böyle eğlenebiliyorsun? Köle cevap verdi:

- Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike söz konusu değil. Benim efendimin 7-8 tane köyü var, her ihtiyacımız o köylerden sağlanıyor.

Bu açıklama Şakik'i adeta bir şamar gibi sarstı. Çünkü kendisi de kıtlıktan dolayı endişe içindeydi. Ama köle onu uyandırdı ve kendi kendine şöyle dedi:

- Hey Şakik kendine gel! Şu köle nihayet bir insan olan efendisine bunca güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Sen ki bütün canlıların rızkını garanti eden Allah'a inanıyor, tevekkül ediyorsun, Bu nice tevekküldür ki rızık endişesi içindesin…

Yardım edenden tavsiyeler (devam.)

Gerçeklerle yüzleştiğin zaman sana
"ne diyorsun?" denir.
"Ne diyorsun bu konu hakkında" der gibi..

Korkma endişe etme..
yumuşakça de ki
Allahtan başka ilah yoktur
Allahtan başka beni yargılayacak yoktur
ve peygamberleri insanları korumak için göndermiştir

***

Allah'ımızı hiç olmadığın, düşünmediğin kadar yakın hissedersen
korkman ve geri adım atman normaldir
çünkü gerçekten çok yakın ve çok yücedir
O'nun yüceliğinden gerçekten sakınılır
ve başta nefsin geri adım atması sıhhatlidir
Bu bahsettiğim Zat ve Sıfat yakınlığı içinde geçerlidir
Allah, zat ve sıfat olarak dünya şartlarında
farkedilir olduğunda
O'nun bilişi
O'nun duyuşu
elbette ağır gelir ve karışıklığa da sebep olabilir.
Unutma ki devamlı yüksek yakınlık
korkudan dolayı mümkün olmaz
...ve olur.
ve ayeti aklından çıkarma

"O'nun katında en değerliniz, O'ndan en çok korkanınızdır"

Eğer benim niyetimi anlarsanız Yüce Allah a hamd ediniz

Sen ve ben biriz, tekiz..Aramızda hiç fark yoktur, içimde olanı acil olarak açıklamamdan başka. Sen ise içindekini bir sır olarak saklarsın.Fakat gizlerinde bir çeşit erdem vardır..

***

Sen sen değilsin...
Sen O'sun; ama sen olaraktan değil!..

***

Ben sevginin sevgilisiyim, ah bir bilseniz
Sevgi de bizim sevgilimiz ,ah bir anlasanız
Eğer benim niyetimi anlarsanız
Yüce Allah'a hamd ediniz
Biliniz , niçin çevremdekiler sözlerimden yüz çevirdiler
Çünkü benim sözlerimi anlamaktan çok uzaktılar onlar.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Depresyon/Halvet

Halvet bildiğin gibi sadece tarikatlarda uygulanan bir tasarlanmış sistem değil.
Unutma ki İslam hayatın ta kendisidir.Zamanı sana hangi biçim maskelerse maskelesin aslında yaşam yine Allah'ın sağ elindedir.Sen vesilelere sebeplere aldanıp, dünyadan elinin ayağının çekilişini, başkalarının koyduğu isimlerle "hayattan kopmak" belki de "depresyon" olarak biliyorsun.Hele ki "depresyon" olarak bilmek, şeytanın insanın kalbine soktuğu ne büyük bir fitne.Halbu ki işte o süreler senin halvetindir.Azcık kalbinle düşünürsen Allah'ın her insanı düzenli olarak halvete
aldığını görürsün.Kendi nefsin de buna şahittir.Düşün kaybı ki Allah'ın insanıyla başbaşa kalmak istemesi depresyon oluyor!Düşün sefilliği ki insanın Allah ile başbaşa kalmak istemesi depresyon oldu..Hayattan koptuğun zamanları fırsat olarak bil.. Ki depresyona girmiş olmayasın..Allah her insanı işte bildiğin gibi mutlaka o süreler içinde kendisine alır. Ona insani değerlerini hatırlatmak, bildirmek, muhabbet etmek ister, sonra tekrar başka güzellikleri için dünyaya bırakır.
Allahtan bu herkeze açık sunulmuş lütfun tarikatlara alınması ve sistemleştirilmiş
olarak uygulanması, özele alınması!! da bir çok dünya düşkününün, cahillikleri sebebiyle o doğal halvet sürelerini oyuncak şeyler icad ederek zamandan çıkarmaya çalışmaları sebebiyledir.Normalde tanrılarıyla eğlendikleri için, o sürelerde Allah ile olduklarını akıllarına getiremediler.O halvet zamanlarını böylece boş eğlence icatlarıyla geçiştirmeye doldurmaya çalışmaları elbette yine kendi zararlarına olarak o zamanları sadece ve sadece "depresyon" ismiyle adlandırmalarına sebeb oldu...Kendi kazdıkları şu kısır döngüye bir bak..Zamanını ne kadar doldurmaya çalışırsan çalış mutlaka o halvet süresi gelir..Eğlence icat etmek o süreyi asılsız bişilere kasarak doldurmaya çalışmak faydasızdır,ve farkedemeden de hayatını anlamsızlaştırmış!! olursun..Bu da söz meclisten dışarı,şeytan efendinin "depresyon"dan bir önceki hilesiydi..Nefs ne kadar zaman alıcı şeylerle oyalanmaya çalışırsa çalışsın, Allah insana o boşluğu, yani aslında o değerli halvet sürelerini mutlaka ama mutaka sunar..Bunu bilene ne mutlu.Ki insanı o sürede nefsine tekrar bir baksın..aslında kiminle beraber olduğunu farketsin,bilsin...
onarsın..

o unutkan nefs O'nun Aziz Ruhuna bir şahit olsun...


***

Bu gece, gönlüme uygun bir
arkadaşla çayırda bir bezm kurduk.
Şarap,meze,ışık,sazlar ve okuyanlar...
Hepsi tamamdı.

Ah!.. Keşke ey sevgili bütün bunların hiçbiri olmayaydı da
yalnız sen olsaydın!..


Mevlana Hazretleri
Rubailerinden

Unutma ki...

Unutma ki Hakkı bulacağın tecelliyatın bir kısmı ((bir kısmı)) senin amellerine ve etrafındaki kulların amellerine göre gelecektir.

"Ve hiç kimsede Allah'tan bir şey yoktur.Ve her bir kimsede,suretler ne kadar çeşitli olursa olsun, >>kendi nefsinden gelenden<< başka bir şey yoktur." Muhyiddîn ibn Arabî (k.s.) “Han­gi­ni­zin da­ha iyi amel iş­le­ye­ce­ği­ni­zi de­ne­mek için ölü­mü ve ha­ya­tı ya­ra­tan O’dur.” İyice düşünürsen öyle evliyalar vardır ki o amelleri yüzünden onların tek bir bakışı Hakkı bulmana vesile olabilir. Çünkü onlar nefs gözüyle bakmazlar... Fakat unutma ki ahir zamandayız ve o evliyalar aramakla bulunmuyor. Evliya olmayan bir kişiden gelen tecelli de o kişinin ameli doğrultusunda olacağı için tecelliyat yolunda çok zorlanabilirsin. O yüzden sen, Allah'ın Zat ve Sıfat tecelliyatını Allah'da ararsın. Sadece başka kullardan değil kendinden gelecek tecelliyatlara da güvenme; çünkü aynı zaman içinde bulunmaktasın.. Şunu da Unutma "İnsan sevdiğiyle beraberdir" s.a.v. O artık pek bulunmayan bakışlar uzaklardan da gelebilir; inkar etme!.. «O 'nu ancak "O" görür. O'nu ancak "O" idrâk eder. O'nu ancak "O" bilir. Kendi zâtını, kendi zâtı ile görür ve bilir. O'nu kendinden gayrı kimse göremez. Bir kimse idrâk edemez. Zâtını bilmek ancak esmâ ve tecellîyatı iledir. Hüner, Allah'ı... ALLAH ile bilebilmektir.» Gavs'ül-Âzâm Abdülkâdîr Gaylânî (k.s.) — «Öyle zaman gelecektir ki, hasbel icâb ve zaman zahir olamayan mü'minler, bu gibi tasavvuf! eserleri okuyarak, ALLAH'ın sevdiklerinden olabileceklerdir.» Muhyiddîn ibn Arabî (r.a.) Onlar Allah adına konuşabilen kişilerdir; buna inan! Çünkü amelleri niyetlerine tam olarak uyum sağlamış ve yolları efendimizden s.a.v. başkasına uğramamıştır.. Ben sana bu bloğumda, o özel bakışlardan en önemli nurları özel olarak seçtim, kolaylaştırdım, duanı eksik etme. Kendi yazdıklarımdan bazılarını((bazılarını)) sapkın yollara karşılık olarak yazdığım için karışıktır; ve dolayısıyla senin yolunslayık olmayabilirler. Onun için kendi yazdıklarımı bunu hatırlatmamın hakkını vererek, bilerek oku fakat büyüklerden seçtiklerimi bil ki çok özel olarak seçtim.Ben onlardan en temzileyici ve ulaştırıcı ne gördüysem onları aktardım. Beni ikaz etme ve onlar gibisini etrafında arama; bulamayacaksın! Elbette istisnalar vardır. O halde sana ne mutlu. Fakat onlar gibisi mümkün değildir!.. Sen beni ikaz ediyorsan emin ol dünyadan habersiz köyünde yaşıyorsun! Allah'ın merhametini de daraltmışsın! Tekrar söylüyorum bu zaman ahir zamandır ve ameller müslümanlar razı olmasa da bulanıktır! "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" sözünü hiç karıştırma..Düşün ki eğer bu söz bütünüyle doğru olsaydı Allah yolunun büyükleri arkalarında neden eserler bıraktılar? Etraftakiler çok az düşünüyorlar!...Gördükleri rahmet onların şımarmalarına sebep olmuştur. "...Hoşnût oldu mu korunmayı unutur gider. Korkuya kapılınca korunmaya başlar. Esenleştiğini sanınca gaflete düşer..." Hz Ali (r.a.) Ve zannediyorlar ki bu formalitede biatlı kardeşlerimin bazıları..Sahte şeyhlik yalnızca kadınlaradır...Öyle duydum ki kardeşlerim..biatlı ve icazetli oldukları halde marifetleri >>İnkar üzere<< olanlar vardır...Bu paragrafta sadece >>formalitede<< olan biatlı biatsız tartışmasından dem vurdum ki..kalın kafalı kardeşlerim hadlerini bilsinler de köylerinde küçük prenslik heybetiyle racon kesip >>ümmetin genişliğini<< unutmasınlar!...

Şunu da unutma ki zaten efendimizin peygamberliği gibi bir "şeyhlik" olmaz!..

Şimdi geçelim bu magazin Alemlerini...

Ey Aşklı kardeşim..Veysel Karani hazretleri (selam olsun) gibi, efendimizi göremediğine ağla!

En yüksek ameli sergilemiş olursun...

O büyüklerden çok üstün Himmet sahibi bazıları şunlardır

Abdulkadir Geylani hazretleri
İmam-ı Rabbani hazretleri
Muhyiddîn ibn'ül Arabî hazretleri
Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri

***

Tekrar söylüyorum bu blogda onlardan, zorluklarını kolaylaştırıcı, en önemli ve en ulaştırıcı noktaları seçtim.. Ve gerektiğine inandığımda zamana göre kendim yazdım..
Oku ve kendine katmış ol, içinde dursunlar lazım olacaklar,kıymetli olacak..Tekrar tekrar oku..Yorumda bulunma, zaten zamanı geldikçe Allah'ın izniyle bazı şeylere karşılık gelecektir..

***

Herşey Allahtan olması sebebiyle aslında herşey tecelliyattır biliyorsun.. Fakat onların bulundukları menzil bil ki bildiğin gibi değildir..Çünkü onlar gerçekten ilerdedir! Dosdoğru olanlardır ve en önemlisi gerçekten Allah'ın dostlarıdırlar. Asaleten değil...Eğer gözlerin açıksa..onların gözlerini göz edinmekte gecikme!

Eğer uyuşturucu kullanıyorsan((çünkü mümkündür))sakın sanma ki tecelliyat öyle bir şeydir! Onu kulanmadan oldu; he evet belki biraz öyledir! Bu benzetme hiç uygun olmasa, bir çok Ağa'ya garip gelse de, neler olmaktadır Alemde neler!

Alemlerin Rabbinin iki parmağında!

Hu

s.a.v.

Sufilere zulmetmek

Sûfiler âhirete nisbetle akıllı, dünyâya nisbetle delidirler. Kalp açısından akıllı, nefis açısından delidirler. Onları hakir görmeyin. Onlara eziyet etmeyin. Onlara zulmetmeyin.

Onlara yardım eden onlardandır.

Mü'minin zaferi geç gelir. Mü'min kendisine zulmedeni yere sermedikçe, ona karşı zafer kazanmadıkça, onun cenâzesini, malının talan edildiğini, mevkîsinin düşmanlarının eline geçtigini, yasaklarının câiz olduğunu görmedikçe ölmez.

Hz. Peygamber'den şöyle rivâyet edilmiştir: "Allâhü Teâlâ 'dan başka yardımcısı olmayan kişiye zulmedildiğinde Allâhü Teâlâ şöyle buyurur İzzetim ve celâlim hakkı için, daha sonra da olsa, sana mutlakâ yardım edeceğim."

Hakk'ı bulursan eşyâyı ondan görürsün. Ne düşmanın kalır, ne üzerinde hakkın olan biri. Hakkını aramada Allâhü Teâlâ'ya sığınırsan, kalbin cevher olur, sırrın da safa bulur. Allâhü Teâlâ için amel, O'na itâat ve O'nu hakîkî tevhîd eden kimseyi O, amelde sebeplere sanlmaktan ve sebeplerle ilgilenmekten kurtarır, Bütün ahvâlinde hayırdan başka bir şeyle karşılaşmaz.

Allâh'ım! işlerimizi üstlen! Bizi ne nefsimize, ne de yarattıklarından her hangi birisine dayandır. "Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru."


Cilau'l Hatır

Abdülkâdir Geylanî (r.a.)

Ruh (Devam)

inen,çıkan,bişilerin farkında olmak zorunda olan,korkan,sevinen,bakan,görmeyen,göremeyen,kaçan,diklenen,
heyecanlı,gösteriş yapan,haberi olmayan,haberlerin geldiği,isteyen,iddia eden,tümüyle dünyaya bağlı nefstir nefs...

"Allah vardı ve beraberinde hiç bir şey yoktu" s.a.v. efendimizin haber verdiği Allah'ımızın bu yüceliği halen ancak bize de üflemiş olduğu "ruh"da mevcuttur..Nefsin içinde hala haklı olan sadece "ruh"tur..Rahat etmek istiyorsan nefsinden,nefslerden beri olan dimdik duran ve sadece Allah ile olan mekanı Allah olan o güzelim ruhuna uy nefsine değil..Ruhtur insanların rahat ettiği ve aslı Allah ile yalnız bağımsız olan varlık, nefs değil!..Daimi namazda olan ruhtur ruh. Herşeyden hakkıyla bağımsız olan sadece ruhtur ruh. Nefsine uyma ruhunun farkına var..Allah'ın yarattığı bütün yaratmayı bağımsız seyredebilen O'nun en farkında olan ruhtur sadece..Allah seni nefs kılmadı ruh kıldı ruh.. ruh olarak nefsine kattı seni ama nerde nefsden başını kaldırabilecek bir "kendin".. Ümitsiz olan nefstir nefs..Devamlı dimdik duran ruhundur,dalan çıkan bilmeyen asla bilemeyecek olan nefsindir nefsin!..

Sad 72- "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın."

Bu saygınlık kutsallık eğer nefsinden başını kaldırır da bir bakarsan ruhun kendisinde vardır kendisinde! Kutsallık kendisinde çünkü halis olarak hereşeyden beri olan kendi kendine yeterli Alemlerin rabbindendir, sahibi "O" dur O!
Ruh rabbiyle birlikte olmakdan memnundur kendi iradesi yoktur nefsi yoktur yapacağı bir şey yoktur bir şey yapmaya ihtiyacı yoktur çünkü rabbinin emridir O!

Tahrim 12-Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.

Hiç sesini duydun mu o meryem'in!O öyle asildir öyle temizdir öyle beridir çünkü Ruhundadır ruhunda!

Neden insanların en mükemmeli efendimiz neden?!
Çünkü nefse en hakim dolayısıyla ruhunun en farkında o dur o!
Öyle bir nefsini biliş Ruhunu biliş ki okyanuslardan geniş olan nefsi ruhunda ancak denizde yayılan halka kadar etkili..

Uyma nefsine uyma Allah'ın o has ruhundan üflediği (sadece üflediği) ruhun farkına var nefstir inen,çıkan,bişilerin farkında olmak zorunda olan,korkan,sevinen,bakan,görmeyen,göremeyen,kaçan,diklenen,
heyecanlı,gösteriş yapan,haberi olmayan,haberlerin geldiği,isteyen,iddia eden,tümüyle dünyaya bağlı olan nefstir nefs...Rahat etmek istiyorsan! Ruhun ile Allah'ın huzuruna var! Ancak ruh O'nun yanında tam rahat edebilir!Bir rahatlığın varsa bu yine ruhun sayesindedir! Kötü insanlar, tüm insanlar ruhlarının kıymetini bilirler ümidiyle melekler hala secde ederler!Öyle ya Alahtan ümid kesilir mi? Ruhunun nerden ve nerede olduğunun farkında olmayan neyin değerini bilebilir de nefsine batmaz? Bak ahirette mahşer günü rabbimiz ne diyecek o nefsin zalimliği ve nankörlüğü hakkında

mealen
Bugün sana nefsin hesap görücü olarak yeter

Ruh ol ruh! Nefs olma..Neyle meşgul olursa o oluyor insan unutma.

Rahat etmek istiyorsan bırak düşünceler geçsin kendinden,nefsin konuşsun dursun, dalma! Ruhun asildir ruhun!Ruhunda kal.
Nerden olduğunun farkına var Ruhunun! Ruhunun kimin yanında olduğunun farkında ol!
O zaman ancak dünyadan ve içindekilerden bağımsız olursun! O zaman dünya ehli seni bilemez,nefs ise zaten bilinir ne mal olduğu! Ama bilinmez ruhunun farkında olanın kendi nasıl temizdir nasıl! Nefsinden nasıl beridir nasıl hem de!

O kişi nefsini hayır için kullanır,affedici olur nefsi.Ruhu yorulmaz bilir yıpranmaz bilir onun için nefsini hırpalamaktan çekinmez.Nefsine sarılmaz bilir çünkü ruhunu kime ait, kiminledir?..Nefsinin derdinde değildir ki dünyaya dalsın oynasın. Kendisi ruhuyla kibirlenmez ki bilir çünkü nefsdir kibirlenen! Halbu ki değerli olan ruhtur..Başkasının nefsine bulaşmaz ki bilir kendisindeki ve başkasındaki nefs ne zalimdir ne nankördür..Acır nefse affeder rahat bırakır..Yeter ki o kişi ruhunun farkında olsun! Nefsinin farkında olsun, nefsinin haddini yerini değerinin ne kadar olduğunu bilsin ki Allah kendisine ruhunu unutturmasın Allah korusun!

melaen
O'nun katında en değerliniz O'ndan en çok korkanınızdır.

Çünkü nefs zalimdir nankördür üç beş dakka eğlence için ruhunu satar..Aslında nefsini! fakat o kendisi bunu nereden bilsin! Ki nefsine uymasın! Nerden bilecek nefsini ki ruhunu bilsin! Nerden bilecek bütün iyilikler Alahtandır nefsinden değil,nefs de Allahtandır, şeytan da, asıl irade Allahtandır Allahtan fakat nerden bilecek nefsi olmuşken sadece!kendini kaybetmişken nerden bilecek?
Allah cümlemizi nefsimizden korusun..Allah nefsimizin haddini bildirsin...

Allah'ım sen affedicisin affetmeyi seversin bizleri de affeyle

Bize bizim için hayırlı olanı ver, bilip bilmeden işlediğimiz günahlarımızı ,yaptığımız yapacağımız günahlarımızı affet, her göz kırpışımızı sana bin rekat namaz kılıyormuşuz gibi her kalp atışımızı senden bin defa af diliyormuşuz gibi kabul et, annemi babamı beni ve bütün müminleri kıyamet gününde azaptan kurtar, iman etmeyenlere iman nasib et, hidayet nasib etmediklerine hidayet nasib et. Bizleri koru, bizleri affet, efendimize selam olsun, a'line o değerli ashabına selam olsun büyüklerimize selam olsun. Bizleri onlarla komşu eyle Allah'ım, bizleri güzelleştir, Allah'ım cümlemize güzellikler nasib et

Ahmed hulusi hoca ile ilgili(devam)

Bi önceki yazdığımda belirttiğim mananın örneğini genişleterek ilgili kişilere yöneltmek istiyorum (ilgili olmayan ilgilenmesin) onlar da Allah rızası için değerlendirirlerse kendi amellerinin sonucunu görecekler ve değerlendirebileceklerdir.

Kuranda Hz meryem annemizle ilgili ayetlerde haber verildiği üzere Allahımız hz meryem annemize durumunu açıklamamasını ve iftiracılara karşı susmasını tembihliyor, çünkü anlatacağı kimseler hem zaten "amellerinin sonucu olarak kaba"lar hem de anlattığı şeyi doğrusuyla anlayacak durumda ilim sahibi değiller..

Şimdi kendimizi o kaba insanların yerine koyalım, ama ilmimiz dursun..

Ne düşüneceğiz acaba bize bildirdiğiniz ilim sonucunda takip etmeye çalışalım

- Gökte bir tanrı yok! melek de bizim anladığımız gibi olmadığına göre gökten yere inip böle bi iş yapmış olamaz çünkü böyle bir şey söz konusu değil..ilmimize ve hocamızın bize anlattığına göre Allahdan gayrısı da olmadığına göre Allah bize ne demek istiyor "Biz" böyle bir iş yapmayız, yapmadık..

Anlatmak istediğim anlaşılmıştır sanıyorum

Siz kişilere yanlış ameller yaptığı ve sonuçlarını hayatlarında gördüklerini ısrarla söylediğinizde gökte tanrı yok ve melekler de bizim anladığımız gibi Allahtan gayrı varlıklar değil dediğinizde Allah'ın kesin olarak temiz bildirdiği Hz meryem annemiz hakkında nasıl düşünmelidir ilim yolunda olan bir kişiye bunu nasıl açıklayabiliyorsunuz ilminizle gerçekten merak ediyorum?

Ayrıca Hz meryem annemizin çektiği bu sıkıntının uğradığı bu iftiranın Kehf suresinde ilim verilmiş kişiyle de bağlantısı olabileceği fikri akla geldiğinde gerçekten sizden gördüğüm ilmin, anlayışınızın ne olduğunu daha anlaşılır bir şekilde anlatabilmenizi yüce Allahtan diliyorum..Çünkü bir kişiyi açık olarak öldürmekle o kişiyi iftiraya uğratmak aynı şeyler değildir! Aynı yere koyabilmenin hem kurandan kanıt olarak hem efendimizden s.a.v. kanıt olarak hem tasavvuf büyüklerimizden kanıt olarak tek bir olay dahi örnek gösterilemez! O halde nasıl anlamalıyız? Bundan başka ilminizden çıkardığımız sonuçları nasıl tefekkür etmeliyiz çünkü ayrıntıda kişi bu gösterdiğiniz yoldan tefekkür ettiğinde kesinlikle zulme uğramış oluyor..Bunu sizin istediğinizi de düşünmüyorum...Yani eğer kişi sizin ilminizden bu örneğe göre bir temiz yola çıkmakta zorlanırsa sonuca varamaz ise ve size kaba bir şekilde dönerse o kişiye açık şirktedir ya da gizli şirktedir demek nasıl mümkün olabilir? Yani ben mi bu örneğe göre sizin ilminize baktığımda bir şeyleri anlayamıyor ve Allahın ilmine elverişli olamıyorum anlayamıyorum..Buna göre eğer bir bahis ilminize göre yanlış sonuçlar doğuruyorsa (bu derece yanlış!)tasavvuf büyüklerimizin gösterdiği yoldan dışarı çıkmak (bazı yerlerde zaman öne sürülebilir olsa dahi) hem şekil olarak hem içerik olarak bu şekilde değiştirmek haklı bir iş olamıyor..yani Allah katında mübah görülmesi imkansız hale geliyor bunu kalben bildirmek istiyorum..Kesinlikle zulüm oluyor yani anlatabiliyor muyum bilmiyorum..

ilgili diğer blogum

http://jonasclean.blogspot.com/2008/11/ahmed-hulusi-hoca-ile-ilgili.html

Allah'ın düşmanı olabilir mi?

Hiç Allah'ın düşmanı olabilir mi?
O'na bir şey nasıl engel olabilir ki düşmanı olsun?
Allah münezzehken;
Bi Sinek nasıl düşman olabilir?
Allah elbette ufacık sineği ile koca ruhu alır.
Sineğin ve öküzün
Bu ince işlerden ne kadar haberleri olabilir?

Bekle gözetle sabret Zamanlı zamansız ansızın değerli bir sürme gibi o azîz varlık o eşsiz varlık gözümüze gelir

Ben ölmüş olsam da, beni mezara koysalar, bu haldeyken sevgilimizden bir haber gelse, hemen Diri de, ölü de ondan bir şey elde edince neler yapmaz? Dağ bile onu görse yerinden sıçrar kalkar, daha ileri, daha yakına gelir. Seni sevdiğim için beni çekiştirirlerse, kınarlarsa, ben bu kınanmaktan kaçmam, kaçınmam. Senden gelen acılık cana şekerden daha tatlı gelir.
Akıp giden bir ırmaktan su içtikçe arkası gelir.
Hakk'ın yaratma gücüne, güzel sanatına bak, gönüllere gelen vahyi seyret! Baştan başa görüş nüru ol! Çünkü bütün zevkler, bakış ve görüşten gelir.
Ömrüm geldi, geçti de sevgiliye kavuşamadım diye ümitsizliğe kapılma, o vakitli, vakitsiz, ansızın gelebilir, her şey seher vaktinde gelmez.
Bekle, gözetle, sabret! Zamanlı zamansız, ansızın değerli bir sürme gibi o azîz varlık, o eşsiz varlık gözümüze gelir.

Mevlana hazretlerim

Senin kapında kul köle olmak, bütün Dünya'ya sultan olmaktan daha büyük bir mutluluktur

Dünya'nın şânını, şerefini, mevkiini ben şöyle anlayıp kavradım ki;
senin kapında kul köle olmak, bütün Dünya'ya sultan olmaktan daha büyük bir mutluluktur.

Süleyman Tevfik

O büyük peygamberlerine selam olsun

hiç kimseyi anlamak zorunda değilsin
hiç kimseyi dinlemek zorunda değilsin
hiç kimseye bir şey anlatmak zorunda değilsin
hiç kimseler seni zorlamak hakkına sahip değildir
hiç kimselerin eğlendiği gibi eğlenmek zorunda değilsin
hiç kimselerin iyi olduğu gibi iyi olmak zorunda değilsin
hiç kimsenin bildiklerini bilmek zorunda değilsin
hiç kimseden daha üstün ya da daha aşağıda olmak durumunda değilsin
hiç kimseler onun adına bildiklerini sana zorlamak hakkına sahip değildir
herkes ona muhtaçtır
herkes ondan aşağıdadır
herkes ancak tek tek ona hesap verir
her bilenden daha çok bilen birisi vardır
her anlayışlıdan daha anlayışlı birisi vardır
herkes adem ve havvadan birer adem ve havvadır
herkes biraz haklı herkes biraz noksandır
O hiçbi yerde bulunmaz
O herşeyde bulunur
O heryerdedir tek bi yerde değil
Mekanın mekanı O dur
O her türlü mekandan bağımsızdır
herşey onun kuludur
Ona saygılı olmak zorundayız
Ona sevgili olmak zorundayız
O duaları kabul edendir
Herkeze hakkı olanı verir
O dur hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
O dur bir görünen bir görünmeyen
O dur görülemez olan
Ruhuna uyan!
sevendir sevilendir
Çok affedici çok merhametlidir
tek gerçek sığınaktır
mekansızların mekanıdır
terbiyesizlerin tek terbiyecisi
zalimlerin tek kahredicisidir
intikamını alır
dilerse affeder
her şey ona yükselir her şey ondan iner
hiç bir işi tam anlamıyla idrak edilemez
kendisi hiç bir zaman tam olarak kavranılamayacak kadar yüce olandır
tekdir
birdir
güzeldir güzeli sever
güzelleri o yaratır
tüm insanların rabbidir
herşeyin rabbidir
herşeyin aslıdır
herşeyin arkasında ve önündedir
her işini bir hikmetle yapar
tek ümid kesilmeyendir
herşey yokolucudur
herşeyi varedicidir
Akıllar onu idrak edemez
vardır
tek gerçek olandır

Ondan başka ilah yoktur

Kendisinden bizi haberdar etmek için gönderdiği peygamberleri(s.a.v)hiç kimsenin kaldıramayacağı çileleri çekmiş hiç kimsenin göremediği şeyleri görmüş ve görevlerini tam olarak eksiksiz yerine getirmiş o büyük peygamberlerine selam olsun Onu bizden daha çok sevmiş hayatlarını sadece ona vermiş bizden çok çok ince şeylere ulaşabilmiş evliyalarına selam olsun onu seven onu anlayan anlatmaya çalışan onun için sabreden onun için düşünen onun için kahrolan kullarına selam olsun Sebep O'dur! Allah ona inanmayanlara inanç, anlayış versin onları bilgilendirsin kalplerine görünmeyenleri göstersin onları da nasiplendirsin inşaallah Sonsuz şükürler sonsuz övgüler içinde ol

Kaderler Keder olur...

Başa gelen kazaya "Ucuz atlattık!" derken...

Ay Güneşe nasıl çarpmaz da tutulur...

Ve buna nasıl hayret edilmez ?

Kazâlar tesadüf..

Kaderler Keder olur.

O'ndan ve birbirimizden uzak olduğumuzu zannetmememiz için...

Ayaklarına bak.Gözlerin altında uzanan yeryüzünü seyderek başını mutlaka kaldıracaktır..Gözlerin denize açılacak ferahlayacaksın.Ordan da daha geniş olan gökyüzüne geleceksin. Bak! açık! Yüzümüz sonsuza açık! Gözlerinin bu seyrinin sana gösterdiği görülmez gerçeği unutmamak zorundasın, aşağılardan başını kaldırıp sonsuz geniş olana bak! Aslında bizden ayrı olmayan evrene verdiği bu karmaşıklık, sonsuzluk hissi ve herşeye rağmen açık bırakılan ümit kapısı ve kudret; O'nun herhangi bir şekilde bir bedeni olmadığı halde ne kadar kudretli ve sonsuz yücelik sahibi olduğunu bilmemiz, farketmemiz ve devamlı hissetmemiz içindir.Ve bizim sürekli olarak bu Alemi görüyor olduğumuz halde, kendimizi göremiyor oluşumuz da yine bil! kendisini göremiyor oluşumuzdan dolayı Ondan ve birbirimizden uzak olduğumuzu zannetmememiz içindir...

Ahmed Hulusi hoca ile ilgili

Allahü teâlâ, bizi ve sizi te'assubdan, ya'nî başkasını çekememekden ve doğru yoldan ayrılmakdan korusun ve insanların en üstünü o temiz Peygamberi hürmetine (aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ)pişmân olacak, üzülecek şeyleri yapmakdan kurtarsın

Bir sitede yaptığım sohbetten direk aktarıyorum

***

--Oysa, “ALLAH”ın “AHAD” oluşunun manâsını anlayabilsek, gökte bir TANRI olmadığını kavrayabilsek, herkesin kendi amellerinin karşılığına ulaşacağını idrâk etsek, bütün yaşamımız değişecektir!..---

Sevgili kardeşim, yazından aldığım şu yukardaki bölüm hakkında bişiler söylemek istiyorum.

Eğer "yukarda bir tanrı yoktur" diye ısrar edilirse bunun üzerine çok gidilirse "yukarı" manasının içinde kopmayacak şekilde varolan
"yücelik" manasıda zedelenmiş olur
Allah asla "aşağı" tabiriyle ifade olunamayacağı için yukarıda oluşuna bu kadar saplantılı şekilde şiddetle düşman olmak bazı ilim sahibi olmayan kişilere Allah'ın yüce olmadığı fikrinide getirecektir ki bu tamamen saf bir imana sahib olan kişiye zulümdür..
ve arkasından bunu yapan alim kişiye de "zorlayıcı","oyuncu" gibi iftiraları getirir..
Zira peygamber efendimizin duyurduğu ve açıkladığı Allah'ımızın kelamında şöyle denmektedir

mealen
O yerde de ve gökte de tek ilahtır
mealen
Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.

Yani Allah yerde de gökte de Allahtır sadece gökte ya da sadece yerde değil
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki insanların kafalarındaki tanrıya tapınıyor olmaları Allah'ın ilah olmadığını göstermez
Allah'ın evet! kafalardaki tanrı anlayışı gibi sadece gökte olmadığı ifade edilirken "İLAH" olmadığı fikri uyanıyorsa bu İlimde noksanlıktır..
Aynı şekilde ısrarla ve ısrarla "yukarda tapınılan bi tanrı yok herkez kendi amelinin karşılığını görür"demek de herşey insanın ameliyle oluyor demek olur bu da insana aşırı yükleme olur tevekkülü imandan men etmek gibi olur ve yine amele dayalı olarak bütün herşey kişinin elinde demek gibi olur bu da anlatımda bir noksanlıktır

Çünkü nasıl Meryem annemiz yaptığı bir amel neticesinde iftiraya uğramadıysa bazı saf iman sahiblerinede kötülükler kendi amelleri sonucunda gelmez
Allah'ın takdiri sonucunda gelir çünkü Allah dilediğini takdir edendir çünkü ilah Allahtır
ve iman sahipleri bazı ilmi konuları idrak edemeseler de amellerini ve niyetlerini o herşeyden yukarıda herşeyin üstünde olan yüce Allah'a emanet ederler ve yalnızca "O"na tevekkül ederler ne başka bir tanrıya ne de kendi nefislerine..
Çünkü Ondan başka hiç bir ilahı kabul etmezler..
O kabul ettikleri tanrı ise sadece yerde ya da sadece gökte değildir hem gökte hem yerde tek ilah olan yüce Allahımızdır

Bunları sakın size ya da Ahmed hulusi hocaya söylediğimi zannetmeyin çok üzülürüm
bu söylediklerim sadece alınması gereken önlemlerdir çünkü bizim düşmanımız şeytandan ondan bundan çok kendi nefsimizdir

"Senin düşmanlarının en düşmanı iki taraf arasında bulunan nefsindir"

Hz Muhammed s.a.v.

http://jonasclean.blogspot.com/2008/10/yani-btn-mevcdat-bir-araya-gelince-tanr.html

http://jonasclean.blogspot.com/2008/11/ahmed-hulusi-hoca-ile-ilgilidevam.html

http://jonasclean.blogspot.com/2009/02/onu-gonlunde-bulmaya-cals.html

http://jonasclean.blogspot.com/2009/01/noktandaki-kudretahmed-hulusi.html