Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Tasavvuf Nedir (Devam)

Sanki uzayda başka bir gezegende doğmuş büyüyormuşum gibi, anlatıyorsun bana. Dünyadan bildiriyorsun. Şüphesiz bütün iyilikler Allah'tandır a kardeşim. Hamdolsun, şüphesiz ki öyle. Fakat.. bu olan, Allah'ın Varlığından ve Allah'ı zikretmekten tad, zevk alma üzeredir. Dünyadan zevk almamak inadı değildir. Ki zevk için değil, Allah için, böyledir. Bu kulluk, böyle kulluktur. O halde bana dünyayı ve dünyadan gelen zevkleri işaret etmekten ne zaman vazgeçeceksin. Bu, böyledir...

http://jonasclean.blogspot.com/2010/04/ruh-devam.html

Eşsiz, Bir, Tek; Hu (O)

Hangisi şu Sen dediğin?.. Kızgın olan? Altı bezlenen? Anne? Çocuk olan? Sevimli olan? Sevimsiz olan? Güzel? Yaşlı? Hüzünlü? Neşeli? Ölen?.. Hangisi şu Sen dediğin?
Bütün bunlar olan şu Ben dediğin hani? Akıllı? Sen'i kullanan? Sen'misin? Hanisin Sen? Herşey Sen? Sen Hani?

Gerçekten sanki o Sen'lerine Akılları erdi de, O Akıl dışı kaldı.. Ne ermesi? Alışkanlık alışkanlık; gaflet, şımarıklık.. Ruhundan üfledi.. Ol der, olur.. Acziyettendir Nefs'in bir hallere girip bir Sen'lere yapışması.. Yoksa nerede o bütün Haller, Sen'ler... Nerede O Eşsizin Birliği, Tek'liği...

***

"...



İdrâk noktaları yüce;

Âlemleri de gizlice..





Çokçadır tehlikeleri

Vuruşları da sessizce..





Gözler onu görmeyince;

Sınır da alamaz içe..





Vasıf getiremez öne;

Ona nedim olan nice..





Önünde ibare dilsiz;

İşaretleri gidince..





Mamuresi yıkılır;

Çarpışanı devrilince..





Yüce ama, sema değil;

Ruhtur da, değil melekçe..





Hem sultan hem de mülkü var;

Mahremleri de azizce..





Bir göz ama bu göz değil;

İlimdir değil haberce..





Bir fiildir de izi yok;

İşaretleri bilmece..





Kutuptur felek üzere;

Güneştir yola esence..





Bir tavustur yükseklerde;

Görünüşte de pek yüce..





İstılahla da saridir;

Hem satırdır enmuzece..





Hep ruhumdur âlemleri;

Varlıktan yana temizce..





İşte yapılmış bir evdir;

Bir savaştır ki renklice..





Kanı diken diken ölü;

Nefesi derli topluca..





Zatı da tecrit edilmiş;

Hem sıfattır dahi tekçe..





Nişanları da sıra sıra;

Okunurlar yazarınca...





Nefyi kendi kapsamında;

Varlık temizdir özünce..





Bilinir de bilinmez de;

Kim uykucu kalkınca..





Nefiy olsa da sabittir;

Atılsa yine gerekçe..





Bir işarettir bilinir;

Bir yayındır ki eserce..





Tamaha dahi kapılma;

Görmezsin onu mahremce..





Şayet ganimetçi isen;

Ganimetleri hazırca..





Onun mağrib kuşu Anka;

Sensin onunla dilekçe..





Ve nasıl uygun olursa;

Karışık ya da temizce..





Denizdir aldatması var;

Dalgaları koca koca..







Ateştir külleri de var;

Süslenir onu sevince..





Bilinmez, vasfı edilir;

Marife olur nekrece..





Vahşîdirülfet edilir;

Kalb de bağlanır zalimce..





Bir bildiğini söylesem;

Sen durmazsın insaflıca..





Bilmediğini söylesem;

Ama sendedir bilmece..





Sırrım onun kimliğidir;

Benliği de tam ruhumca..





Kalbimde onun kürsüsü;

Hizmeti olur cismimce..





Onu akıl ediyorum;

Ama durumum cahilce..





Kim onları aparır ki;

Ki koyunları seslice..





Saklarımda yükseldikçe;

Hem de bilirim döndükçe..





İmlâ oldukça yazarım;

Seni korkutur durunca..





Tenzih ettim uryan oldu;

Benzettim kaydı gizlice..





Cisme benzettim de çıkıştı;

Bana dayanma o güce..





İndirdim de kayıp gitti;

Dağıttı hep güzellikçe..





Ona bağlanan kavuşur;

Kirpiklerdedir kesmece..





Sicili yanaklarında;

Şuleleri de parlakça..





Gözlerinde sürmesi bir;

Mızrak gibi durur ince..





Tükürüğünde de bal var;

Ve bir fidandır o boyca..



Lüle lüledir saçları;

Dişleri güler zalimce..





Bilekleri nakış işli;

Saçları dahi siyahça..





Dişleri beyaz beyazdır;

Tebessümü dahi alca..





Parmağındaki şaraptır;

İhsanları büyülüce..





Latifeleri vehimdir;

Buna şaşmak gerek bence..





Bilinmez vasfı edilir;

Anlaşılır saltanatça..





Yabancıyla ülfet oldu;

Konuşmaları kalbimce..





Sanatı dahi yırtmaktır;

öldürmek de âdetince..





Ayırmak oyuncağıdır;

Yemekleri ağulunca..





Yaygın olan terkibi var;

Bağlanır o çözülünce..





Ne cevherdir ne de araz;

Ne hasta sayılır sağca..





Oktur, hedef dahi odur;

Yayları dahi şaşkınca..





Bir ferdir ama çoğaldı;

Topluca hem de ayrıca..





Önümüz ve kalanların;

Hepsi de onun, âlemce..





Cahildir ama ilimdir;

Harptir ama selâmetçe..





Zulüm gibi ama âdil;

Tehlikeleri yaygınca..





Ağlatır güldürür beni;

Ayıltır eder sarhoşça..





Hem kurtarır hem de boğar;

Dileğimdir duruşmaca..





Bazan olur oynaşırım;

Bazan dahi arkadaşça..





Bazan hepten tanışmayız;

Bazan dahi konuşmaca..





Bazan bana vuslat verir;

Bazan da kucaklar dostça..





Bazan benimle cenk eder;

Bazan da bakar hasımca..





Böyle.. bu ferahtır desem;

Ki metin durur görünce..





Yabancılık eder durur;

Hiç tanımaz; bir bilmece..





Bir zattır ki vasfa gelmez;

Düsturları da çok yüce..





Bir güneştir aydınlatır;

Şimşekler çaktı parlakça..





Bir sözdür yayıldı böyle;

Kuşları beni aşınca..





İki zıd dahi birleşti;

Onda yoktur ayrılmaca..





Bir kaynaktır ki kaynadı;

Dalgaları da coşunca..





Tadana zehir kesilir;

Misk olur hep koklayınca..





Alâmetleri kaybolur;

Dalana denizdir onca..





..."



Abdulkerim Ceyli (r.a.)


***


Sığ suları bulandırabildiklerini görenler, Vurgun'dan güvende olduklarını düşünürler..

Zeitgeist/Religious/Belgeselleri/ Ateizm

Zeitgeist, Religious veya Ateizm veya bu tür ne geliyorsa aklına.. Bunlar çocuk oyuncağıdır, çocuk.. Halk, Avam işi.. Bir ismi de Hakk'tır O'nun.. Hakk (Gerçek). Rock Tanrısı, Şu bu Tanrısı değildir O a canım öğren artık.. Bilenlerin bildiğidir, O, Apaçık ve Gizli.. Herşeyin ötesinde Hakim ve Kahhar.. Apaçık..

O'nu Dinsiz zanneden olduğu gibi, Din olduğunu zanneden de çoktur.. Hayal.. Bu senin Avallığın, O'nu kelimelerle kavramaya çalışmandandır. Gerçeğe bak Gerçeğe. O'nun Yaratıcı İsmini algılayışına göredir zihninin O'na cehaleti. Oysa seni Evirip Çeviren de O. A canım öğren artık Şu bu Tanrısı değildir Hu (O).. Her biçimde, her şekilde, Hüküm sahibi, Herşeyi Bilen, Hakk'tır O..

Lütfu çoktur, Din gibi.. Kahrı çoktur, ele geçmeyip açlıktan öldüren Av gibi...

Ama tabi sen Dinsizsin, Ateistsin, Hükümsüzsün, Özgürsün.. Uuu.. Hayranım safiyetine..


İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?

[İnsan(Dehr)/1]


Seni yaratan, kendisine yabancı olmanı elbette sevmez.. Aynı derecede şımarıklığı sevmediği gibi. Gökgürültüsünün ürkütücülüğü bu yüzden sürer.

Şımarmak, iyisiyle olduğu gibi kötüsüyle de olur. Oklar Şımaran kişiye döndüğünde, denge Farz ibadet haline hemencecik geliverir...

Şüphesiz, "Zorlama" yoktur. Fakat "Kaşınmak" sanki bir lütuf gibi, tabiatında vardır.

Allah'ın İsimlerinden biri Kahhar'dır (Kahredici).. Aşk ile.. hem de her biçimde..

Kızdığın halde kaybettiğin oldu mu hiç?... Veya kızman gerektiği halde dut yemiş bülbül gibi Kul kesildiğin?.. Farkettirildi mi sana İnsan'ın acziyeti?... Haberi olmayanlar ve bundan gafillik edenler dışında.. ne mutlu bize o zaman.

Çocukken korku tünellerine bayılırdın.. N'oldu ki sonra? Vazgeçemiyorsun.. Aslını bilmemek, yolda kalmak. Bana kalsa korku tünellerini de, tütünü de yasaklarım.. Ama sen sanki herşey serbest olsun istiyorsun. Ama ne olmasın? Çocukları düşünüyor musun çocukları.. Nefs'in vazgeçemediği anlık Zevkler yüzünden telef olan çocukları.. Recm de müstehaktır Nefs'e.. Cehennem de.. Çünkü senin kafa nato kafa nato mermer..

Ben başka çarem olmadığı için, serbest bırakıp insanları tehlikeye atmak yerine, yasaklardım herşeyi.. Benim haddime göre hesabım bu.. Belki sen daha geniş bi insansın.. Veya hesapsız... kitapsızsındır..

Şüphesiz ben her durumda da Vicdanının sesini duyanlar ve Masum'lar adına O Allah'a güveniyorum.. Gün gelir.. Herkes kendi hesabını kendi görür..

Her insanın yaptıklarını kendi boynuna doladık. Kıyamet sürecinde kendisine (kişinin kıyameti olan ölümünde ya da genel anlamda mahşer sürecinde) kaydolmuş olarak bilgisini çıkarırız. "Kendi kitabını oku; bugün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter." (buyurulur)

[İsra/13-14]


Resim, ressama pençe vurmaya kalkarsa, kendi saçını sakalını yolmuş olur.

[Hz Mevlana (k.s.)]


Tevâzu ve sükûnetle kapıyı çalana kapı açılır.

[Ahmed er-Rıfaî (k.s.)]

Ellerin ayakların konuşacağı haberini duyunca gülersin. Ama kafatasının içinde susturamadığın, bir et parçasıdır..

Kim güler bu duruma..

Zihinlerdeki o eğlenceli, geleneksel Tanrıya benziyor mu kuzum?

"...Sonra sizi vefat ettirir. Kiminiz de ömrün düşkünlük çağına bırakılır; bildiklerini artık düşünemeyecek devreye..."

[Nahl/70]

Hu

Biz bi şeyi yapamayıp yapamayıp.. olduğunda.. O yaptığı için, seviniriz...

Tasavvuf/Okumak

Büyük velî Ebu Ali Dekkak’a (k.s.), "İnsan hepsiyle amel etmese de Salihlerin sözlerini dinlemesinin ve güzel hallerini okumasının ona bir faydası olur mu?" diye sorduklarında, Hazret şu cevabı vermiştir:

"Evet olur. Bunun iki faydası vardır: Birincisi, velilerin sözleri o kimsenin kalbini kuvvetlendirir, ölmüş duygularını harekete geçirir, gönlünde güzel şeylere karşı bir arzu meydana getirir. İkincisi, kibrini kırar, benliğini yıkar, boş davaları kalbinden atar. Ona ayna olur, halini gösterir. İnsan kör değilse, kendini görür."

Zikir/Hiç/Yokluk/

Gerçekten Zikretmek istiyorsan madem, her bir şeyin Ayet olduğundan gafil olma.. Hem de "Nasıl?" diye sormana gerek kalmadan, "Delirir miyim" diye endişe etmeden. Yeter ki her bir şeyin mutlaka birer Ayet olduğunu bil. Yeter ki, bil de gafil olma.. Zikretmiş ol.. He bildim de, geç!, o zaman gaflete doyma...

Sen bana "Ama şu şöyle, ama böyle" diyerek, bazı şeyleri Öne çıkarırsın. Yani "Nasıl?"a girmiş olursun. Bana da, Nasıl'ları göstermek bir borç oluyor o zaman. Fakat bazı şeyleri öne çıkarmadan, tümden, herşeyin Ayet olduğunu Bil, de öylece gerçekten Zikretmiş ol. O zaman işte, Zikretmeye doyma. Yoksa, "Nasıl"lardan, dolayısıyla Öne çıkardıklarından, ben'li veya bensiz, mutlaka, elbette sorulursun.. Şikayetin neye ki.

Kendini aradan çıkararak, kendini ve Halk'ı gören gözlerini bir an kör ederek, herşeyi aradan çıkararak; O'nu, O'nun için An.. Böylece olan Zikirde Zat'a Vuslat vardır.. İşte bu Zikirde olan o eşsiz Vuslatın devamlılığı, Kulluğunun devamlılığına bağlıdır. Hem her çeşit Zikirde Şifa vardır. O'nu çokça Anan kulu için..

Yazıktır, bir türlü Yok olamadığı halde, Allah'dan yüz çevirip de, o zihnindeki hiç'e kulluk edene.. Nasıl'ı sorduğun müddet, Gösteri bitmez...

Cihad-ı Ekber/Büyük Cihad

Gerçekten sussan, Allah için sükut etsen. Dilini tutsan da Allah'ı dinlesen. Halktan böylece sureten kesilip Allah ile olsan.. Nen var?, Moralin mi bozuk?, Bişeyin mi var?, Depresyonda depresyonda, Küstün mü?, Eeeh ama sende!, Kibirli!.. Buyur işte bak Büyük Cihad..

Bildiğini Düşünememek/Bildiğini Unutmak

Bizim burda bi Hacı anne var komşu 80 yaşlarında.. Bildiğini düşünememe hallerine geldiği zamanlardan bi gün penceresinden yaptığımız bir sohbet olmuştu.. O bildiğini unuttukça korkuya kapılıyordu konuşurken. Dedim ki ona "Korkma. O bildiklerin içinde duruyor bi yere gitmiyor. Allah onları biliyor, sen endişe etme unutmuşsun unutmamışsın farketmez, Allah kalplerimizi biliyor ya o yeter"..

Sonraki günlerde rahatladı alıştı hamdolsun..

Zikir (devam)

Gördüğün herşey O'nun zikriyle cuş u huruştadır
Bu manadan haberdar olan her gönlün manevi kulağı vardır
Gülüstanda tesbih okuyan sadece bülbül değildir
Her diken de O'nun tevhidini söyler

Sad-i Şirazi (k.s.)

Olma

Sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma.

s.a.v.

Genetik, bozukluk ve Ateist Aklı

Genetik, bozukluk mu ?

Akıl dediğin, bir şeyi bir şeye kıyasla varolur. Kıyas edeceğin şeyler yoksa, Aklın nereden olacaktı. Genetik bozukluğu Genetik doğruluk olmadan nasıl Akledecektin. Genetik doğruluğun varken Doğru Akıl yürütemiyorsun, o yürüttüğün Akıl ne işe yaradı. Bu Aklınla, bi de O'nu nasıl nitelendirmeye kalkıyorsun. Bir şeyi örneksiz yapamazken bozabilme hakkı sende nasıl olsun ki. Yaptığın bir kötülüğü hiç yaşanmamış kılamıyorken, nasıl aynı suçu tekrar tekrar işleme müsadesi verilsin ki sana. O senin Akıl dediğin kibirliler için vazgeçilmezdir. Yoksa ne körler var doğru Akıl yürüten, Şükrü apaçık gören. Sana göre Sürrealist bir Ressam da Ressam sayılmaz o halde?

Fakat bu köpeklerin İnsanlardan daha bilgili olduğunu göstermez bilesin.

Bu devirde it ürüdüğü kervan yürüdüğü için ve kılıç kalktığı tüfek icad olduğu mertlik bozulduğu için senin de biraz köpek dilinden öğrenmen lazımdır. Köpek bile oturunca anlar fakat bu devirde öyle itler vardır ki uslu uslu oturman fayda etmez.
İşte bunun için geniş olucaksın. Azcık da olsa Edebini bozmadan havlamayı bileceksin. Bu köpekler bu zamanda artık her konuda havlar oldular. İnsan köpekten korkabilir doğaldır. Fakat bu köpeklerin İnsanlardan daha bilgili olduğunu göstermez bilesin.

***

Esas ise şudur A Dostum! Unutmayasın!

Boş laf işittiklerinde yüz çevirdiler ondan ve dediler ki: "Bizim yaptıklarımız bizim, sizin yaptıklarınız sizindir. Size Selam olsun. Cahilleri istemeyiz.

[Kasas/55]

O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; çabalarından hoşnut olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş söz işitmezsin.

[Ğaşiye/10-11]

Kuran/Mucize/Uzaylılar gönderiyordur meniyi uzaylılar, yorma kafanı sen..

Dağları görür de, onları sâbit-değişmez sanırsın;
onlar bulutların geçip gittiği gibi, geçip gider hâlde...

Allah'ın sanatıdır ki, her şeyi yaşanası değişmez gerçeklik yapmıştır...
Muhakkak ki O, yaptıklarınızı Habîr'dir. [Neml/88]

1. ve terâ : ve görürsün
2. el cibâle : dağı
3. tahsebu-hâ : onu sanırsın
4. câmideten : cansız, hareketsiz
5. ve : ve
...6. hiye : o
7. temurru : hareket eder
8. merre : hareket etti
9. es sehâbi : bulut
10. sun'allâhi (sun'a allâhi) : Allah'ın sanatıdır
11. ellezî : ki o
12. etkane : sağlam yaptı
13. kulle şey'in : herşey
14. inne-hu : muhakkak ki o
15. habîrun : haberdar
16. bimâ : şeylerden
17. tef'alûne : siz yapıyorsunuz

İnsan aceleci olarak yaratıldı. Size âyetlerimi göstereceğim. Artık Benden acele istemeyin. [Enbiya/37]

‎"...Umulur ki, böylece siz akıl edersiniz. [Hadid/17]

Hani çok kan gittiği için belki beyin damarların tıkanmıştır.. Açılsın..

O ayeti Ateist bi sitede Kıyamete yorumlamış kıçından bir Ateist Din alimi :) Ama "BULUT GİBİ" yürümez dağlar Kıyamette, onu kaçırmış Ateist.. Kıyamette dağlar tam aksine bulut gibi değil şöyle olacağı bildiriliyor ...

"Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır." [KARİA/5]

Kaçırmış değildir de KIÇırmıştır..Kıçırmasa nası ateist olsun zaten..

.

Attığınız meniyi gördünüz mü?

Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

[Vakıa/58-59]

.

Bazen böyle İlkokul seviyesi dini bilgileri de iyi gelir, açar

Uzaylılar gönderiyordur meniyi uzaylılar, yorma kafanı sen..

Tasavvuf/ Aşk/ Gaflet, Maşuk'un sırrında Günah'a hasret

Günah bile, Sevap bile, Aşk için. Gaflet dahi Aşk'tan. Ne Günahsız, ne de Sevapsız o Aşk. Günahsız Sevapsız bir Gaflet, ne Aşkın farkında, ne Aşık'ın, ne de hem de Maşuk'un. Gaflet, Maşuk'un sırrında Günah'a hasret. Affedilişin tadı Günahtan çok. Sevdiğimin buyurduğu gibi: "Biz aşktan sudûr ettik. Aşk üzerine yaratıldık. Aşka doğru yöneldik. Aşka verdik gönlümüzü." Günahsız Sevapsız bir Gaflet, ne Aşkın farkında, ne Aşık'ın, ne de O Maşuk'un. Affedilişin tadı nede var. Aşk ehli çoktur farket. Neyzen gibi küfürle, Mümin gibi korkuyla dünyaya sarılan. Maşuk'un Aşk'ı pek şiddetli. Sevgililerinde çok naz. Naz ancak Aşık'ı usandırır farket. Bununla birlikte; O Maşuk, şımaranları ve haddi aşanları hiç sevmez. Gaflet, Maşuk'un sırrında Günah'a hasret. Hem de esas Aşık'ın günahı belki kendi varlığı. O Maşuk'un ne günahı var ne sevabı. Hem de o Aşık'a, Maşuk'un belki uzaklığı da, yakınlığı da, yokluğu da, Varlığı da Aşk.

Derdim

Zannetme ki saçmalıyorum.. Derdim bana derman imiş, Derdimden konuşuyorum..

Ekşi Sözlük/ İntihar/ Yavrusunu Yiyen Kurbağa

"Ekşi"de, birbirlerini öldüren değil, henüz, tanıdıkları tanımadıkları birbirlerini, intihara sürükleyen bir gençlik yetişiyor. Buna da şükür.

İnsanın kendi yaptıklarını görmeden ve kendisine bir çıkış kabul etmeden, aramadan, Alemde Merhamet araması saçmalıktır.

Alemde, merhamet - ve çıkış- araması saçmalıktır...

O'nun, senin Saçmalamana Kısas'ı, gözünün önüne Cehennem'ini koyması olur. Saçmalamayı gör!. Gökten Kurbağa da yağdırır.. Taş da.. Yağmur da.. Yaşlılara kulak kabarttıysan, hepsi de o yaşlara nasıl geldiklerine şaşırırlar. Yarın, ölürsün. Herşey gelip geçerdir.. Ki Herşeyin Zamanı da var!.

Poposundan bir Doğa/Alem ve akılsız bir merhamet anlayışı uydurmuş arkadaşlarımında bayramı mubarek olsun


***

Yavrusunu Yiyen Kurbağa

Bir dişi hayvanın yavrularını yuttuğunu duysanız, herhalde onun ne kadar vahşi olduğunu düşünürsünüz. Halbuki Avustralya'da yasayan bir tur kurbağa, yavrularını vahşiliğinden değil, merhametinden yutmaktadır. "Rheobatrachus silus" adı verilen kurbağanın yumurtadan çıkmak üzere olan yavrularını yutma sebebi, onların emniyetli bir şekilde gelişmesini sağlamaktadır. Acaba anne kurbağanın midesine inen yavrular, mide tarafından hazmedilmeyecek mi? Elbette hayır. Çünkü bütün kainatta görülen İlahi rahmet, bu yavruları da ihmal etmeyecektir.Yeni doğan aciz yavrulara anında süt yetiştirerek merhametini gösteren Zat, mideye inen yavruların hazmedilmemesi için de, kurbağanın midesindeki sindirim faaliyetini durdurur. Dişi kurbağanın daha önce midesine doldurduğu gıda maddeleri bağırsağa iletilir ve midenin şekli ile yapısı tamamen değişerek, yavrular için sıcak ve emniyetli bir beşik suretine girer. Oburluğu ile tanınan bu kurbağanın iştahı, aynı rahmet sahibi tarafından sonra tamamen kesilecek ve kuluçka devresi tamamlanıncaya kadar hayvan tam 2 ay aç kalacaktır. Kuluçkanın ileri safhasında mide büyüyerek akciğere dayanır. Ve onun faaliyetinin durmasına sebep olur. Ancak İlahi Rahmet burada da imdada yetişir ve akciğerleri devreden çıkan kurbağa, derisi vasıtasıyla nefes almaya başlar. Yumurtadan çıkan kurbağalar daha sonra yemek borusundan tırmanır ve anne kurbağanın ağzından aşağı atlayarak, gün ışığına çıkarlar. Mide yavruların tamamen çıkmasından 8 gün sonra normal haline gelir ve vazifesini yerine getiren kurbağa, yiyip içmeye baslar. Avustralya’nın Adelade Ünv.’nden Zoolog Michael J.Tyler ile yrd.sı David Carter tarafından ortaya çıkarılan bu esrarengiz hadise, fizyoloji ilim dalını alt-üst etmiştir. İlim adamları ülserin tedavisinde yeni bir ümit olarak gördükleri bu olağanüstü olayın nasıl gerçekleştiğini ve midedeki faaliyetin nasıl durdurulduğunu aramakla meşguller…

Tam

Enes (R.A.)’dan: Peygamber (SAV) buyurdu:“Her kim sabah namazını cema­atle kılar sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederek oturur ve iki rek’at (işrak) namazı kılarsa, kendisine tam bir hac ve umre sevabı verilir.”(3 defa “tam” buyruldu.)

A-politik

A-politik olmayalım Sağ Sol olsun yine birbirimizi öldürelim Cahillikle.. İleri görüşlü olalım, Gerikafalı olmayalım.. fakat ne güzellik varsa eskide var, evet.

Sende Sana muhtacım

Sende Sana muhtacım

Korku

Haşyet, Heybet, Takva müstesna, Gönül Darlığının tek sebebi, Gayrındaki herhangi şeylerden duyulan Korku'dur.

Hanif/Doğa/Evrim/Varoluş/Teslimiyet

İnsanın vücudu dahil sözüm O'na kendi kendine işleyen Doğada hürriyet ve bağımsızlık iddia ediyor olması, sonucunda değil, işin başında apaçık delildir. Ve Allah İnsanın Doğaya Teslim olmasını da istemedi. Kışın Kara Teslim olup özgürlüğe kavuşmayı beklemen, Varoluşunu Doğaya veya örneğin Evrim Teorisine bağlaman kadar akılsızlıktır.

***

...Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve ben gerçekten Müslim(Teslim olan)lerdenim. [Ahkaf/15]

Kasas 88/ Zatımdan Gayrısı Yok Olucudur

Zatımdan gayrısı Yok olucudur

Diyenden gayrısı değil

Her gece seni mışıl mışıl Yok iden

Her sabah seni ışıl ışıl Var iden


***

(Helak : Bozulma, dağılma, işlevsiz hale gelme, perişan olma.)

"..hüküm (Emir) bütünüyle O'nun elindedir.." [Kasas/88]

Sonra onu (bedeni) biçimlendirip (/yapıp) ona ruhundan üfledi [Secde/9]

"...Ve sana sorarlar ruhtan. De ki ruh Rabbimin Emrinden..." [İsra/85]

Din

Biz cahiller o Peygamberlere ve Dostlarına sadık olabilseydik, nasihatlerini tutsa idik, akıllanmak için ne kendimizin ne de başkalarının hatalarına muhtaç olurduk.


‎"...Sonra herkesin denenen, bilinen derecesini tanı, birinin çektiği zahmeti başkasına maletme, onun yerine başkasını övme. Herkese noksansız olarak hakkını ver, herkesin hakkını tanı. Birisinin büyük oluşu yaptığı başardığı küçük bir işse, büyük görmene, gene birinin yaptığı iş büyükse, fakat kendisi düşkünse o işi küçük görmene sebep olmasın..."

Hz Ali k.v.

Biz insana ana-babasına güzel davranmasını vasiyet ettik. Onun anası onu zahmetle taşımış ve zorlukla doğurmuştur. Onun taşınması ve onun sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğa ulaşınca ve kırk seneye erişince dedi ki: "Rabbim. Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere şükretmemi, razı olacağın yararlı fiiller yapmamı nasip et. Benim zürriyetime de salâhı nasip et. Ben sana tövbe ettim ve muhakkak ki ben Müslimlerdenim!" [Ahkaf/15]


"...ve Allâh ne hâlde olduğunuzu bilir."

[Ankebut/45]

Ki biliyorsun ki Türk olmadan da Laik olabiliyorsun/Atatürk ve Din

"Her Türk bireyinin son nefesi, Türk ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, onun ölümsüz olduğunu göstermelidir. Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte, parola budur!"



Mustafa Kemal Atatürk



"Ne Mutlu Türk'üm Diyene!."



Eğer Türk'üm diyen Türk olabiliyorsa ki -Türklük buna mani olmaz- ırkla ilgili olmamalı kastedilen mana. Yok Türk olmak bazı gerekler icab ettiriyorsa bazılarına göre. O bazıları o gerekleri yerine getirdiklerinden eminler mi. Oluyor mu yani sureten. Bazı kelimeleri manasını bilmeden konuşmakla. Hani bedeni faaliyetlerle hani. Saygı duruşu mesela örneğin. Son nefeste bakalım görülür, o yükselmemiz gerçekleşti mi. Hakk'ıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal. Türklüğün gerekleri var da yerine getirilmiyorsa son nefesin manası da kalmadı tabi bir Türksen. Parola nedir acep?

***

Cemal Kutay şöyle bir olayı da aktarıyor; Bir gün Ertuğrul Yatı'nda ressam İbrahim Çallı Ata'nın yanındadır. 'Şu renkleri tuale almak mümkün müdür?'
der. Çallı; 'Tabii, Gazi Hazretleri' diye cevap verir.

‎'Demek ki siz bu renkleri alabiliyorsunuz' diye tekrarlar Gazi. Çallı; 'Deneyelim ve görelim' der. Ayrılacağı zaman Atatürk, Cevat Abbas'a şunları söyler: 'Söyleyin bu adama bir daha gelmesin. Ne zaman ki haddini bilir, Allah'la boy ölçüşmeye kalkışmaz. Sıraya girer kul olarak, bunu da ispat eden bir eserle gelir, ben o zaman onun affedilmesine şahitlik ederim.'

***

Şimdinin Laik'i Atatürk'e de Yobaz diyor anlaşılan..

Amel soruşturmasını hataları kusurları geçelim, bu cümleyi uyduramazsın bile: 'Söyleyin bu adama bir daha gelmesin. Ne zaman ki haddini bilir, Allah'la boy ölçüşmeye kalkışmaz. Sıraya girer kul olarak, bunu da ispat eden bir eserle gelir, ben o zaman onun affedilme sine şahitlik ederim.'


Kafirlere ve Münafıklara karşı, Ahiretleri açısından acımasızdır.
Müslümanlar için ise, Tembelliğe göz yummamıştır..

Kimdir bu ?

Ey iman edenler. Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allâh (onun yerine) öyle bir topluluk getirir ki, (O) onları sever, (onlar da) O'nu severler. İman edenlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkâr edenlere karşı onurludurlar. (Onlar) hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın, Allâh uğruna mücahede ederler. Bu Allâh'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir.

Maide 54

Allah İsmi ile işaret edilen O

Allah İsmi ancak Allah'a işaret edebilir. Sana Yaşama imkanı sağlayabilecek lüksü yoktur; Alem kitabında Okuduğun ve Okumaktan müstağni kalamadığın Avam'ın. Manasını Nefs kelimesi taşır. Eğer bunu Okuyabiliyorsan, Yaşama imkanını ve dahi Maneviyatın Yüksekliğini ancak ve sadece Allah verir. Ve O'nun İsimleri. Ya O vermiştir ki Fazlından dilediğine verir, ya da İsimleriyle sen O'nu istersin. Mürid veya Murad. Avam'ın işi ise istemek bi yana daha da doymazcasına kanmazcasına nefslerinden başkasına muhalefet ve sonrasında şikayet etmektir. Alem kelimesinin Manası sadece İsme işaret eder. Lakap kelimesinin Manası gibi. İman ise Hakk'ı verir. O'ndan başkasında İsmini gördün mü? Sonsuza dek de O'nun manasını taşıyabilecek ne bir isim ne bir varlık göremeyeceksin. Ki O el-Evveldir. Bütün İsimleri koymuş. Her türünden Avamın işi yalnızca Lakab takmaktır. Kendisine ve yarattıklarına işaret eden bütün İsimleri koyan ve öğreten ise O'dur. Rabb dahi öğreten olarak O'nun İsmi. Sana Yaşama imkanı sağlayabilecek lüksü elde etmediler. Allah İsmi ancak Allah'a işaret edebilir. Manasını da O'ndan başka taşıyabilecek göremezsin. O halde sen Avam'ı anla.

Din/Afaroz

Afaroz o Hak ayrımın ne büyük delilidir, kendi elleriyle verdikleri..

***

"...Hatta bu tarikattaki bir Şeyh şöyle demiştir: "Eğer benim himmetim falancaya
eşlik etmeseydi, mutlaka helak olurdu." Bu sözlerin tümü uluhiyet sırrı hastalığından kaynaklanan illetler ve marazlardır. Bu sözleri söyleyenlerin, bu iddiada bulunanların her biri iddiasının oranında ceza görecektir. Ya en büyük cezaya çarptırılır, ya da nasip eksilmesine uğrar. Ama mutlaka ceza görür. Bu yüzden bize göre fena (yokluk) anlayışı üzere kalmak en yücedir. Bizden önceki kuşaktan arkadaşlarımız bu hakikatin farkına varamadılar. Ey dostum! Sen bunu bil!..."

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)

Nahl 35/ Şirk/ Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) Kuran Tefsiri

Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılmazdık". Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık-seçik bir tebliğden, ibarettir. [Nahl/35]

Ayetin Tefsiri / Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) Kuran Tefsiri (Tevilat 1.cilt: 385/386)

"...Onlardan önce de inkârcılar, tamamen bir inat ve azgınlık eseri olarak inkârlarını Allah’ın dilemesiyle irtibatlandırarak Resulleri yalanladılar da inkârlarından dolayı azaba duçar oldular. “De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi v...ar mı?” Eğer bu konuyla ilgili bir bilgiye sahipseniz, elinizde bir kanıt varsa açıklayın. Burada onların “Allah dileseydi biz ortak koşmazdık” şeklindeki sözlerine işaret ediliyor. Çünkü bu sözü bir bilgiye dayanarak söylemiş olsalardı, muvahhitlerin imanı dahil olmak üzere her şeyin ancak Allah’ın iradesiyle gerçekleştiğini bilirlerdi, inatlaşıp inkâra sapmazlardı. Tam tersine müminleri dost edinirlerdi. Bir daha onlarla müminler arasında ayrılık olmazdı.
Ömrüme and olsun, onlar, bunu bir bilgiye dayalı olarak söylemiş olsalardı, müşrik olmazlardı, tam tersine muvahhid olurlardı. Fakat onlar bu hususta zanna uydular, görüşlerini indi değerlendirme ve tahminlere dayandırdılar. Sırf yalanlamak ve inatçılık etmek için. Resullerden duydukları şeyleri yalanlamak ve Resullerden sakınmadıklarını ispatlamak için böyle davranıyorlardı. Çünkü onlar nefis makamında perdelenmiş kimselerdir. Onlar nere yakini iman nere? Allah’ın iradesinden nasıl haberdar olacaklar? “De ki: Kesin delil, ancak Allah’ındır.” Eğer şirkinizi Allah’ın iradesiyle irtibatlandırmak şeklindeki zannınız doğru olsa, bu takdirde müminlere ve sizden başka diğer din mensuplarına karşı elinizde bir delil olmaz. Çünkü bu takdirde her din, Allah’ın dilemesine bağlı olarak belirginleşmiş olur. Dolayısıyla onlarla uzlaşmanız ve onları tasdik etmeniz gerekir. Oysa sizin aleyhinize olan kesin delil onları tasdik etmenizin zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Her şeyin iradesiyle gerçekleştiği Allah’a, iradelerinin hiçbir etkinliği olmayan varlıkları ortak koştuğunuzu ikrar etmeniz gerekir. O halde siz, ezelde bedbahtlar olarak öngörülmüşsünüz. Uzaklığı ve cezayı hakkettiğiniz. “Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi.” Evet, doğru söylüyorsunuz; lakin Allah sizin küfrünüzü dilediği gibi, dileseydi hepinizi hidayete de erdirirdi. O halde sizin hidayete ermenizi dilemediğini nereden biliyorsunuz ki, küfürde ısrar ediyorsunuz? Bu söz, içlerinde istidat sahibi olan kimseleri uyandırmaya yönelik teşvik amaçlı, heyecanlandırıcı bir mesajdır ki, onlar üzerinde bakarsın etkili olur da hidayete ermeleri mümkün olur, şirkten dönüp mümin olurlar..."

Gaflet ondan da daha çarpıcı

Kazasız ölüm de gayet çarpıcıdır da Gaflet ondan da daha çarpıcı.
Gaflet uykusundan uyanmamışın fark etmez, öyle bir azab.

Bilesin de ne yorasın, ne yorulasın..

Söylenene değil de, söyleyene bakmak, baştan abesle iştigaldir bu İlmde.. Hele ki o bakış lüzumsuz ise.. Bilesin de ne yorasın, ne yorulasın..

biz fitnelerden Allah'a sığınırız

Hz. Enes ve Ebu Hüreyre'den rivayet edildiği üzere, "İnsanlar, Resulullah'a birçok şeyler sormuşlar, hatta ısrar ve direnme derecesine varmışlardı. Bir gün Resulullah kızgın bir şekilde hutbeye çıktı, Allah'a hamd ve senâdan sonra:' Sorunuz, Allah'a yemin ederim ki şu makamda bulunduğum müd...detçe her ne sorarsanız açıklayacağım' buyurdu.

Ashâb-ı kirâm başlarına bir tehlike gelmek üzere bulunduğundan korktular. Enes (r.a.) demiştir ki,

'Sağıma, soluma baktım, herkes başına elbisesini çekmiş ağlıyordu. Kureyş'ten Beni Sehm'den Abdullah b. Huzafe denilen adam ki, erkeklerle bir münâkaşa ettiği zaman babasından başkasına nisbet edilirdi. Kalktı: "Ey Allah'ın Nebisi, benim babam kim?" dedi.

Peygamberimiz de: "Baban, Huzafe b. Kays ez- Zührî'dir" buyurdu.

Diğer biri de kalktı: "Benim babam nerede?" dedi, "ateştedir" buyurdu.

Sonra Hz. Ömer (r.a.) kalktı: "Biz, Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, Resul ve Nebi olarak Muhammed Aleyhisselâm'a razı olduk, biz fitnelerden Allah'a sığınırız, henüz bir cahillikten ve şirkten yeni kurtulduk. Şu halde bizi affet ey Allah'ın Resulü" dedi.

Ven necmu veş şeceru yescudân

Ven necmu veş şeceru yescudân (yescudâni).

1.ve en necmu: ve yıldız(lar)

2.ve eş şeceru: ve ağaç (lar)

3.yescudâni: ikisi secde eder

[Rahman Suresi 6. Ayet]

Tasavvuf/Haller (Devam)

Geçmişle geri kalma
Müstakbele hiç dalma
Hal ile dahi olma
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler

İbrahim Hakkı (k.s.)

And olsun, Allah 'ın resulünde sizin için güzel bir örnek vardır

Seven sevdiğini
Sevdiğinden başkasından görmek istemez
Sen bu Aşkın gereğini gözetmeden
Bana hikaye konuşmaya doymuyorsun
Sen bunu bana yapmakla farketmeden
Örneğinin Aşkına kastediyorsun

Abdulkadir Geylani (r.a.) "Allah’tan başka güvenip dayandığın her şey, senin putundur" sözü ile ilgili

Musa (a.s.) dayandığı o asasının

Yılan oluverdiğini görünce

Korktu da arkasına bakmadan kaçıverdi

Rabbini orada bildiği halde kaçtı

Nefsi korktu

O'da nefsine uydu

Mucizeyi düşünemedi bile

Çünkü henüz o vakit

Tüm varlığının asıl dayanağının

Ne olduğunu tanımıyordu

Aziz dostum

Nereye kaçıyoruz

Nelere sığınıyoruz

Nedir bu türlü suretlerin dayandığı

Nedir muhtaç olduklarının da muhtaç olduğu

Şu gün aynada gördüğün suret

Yarın değişiyorken

Neye güvenip dayanıyoruz ki

Kabirde dahi bizimle olsun

İç Ses

Farkettiğimden beri içimdeki seslerin sessizliğini.
Seni kulaksız işitiyor gözsüz görüyorum

Nefi

Mucize söyleyen bir papağanım ben, dediklerim boş laf değil
Felekle konuşamam, onun kalbi temiz değil
Kalbi temiz olmayana gönül ehlidir diyemem
Gönül ehillerinin birbirlerini bilmemesi insafa sığar bir şey değil
Felek alçak ve dünya kıymet bilmez ise de
İnciye benzeyen sözümün değerini gene düşünce bilir
Mana hazinesinin anahtarı elime geçti
Aleme bol bol mücevher dağıtsam ziyan değil
Nef’inin temiz gönlü şiirin levhi mahfuzudur
Dostların'ki gibi kitapçı dükkanı değil

Tasavvuf/Nefs/Ben'lik/Ruh (Devam)

Yüce Allah, Nefs'in Tabiatını kendisine dönük olarak da Zalim, Cahil ve Nankör kıldı ki, İnsan, O'na ulaşmada kavuşmada, Benliği Ruh'una engel teşkil etmesin.

Ne kadar Erdemli ve Temiz olsan bile "Ben! Ben!" deyip kalma çünkü sende sana zalim bir Nefs vardır.

Ha! demeden ... (Devam)

"Hak bir gönül verdi bana. Ha! demeden hayran olur..."

Yunus Emre (k.s.)

***

Hımmm.. demeden, anlar...

Var olan şey yok, yok olan da var edilemez sözleri/

Bu konuya tekrar bi dönelim istedim. Uykuda sen ve diğer herşey de Yok olmaktadır. O uykuyla bildiğin ve Şahit olduğun Yok, Yok'a ait ikinci bilgidir. Birincisi ise Doğmadan önceki Yok. Ki o Yok'da Mutlak değildir. Çünkü Yok Mutlak olsa idi sen ne doğabilirdin ne de o Yok'dan uyanabilirdin. Uyuduğunda Rüya'da kısa bir süre Var edilmen hariç beden maddesinde tamamen Yok olabildiğine göre, Madde diyebileceğin hiçbir şey de senin varlığında Mutlak bir hüküm sahibi olamaz. Ki doğmadan önce sen bir Maddede dahi bulunmuyordun. Babanın yediği portakal o Bedensel Varlığına aittir. Uykuda ise bedensel varlığın olduğu halde Yok olmaktasın. Bayıldığında o madde posa gibi yere dökülür. O halde demin söylendiği gibi, Madde'nin, senin esas varlığında bir hükmü yoktur. Sen doğduğunda üflendiğin gibi uyandığında da Bedeninde Var edilmektesin. Dolayısıyla sende Mutlak hüküm süren ancak ve ancak Var'ın ve Yok'un ötesinde bir güç olmalı ki bu O gücün Mutlak olduğunu apaçık gösterir. Çünkü seninki olduğu gibi bütün maddesel varlık da Yok olup Var olmaktadır. Tecelli, Zuhurat. Hatta enerji dahi. Geçen hafta yediğin elma ile bu hafta yediğin elma aynı elma değil. O elmadan gelen enerji de yok oldu gitti. Kısacası esas varlığın olan sen de Bilincin de Yok ve Var'a dahil olmayan tarafından Var edilmektedir. Doğduğunda olduğu gibi Uyandığında da tekrar Bedenine Üflenmektesin. İşte her türlü Var edişi gerçekleştiren Zat Madde dediğin herhangi şeyi de aynen uykuda Yok oluşundan sonra sabah uyanışınla Var edildiğin gibi, her an Var etmededir. O, herşey gibi Var olmayan ve herşey gibi Yok da olmayan Yok'un ve Var'ın üstünde Tecelli eden Zattır. Çünkü Var olan Yok olduğu gibi Yok olan da Var olmaktadır. Dolayısıyla bunları Yok eden ve Var eden bir güç hem Zorunlu varlıktır -çünkü bunlar var olmuştur- hem de Mutlak Varlıkdır. Var Yok olmaz mı Yok Var olmaz mı bu gece yatağa yattığında ve sabah kalktığında tekrar bir dikkatlice bak bakalım ne var ne yok. Sen bunu anlıyorsan bil ki gerçekten O'ndan başka bir Mutlak Yoktur. Varın Yokun ötesinde Mutlak. O'nu işte öylece Zikredesin. Yok'a Var'a takılmadan, bir var bir yok'a aldanmadan Yok'u Var'ı meydana getiren O Zat'a bende olasın. Bütün bu Var'ı Yok'la! O'nun yerine de bir şey koyma. Zaten koyamazsın! Esas Var'dan gayrıya gözün dalma! Böylece ak git. O'nun Zatını tercih etmekten başka çareler hep gelip geçicidir. Yorucudur. O'nun Zat'ı, bütün o Zuhuratından, Tecellilerinden, OLandan Yüce, sana ve herşeye Yeter'dir. Ve üstündür. Yeter ki ayakta uyuma da Diri ol! O'nunla Diri olmaya bak! O!nun Zat'ından gayrısı Yok olucudur.


Abdulkadir Geylani (r.a.)şöyle buyurdu:


"İrfan sahipleri, hep Allah’ın Zat’ı ile olmaktadırlar; sıfat ve isim tecellilerinin zuhuru olan geçici şeylere uymazlar." 

Zikir (Devam..)

Hiçbir karşılık beklemeden
Maddi Manevi hiç bir beklenti olmadan
Sadece O'nu O'nun için zikret

Nefs/Akıl/Cihad/İman/Ruh

Nefs'in istilası boş sözler iledir. Her türden boş söz. Kalbin o boş sözlere eğilmesinin sebebi safiyetindendir. Akıl, boş sözlerin boş oluşunu ispat etmenin peşini asla bırakmaz. Sermayesi de kazancı da budur. İman, safiyette ve kazançta en üstün ve en kestirme yolu kazandırır. En yükseği olan Ruhun duruluğu, Nefs'in kendi kendisiyle verilen Cihaddan sonradır. O duruluğun en yüksekte ve hiç kesintisiz devam edebilmesi bireysel ve daha da çok ancak toplumsal İman'ın Kemal'e ulaşmasına bağlanmıştır.

Zikir (devam)

Özellikle sevdiğin Ayetleri de Zikredebilir Tespih edebilirsin

Böyle yapacağın Zikirler seni Rabbimizin Mütekellim "Konuşan, kelam eden" ismine getirir

21 Milyon Kişi Bu Vidyoyu İzledi/ Allah'ın her yaştan küçük emoları her türden küçük bufaloları mevcuttur.

http://video.mynet.com/delighttttttt/21-milyon-bu-videoyu-izledi/1001191/

http://www.sabah.com.tr/Ekler/Pazar/Yazarlar/birsel/2009/12/20/emo_ergeni_mincirsak_olmaz_mi

Allah'ın her yaştan küçük emoları her türden küçük bufaloları mevcuttur.

Yeter ki sen O'nu cahilce nitelemeyi bırakıp kendini başkalarını aldatmadan ümitsizliğe düşmeden yalana kaçmadan doğruyu sıdk ile sebat ile samimiyetle ara.

Hakk'ı bulursun.

O şahdamarlarından daha yakındır.

Yaratıcı.

el-Hâlık İsmi ne kadar tanıdıksa bize. Biz'e ancak o kadar yabancı ol.

Simurg Anka

Kuşumdan nasıl haber vereyim sana? Ankâ ile yaşar hep, gitmez bir yana.
Ankâ diye ismini duymuş insanlar, kuşumun isminiyse, hiç bilmez onlar!

İmam-ı Rabbani (r.a.)


Allah herhengi bir nitelemeye bağlı olmaksızın hakimdir. Herşeyi yerli yerine koyan O dur. Herşeye yaradılışını veren O dur. Bu nedenle, yaradılmışların düzeni yönünden Allah hiçbir hata yapmaz.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Ruhumdan Üfledim/ Nefs/ Benlik/ Zikir/ Tasavvuf

Ruhumdan üfledim buyurmuş sen hala nefsin sorarsın.
Müstehaktır o halde ne varsa sana Hakikat diye bulduğun arayacağın.

Neden Aciz kıldı diye hayıflanacağına
Benlik verdiği Kibirli Firavunun İnsanlara muamelesine bi bak.
Görürsün şimdi Acziyetin ne büyük hediye bak.
Uç uç Acziyette de kalma Ruh Hakk.
Sıyrıl cismaniyetinden Hakk'ı tesbih et kıyası bırak.

Ateşe düşsen "Yanmam!Yanmam!" demeyi Zikir sanma cayır cayır yanansın Benliği bi kenara ko at.
Hakkı tespihtir Zikir O yanmaz sönmez kalır Aşk ateşi Hakk.

Nefsine verilen zevklere değil Hakk'ın ikramlarına bak da öyle kıl şükür.
Nefsine olma köle kul ikram da itibar da yalnız Hakk'tandır bil.

Vesvese/ Depresyon/ Vehim/ Tasavvuf

Siz vesveseyi kovmaya uğraşmayın, zikire devam edin. Zira zikrin nuraniyeti arta arta vesvese azalır, sonra hakiki zikir olur.

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Tasavvuf/Haller/Hayyül Kayyûm

Neden o hallerimize göre değiştiririz ki hallerimizi/ Korku halindeysek örneğin Korkunç mudur ki O/ Ya da cesaret halindeydik de aciz değil miyiz ki/ Hiç bir hal kalmaz oysaki sabit/ Neden korkmakta ısrar ederiz o halde/ Veya aciz olmadığımızda/
Kimiz ki biz hem halden hale geçeriz de/ Hem bizden bahsederiz/ Bir halde sebat etmek mi bizi biz yapan/ Halden hale girdiğimiz halde/ O sabit nedir ki/ O Sebat O'na olsun

Bize cevap veren kim bu konuda/ Öğreten/ Bu Varlıkta/ Bizi bize/ Bir beden mi/ Hangi cins/ Taş toprak mı/ Alem mi/ Varlıkta/ Bize bizi öğreten/ Kim ki/
Sebat O'na olsun

Nasıl emekliyoruz ki/ Ceylanları daha mı çok seviyor O/ Ya da öldürüyor katil mi O/ Ne de sebat etsek de/ Öğrensek bizi/ O'nu/ Neye Sebat

O'na iman ettiysen, kendini nitelemediğini de öğrenirsin/ Samed O/ O halde uyanık ol da, gelip geçici hallere dayanmadığını gör herşeyin Tek Özü Aslının/ Yalnız O'na dayan/ Samedin O/ O ne güzel Vekildir bak/ Kibirlenme acziyetinle, O'ndan başka yok, O'dur Hakk/ Bak O nasıl güzel bir Ruh Sultan/ Yapış O'nun kulbuna/ Hakikatleri geç, O Hakk'a vardın bak/ Yukarıda aşağıda değil/ Geçmişte gelecekte değil/ Yukarı aşağıyı gelmiş geçmişi kendinde tutan O Tek Hayyül Kayyûm'a bak

http://jonasclean.blogspot.com/2010/01/la-makam.html

El- Cabbar

Cabbar ismini sadece "koldan tutup çekmek" gibi anlıyorsan, daha çok yorulacağız seninle.. Veya sen arkadaşlarımdan çıkar diyeceksin, rahat edeceksin.. Güya. Hani Cabbar sadece benden görünüyor ise sence. Benim bu bağlamda senden gördüğüm ise Cabbar değil Mümin. Sadece. Bunu bilesin. Ki Mümin, sadece "Güvenilir değil" "Güvenen" de demektir. Pek çok İsmiyle görünene. Derdin O değil de, Nefsim ise, o baştan zaten abesle iştigal. Dediğim gibi.

http://jonasclean.blogspot.com/2009/01/ama.html

http://jonasclean.blogspot.com/2010/11/fusus-el-hikem-ve-edep.html

Neyzen Tevfik/ Tasavvuf

Bezm-i sahbâ-yı ruh-perverinin,

[ruha ferahlık veren içki meclisinin]

Neşvesiyle hümârını sikeyim!

[zevkini de, başağrısını da sikeyim]


[Neyzen Tevfik]

***

Sanmayın ustalıkla sarf ederim sanatımı,
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir.
İçki meclislerinde sarhoşların saza vurgun oluşu,
Nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir.

[Neyzen Tevfik]

***

Felsefemde yok ötem, çünkü sırr-ı vâhidim.
Cem-i kesrette yekûnen
sıfır-ı mutlak olmuşum.
Yokluğumla âşikârım, ehl-i beyt'e âidim.
Secdemin seklindeki ism-i Muhammed’e şâhidim.

[Neyzen Tevfik]

***

O Neyzen Tevfik, işine geleni sevenin yüzüne tükürmüştür.

Neyzen Tevfik'e ait bu şiiri bir tercüme et önce. Sonra anlayabilirsen anla. Sonra bu şiiri yazabilecek maneviyat seninkiyle bir olabilir mi bir düşün. Sonra da bak bakalım kafana göre başka bir anlama yorabilecekmisin.

Zorla zorla, anlarsın..

Karl Marx'ın Engels'e Mektubu

Türkiyede devlet şuurunu,sosyal yapıyı,inançları yani kısaca dini olguyu bertaraf etmek şarttır..

16 eylül 1853


Ebu Leheb'in iki eli kurusun, kurudu da! [Tebbet/1]


Düzenler oyunlar hep kalkar da, o azap kalkmaz.


"...Keşke bilselerdi." [Bakara/102]

Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık. Haberiniz olsun ki, Allah katında en şerefliniz, en takvalınızdır. Muhakkak ki, Allah, bilendir, herşeyden haberdardır.
[Hücurat/13]

Ve Allah'ı, zalimlerin yaptığı şeylerden gâfil sanma. Sadece onları, gözlerin dehşetten açılacağı güne tehir eder (erteler). [İbrahim/42]


Ay cahilim aklı gözüne inmişim bak nasıl da emin konuşuyor kendinden...

"..Türkiyede devlet şuurunu,sosyal yapıyı,inançları yani kısaca dini olguyu bertaraf etmek şarttır.."

Nan ölecen nan bu ne hırs..

Öldü de..

Tasavvuf/Tasavvuf Büyükleri/Tarikatlar/Allah Ehli/Yol

Şu üç şey, kişinin iman ahlâkındandır; gazaplandığı zaman, gazabı onu batıla sevketmez. Hoşnut olduğu zaman hoşnutluğu onu haktan ayırmaz, iktidar sahibi olduğu halde,iktidarı onu harama sevketmez.

s.a.v.

"...Hoşnut olduğu zaman hoşnutluğu onu haktan ayırmaz..." s.a.v.


Et-Telvin: Kulun hallerinde intikal edişi. Bir çoğuna göre bu eksik bir
makamdır. Bize göre makamların en mükemmelidir. Kulun bu makamdaki hali
yüce Allah'ın şu sözünde işaret ettiği hal gibidir: "Külle yevmin huve
fi şe'n: O her gün yaratma halindedir."

"...Et-Temkin: Telvin (çeşitlilik) halinde yerleşiklik kazanma demektir bize göre..."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)


Haller (Telvin) ve Zat yakınlığı (yerleşiklik) ...

"...Hoşnut olduğu zaman hoşnutluğu onu haktan ayırmaz..." s.a.v.


‎"...Fakat ruh, bedene bağlı kaldıkca, o mukaddes makama dönen kalb oluyor.
Kalbin dönmesi, nefsin ve ruhun da dönmeleri demektir. Ruhun maksada
dönmesi, kalbin dönmesinde yerleştirilmiştir..."

İmam-ı Rabbani (r.a.)


"Allah-ü Teala'nin (CC) sıfatına karşı arif olmakta dünya ve ahirette
cismin alacağı tad vardir. Ama O'nun (CC) zatına karşı irfan duygusunda,
öbür alemde mukaddes ruhun alacağı haz vardır."

Abdulkadir Geylani (r.a.)

"İrfan sahipleri, hep Allah’ın Zat’ı ile olmaktadırlar; sıfat ve isim tecellilerinin zuhuru olan geçici şeylere uymazlar."

Abdulkadir Geylani (r.a.)

Küfr olsa da, îmân olsa da, her dilek, Dost'a kavuşmağa engel olurlar hep!

İmam-ı Rabbani (k.s.)

http://jonasclean.blogspot.com/2010/11/haller-ve-zat-yaknlg.html


Sevgilimin aşkına tutulduğum ilk zamanlar
feryatlarım komşularımı uyutmuyordu.
Şimdi feryatlarım azaldı, aşkım arttı.
Zira ateş alevlendiği zaman dumanı kalmaz.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)


Senin yanında âşıklar kanatlanır uçarlar, Gözlerinden ciğer kanı
saçarlar. Ben senin kapında toprak gibi oturmuşum. Yoksa başkaları
rüzgâr gibi gelip geçerler.

Hz Şems-i Tebrizi (k.s.)


Sözün özü, gösterildiği bu tek yolda, Allah seni seyretmez, Dansöz olmuşsan halden hale; sen Allah'ı Müşahede edeceksin Zatında, senin Ruhundan, senin hallerini. Böyle oldunca, hallerden bir başka hal'e inkilap oldu nefsin. Böyle oldunca, hallerde İnsan nefsinde, insandan gayrı içre, Hakk'ın nefsini, hallerini görürsün. Senin gibi Dansöz olmıyan. Böyle oldunca, yolun başı sonu bir olur şimdi. Hem İlm ettin güya da El-An, öylece, Aşk'a mı geçtin sandın sen Güya. Sen bu İlimden daha büyük zevk arıyorsan, yerde de, gökte de, Dansözlükte değil o zevk bilmiş olasın sözün kısası: Önce bu tek yola Sıdk ile bağlı olasın.

Hem rabbının hukmüne sabret çünkü sen bizim gözümüz önündesin, kalktığın esnada ((Uykudan veya herhangi bir ayağa kalkışında/kalktığında ve duruşunda/duruşta [Kıyam])) Rabbinin sınırsız şanını tespih et hamd ile. [Tur/48]

Söylenene değil de, söyleyene bakmak, baştan abesle iştigaldir bu İlmde..
Bilesin de, ne yorasın, ne yorulasın..

Sizin hiç, varlığı yokluğunuz olan bir aşkınız oldu mu?

"Sizin hiç, varlığı yokluğunuz olan bir aşkınız oldu mu?"

Kahraman Tazeoğlu

Şirk

Hayra vesile olanlar; hayrı yapan gibidir.

s.a.v.

Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz.

(Ankebut 57)

Bir Derdi olmayan Tad'dan ne anlar elbette..

Bir Derdi olmayanlar, Tad'ı kendisinin verebileceğini zannedenler, pek çoktur.. Affetmeyeceğini kesin olarak bildirdiği tek günah olan Şirk'e giriyor o düşünceler, fikirler, zannedişler. Kendilerinin hiçbişeyden sorumlu tutulmayıp, hiçbişey olmamış gibi bozup yapmaya kendilerinin güçleri yettiğine aldananlar.

Meydana aldanıp, Meydanı sahipsiz zan edenler..

Kutsal kabul edilenler Çok'tur

Kutsal kabul edilenler Çok'tur.

Her türlü sevişmekten nazar boncuklarına kadar.

Herşey Allah'dan biliyorsun da;

Mutlak Kutsal olan nedir o halde?

Ki hem,

Çok'u Mutlak kabul edip ululayıp,

surat asan da sen.

Sen demek halk için yapıyorsun yaptığını ki yüzünde buruşuklukların var.

Yoksa ne ki.. a güzel dostum.

Hissedemiyorsun?

Neyi hissetmek istiyorsun.

Ne yapıyorsun?

A ahmak arkadaşım. Sana hatalarını gösteren, seni aşağılamak için değil,

seni, senden kurtarmak için gösteriyor o etmekte olduğun hataları.

Diğerlerine yaptığı gibi sana da

bana da

bunu yapıyor.

Kalın kafana sok şunu. Ve sokmak istemiyorsan da bil, aşağılanma, azab etmeyip de haber etmediği süreçlerin sonunda olandır.

O zaman sen bildiğin senden

sen nefret eder olursun ki o şikayet ettiğin başkaları da kurtaramaz o seni senden.

Bu, o başkalarının düzenine de benzemez. Hakk'tır.

A ince ruhlu kardeşim.

Anlayışlı ol da,

kalın kafana sok bunu.

Amin

Yâ Rabb ! Ben hangi bir mü'mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için sana Kurbiyyet eyle ; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır.

Bir Dua

"Namaza giderken koşmayın."

"Namaza giderken koşmayın."

s.a.v.

"Allahü teâlâ, yardım isteyenin yardımına koşulmasını sever."

s.a.v.


Küfr olsa da, îmân olsa da, her dilek,
Dost'a kavuşmağa engel olurlar hep!

İmam-ı Rabbani (k.s.)


Takdir'e et itibar..

Merhamet için, bir kere Nitelendi O Pak Zat

Akıntıda kürek çekmek, Senin, İtimatsızlığını, O Fail'in ise, sana Merhametini gösterir. Akıntı yok kürek çekiyorsan da, unutmayasın, O Hakiki Fail'in Zat'ı, Fiiline de Samed'dir. Kadir olması Alim olmasından. Alim olması Kadir olmasından. Ahir olması Evvel olmasından , Evvel olması Ahir olmasından. Önce sonra sonra önce, değil. Bize Merhamet için, bir kere Nitelendi O Pak Zat. Ey Nefes'i; nankörlüğe inat çok büyük azab.

http://jonasclean.blogspot.com/2008/01/eer-tanrnn-korumasna-gveniyorsan.html

Nedendir bu sendeki, bana gelince aşağılarda seyretmek..

Takdir'e et itibar..

Küfr olsa da, îmân olsa da, her dilek,
Dost'a kavuşmağa engel olurlar hep!

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Takdir'e et itibar..

..Hakkıdır Hakka Tapan Milletimin İstiklal..

Hala Romada yaşayan ileri görüşlü komşular vardır. Onlar halklarıyla arenada biraraya gelip, kardeşleri biribirine öldürtmekten pek zevk alırlar. Yüzleri dünya ahiret karanlıktır onların. Taş kafalı, ileri görüşlü Romalılar.

(Ey Rasûlüm, vahy daha tamamlanmadan) ona acele ederek, (kelimeleri kaçırmıyayım diye) dilini onunla depretme; [Kıyame/16]

Kitap ehli, (Yahudi'ler) senden kendilerine gökten bir kitap indirivermeni istiyorlar. Çok görme: Musa'dan daha da büyüğünü istediler ve: "Allah'ı bize açıkça göster." dediler de zulümleri yüzünden kendilerini yıldırım çarptı. Sonra kendilerine o kadar mucizeler gelmişken tuttular danaya taptılar. Biz bunları bağışladık ve Musa'ya güçlü bir saltanat verdik. [Nisa/153]

Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır. [Enam/103]

"..İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah'ım.." [A'râf/155]

..Hakkıdır Hakka Tapan Milletimin İstiklal..

Tanıdık geliyor mu komşular..

Koşup sevgiliye ulaşmayan can, binlerce kişi olsa bile yarım bedendir. [Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)]

Tasavvuf (Devam)

Karagöz Hacivat misali. Sopalar suretler pek aşikar pek gizli. Ruh ise pekala beyinlerde diye düşünülebilir. Göz ordan görüyor ya hani. Oysa kol kopar da Ruh etde kalmaz. Kolda da ya güya hani. Beyin çok da geniş değil oysaki. Kainata göre. Nerdesin nerde. Yerde mi gökte mi. Nerede. A-ma kullara ne kadar da nettir buldukları. Ve nerede oldukları.

Kurban edilen hayvandır a dostum. Aşıklar hayvan olmazlar asla.

Ben sana safça kendim zannettiğim gibi olsam başıma neler gelir bilirim. Sana tapıyorum zannedersin mesela. Firavunlaşırdın. Veya eşcinsel zannederdin beni. Veya sapık; kadınsan. Saf, aptal olarak görülmem muhakkak. Duruma göre depresyon ehlinden. Ağzı sulanan erkekler de gördüm. Çok şükür yırttık. Fitne de olabilirim ben doğuştan. "Doğuştan" olduğumu hiç düşünmezdin fakat Fitne olduğum Farzdır cehline göre. Ama mutlaka da cahilimdir. Hem de kibirli. Efendime buyrulana göre ise çokları bilmezmiş bizi. Ben nereden bileydim ki Efendim olmadan bizi a dostum? Rabbimiz korudu bizi kendisi zannettiklerimizden. Ve hem olmadan, hem bile bile olan öksüzlükten, yetimlikten, yalnızlıktan. Soysuzluktan. Piçlikten. Hem de kanı ışıltılarla sonsuza akan nefislerimizden ziyade, parıldayan ruhlarımıza eriştirdi bizleri. Samed olan, nefesimizi de kesti. Elimizde kalan yetti bize. Kurban edilen hayvandır a dostum. Aşıklar hayvan olmazlar asla.



Eğer anlaşılması gereken birşey varsa kendi nefsini, benimkine Öfkelendiğinden çok, Bilmen gerektiğidir.

Efendimiz elbisesini açtı

Biz Resulullah (sav) ile beraberken bize yağmur isabet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bedenine yağmur isabet etti. "Bunu niye yaptınız?" diye sorduk. "O Rabbinden yeni geliyor" buyurdular.

İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layık olan gerçek dost O'dur.(42:28)

..Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz..

Ben de kendimi en güzel en ince gönüllü sanırdım. Meğer benim de bir efendim varmış.

Fusus el-Hikem ve Edep

Bazı kardeşlerimin hareketlerine bakıyorum da, muhakkak şefkatli olmamız gerek birbirimize hamdolsun, fakat Hz İbrahim a.s.'ın yanıcığında olsa, ona şöyle yapsanız böyle yapsanız efendim diyecek kardeşlerim var. Uyanınız. Gerçekten ayıp kardeşlerim. Kendinizi, Efendimize s.a.v. karşı, Hz Ömer ile bir tutmanız, ve bunda ısrar etmeniz çok gariptir kardeşlerim. İbn-i Arabi hazretlerinin selam olsun Füsusunda onların Allah katındaki mertebelerini göstermesi, Allah'ın ilminde, ve Kuranda beyan ettiklerine göredir, a kardeşlerim. Yoksa onların yanında, kendinize göre onlarda göreceğiniz hataları, dillendirmeniz, olamaz. Öyle bir manevi maddi beraberlik durumunda size yakışacak olan, onların yanında İsmail a.s. gibi olmaktır. Kendinizi kandırmayınız. Allah'ın Yumuşak davranması gevşemenize sebep oluyorsa, bu sizin şımarıklığınızdandır. O'nun Halim olmasından değil.

Uuu.. Senin Hz Şems'e neler yapacağını tahmin edemiyorum. Yazdıklarını tamamen silseydi..

Ya.. Allah.. Aşk.. Tasavvuf.. Söylersin..

Eminsin di mi?.. O, olsaydı karşındaki.. Kuzu olacağına..

Emin değilsin ? Di mi.. Söylenenden maksad ne olduğuna..

Yine yo... Kasem ederim o pişman cana. [Kıyame/2]

Haklısın, haklısın.. Aşk olsun. Bize Aşk ne gerek.

Senin gönlün olsun..

Haller ve Zat yakınlığı

Ayrılık Aşkın ateşi/ Hormonlardan duygularda/ Yani Hallerde/ Yani/ Nefsde değil/ Sıfatlardan, Ruhlarda tutuşan/ O'nu inkar, na mümkün/ O'nu, O anlatır/ O zaman işte/ O'nu anlamamak/ Na mümkün

Söndüren de O'dur/ Ateş nereden ise/ Su oradan/ Gerçek Aşktır/ Dengesizlikleri aşan/ Kadir olduğu kadar Halim/ Merhametli olduğu kadar Adil/ Hakk, olduğu gibi Dost/ Zahir olduğu kadar Batın/ Batın olduğu kadar Zahir/ Aşk olduğu kadar Yüce/ Rahmeti Gazabını aşmış Alim Zat'a varmadan/ Denge bulmıyan