Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

'Big Bang'den önce ne vardı ?' (Devam)


'Big Bang'den önce ne vardı' sorusu Akli bi sorudur. Allah "Akıllı" değildir. Bu yüzden ki O, Akılla değil; İlim'i ile bilinir. Akılları gözlerine inmiş olanlar, özellikle Putperestler Binlerce binler yıldır Yok'tan Yaratılma'yı hiç hesaba katmamışlarken sadece Peygamberler bu İlim'den haber vermişlerdir. Sen şimdi kendini Akıllı mı zannediyorsun ?

"Big Bang" İsmi Akıllara Yakınlaştırmak için koyulmuştur. Hani bir şey vardı da o patladı zannediyorsun ya, Aklın Muhafaza edilmiş oluyor.

Zamanı geldiğinde insana mesajlarımızı (evrenin) uçsuz bucaksız ufuklarında ve kendi öz benliklerinde (bulduklarıyla) tam olarak anlatacağız ki bu (vahy)in tartışılmaz bir gerçek olduğu, apaçık ortaya çıksın. Rabbinin her şeye tanık olduğu(nu bilmeleri onlara) hala yetmez mi?

Fussilet 53

Gaflet Uykusunda Yatar Uyanmaz
Can gözü kapalı gafilan çoktur
Hak sözün dinlemez asla inanmaz
Kalbi çürük fesat cahilan çoktur

...

Işık Hızı / Cennet


Işık Hızı değil Kağnı Hızı olsun Cennet Mekanının Mutluluğu "Huzur"dandır. Ki Ayet'de buyurulduğu üzere "...Ve hepsinden daha üstünü: Allahın hoşnutluğu, hoşça kabulü, işte budur, en yüce bahtiyarlık!" [Tevbe 72]

Yanını yatağa koyduğun da.. s.a.v.


Yanını yatağa koyduğun da, Fatiha’yı ve İhlas’ı okuduğunda, ölümden başka her şeyden emin olmuşsundur.

s.a.v.

Birçok bela çeşitleri vardır..


Acaiptir, bir mümine yakışmaz, ama yine de söyler:
- “Falan yakınlık kazandı veya uzaklaştı.”
- “Falana dünyalık verildi veya iflas etti.”
- “Şu adam zengin oldu veya fakirleşti.”
- “İşte şu adam var ya, o büyüdü yahut küçüldü.”
- “Şu insanı görüyor musun? İşte o dillere destan oldu yahut unutuldu.”
Daha bunlar gibi birçok sözler. Hepsi dedikodu cinsinden. Bu sözler, bir iman
sahibinin ağzında iyi olmuyor; yakışmıyor. Herkesin kendine has bir karakteri ve
yolu vardır. İman sahibinin de bir yolu olmalıdır.

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Şunu iyi bil ki, Allah (CC), yalnız nefse muhalefeti emreder. Dolayısıyla nefsine
muhalif ol, hevesini hak ölçülere vur.

Sonra şu Ayet-i Kerimenin tehdidi altına girersin:

- “Hevaya uyma, sonra hak yolundan saparsın.”

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Birçok bela çeşitleri vardır. İnsanın dünyevi sefahattan korunması için paradan
yana nasipsiz olur. Şehevi arzuların ölmesi için, bazı zahirde nimet gibi görünen
şeylerden mahrum olur. Halkın, sahte teveccühünden azad olması için, sevgilerini
kazanamaz; çeşitli isimler takar, ondan hoşlanmazlar.

Bu hal dışında bir felaket gibi görülür; fakat değildir. O bilir ki; her önüne gelen
insanla sohbet, onların sahte sevgisini kazanmak, onlarla geceli gündüzlü oturup bir
manevi zarardır.

Manen yükselmeye namzed olan büyük insanlar, sayılan belalara düçardır; fakat
onlar için bu bela değil bir rahmettir.

Bu, zahirde bir bela gibi görünen ilahi rahmet sayesinde kalb temiz olur. Hakk’ın
(CC) tevhidinden başka bir şey kalmaz. Kalb, yalnız marifet-i İlâhiyenin yeri, ilâhi
ilim ve feyzin kaynağıdır. Nura kavuşmak, Hakk’a (CC) ermek ve O’na (CC)
kurbiyetin yolu oradan geçer.

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Bela'nın en büyüğü, bela'nın nerden geldiğini bilmemek'tir.

Safer DAL (k.s.)

Kuantum / Enerji / Yoktan Yaratma (Devam)


Fizikçi Paul Davies:

"Kuantum mikrodünyasında, enerji hiçlikten (?!) ani ve öngörülemez bir şekilde meydana gelebilir ve yok olabilir."

Materyazlim, Panteizm filan.. Yıkıldınız..

"..Yoktan Yaratan.."
"..Şahdamarından daha yakın.."

Kuran

Evrim Teorisi.. Zaten o hiç olmadı..

"..Gerçeği söyler doğru yola iletir.."
"..Keşke Bilselerdi.."

Kuran

Aşık'ı Putperest'ten ayıran, İlim'dir..


Doğduğundaki Suret'e bak.. 5 yaşında, 15 yaşında.. 35 yaşında.. 70 yaşında. Suret nedir ki ? Bi bak ! Hangisi sensin ? Hanidir Sen'in Suret'in !

Doğduğunda Anacığının Memesine yapışmanda Sen'in İlmin hanidir ? 5 yaşında, 15 yaşında Bilgin nedir ? 35 yaşında, 40 yaşında, 60 yaşında Bilgin nicedir ? Şu Sen'in Yaşamının kaynağı İlmin nerdedir ? Vaktinde gelen Sütte midir ? Anacığının Memesinde midir ? Hanidir ?

Sen Cahilsin Bilmezsin de bu Bilinmezliktir, ya peki bu İlim bu Sıfat nedir ?

"...Bilmiyenler, tanıyamaz bileni,
o hâlde, sözü kısa kesmeli..."

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Müşahede / Sır (Devam)


Şaşı gören gözlerin kaçırma Dost'dan
Göz'den geç, görür Sırrın Sırrından

Rüyet / Zat / Hikmet / Harf / İlim / Ruh (Devam)


Hikmet, Eşya'da, Şehadet Aleminde OLur. İlim ile Hikmet aynı değildir. Madem ki O Batın'ın Zahir'inde Suret yoktur; o halde Sıfatlarında Hikmet arama ! Harf, Şehadet Alemindedir. Sıfat'lar neye bölünsün ? Tecelliler'de bölünme olur. Yazıdaki Kelime Harf'e bölünür. Nokta ise, yine Tecelli'dir, Suret'dir. Benzersiz demek "Acip", "Garaip" demek değildir. Ruh Cesed'in Harf'i değil. O Benzersiz'den, bir Nefes'tir.

Başlangıçta Tecelli arzusu ve sözü ve Tecelli vardır. Sonra ise, "Bilmek" vardır.

"...Kim ilimden sonra Ben’den rü’yeti (Beni görmekliği) isterse, hakikat o, rü’yet ilmiyle mahcûbdur, yani rü’yet ilmi ara yerde perdedir. Kim de rü’yetin ilimden başkası olduğunu zannederse, hakikat o, RÜ’YETULLAH ile aldanmıştır...”

Abdulkadir Geylani (k.s.)

"...Sonra Rabbim buyurdu ki:

— Ey Gavs-ı Â’zam! Beni gören kimsenin, artık her hâl ve kârda sormaya ihtiyacı kalmaz. Beni görmeyen kimseye ise, sormak fayda vermez. Böylesi söz yönünden perde arkasında kalmıştır. Yani söz, onunla rü’yetullah arasında perde olmuştur..."

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Yazdıklarıma bir Muhalefet varsa Nefsi'dir. Ya da sözümde olmayan, kişinin zihninde olan yanlış anlaşılmadır. Kavramların yeterince bilinmemesi veya bir iki cihetle bilinmesi sebep olur buna. Oysa ki İlim öyle iki üç cihetle olmaz.

"İlmi öğreniniz çünkü Allah uğrunda ilmi öğrenmek bir iyiliktir. İlimden bahsetmek, Allah’ın ismini tesbihtir. İlmi aramak cihattır. İlmi tahsil etmek ibadettir. İlmi öğrenmek sadakadır. İlmin ehline benzemek Allah’a yaklaşmaya vesiledir. Vay cahile fayda vermeyen şu alime!. Vay alimden istifade etmeyen cahile!"

s.a.v.

http://jonasclean.blogspot.com/2011/05/ilim-ilim-ehli-zat-ehlidirler-devam.html

http://jonasclean.blogspot.com/2011/11/ask-putperestten-ayran-ilimdir.html

http://jonasclean.blogspot.com/2011/11/musahede-sr-devam.html

The Tree of Life

http://www.imdb.com/title/tt0478304/

Hiçlik, Yokluk sözleri ağızdan kolay çıkar..


Hiçlik, Yokluk sözleri ağızdan kolay çıkar. Dönüp dolaştırır gezdirir tekrar kendi yoksunluğuna toslatır seni. Bizzat vücudu olduğu halde Ruh'u görmeyen dangalağı kendi yoksunluğuna terkeder O Gani. Döndüğün dolaştığın nedir Bil. Diline dikkat et. Edebini muhafaza et. Yoksa Edepsizler gibi yüzün sahte güler, dilin beş karış fakat için korku doludur. O'na döneceksiniz.

Geride bırakılan o üç kişinin de (tövbesini kabul etti). Genişliğine rağmen arz onlara dar gelmiş, nefsleri kendilerine dar gelmiş ve (nihayet) Allâh'tan sığınılacak yerin, gene ancak O olduğunu düşünmüşlerdi. Sonra, dönmeleri için (Allâh) onların tövbesini kabul etti. Muhakkak ki Allâh, "HÛ" Tevvab'dır, Rahıym'dir.

Tevbe 118

“Yâ Hû, Yâ Men Hû, Lâ İlâhe İllâ Hû”

Ali (k.v.)
 

Allahı ittiham etmekle işini terk edip Allahın işine karışma ki..

Allahı ittiham etmekle işini terk edip Allahın işine karışma ki, nankör asiler defterine kaydolmayasın.

Bediüzzaman Said-i Nursi (k.s.)

Mümkün / İmkan / Alem'in varlığı (Devam)

Var olmayan, sonradan olan alemin varlığı, yaratıcısından pek çok nispet talep etmiştir. Bunlara, istersen 'isim' de diyebilirsin. Bunun olması gerekir. Bunların hepsi ile, alemin varlığı gerçekleşmiştir. Alem, zatın birliğinden var olmuştur. Kesretin birliği, isimler açısından ona mensuptur. Çünkü alemin hakikatleri, bunu ondan talep etmiştir. Alem mümkün olmamış olsa idi, varlığı kabul etmezdi. Alem iki emirden var olmuştur: Birisi, zikretmiş olduğumuz nispetlerin kesretinin kendisine mensup olduğu ilahi iktidar, diğeri ise, kabuldür. Çünkü muhal/imkansız, tekvini kabul etmez. Bunun için Allah Teala 'o da, olur' buyurdu ve tekvini,
kabulü açısından aleme nispet etti.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Müsemma / Zat / Esma


Bil ki, 'Allah' müsemması, zat ile yegane, isimler ile küldür.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Tanrı / Allah'ın Eli..


O'nun elleri, Kudret'dir.

O, elleri olan Kudret'i ile, Sivrisinek ve daha da ötesini yapmaktadır.

"Muhakkak ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır, Rabb'lerindendir. Ama küfre saplananlar: «Allah böyle bir misal ile ne demek istedi?» derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır."

Bakara 26

Kudret'inin Tecellisini Sivrisinek'de göremiyorsan, O'na değil Zeus'a, bir şey Tanrısına inanıyorsun demektir.
O, Allah'tır.

İlim bir Nokta idi.. (Devam)


İlim, O'nu Bilmekliğini artırmıyorsa Hz Ali efendimizin buyurduğu "cahillerin çoğalttığı İlim"dir. Sen mi Cahilsin yoksa İlim mi Cahil ? Bu kadarına arif ol yeter.


" İlim İslam'ın hayatıdır imanın direğidir..."

s.a.v.


"O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için."

Talak Suresi 12


(İbrâhîm a.s.): "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.

Oysa sizi de, sizin yonttuklarınızı da yaratan Allah'tır!

Saffat 95/96


"İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı."

Ali (k.v.)


(Beynini Kullanmıyanlar Zorlarsa veya Sen Nefsinin Zorlanmasına kapılırsan da ) :

"..."Allâh" de, sonra bırak onları daldıklarında oynayıp dursunlar!" Enam 91


http://jonasclean.blogspot.com/2011/05/ilim-ilim-ehli-zat-ehlidirler-devam.html

Benim için beni sevme, senin için sev. Bana bağlan, bağlılığın kadar yol alırsın..


Benim için sevinç, sizin kurtulmanızdır. Üzüntüm size gelecek helak ihtimalinden doğuyor. Elinden tuttuğum bir doğru yolcunun saadeti benim için en büyük şeydir. Onu görünce, ruhum şen olur, ateşim düşer, bir başka hâl olur, sevinirim. Nasıl böyle bir insan elimde yetişiyor diye, hayret eder, övünürüm.

Ey evlat! Bütün derdim sensin, ben değil. Ben sevinirsem senin içindir. Benim için beni sevme, senin için sev. Bana bağlan, bağlılığın kadar yol alırsın.

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Sevgi (Devam)


Sevdiğinde Gözyaşı gibi inen o Sevgi,
Gizlendiğinde nerededir.
Bağırsan çağırsan; Ağlasan da !
Duymazlar ki sesini !
O Hormonlar O Emr'i beklerler;
Secde ederler de İner O Sevgi.
Bağırsan çağırsan, Ağlasan da !
Duymazlar seni !

Dert

Herhangi bir kimsede, gizli bir aşk derdi yoksa, o yaşıyormuş gibi görünse de, onun gönlü ve canı yoktur.
O âdeta gezen, dolaşan bir ölüdür.
Eğer aklın varsa, git de Hak'dan derd iste, çünkü derdsiz olmak, aşk derdine düşmemek, tedavisi imkansız bir hastalıktır

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için !


Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için ! Buna göre bir düşünen yok mu ?

Kamer 40

İlim / Harf / Kelime / Şehadet Alemi / Ruhlar Alemi / Misal Alemi / Mana Alemi / Vahdaniyet - Ahadiyet

Kelimelerin Zihnine gelişine bir bak. Harflerine bölemeyeceğin gibi Suretleri de yoktur. Sen onları Şehadet Aleminde gördüğün gibi Zihninde tekrar Suretlendireceğin için Misal Aleminde Suretlenmiş olarak görürsün. Oysa onlar Mana Aleminden Suretsiz gelmektedirler. Şehadet Alemin'e Mana Aleminden sadece Harf'lerin Terkibi olan Suretler indirilmiştir.

Mana Alem'i Zat-i Sıfat olan İlim'den Zuhur etmiştir. İlim Sıfatı Mutlak, Münezzeh Zat'ın Vücudundan olarak Suretsizdir fakat Mana Aleminde Kelime gibi Gaybi olarak görülebilir ve Şehadet Aleminde ve Misal aleminde Kelime'ler olarak Suretlenir.

Bütün Alem'ler O Benzersiz ve Mutlak Zat'ın Vahdaniyetinde, Ahadiyetinde Bir ve Çok olarak gözükür.

Allah'a Yakınlık / Gani / Veli "...kişinin helakı karısının, anne-babasının, çocuklarınını elinde olacaktır..."


Bir zaman gelecek; kişinin helakı karısının, anne-babasının, çocuklarınını elinde olacaktır. Bunlar onu fakirlikle ayıplarlar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler.

s.a.v.

Allah'a Yakın olmak, Fakir olsan da " Gani " olabilmendir. Bil ki bütün Sıfatların O Sahibinden başka her şey, sen (Nefsin) veya onlar istese de istemese de, seni bırakıp terkedecek, yardım edemeyecek.

Kesinlikle O'ndan başka Dost yoktur !

"Sana iyilikten ne isâbet ederse, Allâh'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir (nefsinin arzusuna uymandan)..."

Nisa 79


"Fazla konuşmayı terk edene hikmet verilir. Mizahı terk edene zarafet verilir. Fazla gülmeyi terk edene heybet verilir.."

Hazreti Ömer (r.a)

"Fena şey, yaratıkları Yaratana (CC) karşı görmektir. Tabiatın melek sıfatına bürünmesidir." (Derleme)

Bu dargınlığın neden? Duan kabul olmadı diye Allah’a mı (CC) darılacaksın? Duanı kabul eder, ama biraz geç kalabilir. Geç kalınca darılmak yerinde bir iş olur mu?

Bazen işitiliyor:

- “Doğruyu istedim vermedi, istediğimi vermiyor”, hem de:

- “ ‘Duanın yapılması lazım.’ diye emir veriyor.” diyorsun:

- “Bu sözün yerinde değil, hatalıdır.”

Şüphesiz senin Hakk’a (CC) darılman, bazı işine gelmeyen hadiselerden ileri geliyor. Nefsin bazı şeylerden hoşlanmıyor. O’nun (CC) emrini yerine getirebilmek için işin güçleşiyor… Haliyle nefis darılıyor; sen de ona uyarak Hakk’ı (CC) töhmet altında bırakıyorsun.

Dış alemine ait bir şey olursa dua et. Sabırlı ol. İlahî emirlere uymaya bak. Hakk’a (CC) darılma. Nefsin isteğini yerine getirmeye bakma. Onun boynunu eğdir. Boş şeylere uyma; çünkü boş şeyler insanı Allah (CC) yolundan alıkoyar. Allah (CC) için iyi düşün. O’nun (CC) sözlerini doğrula. Ve böylece işin sonunu bekle.

Eğer birisini mutlaka kötülemen gerekse önce kabahati kendinde gör. Daima isyan bayrağını elinde tutan nefsini itham et; onu kötüle. Nefse darılman Hakk’a (CC) darılmandan daha iyidir. Nefsine:

- “Zalim…”

Demen Allah’a (CC) zulüm isnad etmenden daha uygundur.

- “Eğer şükrederseniz ve iman sahibi olursanız Allah (CC) size niçin azap etsin?”

Şunu da nefsinin kulağına oku:

- “Allah (CC) hiçbir şeyde insanlara zulmetmez, lakin insanlar kendilerine zulmederler.”

Bunlara benzer birçok ayet-i kerime ve Hadis-i Şerif vardır; onları ara, bul, oku.

Allah (CC) için nefsine hasım ol. Nefse karşı bir ilahi asker ol. Çünkü ilahi kuvvetlerin en büyük düşmanı nefistir. Hz. Resul (SAV), Hz. Davud’a (AS) yapılan bir hitabı bize bildirmiştir. Onun burada söylenmesini yerinde buluyoruz:

- “Ya Davud (AS); hevanı, nefsini bırak. Çünkü saltanatım içinde nefis ve hevadan başka benimle çekişen yoktur.”

Şayet ithamlarına devam edersen yine sana verilecek hüküm şu olur:

- “Sen kâfirsin, hakikati gizliyorsun.”

Çünkü Allah’a (CC) zulüm isnadında bulunmuş oluyorsun. Halbuki Allah (CC), kullarına zulmetmez. Zulüm sözünü de kabul etmez. Bu sözün Hakk (CC) için kullanılması muhaldir; olamaz. Sebebine gelince, bütün mülk O’nundur (CC). Zulüm ancak başkasının hakkına tecavüz vaki olunca olur.


Ey şurada duran, dinle: Fena şey, yaratıkları Yaratana (CC) karşı görmektir. Tabiatın melek sıfatına bürünmesidir. Bir zaman sonra bu da yok olur; ilk yaratılış şeklini bulursun. İşte o zaman suyunu Hakk (CC) verir. Varlığında filizlenen ekeneği
o eker. Eğer bunu istiyorsan İslam ol; Hakk’a (CC) bağlan. Sonra bu yolumuzu arzu et. Daha sonra ilahi ilimleri öğrenmeye koyul. Marifet yollarını bundan sonra ara. Bundan vücut bul; var ol, varlığın onunla olsun.

Kendine kötülük edilse bile kimseye beddua yakışmaz. Kendisine yapılan her kötü söz veya kötü işe karşılık olarak beddua etmek hiç de iyi sayılmaz. Beddua etmemeyi adet haline getiren en yüce makamlara erer. Huyunu bununla
bezeyen dünyada sevilir, halkın kalbinde sevgisi olur. Herkes davetine icabet eder. Halk arasında efendi olarak bilinir.

Lanet etmek yerinde olmaz. Ne kimseye lanet ne de bir şeye eziyet yakışmaz. Bunlar, iyilerin huyundandır. Bunun sonu çok kıymetlidir. Kimse için kötü dil kullanmayanın hayatı emniyet içindedir. Dünyası selamet, ahireti ise azıklıdır. Güçlük görmez. Çünkü kendisi kimsenin kötülüğünü istememiştir. Kulların saygısı, Allah’ın (CC) rahmeti onun için olur.

Kötülüklere bakmamak ve duyguları korumak. Bunlar, iman sahibinin en başta yapması gereken iştir. Bunun mükafatı dünyada da görülür. Öbür alemde ise elde edeceği güzelliğin sonu yoktur. İnsanlar için en zor iş budur. Allah (CC) bizleri bu yolda başarıya ulaştırsın. Bu güzel huyları yapmayı bize ihsan eylesin. Kalbimizden kötü isteklerin çıkmasına bizim için yardımcı olsun.

Mahbub-i Subhani Abdulkadir Geylani (k.s.)

Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O, her an yeni bir iştedir.. (Devam)


"...(Onlar) hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın, Allâh uğruna mücahede ederler. Bu Allâh'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir."

Maide 54

Veylun li kulli humezetin lumezeh(lumezetin).

1. veylun : yazıklar olsun, vay haline
2. li kulli : hepsine, hepsinin
3. humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
4. lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme

Hümeze 1

Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.

Müminün 104

Gördün mü dinini (Sünnetullâh'ı) yalanlayan şu kimseyi?

İşte o, yetimi azarlayıp iter - kakar,

Yoksulları doyurmaya teşvik etmez (cimri, bencil)!

Vay hâline o (âdet diye) namaz kılanlara ki;

Onlar, namazlarından gâfildirler,

Onlar gösteriş yaparlar.

Ve mâûna (zekâta ve yardımlaşmaya) mani olurlar.

Maun Suresi

(6-7) Hayır, hayır; (Allah'a her an muhtaç bulunduğunu unutma). Muhakkak insan kendini zengin ( ihtiyaçtan kurtulmuş) görünce azar.

Alak

Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O, her an yeni bir iştedir.

Rahman 29

"...Dikkat edin, işler Allah'a döner!."

Şûrâ 53

İnsanlar görecek diye ameli terketmek riyâdır. İnsanlar görsün diye amel etmek ise şirktir. İhlâs'a sarıl ki ikisinden de kurtulasın.

Fudayl bin İyaz (r.a.)

Allah ilmi sadece sevdiğine, hali sevdiğine ve sevmediğine verir. Çünkü ilim sabit, hal gidicidir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

"...Bilginin değerini Allah'ı bilenler bilebilir..."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

" İlim İslam'ın hayatıdır imanın direğidir..."

s.a.v.

http://jonasclean.blogspot.com/2011/11/fena-sey-yaratklar-yaratana-cc-kars.html

3 Derlemem

3 Derlemem:

>Tasavvuf Kitabı
>Ruh Kitabı
>Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

http://www.divshare.com/download/15757496-c86

"...Bilginin değerini Allah'ı bilenler bilebilir..."


"...Dünyanın ekvatorundaki bir noktanın dönüş hızı saniyede 467 metredir yani bu noktada koltuğunda oturan biri zaten bu hızla hareket etmektedir. Dünyamız Güneş’in etrafında daireye yakın eliptik bir yörüngede dönerken hızı saniyede 30 kilometredir. Güneş sistemimiz Samanyolu galaksisinde merkezden 25 bin ışık yılı uzaklığında, ortalarda bir yerdedir. Sistemimiz bu merkez etrafında, galaksideki diğer yıldızlarla birlikte saniyede 220 kilometre hızla döner. Her bir turunu 240 milyon yılda tamamlar..."


"...Bilginin değerini Allah'ı bilenler bilebilir..."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Allah'a Kulluktan daha sevimli daha hoş bişey görmedim / Resul / Kulluk...


Allah'a Kulluktan daha sevimli daha hoş bişey görmedim.

"Ya Allah! Dediğim zaman, niçin çağırıyorsun dedi. Şayet çağırmasam, bu sefer, çağırsana, diyor."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

"Şimdi asanı yere bırak!" Fakat (Musa) asasının yılan gibi hızla hareket ettiğini görünce (korkuyla) arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa, korkma!" (dedi, Allah,) "Çünkü, Benim Katımda Resuller için korku yok !

Neml 10

"Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."

Kassas 31



Ve elkı asâk(asâke), fe lemmâ reâhâ tehtezzu ke ennehâ cânnun vellâ mudbiren ve lem yuakkıb, yâ mûsâ lâ tehaf innî lâ yehâfu ledeyyel >murselûn<.

Neml 10

Ve en elkı asâk(asâke), fe lemmâ reâhâ tehtezzu keennehâ cânnun vellâ mudbiren ve lem yuakkıb, yâ mûsâ akbil ve lâ tehaf, inneke minel >âminîn<.

Kassas 31


"...Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam, ancak Rabbim bir şeyi dilemiş ise, o başka.
Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almıyor musunuz?"

En'am 80
 

Kelime / İlim (Devam)


Eğer bir yerden İlim giderse, orada "..oya, kaya, memet, ahmet.." filan filan diye İsimler olur.. İnsan olmaz !..

İlim yoksa, o Nefs'de, Kadim Kavramlar, "Kelime" ler bulunmaz !..

1. ve iz ibtelâ : ve imtihan etmişti
2. ibrâhîme : İbrâhîm
3. rabbu-hu : onun Rabbi
4. bi kelimâtin : kelimeler ile
5. fe : o zaman
6. etemme-hunne : onları tamamladı

7. kâle : dedi
8. in-nî : muhakkak ki ben
9. câilu-ke : (ben seni kılanım) ben seni kılacağım
10. li en nâsi : insanlar için, insanlara
11. imâmen : imam, önder
12. kâle : dedi
13. ve min zurriyyetî : ve benim zürriyetimden, soyumdan
14. kâle : dedi
15. lâ yenâlu : nail olmaz, ulaşamaz
16. ahdî : benim ahdim
17. ez zâlimîne : zalimler

Bakara 124


O'nun İsimleri hele hiç mi hiç bulunmaz !..


" İlim İslam'ın hayatıdır imanın direğidir..."

s.a.v.

Mevlâya ermek için baş şart budur..


Dünya ve âhiret sevgisini içinden çıkarıp Mevlâ sevgisi ile dolu olduğun zaman kurtulabilirsin. Mevlâya ermek için baş şart budur.

Haktan gayri bilcümle şeyleri bırakmak insanı kurtarabilir. Allah sevgisi ile olan irfan sahibi, ne şunu, ne bunu sevebilir. Haktan ayrı bildiği her şeyi bir yana bırakır ve onlara ilgi duymaz. Ermek arzusunda olan böyle yapar
Zaman gelir, sevgi hâli tamam olur ve bu hâlde doğruluğa erilirse, dünyalık kısmetler kendiliğinden gelir. O gelen yeter. Sahibini yormaz. Huzuru bozmaz. Öbür âleme geçtiği zaman, üzülerek buradan ayrılmaz. Terk ettiği birçok şeylerin daha iyisini orada bulur. Yaptıkları onu Hak kapısında beklerler. Yaptığı iyi şeylerin kaybolmadığını orada görür.

Kalbin arzuları iç âlemden gelir, ötelerden coşar, yerini bulunca durur! Nefsin kötü arzuları ise dış âlemden koparak gelir ve sahibini azdırır. Bunların ikisinin tatmini bir arada olamaz. Birinin tatmin olması, öbürünün yıkılmasını doğurur. Kalbin nasibi için nefsin arzusunu kırmak icap eder. Nefsin arzusu kırılınca, kalbin haz yolları açılır. Kalp doyduktan sonra, nefsin kısmeti de açılır. Tatmin edilmiş kalbin sahibi olan nefse iyilik emrolunur. O hâlde nefis mutmaindir.

Abdulkadir Geylani (k.s.)

İlk önce Hakk'a dönersin yolunu Halktan uzaklaşıp. Sonra şayet O seni döndürürse Halk'a dönersin, Hakk'ın içinde..

Halk'ı soran olursa ?... 

http://jonasclean.blogspot.com/2008/10/aziz-dostum-sen-yzn-hakka-evir-halk.html

'Firavun olmasaydı Musa (a.s.) olmazdı' sözü..

Halk için Hikmet söylemek hariç;
'Firavun olmasaydı Musa (a.s.) olmazdı' demek O Makam'da,
"Celal olmasaydı, Cemal olmazdı" demek kadar Abes olur Bilesin !


"...Adem o insanın suretinden ibarettir."

Sadreddin Konevi (k.s.)
Fususü'l Hikem Sırları

Kamil İnsan'ın Alemi O'dur !

Sığın O'na. Zaman'dan gel de An'a; Sıyrıl Oluş'dan.

Yaratışını durdurabilecek yoktur.

Haram'lar için sürüneceğine, O'nun gösterdiği Yol'da Nefsinle Mücadele et.

Yasaklar, Haramlar başlangıçta Tatlı gelir Nefsine !

"Azabettimduymaz" olma !

İnsan'ın bok içinde yüzmesini isteseydi Domuz gibi yaratırdı.

Dünya Ahırına Razı olma !

Kamil İnsan'ın Alemi O'dur !

Hizmet..


Ben Hizmet ederim de o "Hizmet" Sana değildir. Çünkü sen Nefsinin Aleyhine olan Hizmet'i kabul eder durumda değilsin.

" İlim İslam'ın hayatıdır, imanın direğidir..."


" İlim İslam'ın hayatıdır, imanın direğidir..."

s.a.v.

Derdini terket de Derman'ı Hatırla. Bil, Unutma..


Dert Nefis, Hakk Dermandır. Derdini terket de Derman'ı Hatırla. Bil, Unutma.

"...Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez..." s.a.v.

Bilirsen onu kimdir sen nesin başta;
Bulursun kendini hemen o yüce zatta.

Kimin gölgesi olduğunu bir bilsen,
Gam çekmezsin yaşasan veya ölsen.

İmam-ı Rabbani (k.s.)

"...Lâ tahzen innallâhe meanâ..." Tevbe 40

Dert Nefis, Hakk Dermandır. Derdini terket de Derman'ı Hatırla. Bil, Unutma.

Allah İsmi ile Rahman Rahim bulunuyor.

İlim / Aşk / Tecelli (Devam)


İnsan (Adem) Uzak'da değil, Berzah'da, Yakin'dedir. Uzak'da olan Akıl, Vehim ile Tutuşur. Ruh Yanmaz, Akıl Temizlenir. Nefs Temizlenmez, Ruh, Nefs'den Temizlenir. İlim ve Emir, Her Şey'in Yaratıcısı ve Dolayısıyla Herşey'in Kendisine döndüğü Zat'a aittir. Sabır Manevi bir Şelale'dir. O Yaratıcı'ya İman etmeyenin kendisi Saçmalık oldu. Kalp ve Gönül, Nefs için, Süre, Vakit, Zaman'dan daha hızlı bir Vasıtadır. İlimsiz Aşk, Haram'dır. Evvel, Ahir, Alim'dir. O Alim'in Sarayı İlim Şehrindedir.

Şu An, Yeryüzünde, İnsan'lara İnen Mutluluğun, Tecellinin Tümünü Nefsinde bulmayı istemek ne kadar Abes ise, Rahmetinde olduğu gibi Evvel Ahir olan İlim Sıfatında Mevcud bütün Sırları istemek de bir o kadar Abes'tir. Kul, Abes olanla iştigal etmez. Kullukla Meşgul olur. Pınarı değil, Kaynağı arar. O Sıfatların Tecellileri ile değil Şahdamarlarından daha Yakın ile olmaya bakar.

İlim / Sevgi (Devam)


Biriniz din kardeşini seviyorsa ona bildiğini öğretsin.

s.a.v.

Bilginin değerini Allah'ı Bilenler bilebilir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)



"Cüzzi İrade" değil, Cüzzi Dua'dır o..

"Cüzzi İrade" değil, Cüzzi Dua'dır o..


"...tırnakları kesmek Fıtrattandır."

s.a.v.

"Bütün ihtiyaçlarınızı Allah'tan isteyin, hatta ayakkabı bağınızı bile !..."

s.a.v.

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

Neml 14

Sen, insan fıtratının kabule yatkın olduğu yolu tut; iyi olanı emret; bilgisiz kalmayı seçenleri kendi hallerine bırak.

Araf 199

O halde yüzünü dine bir hanîf olarak tut: o Allah fıtratına (Yaratılış) ki insanları onun üzerine yaratmıştır, Allah yaradışına bedel bulunmaz, doğru sâbit din odur, velâkin insanların ekserisi bilmezler

Rum 30

Hal / İlim / Aşk (Devam)


"...Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Onlara her aydınlık geldiğinde, birkaç adım ilerler, kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar..." Bakara 21

Bu Ayet'in Korkusundan seni ne kurtarır ? Hal mi ? Aşk mı ?..


"Allah'a yemin ederim ki,
biz yalnız aşk ile de kanaat etmeyiz,
aşkı da yeter bulmayız."

Mevlânâ Celaleddin-î Rûmî (k.s.)


“Eksik bir ilim bu aşkı nasıl doğurabilir.
Evet, nakıs bir aşk doğar; amma cemadata ve mahluklara karşı.”

Mevlânâ Celaleddin-î Rûmî (k.s.)


Ne imiş ?


"Çünkü alemlerin Rabbı olan Allah'ın (CC) tevhidine ilimle erilir."

Abdulkadir Geylani (k.s.)


Vay benim pek Halli pek Aşklı dostlarım.. 

Devam ede durun Muhalefete..


"Bu dünya dikeni böyle güzel olursa, kim bilir gül bahçesi nasıldır? Ey sırları benim sırlarımı silip süpüren, alıp götüren güzel!

Ey benim canım! Gökyüzünde bile aya güneş arkadaş olmuş; anlıyorum ki sen de beni yabancılar meclisinde yalnız bırakmayacaksın."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)



Aşk (Devam)

Hiç olmadı mı sana. Hani ne zarar verirse versin ne kadar Ahmaklık ederse etsin Allah Merhamet etsin dediğin. Uzak olsa da, Sevgi duyduğun, Hoş olsun, Allah Muhafaza etsin, Afetsin dediğin. Hiç olmadı mı bu ? Hiç Ana'dan Baba'dan da mı Dokunmadı Aşk sana ? Sevdiğinden ? Düşmanından da mı Dokunmadı ? O Aşk öyle ki, bi tek Düşman'a Dokunmadı.

...

"Bir zamanlar birisi Allah’tan bir çiçek ve bir kelebek diledi.
Fakat Allah bunların yerine ona bir kaktüs ve bir tırtıl verdi.
Adam üzgündü… Neden dileği yanlış anlaşılmıştı, bir anlam veremiyordu.
Sonra şöyle düşündü:
Allah’ın ilgilenmesi gereken o kadar çok insan var ki...
Ve sorgulamamaya karar verdi.
Bir zaman sonra adam bıraktığı dileğinin peşinden gitti.
Ne durumda olduğunu merak etti. Fakat gördüklerine inanamadı.

Dikenli ve çirkin kaktüsten çok güzel bir çiçek ortaya çıkmıştı.
Ve göz zevkini bozan tırtıl güzel bir kelebeğe dönüşmüştü.
Allah ne yaptığını bilir. O’nun yolu her zaman en doğrusudur..."



Bu dünya dikeni böyle güzel olursa, kim bilir gül bahçesi nasıldır? Ey sırları benim sırlarımı silip süpüren, alıp götüren güzel!

Ey benim canım! Gökyüzünde bile aya güneş arkadaş olmuş; anlıyorum ki sen de beni yabancılar meclisinde yalnız bırakmayacaksın.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Müslüman..


Hâli ve yaşayışı sana feyiz ve hamle vermeyen; sözü seni Allah’a götürmeyen kimse ile sohbet etme, arkadaşlık yapma !

İbn Atâullah el-İskenderî (k.s.)

Ve birşeyin suretine de kendisi denemez ! Derin'e inilmek, Öz'ü görmek Mecburiyeti vardır !

Sıfatlarının Sonsuz olmasından dolayı ki Ölçü'ler, Suret'ler ile Kesintisiz oldu Tecelli. Zuhur eden ise O'ndan başkası zaten olamaz. İnek olamaz ! Put olamaz ! Herhangi birşey Tanrısı olamaz ! Ve birşeyin suretine de kendisi denemez ! Derin'e inilmek, Öz'ü görmek Mecburiyeti vardır ! İnildiğinde de görülüyor ki Çevreleyeni olmayan Mekan'a "Boşluk" denmez ! Mekan, Hiç, denmez ! Varolmamışa "Yok" denmez ! Varolmamışın Evvel'i olmaz ! Varolmuşun Yok'u, varolmuşun Hiç'i, varolmuşun Boşluğu olur ! Aksi bir Dil Cehalettendir ! Anlamsız, Zalimane bir İnattandır ! İşte böylece Apaçıktır ! Eğer Söz bu değilse zaten söz konusu olan da O değildir.

Zuhur eden Bir ve Tek, Bir olarak ve Tek olarak Zuhur ediyor ! Sen ise hala "ZUHUR"da takılmış, "GİZLİ ŞİRK" olarak "BEN"de Takılmaktasın ! Hem de sana o Aklınla "YOK", "HİÇ", "BOŞLUK", "MEKAN" gibi gelen de "TEK" ve "BİR" olduğu halde; Gördüğün halde ! Hala o Aklınla İdrak arıyor ! İkan sahibi olmuyorsun !

Kendinden Üflediği ! Aklediyorsun ! Fakat Sözün Cahilce !


"Ölüp O'nda yaşar hale gelmedikçe, şirkin için bir yer arayan bir isyankârsın..."

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (k.s.)

Şeyh / Mürid (Devam)


Bi takım Mürid'ler varmış, Şeyhlerine çok bağlılarmış bunlar. Bu bağlılıkları öyle imiş öyle imiş ki Şeyhin söylediklerinden hiç çıkmıyorlarmış Aslanlar. Sonra bir gün bu çok sadık pek büyük Mürid'lerin her biri Şeyhlerinin Emri üzere kimsenin göremediği yerlerde Tavuklar kesmişler.


"Mürid, istediği her seyi Kur'an'da bulmadıkça mürid olamaz."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

O'nu İsmi ile duymak istemeyenlere..


O'nu İsmi ile duymak istemeyenlere Yaşam ve Kader güler.


"İnanmayan bir gönül, içinde kuş bulunmayan bir kafese benzer."

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Allah'ın azabının şiddetli olduğunu ve Allah'ın Bağışlayan, merhamet eden olduğunu...


Allah'ın azabının şiddetli olduğunu ve Allah'ın Bağışlayan, merhamet eden olduğunu bilin.

Maide 98

Zat / Şirk / Hristiyanlık (Devam)


Allah o Elçilerini Zat'ı için seçmiş, Kelamını Noktalamıştır. Ancak Elçilerinin izinde olursan O'nu görebilirsin. Dikkatli bak, Hristiyanlar dahil pek çok kimseler Murada ulaşamamış Elçileri görmektedir.


1. ve enahtertu-ke
(ene ahtertu-ke) : ve seni seçtim,
2. festemi' (fe istemi') : öyleyse dinle
3. li mâ yûhâ : vahyolunan şeyi

Taha 13


"...Dikkat edin, işler Allâh'a döner!"

Şura 53



Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li yekûne minel mûkınîn(mûkınîne).

1. ve kezâlike : ve böylece
2. nurî : biz gösteriyoruz
3. ibrâhîme : İbrâhîm (A.S)
4. melekûte : melekût
5. es semâvâti : semâlar, gökler
6. ve el ardı : ve yer, yeryüzü
7. ve li yekûne : ve olması için
8. min el mûkınîne : yakîn hasıl edenlerden

Enam 75


"...Bu hususta yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Onu Rûhu'l emîn, senin kalbine indirmiştir.” (Şuara, 193) “De ki: Onu, Mukaddes Rûh, Rabbin katından hak olarak indirdi.” (Nahl, 102) Bu ayetler “ona ancak bir insan öğretiyor.” (Nahl, 103) “Sen ancak bir iftiracısın.” (Nahl, 101) “Başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır.” (Furkan, 5) diyenlere cevap niteliğindedir. Bu gibi sözler söyleyen kimselerin bu sözlerin reddetmek, bir beşer tarafından öğretildiğini söylemeyi nefyetmekten daha etkili bir yöntemdir. Çünkü şu ayette, ruhul kuds’ün öğretmesi de nefyediliyor: “De ki: Onu semavatta ve arzdaki gizlilikleri bilen Allah indirdi.” (Furkan, 6) Yani bütün ilimler O’nun feyzi olarak gelmektedir. Hiçbir mahlukun sebebiyeti söz konusu değildir. İşte bu noktada mülhitlerin ve her şeyi mubah sayanların ağızlarından esen zehirli rüzgar diniyor. Ki onlar şöyle demektedirler: “Hakikatleri bilmeye, özellikle yaratıcıyı bilmeye ulaşmak için bir imama, bir şeyhe uymak zorunludur, o bizi bu hakikatlere ulaştırır ve bizi bu sonucu elde etmede muvaffak kılar.” Aslında bu sapkınlıklarının ulaştığı son sınırdır ki bunu başarı ve hidayet şeklinde algılıyorlar. Eksiksiz sapıklıkları kendilerine doğruluk ve dirayet olarak görünüyor. “İşte onların erişebilecekleri bilgi budur.” (Necm, 30) “Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar.” (Necm, 23) “Semavatta nice melek var ki onların şefaatleri bir işe yaramaz.” (Necm, 26) Büyük şeyhin veya kör muallimin şefaati mi işe yarayacakmış? Allah için ey adam söyler misin, bu sözle “ona ancak bir insan öğretiyor.” “Başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır.” ifadeleri arasında bir fark var mıdır? Aralarında bir fark görebiliyor musun? Evet şeyleri büyüktür, ama muattila’nın büyüğüdür. O, haktan hali karanlık bir kuyuya benzeyen bir kalbe sahiptir. Bunun aksine müminin kalbi sağlam yapılmış bir bina gibi olup hak marifetlerle sağlamlaştırılmıştır..."

Hikmette Son Nokta / Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


De ki: biz inandık Allaha iman getirdik: bize indirelene de, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Ya'kuba ve Esbata indirilene de Musaya ve İsaya ve Nebiyyuna Rablarından verilene de, onlardan birinin arasını ayırmayız ve biz ancak ona boyun eğer müslimleriz.

Ali İmran 84

Andolsun ki size Rasûl geldi içinizden, Aziyz'dir; sizin sıkıntıya uğramanız O'na ağır gelir. Size haristir! İmanlılara Rauf (şefkatli) ve Rahıym'dir (hakikatlerindeki kemâlâtlarını yaşatıcıdır).

Tevbe 128

"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler."

Sebe 28

Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk (a.s.) bağışlamak için gönderildim" dedi.

Meryem 19

"Andolsun ki size Rasûl geldi (s.a.v.) >içinizden<..."

Tevbe 12