Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

El-Batın ~ Yokluk

İnsan kendini gerçekten Yok etmiş ise, Hakikatini Yokluğa değil El-Batın'a Nispet etmesi gerekir; Hakk ve daha Doğru olan Söz budur.

Zulüm Halk'tan, Kahır Hakk'tan.. ~ Kahhar

Zulüm Halk'tan, Kahır Hakk'tan. Tertemiz Meryem'in (as) sakladığını, içine Rabbi koymuştu.. Kahrı da Rabbindendi, Müjdesi de.. Açıklasa inanmazlardı; O'nu Bilmeyen Halk'tı, İftira edip Zulüm eden de Halk oldu. Senin içinde de İsa var ise, Sevinsene, ne Sızlanıyorsun!

Min Ruhi

O'na (Zatına-Ruhuna) Nispetle Nur'unun (Sıfatının) Maddi ve Manevi Tecellisi Bir'dir, biri ötekinden aşağı değildir. Yani Güneş Işığı ile Kalbin Işığı-İlim Nuru aynı derecededir. Işık ve Karanlık dahi aynı Derecede ve Bir'dir. İşte bu anlamda Ruh (Min Ruhi) -hiçbir şekilde Madde olmasa da- hem Fiziki (Görünmese de Var olması) anlamıyla hem de Manevi (Manevi Güç-Yardım) anlamıyla, Bir derecededir ve iki ayrı yön zât-en onda Bir'dir; çünkü İnsan Ruh'u Allah'ın Ruhundandır.. Ama dikkat et, bu denilenler, hep O'na Nispetle.. Fakat işin içine İnsan'ın Dün'yası Nispeti girerse, işte orada derecelenme var.. Çünkü Ruh yine O'ndan olsa da, yani yine "Elmas" değerinde olsa da, çamurdan temizlendi mi, sonra kime layık görüldü, Sahibi bulundu mu, veya kimin parmağına takıldı gitti vb.. İnsani Mertebede Önemli olan, Dereceli olan budur.. Hoş İnsani Mertebe de yine O'na Nispetle ya!

İlim ~ İddia

İlim'den İnsanların Kalplerine ve Nefislerine hayırlı faydalı olan konuları Zikret. Huzur'a, Aşkullah'a, Muhabbetullah'a cezbedecek şeyleri anlat. Aksi halde senin İlmin sadece "Ben biliyorum" demek olur, yalnızca İddia, Çekişme, Didişme meydana getirir; Halk içinde Hakk Adına Fitne'den başka bir halta yaramazsın! Hakk'ın sana Fitne-İmtihan açısından hiçbir ihtiyacı yoktur; Slogan atmayı bırak! Kafir olsun Mümin olsun Halk'ın O'ndan başkasına ihtiyacı yoktur. Neticede İlim'den payına, Hüsran'dan başka bir şey geçmez.

Fena

Sen Gün içinde, Düşüncende Fena bulursun, Surette Fena bulursun, Geçmişte Fena bulursun, Gelecekte Fena bulursun, Hayalde Fena bulursun, İşinde Fena bulursun ve ila ahir... Böylece çokça türlü türlü Fena bulup bulup da.. neticede hep nereye neye Dönersin..

Nefs - Şeytan - Avam ~ Arı

Arı sende korku kokusu ve kendine dair bir kıpırtı bulmazsa nihayet etrafında döner dolanır gider. Şeytan ve Nefs de böyledir. Avam dahi böyledir; sen ne kadar Hakk'a ayna olsan da, o bundan doğal olarak ancak Kibir, Sahtekarlık yansıması görecektir. Hani kimsenin sonu belli değil ya! Anlamaz, anlayamaz. Onun için ne kötü ne de iyi olsun üstlerine varma, boşuna didişip Hakk dahi olsa kendini üzüp yorma. Ne kadar eziyet verseler etrafında dönüp dolansalar rahat vermeseler de ölüyü mezara koyup dağıldıkları gibi etrafından dağılıp gideceklerdir. Hakk, yine Bâki'dir. A cânım, Muhatab olup da bari eziyeti uzatma; sana eziyet onlara azab..

Vesvese

Şeytan Âdem'i - Sen'i yok saydığı gibi, vesvesesini ve onu yok say. Nihayet onun İhlaslı Kullar üzerinde bir sultanlığı yoktur; Nefsine uyan İnsanları ve vesveselerini de yok say.. "Allah de, ötesini bırak, daldıkları bataklıkta debelenip dursunlar."

Lut Kavmi ~ Ahir Zaman ~ Vesvese

Müslümanlar Lut Kavmini bilip dururken onları şu ahir zamanda ne niye şaşırtsın ki. Gafletten olsa gerek daha bir sürü garip saflıklar şaşkınlıklar içindeyiz. Sanki zevzek erkeklerin bakir arkadaşlarıyla alay etmesi gibi kafirler bizimle alay edebiliyorlar. Bir büyüğe vesvese'den şikayet edilince "Eskiden şeytanlarla alay eden Sufiler tanırdım, şimdikiler ise onların oyuncağı eğlencesi olmuş haldeler" buyurmuş.

Miraç

Hz Peygamber'in (as) Miracının Rüya'da olduğunu iddia edenler, acaba Mirac'ın ne demek olduğunu zannediyorlar, nasıl tahayyül ediyorlar acaba Mirac'ı.

Zikir

Yoruldunsa, Nefesin Allah'ı Zikretmektedir.. "Allah'ın Zikri en büyüktür"..

Garip

Biz bu Dün'ya'da Garip Mültecileriz, Allah'a Sığınma talebinde bulunduk.

Sabır ~ "Allah'ım Senin için"

İnsan başka ne için Sabredebilir; ne olursa olsun O'nun gayrı için ise, kendine eziyet, gayrına İnat, heva heves Zulümdür o! Böyle kimseler arasında Akıllı kişi elbette sıkılır, daralır! Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu! Ya! Bilmez misin, nihayet Aziz ve Hakim olan Allah'ın Takdiridir, bütün işler O'na döner varır?.. Mal Mülk Evlad Kadın Para hepsi Nankördür bunların kıymet bilmez, terkeder seni! "Allah'ım Senin için" diyemiyorsan, ne için ne için, neyin önemi kaldı, ne için Sabredeceksin!

Her şeye Kadir ~ Rüyalar

Rüyalar O'nun her şeye Kadir, her şeyi yapabilir olduğuna delil sayılmaz mı.

Tasavvuf ~ Ayn - Ayna ~ Ayan-ı Sabite ~ Güzel İsimler O'nundur..

O Vehhab olanın Dilemesiyle Nur'u, Hâlik İsmi Aynasında, "Kadın", "Sanatçı" gibi türlü türlü çokça Yansımalar Parlamalar oluşturdu.. Bu Sıfat, parıltılarının en güzellerinden birinde de "Annelik" Sıfatına Ayn oldu.. Ki O "Rahim"dir.. Ki O "Vahid"dir.. Güzel İsimler O'nundur..

Rızık Allah'ta-dır

Şu Dünya yaşantısında aradığın garanti Rızık'ta mıdır ? Allah'ta mıdır ? Ya, garanti dediğin nedir senin ?

Zikir ~ Suret ~ Müşahede ~ Görmek ~ Yakın ~ Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm

O'nu Mana'lar olarak Sen'de O Zikredebilir, O'nu Suret'de Sen'de O Müşahede edebilir, O'nu Sen'de O görmektedir, O'na Sen'de İzafi ve Gerçek olarak O Yakın olabilir; Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm!.. O Yaratmaktadır, O Tecelli etmektedir, O Görmektedir, O İşitmektedir, O'na En Yakın olan O'dur, O'na ancak O güç yetirebilir! O'nu Sen'de Cümleler ile Kesifleştirme, Suretlerde Kesifleştirme, Sen'i vesile edip de Vehminde Uzaklaşma! Sen'i Putlaştırma!

Kötülüklerden-Kötü Yerlerden Uzaklaşmak..

Allah seni ne diye İyi kıldı. Cehennemlerde sürtesin sürünesin diye mi.

Tasavvuf ~ Aşk ~ Hal ~ Heybet ~ Vedud (cc)

Âşık hâli nara atmak değildir. O Âşık, Vedud'un heybetinden boğazı dolandır.

Seyr, Suretler ve Hakikati

Kavuşma tam gerçekleşsin diye Razı olduğu olmadığı her şeyi yaratmış ve Zatına perde kılmıştır. Güneşin de onun önüne geçen Bulutun da Yağmurun da Hakikati bu. Bu seyre varmaya yürek dayanır mı.

Vahdet ~ Hayret

Neler oluyor bize! Neler oluyor bize! Bu oturmalar kalkmalar! Bu sesler de ne! Ne oluyor bize! Ne büyük iş! Kim bu ! Nedir böyle !

Allah İnsan'ı Neyden Sorumlu Tutar ?.. Akıl ~ Nefs ~ Kafirlik - Müşriklik ~ Fazilet - Dostluk

Allah'ın İnsan'ı Sorumlu tuttuğu şey sadece Akıl olsaydı Deliler Mutlak Kafir-Müşrik sayılırlardı. O'nun, mesela Firavun'u Sorumlu tuttuğu şey, Velayet Mertebelerinde yükselmesi de olamaz; Fazilet, başka şeydir. Beklenen şey ancak, İnsan'ın önüne gelen şeyi Nefsî olarak Reddetmemesi, İnkar etmemesi ve böylece tamamen uzaklaşıp İnatla Düşmanlığa varmamasıdır; Dostluk, başka şey! Bu Hakikate örnek olarak pek çok Ayet gösterebiliriz: "Ancak sizinle onların arasında ahitleşme olan bir kavme sığınanlar, yahut sizinle veya kendi kavimleriyle savaşmaya yürekleri dayanmayıp size gelenler, bu hükümden dışarıdır ve Allah dileseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Sizi bırakırlar, sizinle savaşmazlar ve barış teklifinde bulunurlarsa Allah da onların aleyhinde bulunmaya bir yol bırakmamıştır size." [Nisa 90] Gerisi de Başı gibi Yüce Allah'ın Lütfuna Bağışına kalmıştır ki O'nun Rahmeti Cömertliği Apaşikardır; Allah ile Dostluk, başka şey!

Hz İbrahim ~ Şirk ~ Tasavvuf ~ Hakikat Aşkı

Hz İbrahim Efendimizin üzerindeki Himmetine, içindeki Hakk Hakikat Aşkına bak ki Şirk koşmadığı bir Kendisini bıraktı! O da O'na Şirk olacak değil ya!

“Bu benim Rabbim.”, “Benim Rabbim bu.”, “Bu benim Rabbim, bu daha büyük.” [Enam 76 77 78]

Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir?
Sonra yıldızlara nazar ederek baktı.
Bunun üzerine "Ben gerçekten hastayım." dedi.
Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler.
Onların ilâhları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi.
Yoksa siz konuşmuyor musunuz? Saffat [87-92]


"Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.
Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı. [Saffat 95-96]

Hüsnü Zan

Sen hüsnü zan et iyi anla, kötü söyleyen utansın.

Cennet ve cehennem ebedi midir (!)

Allah'dan ayrı hiçbir şey yoktur ki o şey kendi başına son bulsun ya da baki olsun. O'nun Büyüklüğüne daha layık olan ki bir şeyin yok olması değil aksine var olmasıdır. Yok olanların kendisi yoktu ki şu varlık bulmaları o kendilerinden olsun. O halde neden dersin ki 'Allah'dan başka sonsuz yoktur; insanlar-ruhlar ölümlüdür, cennet ve cehennem yok olacaktır'.. Desene, Allah'dan başka bir şeyin varlığı yoktur!

İlim ~ Mana

Espri bir Mana'dır, Mana'yı Anlayınca fiziksel etki yapar, Gülüverirsin, bazen de fiziksel etki olmaz, Anladıkça içinde bir Zevk duyarsın. İşte bu İlim'deki Manalar da Ehline öyledir, gülmekten daha büyük Maddi Manevi etkiler yapar: Kalp titretir, nefesi açar, iç ve dış alemi genişletir, ayaklarını titretir, geceyi gündüz yapar, içini aydınlatır, tarif edilemeyecek Zevk verir, Huzur verir, Keşfettirir, Dünyanı değiştirir, Buldurur.. saymakla bitiremeyiz Ehline bir Kelime ile neler yaptığını, Manaları ile Anlayanına neler yaptığını..

Allah'ın Birliği

Çoğu İnsan kendini İnsanlardan (Ana-Baba, Toplum vs) saydığı için İnsanların tarafını tutar; Halbuki onun Özü Hakikati olan Ruhu diğer İnsanlar gibi Yaratıcıları olan Tek ve Bir Allah'tandır. Dinsiz Kafirlerin ve Müşriklerin çoğu Riyakar-Mürai-Münafık olduklarından Allah'ın Birliğini satmış insanların Ayrılığını, yani aslında Düşmanlığı, Tefrika'yı satın almışlardır.

Ahadiyet - Vahidiyet ~ İsimler ~ Suret ~ Hayal

İnsanların Yüzlerinin farklı ve her birinin kendilerine özgü olması, Vahidiyet Tecellisi üzere Yaratılışlarının bir Suretidir.. Buna göre, Ahadiyet Tecellisinin Suretleri Yaratılışta nasıl olurdu ?.. Sevgili hakkında, Yüksek, Zevkli ve Sevimli bir Hayal olacaktır bu.. Bilene, Ahad da aynı, Vahid de..

Hüseyin'in taşıdığı İzzet'in Hürmetine!

Hüseyin'in taşıdığı İzzet'in Hürmetine! Hüseyin'in Pak Nefsi, Katındaki Şerefi, Masumiyeti ve Yüce Makamı Hürmetine! Hadsizleri, Cahilleri, Ahmakları, Zalimleri Def et, Uzaklaştırdıkça uzaklaştır bizden Rabbim!

El Emin ~ Nefs - şeytan ~ Sebep-ler

Şeytan Yalancı ve Vesveseci, Nefs ise Zayıf, Şüpheci, Tedirgin, Kararsız.. Allah (cc) ise Emin.. Kime neye Teslim edersin kendini! Sebepler Yok olucu, Olanlar değişici; Neyden Eminsin ? Kime Güveniyorsun! Sebeplerle Keyif içinde gevrek gevrek Müslümanlık'tan dem vurmak kolaydır! O Sebepler bir kesilsin, görülür belli olur o zaman neyden eminmişsin aslında neye Güveniyormuşsun, İman'ın kaç paraymış! Rızkının asıl sebebi ne imiş, sen neye bel bağlamışsın! O zaman belli olur! Manevi Rızık kesilince, sebepler ne mertebede imiş, senin taptığın ne imiş! Müslüman-Teslim olanmıymışsın? Yoksa üçkağıtçı sahtekar mı! Kim Müslüman kim değil, o zaman belli olur! Kimin Malını Mülkünü Kim'den nasıl satın alıyormuşsun? Rızkı sen nasıl, sebeplerle mi kazanıyormuşsun!

Zikir

Dilinle Zikredebildiğine göre bütününle de Zikredebilirsin.

Felsefe ~ Akıl ~ Cevher ~ Bir-lik

O Mutlak Bir olduğundan Ayrım Bir yere kadardır; İzafidir.. Mesela Aklı Akıl olarak ayırarak ancak bir yere kadar varılabilir. Felsefecilerin Kulağı çınlasın. Ne İlim ne Varlık bakımından hiçbir şey böylece kendi başına ele alınarak Nihayet'e-Kemal'e erilmez. Cevher dedikleri, Hakikat'de Hakk'tır çünkü.. İlmin Kemali Akl'a değil O'na varır çünkü.. "Geçer iken Yunus şeş oldu dosta, Ki kaldı kapıda andan içeri"..

Ruh - Min Ruhi

Ruhun Kulağı var zannedene Düşüncesinde, Rüyasında şaşılır; Ruh ancak Ruh ile duyar. Kulda şu Kulak varsa da Sureti ile değil.. ancak Semi ile Mütekellim ile duyar.

"..Allah attı.."

Bitki bitkilikten Hayvan hayvanlıktan dışarı adım atamayacağı gibi İnsan da İnsanlıktan dışarı adım atamaz.. Yok yokluktan, Eşya eşyalıktan dışarı adım atamaz.. Fakat : "..Allah attı.." [Enfal/17]

Amel ~ Ruh (Min Ruhi) ~ İnsan

İnsan'ın değeri ve İnsan olması, Amelinden midir ?.. İnsan Ruhu Allah'dan (Min Ruhi) olduğundan, Değeri de Aslî, Zâtî olmaktadır.. Zenginliği ise, Fakir olan Nefsine Gani olan Allah'ın Tecellilerinin bağışlarından ibarettir. Maddi Manevi Fakirlik yahut Zenginlik, hiç kuşkusuz Arızi-Asli olmıyan Geçici Haller ve Durumlardır. Allah bizi böylece ancak Nefsi açıdan (Geçici olan şeylerle) İmtihan etmektedir, bu Sır pek güzel bir Sır ; hangi açıdan olursa olsun Zengin yahut Fakir olmamız, O'nun Katında birdir. Ruh, İnsan Suretine girdikten sonra ya bunlarla Avunup Aldanmakta ya da Ezeli ve Baki olan Hakk'a dönmektedir; Ruh (Min Ruhi) hiç kuşkusuz Batıl olmaz. Nefsinde hem Fakir hem Zengin olabilen Ruh, Kibirlendiğinde, Zâti Değerinden değil ancak Zenginleşmiş zannettiği Nefsinden Kibirlenmiş olabilir. Ümitsizliğe saplanırsa da, Şımarırsa da, ancak bu Sonradanlık ve Geçiciliğe aldanıp Kendi Özünü unuttuğundandır; yani Kendi Özünü Geçici olan Dün'ya'ya göre Değerler.. Böylece Zelillikten başka bir şey elde edemeyeceği için Öz Değerine de Perdeli kalır; yani Cenab-ı Hakk'ın Zâtına olan en Yakın İrtibatını kaybeder. Hz Peygamber (sav) "(Kendisini de dahil ederek) Hiç kimse, kendi ameliyle cennete giremez, ancak Allah'ın Rahmetiyle girebilir" buyurdu.. Aldanmayanlar için bundan daha güzel bir Müjde olur mu!

Zihin - Kalp

Zihnini Boşalt, Kalbini Doldur.

Akıl - Zeka

Nefsinin Hallerine Uyanık olan, Nefsine Hakim olan, Zeki ve Akıllı kimsedir. Ahmakların ürettiği Problemler ve onlara çözümler bulmak Akıl Zeka işi değil, aksine Ahmaklık batağına saplanmış olmaktır.

Nefs ~ Fena - Yokluk - Acz ~ Aşk ~ Geyret - Mahv - Hiçlik ~ Beka ~ Kulluk - Muhabbet

Nefsin için Sevmiyorsan, Sevdiğin sana Cemalini döneceği bir yolu muhakkak gösterir ki bu ancak Kulluk'tur. Fena bulurum dersen, bilesin ki Kulluk Muhabbet'den ibarettir, ve Muhabbet Kulluk'ta Beka gerektirir. Şimdi gel sen gerçekten Aşk'da Mahv ol da şuna Fena, Yokluk deme, Beka de.. Acziyet, Gayret deme, Muhabbet de.. Hiçlik etme, Kulluk et!.. Fani deme, Baki de!

Ruh

İnsan Ruhunu hakikatte olduğu gibi "Allah"a, Nurunu ise "Hakikat-i Muhammediye"ye nispet edemiyorsa, onun Ruh dediğinin "Hayalet"ten farkı yoktur. Bir zaman Fena bulabilirse de, hiç Beka bulamaz: çünkü Kemal bulamaz. Batıda Ruh'tan bahsedenlerin durumu budur. Her Ruh'dan konuşanı gerçekten Ruhuna-Özüne erdi zannetme. Depresyondan kaçmak için nefsini bırakmakla "Marifetullah" olmaz; Nefs'i bilmek aynı Mertebeden Rabbi Bilmek olmadığı gibi Ruh'u bilmek de her zaman Allah'ın Ruhunda(-n) (Min Ruhi) olduğunu bilmek olmaz.

Kuran ~ Hızır ~ Allah (cc)

(Hızır) 'İç yüzünü bilmediğin, hakikatini kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?' dedi. (Kehf 68)

"..Şah damarından daha yakın.." (Kaf 16)

"Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır.." (Bakara 115)

De ki: "Ey İman etmiş kullar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Bu dünyada güzel olanlar için bir güzellik vardır. Ve Allah’ın arzı geniştir. Ama sabredenlere ecirleri hesapsız ödenir." (Zümer 10)

Hakk ~ Halk ~ Sabır ~ "Ben kimim ki"

Madem Hakk'ı bilen gören yok, sen de kendini Halk içinde bir Hayvan say, eziyet gördükçe "Ben kimim ki zaten" de geçiver. Sabır, eşi benzeri olmıyan bir sarhoşluk veren Allah Şarabıdır. Sıfatından Şarap yapmış, Sakisi Kendisi, kıymetini bilmeyiz diye de Zorla içiriyor.

Kader

İnsanların dileği Allah'ın dileğini kendi menfaatlerine olarak ne aşabilir ne de kuşatabilir. Bunu kabul etmeyip bilmeyenin Kaderi de zaten bellidir. O'ndan başka da dilediğini meydana getirebilen olmadığına göre geleceği inşa eden, yaratan ancak Allah'tır. Böylece Geleceği İnşa eden ancak O ise, nasıl olsun da Allah Kendi Yaratacağı şeyi bilmesin! O'na Yapacağı iş'te ne mani olabilir ki!

Min Ruhi ~ Ruh - Nefs

Bak "Burun" yüzünde durup durduğu halde "Koku" ona gelmeksizin burnunu tam bilemezsin tanıyamazsın haberin olmaz öyle değil mi; yani o sende yine vardır, mevcuddur ama bilmiş tanımış olmazsın.. Burnum var dersin ama Koku olmadan Sureten Burun ne kadar da eksik kalırdı, hatta haberin dahi olmazdı değil mi ? Şimdi bunun misali işte insanların Nefislerini, kendilerinde bulunan gizli Duyuları-Latifelerini bilememeleridir. Bunlardan da öte bizZat Kendileri olan Ruhlarının (Min Ruhi) yani Öz-Kendi kıymetini değerini bilememeleri vardır.. Burun ve Koku ilişkisi, Allah'ın Nefs'e Tecelli etmesidir, Tecelli olmadan Nefsinden-Özelliklerinden, yani ne gizli ne açıktaki Duyularından haberin olmazdı.. Ruh ise.. Duyulan'ı Duyan'dır: Tecelli'den öte, Tecelli edendir.. "Tecelli" bir "Ziya" gibidir, bir "Nur" var da O'nun "Ziya"sı yani.. Güneş var, O'nun Işığı.. İşte Ruh (Min Ruhi) olmadan Tecelli de olmayacağı için Nefs bilinse de Rabbin Zâtı bilinmez; Onun için, "Kendi Ruhumdan" demiştir, yani Ruh Allah'a (cc) Tecelli'den öte bir bağlantıdadır, Zâtidir, Yakınlığı anla.. Ne Mutlu Zâtının Kıymetini Nefsinden (Tecellisinden) âlâ bilebilene!

Benlik ~ Tasavvuf ~ Muhabbet

Büyüklüğü Perde olmaz Muhabbet Ehlinin O Neş'esine. Onlara edebsizlik olmaz Benlik Senlik, O Padişahın Nezdinde.

Allah İsmi ~ Nefs ~ Allah'ın Zatı

Nefsinin yani Esma Sıfatının İdaresi, Mutlak, Ezeli Ebedi, bir başlangıç ve sonu ve eksi artısı olmaksızın Zâtının elindedir; Nefsi, yani herhangi bir özelliği, O'na-Zâtına galebe çalmaz, Nefsi Zâtının aynıdır : O, Allah'tır.. İsmini O'na başkası koymamıştır.

Vesvese

Şeytanların istilası, yüksek bir ahlak üzere olduğunu mu gösterir yoksa cehennemlik lanetlenmiş bir kul olduğunu mu ?

Yüce ~ Halim

Seni en Yakınında Halim bulmak ne güzeldir ne yücedir Allahım.

Nefes

Nefesimizi elimize bırakmadığın gibi Manevi Nefesimizi de bize bırakma Allahım.

Tecelli ~ Beni Göremezsin..

Kadınlar Yusuf'un (as) güzelliğini görünce, ellerini kestiler de, o güzellik karşısında bedenlerini unuttuklarından acısını duymadılar. Yusuf O Allah'ın bir Kulu idi, Rabbisinin Güzelliğinden bir Resim idi; O Güzellik ise Suretsizdir. Musa (as) O'nu görmek isteyip de Rabbisi ona nazlanınca, dağa azıcık Tecelli etti de dağ paramparça oldu. Aslında bu Tecelli, Kudret işidir, Kulunu avutmak için; Güzelliğinden değil. Şimdi O Güzellik Surette olsa, Alemler nasıl ayakta kalsın! Fazla naz Aşık usandırır derler, Hakikattir. Fakat hangi Sıfatı vardır ki Aşık O'na Güzel değil desin ya!

Yokluk ~ Latif

Yok ol, yok ol.. Bir bakmışsın O öyle Latif, Yok gibi olanın Varlığına dönmüş Yokluğun.

Ruh - Nefs

Allah Kulunun Nefsini her parçalayışında onu daha Mükemmelen birler. Bu, Nefsindir, ve daima Oluş üzeredir. Sen (Ruh) ise, Olmayansın; Anla!. Şöyle diyeyim: Sen Değişmeyen Sabit "Cevher"sin; Değişenin ise Nefsin'dir, "Araz"dır. Dahası şöyle diyelim: Sen (Ruh) Subuti Sıfatları ile Zât'ının Varlık Katındasın.. Nefs'in ise Fiili Tecellilerindedir.. Nefsini Tecellileri ile Zengin kılmak ister; Zira Sen (Ruh) zaten O'ndansın ve O'ndasın!

Zikir ~ Subhan Allah

Zihnine gelen her noksanlığı "Subhan Allah" deyip kes at.

Dert ~ Zikir ~ Kavuşmak

Bir Kulunun derdi gerçekten O ise, Kavuşmak ise, "La İlahe İllallah" diye diye ne olur ona, "Subhan Allah" diye diye ne olur ona.

Her şeyin Yaratıcısı

Her şeyin Yaratıcısından başka her şeyin Yaratıcısı olur mu; O'nun gibisini görmemiş Mahluklarıyız, Kullarıyız biz O'nun.

Akıl

Terazinin kefelerindekiler eksik ise, buna Akıl denebilir mi.. ; "Aklımla tarttım, doğru çıktı" diyecek yüzü olur mu insanın..

Ateizm

"Yaşam ne kadar kötü, tanrıya nasıl niye inanayım" diyorsun ama nasıl oluyor da buna rağmen bu kadar güzellikler mükemmellikler mevcut ? Bu yalan dünyaya düşkünlüğün nereden geliyor madem! Senin lanetlemelerine, ümitsizliğine bakılırsa o mükemmelliklerin de hiç olmaması gerekirdi! Yahut, sen bir leş kargasısın; utanmayacak mısın bu rezillikten, yalancılıktan, yüzsüzlükten, ve nankörlükten !

Letaifler ~ Ruh ~ Kalp ~ Nefs - Beyin

Ruh, Nefis veya Kalbi ile meşgul olunca, beden Kulağı duymaz olur, beden gözü görmez olur.. Demek ki asıl Kulak, şu beden kulağı değil, bizZat Ruh Duyuyor.. demek ki asıl Göz şu beden gözü değil.. Ruh görüyor !.. Beden Gözü iki, Gördüğü bir olduğu gibi, hepsi Ruh'unda birdir bu latifelerin. Senin asıl Duyuların, asıl Organların: İlim'dir, Basiret'dir, Vicdan'dır, Uyanıklık'dır, Şükür'dür..; Kalbindir !

Hakk (cc)

Aleyhine dahi görünse, Hakk ile ol, daima Hakkı ara, Cenabı Hakk'ı bulursun.

Tasavvuf - Fena ~ Yokluk ~ Beyin - Nefis ~ Ruh

Beyin (Nefis), Ruhu (yani Seni) istediği gibi istediği yerde bulamazsa üzerinde hükmü kalır mı... Yok olmayı öğren de Varlık bulasın; Hakk'da Yok olanda varlık kalmaz ! Allah'dan kaçılmaz !

"Hz Adem Cennette mi Yaratıldı"..

Secde emrinin geçtiği ayetlerde, şeytan'a "Oradan -Katımdan, Huzurumdan- çık" demiş, ardından, Adem'e (as) ise "Sen ve eşin Cennet'e (el cennete) yerleşin" buyurmuştur. Sonra, hepsine birlikte, "Yeryüzüne (el ard) inin" demiştir. Şimdi, Adem nerede (!) yaratılmış, nereye yerleşmiş ve nereye indirilmiş ?..

Kitapta İdris'i de an. O da özü sözü doğru olan biriydi; bir nebiydi.
1. ve refa'nâ-hu : ve biz onu yükselttik
2. mekânen : mekân, makam
3. aliyyen : (çok) yüce

Meryem 56-57

Tasavvuf - Vahdet-i Vücud ~ Ayet - Allah Kelamı ~ Hu

Musa Kelamı ağaçtan duydu da şaştı şüphe etti mi.

İlah - Zat ~ Hakk - Esma

Allah'dan olmıyan hiçbir şey yoktur. Allah'dan olan, Esma dahil, "İlah" demek olmaz; fakat Hakk değil demek de olmaz.

Zatı İlahi ~ Esma - Müsemma ~ Zikir

Allah'tır, Esmasıyla Müsemma ! Esmasını Zikreyle, Müsemmasını bul!

Allah ~ Zaman - Ed Dehr ~ Tasavvuf

İsa'yı (as) beşikte konuşturduğu gibi, mahşerden önce ölüleri dirilttiği gibi : Allah'ın Katında zaman yoktur, Allah vardır !

Kuran ~ Mecaz ~ Hakikat

Eşyanın ışınlanması gerçekleştiğinde (Neml 38-40) 'Kuran'da vardı' demeyeceksin öyle mi ? Hem de Mecaz olmaksızın..Yürümek, bir Adım dahi olsa neydi ki ?

Hangi yüzle çıkacağım Rabbimin huzuruna..

"Hangi yüzle çıkacağım Rabbimin huzuruna" dersin ya.. O'nun yüzüyle!

Hu

Seni sana O'ndan başka kim hatırlatabilir.

Alem Ezeliliği (!) ~ Felsefe

"Alem Ezelidir" diye iddia etmek çöldeki bir kum tepesinin veya okyanustaki bir dalganın ezeli olduğunu iddia etmek gibi tam akılsızlıktır. Şayet Ezeli derken kastedilen "Hareket" ise hareket ancak Kuvvetle olabilir, Kudretten meydana gelebilir ki işte O Kudret evet Ezelidir! Var edip yok etmede, öldürüp yeni yeni diriltmekte, dilediğini yapmaktadır! Hiçbiri yokken onları ilk defa var eden ve her bir şey yok olurken Kendisi Baki kalan, O Varlıktır Ezeli olan! Açıkça görülür ki sadece Ezeli ve Kudretli değil aynı zamanda Bilinçli, Sanatçı ve daha sayısız özellikleri olan bir Varlıktır O Ezeli Varlık! Dikkatlice bakarsan görürsün ki, karıncadaki ve insandaki Kuvvet de, işte O aynı tek ve bir Kudrettir; Hayal dahi Kudretten! "Evveldir Ahirdir, Zahirdir Batındır, her şeyi bilendir." (Hadid 3)

Yakın

İnsanlara daha Yakın yoktur, O'ndan başka.

Zikir ~ Esma - Müsemma

Her nefes verirken başka Esma zikreyle. Sonra Müsemma'ya gömül. Esmasını söyle Müsemmasını duy.

En Nur

Işık, O Nur'un gölgesidir.

el Latif-e

Mizah ( Latif-e ) olmazsa olmazlardandır, dikkat et.

Bilmek ~ Kafir - Küfür ~ Sünnetullah

"Bilmek" zaten Allah'ın bilmekliğinden olduğundan, insanın herhangi bir şeyi yetkinlik kazanmadığından dolayı bilmemesi öne sürülemez. Keza Beşerde açığa çıkan çıkmıyan tüm yetenekler de böyledir. Fakat Sünnetullah perdesinden dolayı Ruhlara bu Sır belirsiz görünür.

Elest Bezmi - Kalu Bela

Elest Bezminde Rabbini Bildiğinden, O'nu burada Hatırlamaması mümkün değildir hiçbir beşerin.. Tanımazlıktan gelir.. Bilmezlikten gelir.. Kibrinden, Korkusundan.. yahut henüz karşısına çıkmamıştır o İnsan'ın.. Allah bilir !

Biliyorum-Bildim diyip de geçme

Biliyorum diyip de geçme, "Bildim" deme; bilmediğinden değil, "Bilme"nin kıymetinden.

Yokluk ~ Zât - Hu

"Yokluk"la isimlendirilemez, Tecellisi ve Yaratması var.

Felsefe - Filozof - Ateizm ~ Tasavvuf

"Filozof"un anlamı "Hikmeti Seven" demektir. "Sofiya" Yunancada "Hikmet" demektir. "Filo" ise sevgi demektir. Dolayısıyla felsefenin anlamı, hikmet sevgisidir. Lakin "Nihilist-Ateist vb Felsefe" türleri olduğuna göre anla ki her şeyin Batılı olduğu gibi Felsefe'nin de Batılı ve Hakikati var. Öyle Felsefeciler var ki Aklı İnkar eder, Hikmet nerede kalsın.. Oluşu geçtim, Varlığı İnkar eder: Hakikat nerede kaldı ! Arayışı nerede kalsın ! Şüphe eder durur, daim Kuşkudadır, "Sevgi" nerede kalsın !

Rastlantı - Tesadüf

Piyango Çekilişi Rastlantısal oluyor diye, çıkan Numara orada önceden bulunmuyor, Seçilmemiş bir Numara çıkıyor, var olan Numara o an Tesadüfen oluşuyor demek olmaz: Ama Akılsız Felsefecilere, Evrimcilere, Ateistlere gel de bunu Göster !

Düşünmek - Okumak

Boş boş Düşünme, Rabbinin Adıyla Oku !

Tesadüf - Bilim (!) ~ Sır

İster gökde olsun ister yerde, ister şifreli olsun ister sensörlü, hiçbir kapı kendi kendine açılmaz.

Nefs

Nefsine uyanın, çekeceği var, Nefsinin elinden.

Allah Sistemi (!) ~ Şifre ~ Sır ~ Kulluk

Allah'a Kulluk bir "Sistem" olarak adlandırılamaz. Önünde bir Hazine Sandığı ve elinde bu sandığı açacak Anahtar olduğunu düşün, eğer Allah Senin Kulluğundan Razı değilse sandığı açsan dahi o Hazineden nasiplenmen hiç mümkün değildir. Varlık Hazinesi Mekanik bir Yapı'ya, Sistem'e bağlı değildir. O Hazineyi açan Anahtar ancak Has bir Kulluk'tur; Anahtar: İbadettir, İhlastır, Zikirdir, İlimdir, Aşktır, Muhabbettir: Sünnettir (sav).. : yani Sır ancak Has bir Kulluktur!

Ağlamak ~ Madde - Mana ~ Tecelli - Sıfat

Allah'ın işine bak ki seni Yok gibi olan Düşünce, Duygu ile Tecrübe ediyor da senin hiç elinde olmadan gözünden Maddi olarak bir Su taşıp seller oluveriyor, Ağlıyorsun. Şimdi bu senin Öfkeye kapılıp yumruğunu oraya buraya savurman gibi de değildir. Şimdi bu "yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar" meselesi de değil : Belki Yok gibi olan Mana'dan Duygu'dan, Sıfat'dan, Var dedikleri Madde Zuhur ediyor, Hareket ediyor.

Zahir ~ Batın

Batınında ayrı zevkin, Zahirinde ayrı zevklerin.

Tesettür - Başörtüsü ~ Müslüman ~ Halk

Azıcık sakalın uzasın, Tesettüre gir Başörtüsü tak, hele ki Namaz kılmaya başla, yani Müslümanlık Zahirinde azıcık görünmeye başlasın, bak Nefs Köpeği nasıl hırlamaya başlıyor, Nefs Yılanı nasıl tıslamaya başlıyor. Muhakkak ki Allah zorluk dilemez ! Ama hele ki şu Ahir Zaman'da, ve Zahirde Müslüman bir Cemaatte yetişmiyorsan.. Hiç Kolay değil ! Şefkatli olmalısın ! Çoğu İnsan da bu yüzden Müslüman görünmez, Kalbi Hayatını düşündüğünden Zahirini feda eder; Şefkat'den de kaynaklanıyor bu ! Ama bu "Melamet" de değil ! Zaten bu durum Halk Hakk yolunda Cehd etmediği için var, bu Korkulara göre hareket ettikleri için Zahirde Müslüman olamıyor. "Yobaz oldun he!", "Biz Müslüman değil miyiz!", "Başımıza Alim mi kesildin!", "Çok değiştin!".. Daha neler neler.. Halbuki Kıyafeti ne Türk ne Müslüman Kıyafeti, Kendine Özgü filan da değil, yani Batılı görünmekten aynı rahatsızlığı duyamıyor, çünkü farkında bile değil ! Bunlar Kafirdir deme ! Tespihin elinde fazla döndüğünü görse Müslüman görünen de "Kafayı Yersin" demiyor mu ? Kafirim diyen ayrı dert, Müslümanım diyen ayrı dert ! Bunlar Sosyal Münasebetler, Halkla İlişkiler ; Sen Hakk için OL ! Hakk ile OL ! Nefs Kul olmadıkça derdi bitmez !

Rabta Şirk mi ! ~ Vesile ~ Tasavvuf

Allah Kur'an'ında bizZat Kendisi, Nebi, Resulleri ve Salih Kulları, Velileri ile bizlerin Kalplerini Rabtetmiyor mu ? Bizzat Allah onları Kur'an'ında bunca Zikrederek, bize Kendisine Yakınlık için, onları Vesile kılmıyor mu ? O'ndan ala Vesile eden, O'ndan ala Rabıta yapan mı var !

Zâtına Arif olmak

Zâtına Arif olmada hiçbir Kesinti yoktur.

Nur ~ Rüya - Hayal ~ En-Nur

"Işık" dediğin, hem maddi-dış alemde, hem "Hayal"de "Rüya"da da değil mi ? "En-Nûr" ! Hem Zahir'de hem Batın'da da türlü türlü Tecelliler ile "Nur" O aynı Nur değil mi ?

Tasavvuf ~ Şirk !

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de Kendini Fakirlerle Apaçık olarak Birlemiştir !

Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve -sadakaları alanın Allah olduğunu- ; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104)

Güzel bir söz ve mağfiret, arkasından eza gelen (başa kakılan) bir sadakadan daha hayırlıdır. -Allah Gani’dir-, Halîm’dir. (Bakara 263)

Ferdiyyet ~ Cemiyyet ~ Ümmet

Allah'ın "Cemiyyet"den gayesi "Ferdiyyet"dir; Ferdiyyet sahiplerinden oluşan Cemaattir ki zaten ilk Halkası Nebiler olan Ferdiyyet sahipleridir (as). "Muhakkak ki İbrahim bir ümmet idi.." (Nahl 120)

"Gözüme mi inanayım sana mı"

"Gözüme mi inanayım sana mı" derler ya; bu sözün hakikati aslında şöyledir: "Gözüne mi inanacaksın, Bana mı ?"

Nefs

Güneş'in doğup batması İnsan'ın Tabiatında Doğasındadır (Nefsinde); Hakikatinde doğup batma yoktur.

Şükür

O'na göre Şükredecek bahane araman dahi ayıp kalır ; Şükretmenin Kemali de 'her halde Hamd etmek' gibi "Halk"tan azade, Hakk'adır.

Ehl-i Beyt ~ Zikir

Ehl-i Beyt'i anmak gönlüne geldiğinde kendi kusurlarının aklına gelmesi şeytandandır; Sen onları anarken kendini değil Onların (as) Temizliğini dikkate al !

Işık Madde mi ~ Bigbang İlk Saniyeler ~ Bilim ~ Fizik - Metafizik

Şu Et Gözü eşyayı görmüyor, Işığı görüyor; Işık ise madde-cisim değil. Ses ve Isı da öyle; hele ki İç Sesi hiç düşünmezler. Ayrıca şunu belirtelim: Şu an ölçümlenerek sınırlar belirlenerek oluşturulmuş ve böylece sanki Mutlakmış gibi dayatılan Fiziksel Yasalar (Yani Batılı Modern Bilim) Bigbang'in ilk saniyelerine göre geçersizdir; bunun ne demek olduğunu anlıyamayan zaten Metafizik'den hiç anlamadığı gibi Mutlak zannettiği Bilimsel delillere dayanarak ileri sürdüğü tüm iddiaları da anlamsızlaşır.

Ehl-i Beyt Kimlerdir !

Muhammed Ali Fatma Hasan Hüseyin (as) sanki sadece Zürriyeten mi Ehl-i Beyt ki, bir de Manaen Ehl-i Beyt olmaktan Marifet gibi bu kadar dem vuruyorsun. Sen önce bi Onlara gönlünü dilini eğip bükmeden ver de, sonra Manaen Ehl-i Beyt olmaklığın yerinde olsun. Onlarsız hiçbir Mana, hiçbir Kemal yerini bulmaz. Bunca söyledikten sonra; belki farkında değilsindir diye şunu da hatırlatalım: Ali (kv) Peygamberler soyundandır.

Şeriat ~ Hakikat

"Tahiyyat" duasını Kalbinde bulursa, namazda kusurlu olmuş hiç bakmaz. "İhlas" duasını Kalbinde bulursa, namazda kusurlu olmuş hiç bakmaz. Ama tersi olursa, hiç mi hiç bakmaz.

Hadid 3 ~ Hu ~ Zahir - Batın O'dur ~ Tasavvuf

Yok idin, yok iken nasıl Zahir olasın; Zahir değildin ki, Batın Sen olasın. Misal, Konuşma özelliği sen'de Batın iken, nasıl görünür oldu ? Ya da, sen'i şimdi şu surette görünür kılan sen misin ki ? Ya, seni seslendiren kim ? Dahası, Zahir sen misin ki Batın sen olasın ?..

"Batın" O'dur, "Zahir" O'dur (Hadid 3).. Yani şu görünme ve görünmeme de yine O Zât'a ait.. O halde "görünme" O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez, "görünmeme" de O'ndan başkasına ve başkalarına nispet edilemez.. Ve demek ki görünme ve görünmeme ancak O Zât'a ait O'nun bazı Sıfatlarıymış.. O Zât'ın özellikleriymiş bunlar, başkasının ve başkalarının değilmiş.


Vech ~ Tasavvuf

O'na Yön tayin edebilir misin ?.. O halde "Her yöndedir" demek "Hiçbir yönde değildir" demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. O'na Mekan tayin edebilir misin ?.. O halde "Her yerdedir" demek "Hiçbir yerde değildir" demekten daha Makul ve Uygun olanıdır.. Zaten bunlar Kulun bir şey demesine kalmamıştır.. "Nereye dönerseniz Vech'i oradadır" (Bakara 115) , "Şah damarından daha yakın" (Kaf 16) .. Şimdi sen anlayışsızların itirazlarını ve lüzumsuz tartışmalarını, yani Fitne'yi bırak.. önce Sen Kulluk Ahlakını gözet de, kendi Nefsine Allah'ın Kelamını muhatab alıver.. Güya Kuran-CI-ların ahlaktan ve akıldan yoksun tartışmaları, Tasavvuf Ehline attıkları iftiraları, başka yüzden değil, Allah'ı bırakıp, kendi Nefislerini unutup, Hakk'ı değil Halk'ı muhatab almalarından kaynaklanıyor.. "Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler.." (Fussilet 54) Kuranı muhatab almak her zaman Allah'ı muhatab almak anlamına gelmez "..Allah’a sarılın.." (Hacc78)

Pozitivizm ~ Felsefe ~ Fıtrat

Batılı Bilim'in Yöntem'i-Metod'u İnsan'a Mutluluğu bir "Hap" şeklinde sunmak üzeredir. Fare'nin eline beynindeki Zevk bölgesini uyaran bir düğme verirler, Fare ona basa basa kendini öldürür. Halbuki Mutluluk (Huzur) İnsan Nefsinin ancak Fıtrat'a uygun hareket etmesi, Bütüncül olarak Hakikat Bilgisine ulaşabilmesiyle mümkündür (Mutmainne). Bunun gerçekleşmesi ise ne Bilim ne Felsefe (Akıl) ne de İnsani Yasalar (Yönetim Biçimleri) ile mümkün olmadığı özellikle çağımızda apaçık belli olmuştur.

Abdulaziz Bayındır ~ Tasavvuf - Şirk ~ Erdem Uygan ~ Yükselen Sözler ! ~ Mustafa İslamoğlu ~ Mehmet Okuyan ~ Caner Taslaman ~ Emre Dorman vb..

Abdülaziz bayındır'ın "Allah'ın bilmediği şeyler var" sözü şirk küfür iftira değil de tevili var ilmi var, fakat Tasavvuf Büyüklerinin sözlerinin tevili yok şirk küfür ve iftira ediyorlar, öyle mi !

Cübbemin altında.. - Enel Hakk ~ Tasavvuf ~ Şirk ~ Abdulaziz Bayındır

"Cübbemin altında benden başkası yok" yahut "Ben Ben'im" gibi sözler söylenmiş olduğunu hayal et.. Sonra abdulaziz bayındır'ın "Allah'ın bilmediği şeyler var" sözünü bunların yanına koy.. İyice düşün.. Hangisi doğru bu sözlerin ?.. Hangisi Şirk, Küfür ve Allah'a İftira ?.. İyi düşün !

Muhabbet ~ Rab ~ Kul

Kuluna Azabı dahi Muhabbet'den. Belası, Rızası, ancak Muhabbet'den.

Tasavvuf ~ Kemal

Hasan ile Hüseynin (as) Dedeleriyle (sav) Muhabbetleri, Hz Ali (kv) Efendimizin gayet esprili bir zat olması, Efendimizle arasındaki Muhabbeti düşün; Allah'ın Ehl-i Beytini bir düşün yani.. Anlamazsan, daha ötesinde ben derim ki, "Latife"nin kalktığı hiçbir Mertebe ve Makam yoktur. Bunun aksi bir haller durumlar, ancak kişinin kendine bir yükseklik vermeye çalışmasındandır, henüz kemale ulaşmamış olmasındandır. Ancak, Bidayette geçici bir süre gerekli olabilir.

Ateizm ~ Reenkarnasyon - Paralel Evrenler ~ Din

"..bunlar "doğru" tespitlerden kaynaklanan sorular değil; ama bir şeyler söyleyelim: Reenkarnasyon kabul edilmiyor zira sizin sözlerinize göre Reenkarnasyon olsa dahi bunun bir başlangıcı olacaktır (paralel evrenler gibi ne kadar çok olsa da hepsi aynı hükümde) o başlangıç ise mutlaka bu nispette yine çocukluk olacaktır; Size sorsak çocukluğunuz şu an ne kadar var ? Kaç yaşında acıyı hissetmeye başladınız ? Bir saat önceniz var mı ? Zalim(İnsanlar)ler verdikleri zararı asla telafi edemezler, Allah için bu böyle de değildir hiç yaşanmamış kılabileceği gibi üstüne hiç mutlu olunmadığı kadar mutlu edebilir.. gibi çok derin mevzular, derin gerçekler var.. Çok bildim dememeli ve kendini çok da masum bilmemeli.. Neticede Melekler dahi "niye kan dökecek bozgunculuk çıkarıcak bir varlık yaratıyorsun" diye itiraz etmişlerdi.. sonra secde ettiler.. Çocuk var çocuk var, Allah katında zaman tek bir şeydir.. ki buna göre de hüküm vermiyor.. iyi mi kötü mü olmuşuza dair güzel Duacı olmalı.. "Kader'e iman eden Keder'den Emin olur" (sav) buyrulmuş.. Bi de isyan acaba kime ve neyimize ? Kuran'da "Rabbimin rahmetinden ancak sapıtmışlar ümit keser" buyuruluyor.. Ümit kesmekden daha kötü bişey olabilir mi ? Yahut zihnimizdeki İyilik ne kadar bir iyilik acaba.. Mesela kötülüğe dahi izin verebilecek, varlık verecek kadar iyimiyiz ? Kendimizi ne sanıyoruz ? Alemlerin Rabbini ve İslam Dinini ne kadar iyi tanıyoruz ?.. İbadetimiz Muhabbetimiz ne durumda neye yüzümüz var nereden yüz buluyoruz ? gibi çok derin öyle gerçekçi sorulara-sorgulamalara yüksellmek lazım.."

Tasavvuf ~ Varlık ~ Yokluk ~ Vücud ~ Ruh

Şimdi sen ayaklarını hissetsen ellerin yoklukta kalır, ellerini düşünsen sırtın yoklukta kalır. "Sen" O'ndan bir Ruh olduğu için böylece hem yoksun hem varsın; Daha doğrusu: Özün olan Sen (Ruh) O'ndan olduğu için, bu yokluğun da varlığın da üstündeki Sırdansın. Keza O'nun Vücudu (Ruhu-Zâtı) hem Zihinsel Yokluğun hem Fiziksel varlığın Varlığıdır, onlara vücud olmaktadır. Hem o Yok'un hem o varlığın Varlığı işte O'nun O Vücududur; Sen'in Sırrın da işte O'nun Sırrından olduğundan, aynı gerçek-"lik" Sen'de de mevcud; ama O'nu Bilmezlik edersen, hem zihinsel yokluğa, hem bedensel (Fiziksel) varlığa, mahpus kalırsın. O ise Kendini Mutlak olarak Bildiğinden, O olduğundan, noksanlıktan Münezzehtir.

Selefiler ~ Kuran-CI-lar

"..şah damarından daha yakınız." (Kaf 16)

Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir. (Bakara 115)

Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından şüphe içindeler, öyle değil mi? O, herşeyi ihata etmiştir, öyle değil mi? (Fussilet 54)

O, evveldir ve ahirdir, zahirdir ve bâtındır. Ve O, herşeyi en iyi bilendir. (Hadid 3)

Kuran'da bunca sayısız Ayet Lafzı böylece dururken, gidip de Tasavvuf Ehlinin sözlerini doğru anlayamamak, illa ki yanlış anlamak, Şirk ile Küfür ile suçlamak, nasıl bir anlayışsızlık, nasıl bir insafsızlık, nasıl bir iftira ve büyüklenmedir ! Bu nasıl vicdan !

Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? (Nur 12)

Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Haşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz? (Nur 16)

"Siz hiç düşünmez misiniz ?" (Nahl 17)

"«Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır." (Nisa 94)

Tek ~ Bir ~ Birlik

Tek idi Bir olacağı yokdu; Bir oldu Birlik oldu tek tek, üflediği Ruhlarına.

Ruh ~ İnsan - İnsan-sı ~ Hayvan ~ Halife ~ Evrim

Hangi Bilal ? Köle Bilal mi ? Hangi Ömer ? Putperest Ömer mi ? Hangi Musa ? Firavun'un sarayındaki mi ? Yusuf hangi Yusuf ? Adem ? Meleklerin itiraz ettikleri mi ? Allah Katında Secde ettikleri mi ? Cennet'e koyulan mı ? Kovulan mı ? Halife olan mı ? Hayvan, hani ? "İnsan", İnsan-sı ? Hani ! Evrim mi ? Gelişim mi ? Hani ! Laf ağızdan kolay çıkıyor değil mi !

Melekler insanların yeryüzünde bozgunculuk edip kan dökeceğini nereden biliyorlardı ?.. ~ Ruh

Melekler bizim sureten yapıp edeceklerimiz hakkında bizden daha bilgiliydiler.. Lakin biz (Ruhlar) bu İnsan varlığının tam içinde öz olmamıza rağmen, biz bile onlar gibi düşünceler itirazlar içinde değil miyiz "İnsan"a karşı ?.. Bu en büyük bir Hakikat ve Sır anlıyana !.. Yani bunda anormal yahut şaşılacak bi durum yok.. Bir şeyin Öz değerini ve sonraki durumlarını o bilir.. Mesele: "Bu Aziz ve Hakim olan Allah'ın Takdiridir" diyebiliyor muyuz diyemiyor muyuz... İşin Sırrında Allah'ı görebiliyor muyuz göremiyor muyuz, gözümüzdeki gönlümüzdeki nedir..

Zaman

Sureten Zaman, atılmış ok gibidir; Zamanın geçmediği alemden.. O'nun için "Dönüş" diye ifade edilmiştir. İleride arama, oku kır.

"İlk İnsan" - "Adem ilk insan mı" ~ "İnsan-sı-lar" ~ "Ruh üflenmesi mecazidir" ~ "Her İnsan-Beşer O'ndan bir Ruh değildir" ~ "Evrim" ~ "Melekiyyet" vb Laflar..

"Adem (as) ilk insanmıydı", "İnsansılar", "Ruh üflenmesi mecazidir", "Her İnsan-Beşer O'ndan bir Ruh değildir", "Evrim" vb bu tip laflar, "Melekiyyet" makamından türeyen laflar, zanlardır. Hani Allah'ın Katında Melekler Adem'in (as) (İnsan'ın) sırrını göremediler, Ruh'u göremediler de, onun toprağına baktılar, Nefsine baktılar, İnsan'ı-Beşer'i Allah'a yakıştıramadılar ya ! İşte o haldesin de bu laflar o yüzden ! Allah iblis'e ve meleklere o topraktan gördüklerine, Ruhunu bilmediklerine, Secde etmelerini emretti de onlar itiraz ettiler ya ! Henüz o mertebenin lafları bunlar !

İnsansı ~ Evrim ~ Ruh ~ İnsan ~ Nefs ~ İmtihan

Kendi varlığındaki hayvan'a (Nefs) tahammülün yok, cihadın yok, nefsini görmüyorsun, mücahede etmemişsin; dışardakilerin varlığındaki hayvana hiç mi hiç tahammülün sabrın yok.. İmtihan olmamışsın ! İnsan'daki bu çelişkiye (!) ne kendi varlığında ne başka varlıklarda görmeye dahi dayanamıyor tahammül edemiyorsun.. Kendin hiç batmadın, indirilmedin güya, ayrıcalıklısın.. Sonra tabi uydurursun yok İnsansı, yok Evrim.. Adem ilk İnsan-Beşer değildi filan.. Ey Kardeş, bi önce bu çamura batmış İnsan'daki O Ruh'u tanı, O Ruhun sahibini gör şu Dünya'da.. Sonra O Ruh'un Sırrını, toprağa karışmayışını, Nefs nedir ne değildir..; hepsini de yerli yerince doğru dürüst anlar bilir görürsün..

Keramet ~ Mucize ~ İki ~ Gönül

Güneş horoz sesiyle doğar mı ? Keramet ne Musa'nın (as) asasında, ne Firavun'un küfründe.. İkiyi kaldır at ! Gönlündeki ne ise gözündeki de o.. Şimdi sen gönlündekine dikkat et gönlündekine !

Sanat ~ Din ~ Tasavvuf

Özellikle Sanatçılar çok iyi bilir: Bugün meydana getirdikleri ve çok beğendikleri bir Eserlerini yarın dönüp baktıklarında hoş bulmazlar beğenmezler, yeterli bulmazlar. Bu başlangıçta çok uzun zaman böyle gider. Sonra nihayet bir kemale ulaştıklarında artık geriye dönüp baktıkları eserleri onlara kötü gelmez, fakat yeni yaptıkları öncekilerden yine daha güzel olur; yani iyinin iyisi. İşte bu, Allah'ın Sırrından, Sıfatlarının Kemalinin nihayetsiz oluşundan, Yüceliğinin Sonsuzluğundan böyledir. Allah'ın hiçbir yaptığı kötü değildir, biz farklı nispetlere ve iyinin iyisine, güzelin daha güzeline göre onları "kötü" diye isimlendiririz. Yoksa her şey mükemmelin mükemmelin mükemmeline doğru sonsuza uzanır. Fakat bize göre Razı olup olmadığı işler ve bir Kıvam bir Kemal belirlemiştir ki Yaratılış-ımız mümkün olsun, hem Muhabbet gerçekleşsin hem bir Tatmin bulabilelim. Ahiret'teki durum Akılla izah edilecek bir durum olmadığı için söz edemiyoruz: 

“Ben salih kullarıma öyle nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de bir beşerin hatırına gelmiştir” Hadis-i kudsî

Bizim âyetlerimize ancak o kimseler iman eder ki, o âyetlerle kendilerine öğüt verildiğinde hiç büyüklenmeksizin secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.

Yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar.

Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez.
Secde 15-19

"Allah her sanatçıyı ve sanatını (birlikte) yaratmıştır." (sav)

Hiçbir şey yoktur ki onun hazineleri bizim indîmizde olmasın. Biz onu gereken ölçüsüyle inzâl ederiz. Hicr 21

Vech ~ Tasavvuf

Sen'in Yüz'ün değişmez, Sabit'dir, İfadeler olan Suretleri değişir: Gülen Surat, Hüzünlü Sur-e-t.. Yüzünde görünen bu İfadeler Suretler, görünmeyen Sıfatlar'dandır, bu Suretleri, görünmeyen o Sıfatlar görünür kılar. Vech'in ise aynı kalır. Neticede "Sen" görünmezsin ne de "Sıfatlar"ın görünür; bunlar Suretinde, Yüzünde görünen, Geçici Suretlerdir; Zât'ın ise Sabit'dir. Sen'i nerden tanırsın ? Zâtından-Vechinden mi ? Sıfatlarından mı, Suretlerinden mi ? Tanıyacak bir Zât lazım. Keza Sen'in Suret olmıyan bir Vech'in var ki, diğer hepsi de Sen'i Tanıman içindir; yahut O'nu mu desem ! O'na göre Sen ve başkaları Suretler gibidir muhakkak; ama Kendini-Nefsini bilmezsen, Zâtını nasıl bilebilirsin !.. Zâtını Zâtında ara, Sıfatını Sıfatında, Nefsini Nefsinde..; Yoksa bu Suretlerden Vechini bulamazsın; nereye dönsen, bulamazsın bulunmazsın.. Bulursan Vecd olur, Vech olur, o vakit Suretten de tanır bilirsin, Sıfattan da, Nefisden de.. Körün lafına bakma, O görülmez Zât'ı görürsün, O görülmez Vech'i görürsün !

Dert

Kalbinde Derd'i olacak ki O Derman seni bulsun. Dert nedir bilmedin ki Derman arayıp bulasın.

Atatürk ~ Laiklik

Peygamberin karikatürünü yaptırmazken, atatürkün putu bile yapılmış..

Laflarıma dikkat edersen kötüce bişey söylemedim.. Heykel elbette Put değildir de Put haline getirilen bir "İnsan"dır ve o insan öyle tek başına bir iş yapıcak güçte yeryüzünde ne bir Tanrı ne de Peygamberdir.. Abartmamak lazım, bence heykel bu anlamda puttur.. Bu ülke onbinlerce müslüman şehidin eseri iken adları anılmaz, dinleri atatürk maskesi putu gölgesinde hor gürülür oldu.. Yani atatürk diye öle memleketi tek başına kurtaran bi tanrı yok.. Ayrıca şapka inkılabı gibi abuk sabuk ne idüğü belirsiz komik inkılaplar sadece atatürk tarafından yapılmamış, osmanlı zamanında da fes ve kılık kıyafet kanunları inkılapları yapılmış yine kafalar kesilmiştir.. Afedersin hem benim kalbim temiz kılık kıyafetle olmaz de hem de kılık kıyafetle inkılap yap kafa kes, yemezler uyumayalım ! Zalim zalimdir isterse babam olsun.. Biz bu ülkeyi onbinlerce şehidin o mübarek imanıyla kurtardık, şapka inkılabı dil inkılabı gibi komik abuk sabuk inkılaplar ile de şu an o imandan uzaklaşmış atalarımızdan uzaklaşmış olduk.. Abuk sabuk bi modern dünya özentiliğinden ibaret ! Abartmıyalım uyumayalım ! Şimdi o modernliğin getirdiği imansızlık yüzünden dünya ileri gitmedi, betonlar içine kapitalizm içine sıkıştı, dinsiz ahlaksız kıyafeti modernlik zanneden, götünü başını göstermeyi hürriyet zanneden asalaklar olduk ! Uyumayalım ! Söz uzar, ben mimar sinan resim bölümü okudum elektronik müzik yapıyorum ve dindarım, sanat nedir modernlik nedir din nedir gayet iyi biliyorum, kötü niyetli konuşmuyorum sadece horultuya ve beylik laflara tahammülüm yok..

Burada şehid hükmünde bin tane tekke zaviyeyi geri kafalılık say, sonra git ankaradaki türbede bi deftere türkiyenin durumunu haber ver, atam atam diye seslen, saygı duruşu yap.. al sana modernlik !..

Tasavvuf ~ Felsefe

Tasavvuf Ehlinden bazıları Felsefe'yi ve Felsefe Terimlerini ancak aklıyla anlayabilen Halk'a ve Felsefecilere, bazı Özel Hakikatleri anlatmakta kolaylaştırmak ve ilgilerini toplayıp yönlendirmek için, sadece bir Yöntem olarak kullanmıştır. Bunun dışına çıkan bir başka Hal ve öykünme varsa, o kişi ya Tasavvuf Ehli değildir ya da Cahildir.

İnsan Bilinci ~ İnsan ~ Nefs-Doğa ~ Fıtrat-Yaratılış ~ Evrim Teorisi ~ Eşref-i Mahlukat ~ Ahlak ~ Felsefe ~ Din - Tasavvuf

Kendi Düşüncenden dahi olsa, harhangi bir fikrin Olumsuzlanması İnsan Bilincinin kanıtıdır. Eğer olumsuzlama Bilinçli görünmüyorsa Nefs'tendir, yani İnsanın Hayvansal Doğasından..; Kıskançlık-Hased ve Yaltaklanma, Hırs vb gibi.. Bu iki birbirine zıt durum ise İnsan Fıtratının Varlığının Kanıtıdır. Bu "durum"un reddedilmesi olumsuzlanması Akli yönden "Çelişki"ye benzediği içindir.. Kamil İnsan Fikir Üreten, Düşünen olmasa dahi, Nefsine (Ego) - Hayvansal Doğasına karşı çıkabilir durumdadır; Yani "İnsan" mükemmel olmasa da herhalükarda Bilinçlidir. Biz Evrim Teori'sinin ve özellikle Tarihselciliğinin İnsan'lara sanki Mutlakmış gibi dayatılmasını olumsuzluyoruz; dinî bağnazlık ne ise bizim için Evrim Tarihselciliğinin mutlak gerçek tarihmiş gibi dayatılması da aynı öyledir. Evrim Teorisinin kendisinin "Mutlak" Gerçek gibi sunulması ve dayatılmasını ise şimdilik, birbirleriyle ihtilaf içinde olan Evrimci Bilim Adamlarına bırakıyoruz. Sözümüze dönersek; Adem'den (as) sonra İnsan ne kadar hayvanlaşmış ve şeytanileşmiş olursa olsun söz ettiğimiz Asli Fıtratını Yaratılışını hiçbir zaman kaybetmemiştir, kaybetmeyecektir. Hatta, İnsan'ın Suret'i ve Delisi dahi Özel bir konumdadır, Sırrında, Eşref-i Mahlukattır.. "Ahlak", Nefsine, Hayvansal "Doğa"sına uymamak ve Bilinçli olmakla derecelenebilir. Bu sözlerimizde Hayvanların aşağılanması söz konusu değildir çünkü onlar Fıtratlarından çıkmazlar; - "İstisna", her alanda ve durumda mümkündür- Bazı İnsanların hayvandan aşağı düşmeleri yaratılış gayelerinin dışına çıkmalarıdır; bütün anlamlarıyla Ahlaksızlaşmasıdır. Nefsini bilen Rabbini ( Ve Aşkın İlah'ı ) Bilir; Kendini tanımayan "İnsan" asla Kamil olamaz.

Felsefe ~ Makulat-Mahsusat ~ Tasavvuf ~ Alem ~ Varlık ~ Vahdet-i Vücud

Özellikle "Felsefeci"ler, Varlığı sırf "Düşünsel" yolla Müşahede ettikleri, araç olarak sırf Sınırlı olan Akıllarını kabul ettikleri için "Makulat" - "Mahsusat" gibi kategorize etmiş bölümlere (İkiye) ayırmış, bunu bir "Marifet" kabul etmişlerdir. "Dış Alem'de Sanat yoktur".. "Merhamet dış Alemde yoktur".. ; "Zihinsel Varlıklardır".. gibi sözler söylemeleri bundan kaynaklanır. Halbuki "Marifet" İnsan'ın iç dünyası ile dış dünyayı ayırmakta değil ortadaki "Mükemmel Uyumu" farketmekte olabilir.. "Allah" İnsanlara "Şahdamarları"ndan Yakın ve Tek-Bir olandır; "Alem" sırf bir "İsim"den ibarettir: "Varlık" değildir.. Daha ötesinde ve nihayetinde ise: "Marifet", "Marifetullah"tadır: yani Tek ve Bir olan Allah'ın Varlığını Müşahede edebilmek, Alem'i bilmek ve "İkilemek" değil, Varlığı Birlemektir !..

Müşahede ~ Suret ~ Vech ~ Tecelli

Mümin için Cima olan, İbadet olan, Kafir için Zina ve Haram'dır. Kuluna her şey yerli yerincedir; Kafir ise ne Rabbinin ne Nimetinin ne de kendinin yerini ve Kıymetini bilebilir. Bundan mada Arif için Müşahedesine engel hiçbir Suret ve Mânâ yok iken, Müşrik ve Kafir için O'nun Vechine her şey Perde'dir. Suret'de Müşahede türlü türlü mertebe mertebedir, Edebini Allah Kuluna muhakkak ki öğretir. Müşahede aynı Suret'den bazen İbret, İşaret, Haşyet, Heybet, Latife, Sanat, Muhabbet.., Celalî ve Cemalî olabilir; sırf Mânâ olabilirken, sırf Zâtî Müşahede olabilir. Suret kimi zaman belli bir alanda, sınırlı yani Suret'in (Nur'un) suretleri olabilirken, bazen bütün bu Suret'in ta kendisi görülebilir; mesela bu yazıda harflerin değil mânâ'nın okunması veya harflerin değil mürekkebin görülmesi gibi. Allah Latif ve Habir'dir, pek yüce'dir.