Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Tasavvuf

Daha Efendimiz'e Efendimiz deyişimizin Kulluk'ta olduğunu anlıyamıyan adama, Tasavvuf'dan ne anlatabilirsin ki ? Ona Allah'tan Hidayet dilemekten başka ne yapılabilir, ne denebilir..

Muhabbet / Kulluk

Olur ki kediyi köpeği kuşu Rablerine karşı senden Muhabbetli bulursun da Kulluğundan utanırsın.

Muhabbet

Neden sıkılmışsın ? Allah yokmuş gibi vakit geçirmişsindir, gibi düşünmüşsündür. Sana senden yakın iken, sen O yokmuş gibi, hayıflanmışsındır. Kafire bile hüsnü zan et, uçan kuşun duacısı ol. Yoksa Rabbin'e Dua etmeni gerektirmeyen küçük bir iş mi var, gereksiz bir iş mi var O'na ait ? Dargınlık mı var yoksa arada ! Dua, Muhabbet'tendir.

Kayıt

Kayıtlarsan, Kayıtlanırsın.

Dünya

Telefondan duyduğun sesle, yüzyüze konuştuğunda duyduğun Ses aynı mı.. Aynı Ses ama, kısıtlı bir Frekans aralığını duyuyorsun. İşte Ahiret Hayatı yanında Dünya hayatının Misali budur. Şimdi sen Dünya Hayatını bir şey zannediyorsun..
"..Muhakkak ki ahiret yurdu, elbette o gerçek hayattır. Keşke bilselerdi."
Ankebut 64

Tasavvuf / Yokluk

Yokluğun sözünden geçip, Hakikatine özünde Erersen, görülmemiş bir Merhamet görürsün, Merhamet'in Zâtını görürsün.

Siyaset

Siyaset yaparsan Muhabbet'den Mahrumdur, Mahrum kalırsın; Siyaset yapma, her daim Muhabbetli olmaya bak.

Mucize / Hakk

Mucize Hakk'ın Hakikatlerinden biridir. Ona her İman eden Hakk'tan kaçıyor demek olmaz.

Selman / Ehl-i Beyt

Her Mümin Ashab'tandır; Selman Ehl-i Beyt'dendir.

Allah yerlerin göklerin Nur'udur. Hâşâ, orada bulunmasıyla değil..

Allah yerlerin göklerin Nur'udur. Hâşâ, orada bulunmasıyla değil. Sen bir Mekan'da Eşya'da Nursuzluk görüyorsan, bu en azından O'na O'nsuz bakıyorsun demektir. O'na bakmıyorsun, yüz çevirişlerin çoğalmış, demektir.. Demek ki her mekan aynı olmadığı gibi, her görüş de aynı değil !

İnsan'ın Özü değil, Nefs'i Kafir'dir..

İnsan'ın Özü değil, Nefs'i Kafir'dir. Allah'dan bir Ruh'tur da o Nefsine uyar, kendini zayi eder. Böyledir, Allah senin kendini Kafir saymanla, Kafirlerdenim demenle, seni kafir saymaz, ziyan sözüne bakıp da seni zayi etmez. Çok bildim deyip de ona göre kalbinin bilgisinden yüz çevirme, haddini aşma. Sonra Ümitsizliğe düşersin de kendi kendine zulmedersin.

Tefekkür

Neden İkizler az da farklılar çok ?.. Neden farklılar çok da İkizler az ?.. Allah her birimizi farklı farklı, bazılarımızı da İkizler olarak yaratıp göstermekle, kendisi hakkında bir Bilgi vermiş olmuyor mu ?

Zan / Edep

Sezdiğin yüz şeyden biri doğru çıksa yüzünde de doğru çıkmış sayarken, bir tane yanlış çıksa Zannında Edep etmeye yanaşmazsın. Halbuki Allah'a karşı Edep seni Allah'a bağlayıp hür kılarken, sezgilerin zanların seni nefsinle ve halkla düğümlemektedir.

Vesvese / Muhabbet

Vesvesede Şeytan'ın niyeti neydi, senin akibetin ne oldu ? Vesveseyi sen Muhabbet Dürtüşü bil. Büyükler demişler ya, Zina ile Cima surette aynı ama, hakikatte farklı diye.

Kulluk

Bütün Afrikayı doyurup ihya edip, dünyadaki bütün Müslümanları Zulümden kurtarıp, bütün Kafirlerin de Hidayetine Vesile olduğun günün Sabah'ı bir Vakitçik kılmasan... En büyük problemi o zaman çıkarırım..

Fâtıma Zehrâ

A cânım; Fâtıma gibi gitmek vardı bu dünyadan.

Ehl-i Beyt

Mesele her zaman Gönül Meselesidir. Hak Hukuk Miras Adalet meselesi her zaman sonra gelir. İnsanlar hak hukuk adalet konusunu çok iyi bilirler.. Gönül Hakkını ise yalnız Allah Bilir; Allah görür, Allah ödeyebilir. Mesele İlim ise onu da yine Ehli Bilir. Allah Gönlü Kırıklarla beraberdir.. Hz Peygamber'in (sav) bir Miras'ı yoktur; çünkü O'na verileni Allah Gönülden vermiştir. Gönülden verilen şey, bu Dünya Hesabına gelmez, bu Dünya onu hak hukuk adalet bakımından tartamaz; onun için ki Gönül işleri hep Ahir'e kalır.

Tasavvuf / Yokluk - Hiçlik

Madem ki Rabbin Mutlak Zengin'dir, o halde Sen nefsinden geç de, Fakirlik etme; "Nerede ise fakirlik, küfre denk olacaktı" (sav) sözünü güzel anla !

Tespih / Zikir

Yaşam'da Nihayet, Varlıkların Tespihinde Cenab-ı Zât'ı Duyma-Müşahede'sidir.

İman

İman bir Kabül'dür; Dürüstlük'tür, Vefa'dır, Teslimiyet'tir.

Allah Kuluna Yetmez mi..

Kuşkusuz ki Zuhuruna perde olacak hiçbir şey yoktur Allahım; Sen Kuluna Yetersin.

Vedud ~ Sâni

Günbatımında mavi gökyüzünde pembe olan bulutlar Rabbimin Vedud İsmine benzer. Sevgisinden Sanat yapan O Allah ne Yüce ne Güzeldir.

Tasavvuf

Tasavvuf'a düşman olan, Hakikatlerin açılmasını istemeyen, bil ki Hakk'tan, Hakikatlerinden korkuyordur; yani, Nefsi ile Cihad etmekten, Canını Allah'a Teslim etmekten, O'na Kurban olmaktan korkuyordur.

Muhabbet

Bir Müslümanın kafası bozukken diğerinin onu Muhabbete zorlaması her zaman iyi uygun olmaz. Ancak Mümin de şöyle bilmelidir ki, Tebessüm kendisine Farz kılınmış.. ve unutmamalıdır ki Cenabı Hakk onu ömrü sonuna kadar Muhabbete zorlıyacak, açılana kadar daraltacak.

Aşk / Muhabbet

Yüce Allah senden Muhabbet bekler.. Aşk bekler.. Tevazu Yokluk filan bunları geçiceksin.. Hele ki bir kimse O'nu Aşık zannedip de küçümsediğinde, sonuç hiç hoş olmayacaktır onun için..

Aşk

Bir Aşıkından Maşuku sana seslenirse, üstüne alınıp "Ha!" deyip de Halt yeme ! Ya Aşık ol da anla, ya da ne halt yersen ye eşek gibi anırma !

Önderlik

Bir Cemaate lider olmayı bırak; Müminlere önder olmaya bak.

Ruh / Kendi Ruhumdan Üfledim / İlla Allah

Öz'de, yani Ruhunda, Ruhuna Malikiyet söz konusu değildir; çünkü onun varlığında azalıp çoğalma, yitme olmaz, yani kendi kendinin varlığını sürdürmekte değilsin, O sadece, sırf Var'dır: "Kendi Ruhumdan Üfledim" !... Senin bu anlamda sorumluluğun Sıfatlar'a karşı ve Nefs'dedir ki bu Malikiyet, içte veya dış'a yönelik, İrade bile olsa, Allah'a Sığınmak demektir. Sen, Zahir'de Batın'da, Zâtında, Allah'da olduğunu bil, Gönlünden gelen "İlla Allah" kelimesine kulak ver ! İşte Benliğinin bağışı o zaman Vehhab olan Allah'dan gerçek ve sınırsız bir bağış olur !

Halk içinde Hak ile olmak

Her şeyden kesilip Nefs ile başbaşa kalmadan, Halvet olmadan, Halk içinde Hak ile olmak Menzilinden bahsediyor, bir de bu yolla Övünüyorsun ya kardeşim.. İyi Halt yiyor, Hata ediyorsun kardeşim !

Kehf Suresi Sırrından..

Kehf Suresinde Yüceler Yücesi Rabbimiz, 'Allah çocuk edindi' diyen Hristiyan ve Yahudileri bu Övgülerinden Reddeşinden sonra, sırasıyla:

Kendilerinden ümit kesilmiş Rezil bir Halkın Şerrinden kendilerini Mağaraya Sığındırıp koruduğu, böylece Kendi Rahmetini üzerlerine Yaydığı bazı "Gençlerden" ( Allah'ın Selamı onlara olsun ) ,

İki Bahçe Sahibinden; Birisi İmanına yaraşır bir Gönle sahip, Mütevazi bir Kul, diğeri ise malı mülküyle ona Kibirlenen, hatta Ahireti inkar ettiği halde Rabbi ile Şımaracak kadar haddi aşmış bir Zengin'den.. ,

Sonra, Yeryüzüne İndirilerek Halife kılınmadan önce Meleklere ve Cin'e, Âdem Safiyullah'a (as) Secde etmelerini Emredişinden.. ,

Sonra, bir Peygamber olan Musa'nın (as) Allah'ın kendisine katından İlim ve Rahmet verdiği bir Kuluna Tâbi oluşundan ve onun Marifetinden.. ,

Son olarak da Vahyederek Hükümdar kıldığı Kulu Zülkarneyn'den (as) bahsetmekte..

Onları Övmektedir..

Allah En İyisini Bilir !...

Bir-lik / Fiil / Tecelli

Olduğu için görünmüyor, göründüğü için oluyor.

Ben'i Unutma..

Zat, Sıfatlar, ve Tecellileri.. Sanatçı, Sanat, ve Eserleri.. Sanatçı derken Sıfatın Zâta Nispeti var, Eser'e değil.. Sen'de Sanat yok, Sıfat var ama Malikiyet yok, Eser yok.. Sanatçı değilsin ama Zât'ın var.. Sen, sırf Ruh'sun.. Sanatçı Ben'im.. Eserlerime Benim Övgüm ile bak.. Ben Sıfatımla ve Ruhumla, Zât'ım.. Ben'den bir Ruh'sun.. Sen bir Bıçaksın.. Zarar ve Fayda Kaydın Bende.. Sen ne Çirkin olabilirsin ne de Güzel.. Sen'de ne Yerilecek bir şey var ne Övülecek bir şey.. Nefsin, Ben'im Eserimdir.. Ruhun ise Özümden.. Ruhumda hepsinden Münezzeh olarak, her Sıfatımda ve Eserimde Övgüye Layıkım.. Ben'den Kaçarak Ben'i bulursun.. Benimle ilgili olmaz isen, bu senin Nefsindir.. Seni Sonsuz Azabıma sokarım.. Zâtımda Zıtlık yok.. Ben, hem Ruhum.. hem de sana göre Güzel ve Çirkin Sıfatlarım vardır.. Sen ise Güzel değil Çirkin bile olamazsın.. Bağışım ile Özünü Özümden, Ruhumdan meydana getirdim.. Hiçbir Eserimle Kayıtlanmazsın.. Ama Benim Sıfatlarım öyledir ki seni Kayıtlarım.. Ben'den başka İlah yok.. Sıfatları olan yok.. Ve Sen beni her Eserimde Tecellimde Sıfatımda Muhakkak Översin.. Ben Güzel Kötüyüm.. En Güzel İyiyim.. Asla Zulmedici olmam.. Eserimden kaç.. Ruhuna, yani Senin sırrın olduğum Varlığına Benim Sıfatlarım ile kaçırırım Seni.. Bana kaçırırım seni.. Seni Bana yakınlaştırırım.. Sıfatımla Zatımı Sevdiririm.. Yoksa Ben Sevilecek ya da Sevilmeyecek değilim.. Kayıtlanmam.. Bana her yönden Muhtaçsın.. Seni Mutlaka Sevgili ve Güzel isterim.. Çünkü Seni Güzelliğim Eseri olarak Yarattım.. Sen ise Ruhun ile Ateşimden bile Kayıtsızsın.. Sevemezsin Beni.. Tanıyamazsın Beni.. Sevdiğin ve Övdüğün.. Korktuğun ve Kaçtığın Benim.. Yine de Azabımdan sakınıyorum Seni.. Sana en Yakın Benim.. Tecellilerim içinde En Büyük Benim.. Ben'i Unutma..

Tasavvuf / Yokluk - Mahviyet - Tevazu

Allah Güzel Sen Çirkinsin he ! Vay başıma Mahviyete bak ! Allah Güzel de, Seni Çirkin yaptı he ! Vah vah Hamd'e bak ! Allah İyi de Sen Kötü he ! Vay Sen ne konuştuğunu biliyor musun acaba vay ?! Sana düşmeyeni anlar isen Sözü duy Beka bul, Varlık bul ! Sen Yokluk filan görmemişsin ! En Mütevazi, en Kul, en Cömert, O ! Sen Çirkin görmemişsin ! En Güzel Çirkin O !

Ehl-i Beyt / (Estağfirullah ) Bela / Fitne

Ahir Zamanın Ahmak Avanak Müslüman geçineni ! Hasan Hüseyin'den daha Ahlaklı kimse yeryüzüne gelmemişken Zulüm Bela onları buldu ! Sen ise Dünyadan haberin yok, karnın tok kıçın semiz ! Kardeşlerinin gördüğü Zulmü sırf Din'de geri kalmaya 'yeterli Ahlak'a sahibi olmama'ya bağla ! Çok Ahlaklı Pervasız Öküz seni ! Aman sen her yeri Kerbela görme ! Ehli Beyt için ağlama, Haram'dır sana ! Ali'nin Faziletini zikretme Fitne'dir sana ! Öylece Öküz geldin Yezid git, geri kalma ileri git Pezevenk seni ! Allah'tan Haberi olmayan o Ahlakın batsın senin !

Tasavvuf / Yokluk / Zaman

Dün nerede ? Yok oldu gitti.. Yarın da onun gibi Yoklukta.. Ölenler de geçmişte bi yerde değil, Ruhları, şu An'da, başka Alem'de.. Yani ne yok ? Senin zaman dediğin yok.. Yok olduğu halde, Hatırlıyorsun.. Biliyorsun hani.. İkisi de yok da, Geleceği niye bimiyor, hatırlamıyorsun; çünkü Tecelli şu An'da.. Ama hepsi yokda ise şu An nasıl var ? Çünkü olacak olanı gerçekleştiren, senin yetişemediğin bir An'da Mevcut olan Allah var.. Aslında yukarıda izah ettiğimiz gibi Zamansızlıkta da,.. biz An'da diyelim.. Çünkü Tecellide bu cihetle O'nun bir İsmi Ed-Dehr'dir.. Senin zihnindeki Zaman dediğin ise senin zihninde O'na yetişmeye çalışıyor.. Olan, hepsi de nasıl olması gerekiyorsa öyle O'ndan Işıyor.. O'ndan Var, Var-lık oluyor.. Ve her açıdan hepsi de şu An'da, O'na O'nun Tecellisine mağlup, muhtaç..

Cehennem

Kafir, o büyük muhteşem sarayda, onca kapı içinde, Padişah'a çıkmıyan bir kapı bulunduğunu vehmetti.. Ve o kapıyı, kısa zaman içinde, vehmettiği surette buldu da.. Bulduğu o bir kapı da Cehennem'e açılıyor idi.

Yok-Yokluk / Var-Varlık

Uyuduğunda uykunda Yok olduğun gibi yaratılmadan, doğmadan önce Yok idin. Allah var idi ki yaratıldın ve her gün uyandırıyor var ediyor.
Bir de yine muhtaç olmamız yönünden yokluğumuz, var edilmemiz var.. Onu da yine Rabbimiz her an muhtaçlıklarımızı gidererek asıl varın varlığın O olduğunu bize gösteriyor..
O'na iki yönden de muhtacız.. İki yönden de bize düşen yokluk, O ise bize her yönden Varlık..

Sinelerin Özünü Bilendir..

Düşünenin Duyanı, Gücü Kuvvetidir. Sinelerin Özünü Bilendir.

Ali

O'ndan söz etme Hakkı var ya "Hakikat": ancak Ali'dir Ali ! O Hakkı, Hakikati örtmede, putperest gibi Kafir olma putperest !

Allah (cc)

Alemdeki her bir şey, Mana'ları taşıyan Harfler gibidir senin için. O Harflerin çeşitli şekillerde bir araya getirilişlerinden ise Kelimeler olmaktadır. Bir Sultânı savaş meydanında gördüğünde ondan ürkebilirsin; halbuki O, Tahtında otururken Heybetine Yüceliğine Asaletine Hayran olduğun, Cemalini seyretmeye doyamadığın aynı Padişahtır. Eğer bilirsen O'nun Zulümle olan bu savaşından doğan Kahır ve Adalet seni Ürkütmesin; O'ndan ancak Yücelik ve Güzellik, her durumda senin için Mutlak Bir Güç Kuvvet doğar. Teşpihte hata olmaz: işte O Hakktır ! O sana Kendisini her yönden ve her an göstermek, kazandırmak isterken, sen O'ndan kaçmakla aynı Zulme benzersin ! O sana her şeyi ile Muhabbet ederken sen O'nun Muhabbetinden kaçarak O'nu Arzular, böylece Sevgiliye Fazla Naz edersin ! 'Neden' deme; O, ve O'ndan ! Bu Harfler ki O'nu anlamakta yetersiz kalıyor ! Kelimeler, Manalar dahi O'ndan kaçmakta !

Yokluk / Tasavvuf

Dil'de Yokluk, Dil'de İman Dil'de Zikir gibidir; Allah Kabul eder. Mahrumiyeti Hakikaten yaşamış İnsanın ise böyle kayıtlanması olmaz; 'Ne kadar Varlık gösteriyor', 'Benlik yapıyor' deseler de Yoktur, Dildedir ! Marifetindedir ! Allah onu, O Allah'ı bilir; gerisi zenginin malı züğürdün çenesini yorar !

Gereksiz Tevazu

Gereksiz Tevazu sahibinin, muhakkak Muhabbet'de Sevgi'de noksanı vardır. Sevgiyle Övgü'yü de karıştırır.

Övme-Övülme / Fena-Beka

İnsanlar seni hakkıyla övemez, çünkü değerlendiremez; yani herhalükarda Yalandan Övgü olur o. Ve överse kendisi için Över, yani kendisini Över. Sevgide de bu böyledir. Kimisi de vardır ki hiçbir çıkarı olmaksızın hem Sever ve hem de Över. Ama yine seni her açıdan bilemez, değerlendiremez. Allah senin değerini bilir, hem de Övebilir; çünkü gerçekten Övünmesi olur bu. Çünkü O Hamid'dir; herhalükarda Övme Övülme O'na dönmektedir ! Böylece de Hakkıyla Övebilir, yani Övünebilir. Sen bu sözleri Makam-ı Mahmud'a topla ! Ve Âli olan Ali'nin şu Nasihatlerini de aklına, gönlüne rapt et.. Çünkü Övme-Övülme Kulluğun gereği ve Allah'ı Övmektir; Kullukta yalandan Övgünün yeri olmadığı gibi gereksiz (yalandan) Tevazunun da yeri yoktur ! Hakkıyla her şey vardır ! :


"Kişiyi hak ettiğinden çok övmek riyadır, layık olduğundan daha az övmek ise, ya acizlikten ya da hasettendir."


"...Sonra herkesin denenen, bilinen derecesini tanı, birinin çektiği zahmeti başkasına maletme, onun yerine başkasını övme. Herkese noksansız olarak hakkını ver, herkesin hakkını tanı. Birisinin büyük oluşu yaptığı başardığı küçük bir işse, büyük görmene, gene birinin yaptığı iş büyükse, fakat kendisi düşkünse o işi küçük görmene sebep olmasın..."


Ali (kv)


Fena da Hakkıyla, Beka da !