Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

“Allah’ı anış suyuna dal, nefesini tut...

“Allah’ı anış suyuna dal, nefesini tut;
sabret de eski düşüncelerden, vesveselerden kurtul!
Allah’ı anışının makbul olması O’nun rahmetindedir. ”

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Seni aramam için beni uzağa attın...

Seni aramam için beni uzağa attın
Alemi benim, beni kendin için yarattın

Necip Fazıl Kısakürek (k.s.)

İma / Bilmemezlik / Hiç / Mırıldanmak / Hakk (Devam)

Yaratmak kelimesi uzak geliyorsa, Var Yok kelimelerle değerlendir Gerçeği. Kelimeler uzak geliyorsa, kelimesiz gör Gerçeği. Kelimesiz isen, neyi neyle örtüp neyi neyle açığa çıkartacağını mırıldanmaktasın ? İma etmiyorsun da, o halde Ne Mırıldanmaktasın ? İma da etmiyorsan, Hiç ne ? Hakk'ı (Gerçeği) Bilmiyormuşsun da Biliyormuşsun ? Mırıldanmalarına bak, Gerçek (Hakk) karşısında neredeler, hani ?

Sanat / Din (Devam)

Ne zaman bi Resim yapsam veya Müzik, gerçekten aslında hiç bir şey oluşturamadığıma Şahit oluyorum. Ne bu Yeteneği ne bu Elleri ne o Duyguları ve böyle gider bu. Ve Benim yaptığımı zannetiğim o Sanat'dan ne zaman başımı kaldirsam Hazırının ve Mükemmelinin içinde buluyorum. Uyuduğumda Rüyalarda Şahit olduğum Hakk da bu, Uyandığımda Şahit olduğum Hakk da bu, Hayal ettiğim de ki Hakk da bu. Ve Ben ancak bu Hakk sayesinde Sanatçı ismi alıyorum. Ve hepimiz de öylece, öyle Hakk bir Sanatçı'nın Eseriyiz ki O'na dönmüşüz Dil'e geliyoruz.

Başka bir İlah'ı olan varsa rica ediyorum izah etsin bana.


" Yoksa onların Allah'tan başka bir ilahları mı var ?..."

Tur 43

"...Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır."

Tur 43

"...Ruhunu şarkılarla beslemekten uzak dur
Zat'ın zat deryasına dal da
Gözlere açılmamış sırları gör
Ayrıca sırlar belirsizce gözükür
Manaların ruhlarıyla gizlenmiş olarak..."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

"...Ruhunu şarkılarla beslemekten uzak dur..."

Yoksa onlar Yobazlık olarak mı görüyor bunu ?

Zat Ehli olmayan ne Hakikati anlamıştır ne Şeriatı anlamıştır. Ne Gizli yi ne de Gizli nin gizlisini. Hatta daha bu manada ne kelime varsa.. Yol'da, ikisi aleyhine, veya sadece biri lehine, burun kıvıran görürsen, bil ki onun hiçbirşeyden haberi olmamıştır. Hatta Allah'ı o kişi veya kişiler veya şey ve şeyler olarak veya onlarda görmüş olsan bile.

Ve sen, Müşriklere de, Putlarına da Küfür etme. Hatta yapabiliyorsan Sev. Çünkü onlar aslında ne Put'dur, ne Müşrik'tir. Allah'ın Yonttuğu Taş, Toprak'dır onlar ! Bakarsın Ömer gibi Nehir Irmak fışkırır içlerinde. Hem Dışlarında İçlerinde sen Neyi onlarda arıyorsun ? İlmin varsa, gel O'nu O'nda bul !

“Eğer namaz kılan kimse (namazında) kiminle münacat ettiğini bilseydi, ondan/namazdan hiç ayrılmazdı”

“ Namaz kılan kimse için üç haslet vardır:

- Gök yüzünden başının ortasına kadar hayır, iyilik serpilir.

- Ayaklarının yanından gök yüzüne kadar melekler onu kuşatır.

- Bir münadî (çağırıcı) ona şöyle nida eder/çağırır: “Eğer namaz kılan kimse (namazında) kiminle münacat (gizlice konuşmak, fısıldaşmak) ettiğini bilseydi, ondan/namazdan hiç ayrılmazdı”

s.a.v.

Boş konuşmayı bırak da "BİL" geveze kardeşim. Neyi bilmiyordun diye sorarlar adam olmayana.

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Îmânın en üstün mertebesi, nerede olursan ol, Allâh’ın seninle beraber olduğunu bilmendir.”

Perdeler kalksa Yakinim artmaz.

Ali (k.v.)

***

Boş konuşmayı bırak da "BİL" geveze kardeşim. Neyi bilmiyordun diye sorarlar adam olmayana..

İşte Cehennem de, İnsan da bundan Aç ...

Allah'ın Nimetleri Yeter artar,
Yardımı Mutlak, Arzı geniş.
Afrikalının Açlığı; doğuştan değil,
Senin Doymazlığın gibi sonradan.
Mezarda kurtları aç bırakırsın
Bok gibi yer doymazsın İnsan.
Hastalar, Sakatlar, Açlar Şükreder,
Sen oralı da değilsin; be Anlamaz.
Allah'ın Huzur'u Yeter artar,
Şükretmezsin bi de İsraf edersin ya,
İşte Cehennem de, İnsan da bundan Aç

" Allah, göklerin ve yerin nûrudur... " Hakk / Görüntü / Suret / Nur (Devam)




Bu bir A mı ?

Bu “?”, bir OLTA mı ?

62, kulaksız bir Tavşan mı ?

GÜNEŞ bir LAMBA mı ?

Görülenler'de ÇİZGİ YOK tur

Onların Asılları SURET dir

Tek bir GÖRÜNTÜ demektir SURET

Beyin, SURET i, GÖRÜNTÜ ler olarak YORUM lar

Geçilmesin ! Beyin de SURET !

Ruh, Asıl ! ..

VARLIK LAR, o TEK SURET in YORUM larıdır

BEYİN ler de ÇİZGİ lerden oluşmaz !

Bir SURET, yani bir GÖRÜNTÜ dür

Biz (O’ndan Ruhlar) o TEK SURET i YORUM larız

O TEK SURET in aslı “NUR” dur

O ise, SURET i SAPASAĞLAM önüne koydu İNSAN ın

Tam MANA sıyla

SURET bir DÜZEN içinde YORUM lanabilir oldu

YOK tan

VARLIK LAR, VARLIK LAR OLdu

İNSAN ise HAYAL ile HALÜSİNASYON ile, YORUM lar oldu

YOK tan değil

Fakat HAKK tan (GERÇEK'TEN) DEĞİL

Şu ÇİZGİ ler , MANA mı ?

HAKK, MANA nın ta KENDİSİ kalır

SURET, bir DÜZEN içinde YORUM lanabilir OLur

SURET i SAPASAĞLAM önüne koyar İNSAN ın

VARLIKLAR, VARLIK bulur


" Allah, göklerin ve yerin nûrudur... "

Nur 35

Allah Kelamı.. (Devam)

Ona bol bol mal verdim.

Gözü önünden ayrılmayan evlatlar verdim.

Her işini yoluna koydum.

Böyleyken, daha da artırmamı ister.


Müddesir Suresinden

Ruh (Devam)

Ruh nur, doğa karanlıktır.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

“...insanın hakikati felekten oluşmuş değildir. Bilakis o, üflenilen ruhtandır ve bu ruh mekansızdır. Dolayısıyla feleğin üzerindedir. İnsan ruhunun bedende döngüsel olan veya olmayan bir tahriki söz konusu değildir...”

Muhyiddin ibn Arabi (k.s.)

İsmail Hakkı Bursevi (k.s.) Şiiri / Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Şeyh-i ekber şemsdir kim her velîdir çün kamer
Âyinedir eyleyen izhâr-ı nûr-ı Kibriyâ

Akl-ı evvelden beri eşyânın oldur vâlidi
Oldu heb ins ü melek vildân-ı Şeyh-i Ekberî

Hakkı’yâ kutb-ı cihâhı görmek istersen eğer
Tutagör ihlâsla dâmân-ı şeyh-i Ekberî

İsmail Hakkı Bursevi (k.s.)

Hz İsa a.s. İnişi

Ne mutlu İsâ AS indikten sonraki hayata! Göğe rahmet için, arza da yeşertmek için müsaade edilir. Taş üzerine tohum ekilse biter. İnsanlar arasında kin ve çekememezlik olmaz. Hatta bir adam bir arslana rastlarsa, arslan ona dokunmaz; yılana bassa, yılan onu sokmaz.

Hz. Ebu Hüreyre RA selam olsun

s.a.v.

Celal / Cemal / Ruh (Devam)

Bir varmış bir yokmuş oyununu sana Kim öğretti ey İnsan ?

Kime ait o Celal Cemal ey Ruh ?

Fütuhat-ı Mekkiye / Sohbet

http://www.dailymotion.com/video/xiskdc_futuhat-i-mekkyye-kitabyndan-muhyiddin-ybn-araby-kiyamet-konulu-sohbet-1_shortfilms

Fütuhat'dan Alıntılar (Devam)

http://www.facebook.com/media/set/?set=a.10150309887325830.416433.577220829&l=895dac276b

http://www.facebook.com/group.php?gid=137185146318329&ref=mf

Hayal / Halüsinasyon / Hakim / Mülk

Uzağa, göremediğin ormanlardaki insan eliyle dikilmemiş ağaçlara gitmene lüzum yok. Odanın duvarının arkası Hayal ile durur Zihninde. Halüsinasyonla değil. O'nun Hakimiyetinin Misali gibi yoktur. Mülk'ü görebilen de şükürden yerinde duramaz, sevincinden göz yaşı döker.

Uzay / Alem / Zihin / Ruh (Devam)

Alem'i değil; sözde Uzay'ı; büyük bir Zihin olarak gör.
O'nun İradesi için ise bir Beden bağlantısı kurma.
Zira Ruhunun Mekanı şu Beden Alemi değildir.
Bir Ruh'u olarak, O'ndasın; Ruhun Ruhusun.

Düşünce (Devam)

Şu "Düşünce" nerededir ? Dışında ise, nerededir ? İçinde ise, nerededir ? Veya şu: İç Sesini ne ile duymaktayız ? İç Sesi Ses'midir ki ? Nedir ?.. Aklı ve Bilimi Yol gösterici olarak kabul edenlere soruyorum bu temel soruları. Elektrik Sinyallerinden bahsetmiyorum. Şu içinde ? veya dışında ? olan Aklen ve Bilimsel olarak değerlendirebileceğini zannettiğin Sesleri ? soruyoruz ...

Hey gidi şimdinin sözüm ona Şeyhleri, Melamileri hey.. Hey GİDİ'LER hey !

"...Allah, Kuran'ı azim diye nitelediği gibi, Hz Peygamber'in yaratılışını da azamet özelliğiyle nitelemiş, bu nedenle Kuran Hz peygamber'in ahlakı olmuştur. Bu yüzden ümmetinden kendisine yetişememiş kimselerden onu görmek isteyenler, Kuran'a
bakmalıdır. Bir insan Kuran'ı Kerim'e bakarsa, ona bakmakla Peygambere bakmak arasında hiçbir fark yoktur. Böylece Kuran-ı Kerim adeta bir beden suretinde inşa edilmiş de ona Abdulmuttalib oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammed denmiştir. Kuran-ı
Kerim, Allah'ın kelamı, kelam ise O'nun niteliğidir. Böylece Muhammed (a.s.) de Allah'ın sıfatı olmustur..."

"...cahillerin irşadından ne zaman ümidsizleştiler işi Allah'a havale ettiler. Ve kendileri her şeyden yüz çevirdiler. Yalnız Allah'a yakîn olmaya vesile olacak amellerle iştigal ettiler. Böylece şer'an cahillerden yüz çevirdiler ve hakikaten de selâmeti buldular..."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

"O hiçbir şeye benzemez"

Gelen bütün düşünceleri "O hiçbir şeye benzemez" Ayeti ile karşıla. Fakat bu Tespih'i yaparken başka bir şeye, herhangi bir şeye, herhangi bir Tavır ile değil, yalnız Allah için yap. O çünkü gerçekten hiçbir şeye benzemez. Ve İnsanlara Şahdamarlarından Yakın'dır. Hiçbir şeye benzemez çünkü O her bir şey Kendisinden olduğu halde, Hepsinde de Tecellilerini sınırlamaktadır. Tecelli sınırlamaları (ki Hakimiyeti) olmasaydı varlıklar birbirlerini Helak eder veya tamamen örterlerdi.

Dolayısıyla açığa çıkan birşey görülmezdi. Fazla ışığın kör etmesi, bulutların güneşi örtmesi, sıcağın demiri eritmesi,

dağın parçalanması (?) gibi.. Bunlar Sıfatlarının Tecellilerine ait konulardır. Celal'i ve Cemal'i Varlığına Delil olması noktasında fazlasıyla İkna edicidir.



O'ndan bir Ruh olarak anla : "Hiçbir şeye benzemez"...

Kendini Dışarıdan " Görmek " (Devam)

Kendini dışından (bir derece) görebilen bir varlıksın. O'ndan bir Ruh olduğunu bundan anla. Aynayı tırmalamayı bırak da, Herşeyi Gören'in o Bakışını Kıyassız bir Gör, Anla şimdi.

Tasavvuf / Beyin / Ruh / Hayal / Akıl / Vehm / Min Ruhi (Devam)

Hayal'ini şu Göz görmez;

Ne bir Göz ne bir Seyreden ne de Beyin bulunmaz.

Her Gece Yok edildiğini anlıyan Ruh, Uyanınca Ruhaniyet'de,

İlahi Nefha'ya ortak koşamaz.

Benzersiz'i bulmuş, dilden Zat İsmin düşürmez.

Akıl ne ile Kıyas edecek O'nu !

Bilmez Akılsız, hem Vehmetmekten geri durmaz.

Min Ruhi, min Ruhi.

Bilmez O'dandır, Bilmez O'ndandır;

Bundan Dünya Ahiret Varlık ile Azap çekecek durur,

Çün Zat'ı Gayrı Vücud hep Şimdi'de Helak olup durur.

Min Ruhi, min Ruhi.

Kayyum Zatıdır, Var'dır Daim durur,

Benlik peşine düşen Bilemez bunu

Celal (Devam)

Çay karıştırırken mesela, Kudret Sıfatı sanki yok gibi gelir Vehmettiğin Benliğine. Tecellileri böyle dikkatle değerlendir. İnsan öylece dikkatsiz ve gafil'dir. Bilmezliği böylece Gafletinden kaynaklanır. Ne zaman o uzaklaşarak, Hak'tan kaçırarak oluşturduğu Benliği Nefsi sarsılırsa o zaman Uyanır. O'ndan Gayrı olan bir varlık yoktur. Bak Celal'e de, O Görülmez Bilinmez Zat'ı Tanı, Celalinin Cemaline yüz sür. Çıtkırıldım olma da Gafil, Nankör olma.

Büyüklerin Duaları (Devam)

Allahım bizi bize döndür.
Bizi kapında durdur.
Allahım bizi, senin için sende ve seninle eyle.
Bizi sana hizmetle bahtiyar eyle.
Almamız da vermemiz de senin için olsun.
İçimizi senden başkasının sevgisine mekan olmaktan temizle, nehyettiğin yerleri bize gösterme. Emrettiğin yerlerde bizi, bize kaybettirme.
Zahirimizi (dışımızı) sana masiyetten (günah işlemekten), batınımızı (içimizi) da şirkten koru.
Bizi nefislerimizin elinden al, kurtar sana ulaştır.
Bütün fiil ve hareketlerimiz yalnız senin için olsun.
Yalnız sana güvenelim, sana dayanalım.
Senden başkasına asla güvenmiyelim, dayanmayalım.
Senden gafil olma bedbahtlığından bizi uyandır.
Bizi, sana taat, ibâdet, ve münacat elbiseleri ile giydir.
Kalblerimize ve özlerimize sana yakınlık zevkini tattır.
Nasıl ki gök ile yer arasını ayırdı isen, günahlarla bizim aramızı da aynen öylece ayır.
Bizi günahlardan uzak tut.
Nasıl ki gözün siyahı ile beyazının arasını biri birine yakın etti isen, aynen onun gibi, bizi de sana kulluğa, sana taate yakin et.
Günahlarla bizim aramızı aç. Tıpkı, sana masiyet bahsinde, Yûsuf aleyhisselâm ile Züleyha’nın arasını açtığın gibi.
Allahım! Bizi gaflet uykusundan uyandır.
Bizim kimimizi, kimimizden faydalandır.
Bizi yalnız kendinle meşgul eyle.
Taki nefislerimiz islah olsun. Nefislerimize sana gelen yolu göster.
Ömrümüzün kalan kısmını, senin yolunda meşguliyetle geçirelim!
(Amin)

Abdülkâdir Geylânî (k.s.)

Kıyamet (Devam)

Davet'de, "Peygamber" görülmüştür. Çünkü, "O" göründüğünde, "Kıyamet" olurdu. Yani "Davet" biterdi.

"Işığın yokluğu Karanlıktır" veya "Sıcağın yokluğu Soğuktur".. değil

"Işığın yokluğu Karanlıktır" veya "Sıcağın yokluğu Soğuktur".. değil. O Zat, bir Sıfatı ile Tecellisini azalttığında diğer bir Sıfat'ıyla Tecellisini artırır veya bir Sıfatının Tecellisini diğer bir Sıfatının Tecellisi ile örter.

Zikir/ Tespih (Devam)

Nefeslerini Tespih olarak kullan.

Şirk (Devam)

Şirk'in barınamayacağı tek İsim, Allah İsmidir. Çünkü Allah İsmi, İsm-i Câmi'dir.

Allah'ın Kendini Bilmesi

Güzel, görünmese de Güzel'dir. " İlla " (Israr), ancak Allah içindir. Allah Güzel'dir. Güzeli Bilir. Allah Kendi Sıfatlarını pürüzsüz Bildiği gibi Zatını da Bilir. " Sen " ise, O'ndan olduğu için, kendini bildiğin kadar O'nu Bilmiş olursun. Dolayısıyla Sen Sıfatlarını ve Zatını Bilirken, ancak O'nun Bildirdiği kadarıyla (!) " Sen "i değil, O'nu Biliyorsun. İlim " İLİM " Bilmektir. İlim Kendin Bilmektir.

Şirk'in barınamayacağı tek İsim, Allah İsmidir. Çünkü Allah İsmi, İsm-i Câmi'dir.

Ettahiyyatü..

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:

Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Mistisizm / Budizm (Devam)

İnsan'ın "Ben" diyebildiği, o "Ben"inin "Ben'liği", hem kökünde, hem An'da, Direkt O'nun "Ben"i; Varlığı sayesindedir. Gördüğün Herşey'in de Varlığı böyle Var ola gelmektedir. Şu Var'ın, Varlığın Kaynağı İnek değildir, Put değildir, Sai Baba veya Buda değildir.

O'na O'nun Varlığıyla Ortak Koştuğundan habersiz olanlardan olma. Hayy olan O'dur. O'na Teslim ol. O Müslümanların Tanrısı olarak değil, Var'lığın Kaynağı olarak Allah'tır. İnek gibi kendini bilmez değil, Sai baba gibi sonradan olma değil, Put gibi Ölü değildir.

Kıyamet/ Özgür İrade (Devam)

Kıyamet, İnsan'ın Özgür İrade, Benlik hevesine verilmiş Müsadenin yüzüne çarpılarak sona erdirilmesidir. “Allah vardı; beraberinde başka birşey yoktu.” .. “El an da öyledir.” Hakk'ı (Gerçeği) kabul edenler, Benlik yapmadılar, Nefislerine uymadılar. O'nunla Dost olmayı tercih ettiler. O'ndan olanı, O'na Teslim edegeldiler. Hürriyeti buldular. Diğerleri ise Hakk'ı zaten ne İşitebildi, ne Görebildi, ne Bilebildi. Sabredenlerin zararları dahi Lütuf oldu, Masumlar, Çocuklar dahi Lütuf için Yaratıldı..


“La İlahe İllallah diyen kurtuldu.”

s.a.v.


Dedi ki: «Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?»

Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara (Hesap tutan Melekler) sor."

Buyurur: "Ancak az (bir süre) kaldınız, eğer gerçekten bilseydiniz!"


Müminun 112/113/114


"...Allah'ın iradesi dışında, Ondan başka bir şey istemek, boş bir temennidir.. Akılsızlıktır. Sakın böyle bir hevese düşme! Telef olursun.. Helak olursun!.. Hakkın merhametinden uzak kalırsın..."

Abdulkadir Geylani (r.a.)

Vahdet-i Vücud (Devam)

Ey Canım ! Ateş O'ndan Su O'ndan. Ateş Suyu kurutsa, Su Ateşi söndürse, bundan O'na ne Noksan olur. Ey Dostum ! O'nu Bildikten sonra, Yanmışın Sönmüşün ne olmuş !

Şu Harfler, Kelimeler, Cümleler birer Hafifletmedir "Anlama"da

Şu Harfler, Kelimeler, Cümleler birer Hafifletmedir "Anlama"da.
Yoksa Haşa bunlar değil Anlamadaki maharet.

Tasavvuf / Aşk / Ruh / Fail / Cemal (Devam)

Peygamberlerimiz s.a.v. dönemlerinde yaşasaydık O Mutlak Faili Kul'da seyretmeye doyamazdın. Ama şimdi şu Kullar madem O'na Aşık, O Merhamet etmez Aşklarına rağmen kusurları örtmez gözlerine batırır mı sanıyorsun. Sen yeter ki hakkıyla Aşık ol. Kedicik Köpeciklerde bile gösterir O kendini. Aşık olunanı bilmeyenin Aşktan haberi yoktur. O Kedicikler Köpecikler ne kadar farkındaysa bunun, o kadar farkındadırlar. Hiç Köpeğin Köpeklikden şikayet ettiğini gördün mü? Bak onlar bizden çok hadlerini biliyorlar. Hem O Sevgili et gözünü kör kıldıklarına Zulüm mü etti ? Bu nasıl Aşk olur ? Kendine gel de iki kadehle sarhoş olmaktan utan. O'nun Aşkında şu gözle şu cisimle aldanışa düşme. O'nu Ruh'ta gör. Çünkü O Aşkın Zatın Kendi Ruhu sende de şu gözle görülmez.

Vahdet-i Vücud / Tasavvuf (Devam)

Ey Cahil ! Ey Hakk Adına Ahkam kesen ! Kehf 39. Ayet varken ! sen Vahdet-i Vücud hakkında neden batıl dedikodulara uyarak konuşuyorsun ! Hangi Hakla Hangi İimle Kuran Dışı olmakla İtham ediyorsun ! Neden Cahillik ediyorsun ! Şahdamarlarından yakın olanı, herşey O'na Ait olanı nereye attında uzak görüyorsun ?! Vahdet-i VücudA ahmak neden böyle olmuşsun ? Neden kendi içindeki Şirk'i büyüklerine reva görüyor da Nefsine görmüyorsun ! Neden böyle yapıyorsun A Gafil !

“Zerre küllün aynasıdır”

"...Bir zerreyi kesersen, içinde bir güneş ve güneş etrafında dönen gezegenler bulursun..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

“Zerre küllün aynasıdır”

s.a.v.

De ki: "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?"

Mülk 30

Hakkı görmeye gücün yetmez. Gözünü aç da onun sıfatlarını gör!

• Madem Hakk'ın zatını görmeye tahammülün yok; gözünü aç da O'nun sıfatlarını gör! Madem yönlere, cihetlere sığmayanı göremiyorsun; O'nun yarattıklarındaki nuru seyret!

• Şu mavi gök perdesinin altında dolaşan hüri gibi güzelleri gör! Yüzleri nurlu kişileri seyret de gözlerin kamaşsın! 0 nürlu insanların hepsi de; müslüman, inanmış, yumuşak huylu, utangaç, suçsuz.

• Gördüğün güzellerin her biri nazlı, kıvrak, cilveli. Herbiri de Hakk aşığının gönlünü kapar, alır. Her biri Tıraz mumu gibi, her biri kurtuluş sabahı.

• Her biri dudağını yummuş, ağzını kapatmış. Fakat anlatışında bir kılı kırk yarar. Her biri mana şekeri almada, her biri şeker kamışı madeni olmada.

• Eski, yıpranmış köhne canı ver gitsin! Geniş, yeni bir can almaya, kendini yenilemeye bak! Yokluk, yoksulluk aleminde salınarak yürü de ermişlerden zekat al!

• Aşıkları sıkıntılı zamanlarında şaşkın ve perişan sanma! Onların ızdıraplara, acılara tahammülüne, sebatına Cudi Dağı bile dayanamaz, aciz kalır.

• Bütün zorlukların, bütün sıkıntıların, neşelerin, her türlü işin, gücün aslı, temeli aşktır. Fakat gönlün ne olduğunu bilmeyen, saçma, sapan sözlere takılır kalır.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
Divan-ı Kebir'den

"...ateş değmese de ışık verir..."

Ateş temas etmeyince yanmaz ten. Gazap, Suretten mi ? İşte Nur'u da öyle zanneder zanneden. Oysa "...ateş değmese de ışık verir..." [Nur/35] O Samed Zatı unutma. Ve evet Su'yun sıcak mı soğuk mu olduğu Suretinden belli olmaz. "...Gevşeklik etmeyin,..."..."...mahzun olmayın..." [Ali İmran/139] Keşke Unutmak yerine Bilselerdi.

Kuran / Adem/ Cennet

"...ağacı tattıklarında ayıp yerleri onlara göründü. Hemen cennetin yapraklarıyla kendilerini örtmeye başladılar..."

Araf 22

"...O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez..."

Enam 59

"...ikinizi bu ağaçtan menetmemişmiydim ? Ve sizin ikinize söyledim, muhakkak ki şeytan apaçık düşmandır."

Araf 22

"...İkiniz de istediğiniz yerden yeyin. Şu ağaca yaklaşmayın. (Nefsine zulmeden) Zalimlerden olursunuz."

Araf 19

"...sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin!"

Senin için orada acıkmak ve çıplak kalmak yoktur.

"...orada susamazsın ve (sıcaktan) yanmazsın..."

Taha 117-118-119

"Ancak o unuttu, ve onu Azimli bulmadık"

Taha 115

"..."Ey Adem, sana ölümsüzlük ağacını ve eskiyip yok olmaz mülkü bildireyim mi?"..."

Taha 120

"...Gerçekten insan pek zalim ve çok nankordür."

İbrahim 34

"...o Atalarınızı ayıp yerlerini kendilerine göstererek cennet yaşamından çıkardığı gibi, sizi de çıkarmasın..."

Araf 27

"Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendi nefslerini unutturduğu kimseler gibi olmayın..."

Haşr 19

Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Anası onu za'f, za'f üstüne taşıdı, süt kesimi de iki sene içindedir. Bana, ana ve babana şükret diye tavsiyede bulunduk. Dönüş ancak banadır.

Lokman 14

"...Sonra herkesin denenen, bilinen derecesini tanı, birinin çektiği zahmeti başkasına maletme, onun yerine başkasını övme. Herkese noksansız olarak hakkını ver, herkesin hakkını tanı. Birisinin büyük oluşu yaptığı başardığı küçük bir işse, büyük görmene, gene birinin yaptığı iş büyükse, fakat kendisi düşkünse o işi küçük görmene sebep olmasın..."

Hz Ali k.v.

Göz Allahu Teâlânın kudret ve sanatını görmek içindir...

Göz Allahu Teâlânın kudret ve sanatını görmek içindir. Eşin dostun ayıp ve kusurlarını görmek için değildir.

Sâdi Şîrâzî (k.s.)

“...Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar”

Başına bir şey gelirse, “şöyle yapsaydım, böyle olurdu” diye hayıflanıp durma. “...Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar” de. Zira “eğer şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.

s.a.v.

Stephen Hawking/ Cennet/ Tasavvuf

Stephen Hawking Hemşerim. Beynin içinde Işık yok. Zifiri Karanlık. Kulak yok, Göz yok. Beynin var mı senin.

"...Ellerin Ayakların konuşacağı haberini gülünç buldu. Oysa kafatasının içinde susturamadığı da bir et parçasından ibaretmiş..."

Rüya.. Göz de kapalı o zifiri karanlıkta...Rüya.. Hangi Göz nerede görüyor Peri Stephen.. Biz mi anlatıcaz bunları sana.

Kıyame 4 - Evet! Onun parmak uçlarını bile yeniden düzenlemeye (parmak izlerini bile aynen oluşturmaya) kadiriz.

"...Evet! Onun (İnsan'ın) parmak uçlarını bile..."

Diriliş yine böylece apaçık bir Gerçek olarak meydana gelecektir.. Rüya gibi sanma ki.. Ne Rüyalar vardır Feleğini kaybedersin.. Bilirsin... Hakk O'dur.. Ve dolayısıyla O'ndan gelenlerdir.. Gerçek dediğin de bir Hayal gibi O'nun avucundadır.. Bak ne de sağlam duruyor.. Şükret.

Batıl da, Batıl olması yönüyle Gerçektir, Haktır.. Vehim, Hayal de Gerçek'tir. Yalnızca O, Hakk olması sebebiyle, O'ndan Gelen herşey de O sebeple Gerçeklik/Hakk kazanır..

Dolayısıyla.. Böylece.. Gerçekten.. O'ndan başka Mekan da yoktur..

Yüksek himmetli olması şart koşulan dervişlere o gibi kolaylıklara temayül yakışmaz

Dindeki ruhsatlar zayıf müslümanlara gösterilen kolaylık ve hafifletmelerdir; yüksek himmetli olması şart koşulan dervişlere o gibi kolaylıklara temayül yakışmaz, dinin ahkâmını sabır ve tahammülle yerine getirmek, himmetli ve gayretli kimselerin şiarı olmak gerekir.

Mahmud Es'ad Coşan (k.s.)

O Dilber

O Dilber bana "Aşkım senin gözünü Bana kör etmiş" dedi. Soyundu ve bana Akıl verdi. Fakat ben O'nda yine bir kusur görmedim ve Aşkı da arttı. Bunları Kuma'lara duyuruyorum ki, Akılları başlarına gelsin.

Dilediğini yapabilir...

Dilediğini yapabilir olduğu için Dilediğini yapar..

İz...

Kötülük izini takip etmek kolaydır. İyilik izini takip et de İyilerden ol.

"...Allah katındaki şeyler İyiler (El-Berr - Ebrar) için daha hayırlıdır."

Ali İmran 198

Aşk

Dost'un Dostluğunu bilebilmemiz için;
böyle bilinmesi gerekdi.
Bizim olmamız böyle gerekdi.
Şu Koca Güneşin için için yanması, bundandır.


Veli Allah!

Seni bilmeklikten yoksun bırakma.


Dedi ki: «Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?»

Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara (Hesap tutan Melekler) sor."

Buyurur: "Ancak az (bir süre) kaldınız, eğer gerçekten bilseydiniz!"

Müminun 112/113/114

Tasavvuf (Devam)

İyice sıkışmadan Kulluktan bir lezzet almazsın. Kulluğunu tatmak isteyen Sıkıntıyı hoş karşılasın sıkılmasın. Razı olan, Lezzet alsa da, hiç almasa da Kulluğuna devam edendir. Sonra Zat Ehlinden olur o Kul. Perdeleri kalkar, tesir etmez. Bir Duası olmasa da Niyaz'da olur. Yakin'den sessiz sakin "Allah'ım.. Allah'ım.. Ey güzel Allah'ım" der durur.

Latif Bir Rab... (Devam)

Düşüncelerin dalgalar gibi hafif hafif şu dünya sahilinde Sana dönüşleri ne güzel.

Takva/Fetva

Takva var ise fetvaya gerek yoktur.

Abdulbaki el Hüseyni (k.s.)

Latif Bir Rab...

Yemeği Suyu Mecburi kıldığı halde, Lezzetli de kılmış.

Şahdamarlarından Yakın Olan/ Nefs/ Aramakla bulunmaz ancak bulanlar arayanlardır (Devam)

Görmeyi şu Et'den ibaret kabul edip geçdiği için o Nefs, Gözünün ucundaki Gözlüğü dışarılarda arar durur. Görüşünün Noksan olduğunu kabul etmeyen bu Nefs'in arayışına bazen Ömür bile yetmez. Hatta "Zaten Körüm Gözlüğe ne ihtiyacım var" der de Ruha Perde olur. Aramakla bulunmaz ama muhakkak arayanlar oldu bulanlar. Kendilerinden daha Yakın olanı.

Ona aşık olan kişinin çok iyi huylu olması, insan olması gerek. Kötü huyla güzele varılmaz.

• Böyle güzel bir ay yüzlüyü görünce, şaşırıp kalmak gerek! Pervanenin neşelenmesi için, mum lazım, şamdan lazım!

• Senin gamının hazîn hazîn çaldığı çengden kulaklarım feryatlarla doldu. Her nefesimin gamının çengi ile "ten ten ten" demesi gerek!

• Ay yüzlü olan dilbere ulaşmak için ne yapmalı? Ona aşık olan kişinin çok iyi huylu olması, insan olması gerek. Kötü huyla güzele varılmaz.

• Ey benzeri olmayan güzel! Saçlarını elime ver. Aşk kuyusuna düşene ip uzatmak gerektir.

• Aşk güzel bir şehirdir. Güzeller şehridir. Fakat bu şehirde yabancıların, huysuz, ahlaksız insanların ne işi var? Böyle bir şehri kötü insanlardan korumak için akıl hisarı, iman burcu lazım!

• Bu gam yükleri altında ezilen gönlün gıdası nedir? Temiz kalpli güzel bir sevgili ile buluşmaktır. Yoksul bir devenin su içmesi, ıslak bir otlağa çökmesi gerek!

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Divan-ı Kebir'den

Allah'ın İsimleri/ Esma/

Gözün o kadar çok Mertebe, Makamda; Başkasında ki, Mütekebbir'i görmemen Sünnetullah'a aykırı olur.

Mütekebbir ile Hamid ile Aliyy ile Müteali sen aynı çuvala sığar mı sandın ?
Minareyi çaldın da Aziz Dostum 99 saymadan Tespih oldu mu sandın ?


"Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz ki."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Bir bahçeye giremezsen
durup seyran eyleme,
bir gönülü yapamazsan
yıkıp viran eyleme.

{Yunus Emre (r.a.)}

Ankâ avlanılmaz, tuzağı topla!
Tuzağa giren, olur yalnız hava.

***

Bilmiyenler, tanıyamaz bileni,
o hâlde, sözü kısa kesmeli.

***

Az söyledim, dikkat ettim kalbini kırmamaya,
Bilirim üzülürsün, yoksa sözüm çoktur sana

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Kuşumdan nasıl haber vereyim sana?
Ankâ ile yaşar hep, gitmez bir yana.
Ankâ diye ismini duymuş insanlar,
Kuşumun isminiyse, hiç bilmez onlar!

İmam-ı Rabbani (k.s.)

"...Dilbere ait sırların, başkalarına ait sözler içinde söylenmesi daha hoştur..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

"…Onu niçin bu kadar yükseltiyorlar? Ben şundan korkuyorum ki, bu saatte sen ayrılık eleminden gafil, şefkat gölgesinde hosça uyumaktasın. Öyle bir hareket yapıyorsun ki, şefkat sona ersin. Sonra da bu hali rüyada görüyorsun, ama Şeyhi görmüyorsun. Çünkü Şeyhi görmek onun isteği olmadan mümkün değildir; ne rüyada, ne de uyanıkken onu göremezsin…"

"…O (filan) Şeyh diyordu ki: “Filan şeyhin güzel kokusu, Allah kokusundan da üstündür.” Dedim ki: “Bu koku belki senin karından ve onun oynaşından geliyor.” Bu ne eşektir ki, eşekliği yönünden söylemiştir…"

"…Bana yaraşan, zahirde bizim hayatımızdaki dostluk ve kardeşlik hangi yolda ise onu korumaktır. Yoksa şeyhlik müridlik gibi ilişkiler hoşuma gitmez. Hani, üstatlığı da şakirtliği de yere batsın, derler. Bize bir söz söylemek isteyen kimse de bizim gibi olmalıdır. Böyle açık söylemelidir. Bizim veliliğimiz bahsinde bundan incinirler. Onlara, eşek, diyen zavallı taklitçi eşektir. Simdi bana kendinden bir fazilet, bir üstünlük veriyorsun. Ben onu söylemiyorum. Benim önümde bu böyledir. Sözü yorumsuz ve açık söylüyorum. Aramızdaki ayrılığın bir sebebi varsa budur ancak. Ama o zaman sen beni anlamıyorsun! Halbuki ben buraya bir şeyler öğretmeye geldim…" Şems-i Tebrizi (k.s.)

Nefs/Mertebe/Tasavvuf (Devam)

İsim:İlmel Yakin
Sıfat:Aynel Yakin
Zat:Hakkel Yakin

http://jonasclean.blogspot.com/2011/03/ilmel-yakin-aynel-yakin-hakkal-yakin.html

Allah'a Yakınlık (Devam)

Misal kendisine "Hayırlı Cumalar olsun" diye seslenildiğinde "Bana her gün Cuma" diyebilecek adam, henüz Allah'ın Yakınlığını tam idrak edememiştir.

Şu da var ki O Kitapta her Ayet Sana seslenmemiştir. Alim'sen, belki.

Nefs'i Bilmen Manasında ise, mutlaka gelir.

http://www.facebook.com/media/set/?set=a.10150147947300830.349377.577220829&l=f74651e561

Hoşnut olmadığın şu Kötülüğü, Genellediğindendir ki

Hoşnut olmadığın şu Kötülüğü, Genellediğindendir ki daralırsın, Nefes alamaz bir hale gelirsin. Genelleme, tek tek örneklerdedir o Haklılık payların. Kusurlar, Kabalıklar, Günahlar böylece şu İnsancıktandır. Hakk'ın Rahmetine Şefkatine bak Geneldir, Asıl'dır. Varoluşun Nefesidir. Rahman'dır. Vedud'dur.

Allah insanlari işlediklerine karşilik hemen yakalayiverseydi, yeryuzunde tek bir canli birakmazdı. Ama onlari belli bir sureye kadar erteler. Sureleri gelince geregini yapar. Dogrusu Allah kullarini gormektedir. (Fatır 45)

Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Çoğunu affeder. (Şûrâ 30)

Yeryüzünde (O'nu) âciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur. (Şûrâ 31)

Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder. (Şûrâ 34)

Ve şayet insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu kendisinden geri alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör bir kimse olur. (Hud 9)

Ve şayet ona dokunan bir sıkıntıdan sonra bir nimet tattırırsak, "Artık benden bütün kötülükler silinip gitti." der, mutlaka böbürlenir ve şımarır. (Hud 10)

Ancak (her iki halde de) sabır gösterip iyi ameller işleyenler müstesnadır. İşte onlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat vardır. (Hud 11)

Muhabbet ve marifet ise sevgiliyi çok anmakla hasıl olur...

"...Allah'a ulaşmaktan başka kurtuluş yolu yoktur. Muhabbet ve marifet ise sevgiliyi çok anmakla hasıl olur..."

İmam-ı Gazali (k.s.)

"Allah" Bir "Tanrı" Değildir Sözü (Devam)

Allah bir "Tanrı" değildir Muhakkak da... Başka bir Uluhiyet Sahibi görüyorsan, tanışmak isteriz. Put, Uzaylı, Sai Baba, Bi Şey filan. Utanma çekinme, tanıştır.

"...Padişahın cinsinden değilim, haşa bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim...Nice kişiler var ki suret, onların yolarını kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattılar ... Ahmet’in (s.a.v.) ümmetler üzerindeki hakkını bil,
başın puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu. Söylersen bu puta tapmadan kurtulmanın şükrünü söyle de Tanrı, seni batın putundan da kurtarsın. O, nasıl, başını putlardan kurtardıysa sende o kuvvetle gönlünü kurtar..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)

İlim/ "İlim ehli, Zât ehlidirler." (Devam)

"İlmi öğreniniz çünkü Allah uğrunda ilmi öğrenmek bir iyiliktir. İlimden bahsetmek, Allah’ın ismini tesbihtir. İlmi aramak cihattır. İlmi tahsil etmek ibadettir. İlmi öğrenmek sadakadır. İlmin ehline benzemek Allah’a yaklaşmaya vesiledir.
Vay cahile fayda vermeyen şu alime!. Vay alimden istifade etmeyen cahile!"

s.a.v.

İlim şayet yenilecek bir şey olsaydı; biz bir sofra kurar, herkesi davet ederdik. Lakin, bu böyle değildir; Allah(c.c.) için gayret edip ilim öğrenen ve onunla amel edenler kurtuldu, cahiller ise helak oldu.

Hz. Ali (k.v.)

"...Canlı da olsa ölü de olsa, dünyada ve ahirette bilgi insandan ayrrılmaz ve her halde bilgi senindir. Bir vakitte aleyhinde olsa bile işin sonunda o senin lehinedir. Bilgiden dolayı sana belalar gelirse, endişelenme! Bu durum, onunla amel etmediğin için bilginin şerefinden kaynaklanır. Başka bir ifadeyle bilgiden dolayı değil, bilginin gereğini yerine getirmediğin için başına bela gelmiştir.

Kurtulduğunda ise seni elinden tutar, menziline götürür. Onun menzili, bilinendir. Bildiği de haktır. Bilgi, miktarınca seni Hakk'a (ve hakikate) ulaştırır. Cahillerden Olma!..."

Muhyiddin ibn Arabi (k.s.)


Ey cahil! İşlerini bilgi ile yürüt. Bilgisiz işte hayır yoktur. Bilgi­nin olmadığı yerde ne iman, ne de ikan olur. Öğren ve çalış. Bunu yaparsan, dünya ve âhiretin kurtulmuş olur. İlim tahsil edip amel et­meye dayanmayacak kadar sabrın yoksa nasıl kurtulabilirsin? Sa­bırlı ve anlayışlı ol. İlmin hepsini birden kavraman kabil değildir. Bütün varlığını ilim yoluna harcarsan ancak bir parça öğrenebilir­sin.

Büyüklerden birine ilmi nasıl tahsil ettiği ve tahsil yolunu nasıl bulduğu soruldu. Cevap verdi: “Kuşların erken kalkması, devenin tahammülü, domuzun hır­sı, köpeğin yaltaklanması üzerimde derin tesirler yaptı. Onları gör­düm, bir hayvan oldukları hâlde yaptıkları işe baktım. Ben de insa­nım, onların hareketinden ibret aldım. Kuş gibi erken kalktım. İl­min bütün ağırlığını çektim. İlme karşı bir ihtiras duydum. İlim sa­hiplerinin kapısında günlerce yalvardım.”

Ey ilim talep eden, işit bu sözleri. O büyük zâtın kelâmını iyi dinle. Bilgi ve kurtuluş istiyorsan böyle yap. İlim hayat, ilimsizlik ölümdür. İlmi ile âmil olana ve bilgiyi öğretmek için sabredene ölüm yoktur; maneviyatı ölmez. Hak Teâlâ'nın ilim sıfatına iltihak eyler. Hayatı onunla devam eder.

Allah'ım, bize bilgiyi ve ihlâsı nasib eyle. Âmin!

Abdulkadir Geylani Hazretleri (r.a.)


"...Bilgi öğrenmek isteyen insan, sorulan şeyin kendisini değil, Allah'ı aramalıdır. Bilgi öğrenmek isteyen, Allah karşısında böyle bir bilince sahip olmalıdır. Soran kişi, sorusunu artırır, çünkü sorulan Allah'tır. Böyle bir bilince sahip olmazsa, hocadan başkasını görmediği gibi bilgiyi de sadece hocasından görür ve 'Allah en iyisini bilir' deyişiyle talebeyi Allah'a döndüremez. Ayrıca ona kendisinden Allah'a döneceği bilgiyi söyleyemez. Müslim'in Ebu Hureyreden aktardığı hadise göre, Hz. Peygamber (s.a.v) buna işaret etmiş ve şöyle demiştir: "İnsanların mallarının çokluğunu soruşturan kimse, ister az ister çok sorsun, zor bir şey istemiştir."

Allah kullarının insanlardan değil kendisinden istemelerini istemiştir. Hemcinslere sadece Allah'tan nasıl isteneceğini öğrenmek için sorulmalıdır. Dince belirlenmiş takvanın anlamı budur. Allah şöyle buyurur: 'Allah'tan korkunuz' (takva). Yani takva yoluyla kendisine öğrettiğim kimsenin size öğrettiğiyle Allah'tan korkun. "Allah size öğretir." Konu bilgi veya bilgi dışında dünyevi bir konu olsa da, öğreten Allah'tır. Nitekim Allah kendisine vahyettiğinde ya da kendisiyle konuştuğunda Hz. Musa'ya (a.s)şöyle demiştir: "Hamuruna kattığın tuzu bile bana sor!"

Allah şöyle der: "Rahman Kuran'ı öğretti" Ayetin işari yorumuna göre, Allah bulunduğu, yerleştiği ve indiği her kalbe Kuran'ı öğretmiştir. "İnsanı yarattı ve ona beyanı öğretti" Böylece insanlara kendilerine indirileni açıklamış olursun. Burada Allah öğretimi başkasına değil, kendisine tamlama yapmıştır. Bütün bunlar Hakkın yaratıklarını kendisinden başkkasından birşey istemesini kıskanmasından kaynaklanır. Böylece Allah, kullarını ellerinde birşey bulunmayan hemcinslerinden birşey istemek sıkıntısından kurtarır..."

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)


"İlim ehli, Zât ehlidirler."

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)