Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Ayan-ı Sabite / Elest Bezmi

"Ayan-ı Sabite" Yaratıklarının Bilgisinin O'nun "İlminde Sübutudur". Hazret bu yüzden "Ayan-ı Sabite varlık kokusu almamıştır" buyurur. "Elest Bezmi-Ruhlar Alemi" ise böyle değildir; bu demek değildir. Yani Biz (Ruhlar) O Toplanışda Ayan-ı Sabite Alemindeki - "İlim" Boyutundaki İlmi Suretler değildik !

Ruh

Sendeki O Ruh (Min Ruhi) Bedeninin Topraktan oluşması gibi yahut neslin Adem Baba'dan (as) gelmesi gibi nesilden nesile gelmez, oluşmaz. 'Ataların dedelerin Ruhu' dedikleri Ruh değildir O. Şu havada buharlanan Nefes değildir O Nefes.. Ateşi harlayan, Dert Üflemesi, Vecd Soluğu değildir.. Üç yıl kesilen Vahiy değil.. Kimlik Hüviyet Şahsiyet.. Dişi değil Erkek değil O Ruh.. Yani O Ruh dediğim: Sen..

Ruh

Ateş yakmaz; "O yakar" buyurmuşlar.. Ruh O'nundur (Min Ruhi) O'ndandır; "Varlık" O'dur madem, O da Mutlak Azadlısıdır. O halde Nefsi, Sadrı Kalbi, "Vehim"den sakınmak gerek !

Başörtüsü - Tesettür / Tasavvuf

“Nikah ümidi kalmamış, kadınlık halinden kesilmiş kadınlar, ziynetlerini göstermemek şartıyla (dış) elbiselerini çıkarırlarsa suç yok onlara; fakat giyerlerse bu, daha da hayırlıdır onlara ve Allah, her şeyi duyar, bilir” [Nur 60]

Eh artık sen yaşlı olmıyan için durumun nasıl olabileceğini aptal değilsen anlarsın.. "Fetvayı kalbinden al" buyurulmuş hani.. Edeb'i kaybetmemiş kimse azıcık sözden hatta Sükuttan, Felsefecinin kırk yıl düşünse yazsa yine de ortaya koyamayacağı şeyi görür, anlar, bilir.

"..Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıskanır. Allah’ın kıskanması, haram kıldığı şeyi kulun işlemesindendir.." Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4

“Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bundan dolayı kötülüklerin açığını da kapalısını da haram kılmıştır…” Müslim, Tevbe 33

Elest Bezmi - Kâlû Belâ - Elestü Birabbiküm

Rüya görürsün de unutursun, gün içinde aklına gelir.. Seneler evvel bir şey yaşamışsındır da, hiç yaşamamışsın gibi olmuştur..

Yol

Bizim Yolumuzda (ki O yol tektir) "Slogan" yoktur.

"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)

"Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrının Hakikati "HİDAYET" değildir. "Hidayet" şu Ayetlerde Zikredilmiştir : "Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir?.." [Enam 122] , "(Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir." [Mücadele 22] "Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrı Zâti Sırlardandır.. Sonradan olan-oluşan bir şey değildir Kendimden dediği O RUH.. Nasıl Yüce Allah Zat ve Sıfatları Ayrı değil ama Sıfatları kendi içlerinde ve Zatından farklı ve Zatı onlardan değil onlar nasıl Zatından ise, Kendimden dediği O RUH da öylece Zatından ve O RUH'un Nefsi içindeki durumu da aynı O'nun Sıfatları içindeki durumu gibidir. Hidayet dışarıdan gelebilir de O RUH ancak içeride, içeridendir de dışarıdan Nefes Üflemekle gelmez ! Yakına çekilmeyen, O'nu, O Özünü, İslam olmakla Hidayet'e gelmekle henüz bulmuş değildir ! Daha dile gelmiycek pek çok Sırla tekrar ifade edelim ki "Ve nefahtu fihi Min Ruhi" Ayeti Sırrının Hakikati "HİDAYET" demek olan "Mecazi Mana" değildir !

Ruh

Sağ ayağının serçe parmağını kımıldat... O serçe senin için Yok hükmündeydi.. Şimdi Beden nedir, Ruh nedir Mecazına girmeden önce bir düşünüver !

Vedud

Rabbimin en yakınındaki İsmini Vedud buluyorum; ne güzel, ne güzel..

Zevk

Ruhlarına Suretler giydirmişsin de, görmedikleri Rablerine İman ettiriyorsun. Allah'ım bu nasıl, ne büyük Zevk!

Adem'e İsimlerin hepsini öğretti

"Ve Adem'e İsimlerin hepsini öğretti.."

"ve ona ruhumdan üflediğim zaman.."

İki farklı Ayet, iki farklı durumdur. Eğer İsimler yönünden bakarsan iş Allah'ın Esma'sına döner. Ruh yönünden bakarsan iş Allah'ın Zâtına döner. İkisini birleştirirsen ki ya Ruh ya Esma'da birleştirirsin; halbuki bunlar iki farklı yön olduğu muhakkaktır: Yani Zât ve Sıfatlar-Esmaların Aynılığı ve Gayrılığı.. Yüce Allah hakkında bu meselenin derinliğini bilenler bilir. Bu Ayetler ise, Allah'ın Âdem (as) üzerinden bizim hakkımızda indirdiği Ayetlerdir: “Ve Allah, beşere bir şey indirmedi.” dedikleri zaman O’nun kadrini hakkıyla takdir edemediler.." [Enam 91] Lafta Cem, lafta Fark, bu menzilde yolda kalır; Vahdet ve Tevhid de aynı Kelimeler değildir: Kolay söyleme !

Adem'e Secde

Adem'e Melek'den ve Cin'den istenen Secde Zâtidir (Adem için eğilin), Şahsiyetine değildir, yani Kendi Ruhumdan dediği Ruh'a, Hürmetendir; Kesbedeceği Ulvi Manevi Şahsiyetine, Nefsine değildir. Âdem'in şahsında zürriyetinden cümle ademoğullarına Zâti Hürmet'dir, O Üflenen Ruhadır. Melekler ve Cin ve ileride onun zürriyetinden kendi Özlerini, Sözlerini unutacak olanlar ondaki bu Zâtiyetin dışında Surette olana takıldılar. Kesbî Alçalma ve Yükselmeye yani Dünya'ya, geçici Hilafete, yani Nefsî olana takılı kalıp, Nefislerinin Halifeleri olup, O Ruhu görmezden geldiler, yani Kendi Hürmetlerini kaybettiler, Nurdan ve Zulümattan sayısız perdeler altına Memnuniyetle, Mutlu olarak girdiler, örtündükçe örtünmekteler !

Ruhumdan Üfledim - "ve nefahtu fihi Min Ruhi" (Devam)

Sen "ve nefahtu fihi Min Ruhi" Sırrını Mecaz Mana, Metafor deyip kendi kafana göre Yorumlayıp, Ademoğlundan kimilerine "Ruhsuz" diyebilirsin bunda sorun yok; Lakin kendi kısıtlı Marifetini Mecazını Tasavvuf Büyüklerine ve O Hakk'a Gerçek olarak Nispet etmek Gafletine düşme ! Bak O Hakk Ruhsuz dediğin o Ademoğullarının Hakikatlerine Nispetle onlara Gerçek olarak nasıl Seslenmekte !

Ve meleklere, “Âdem’e secde edin.” demiştik. İblis hariç, hemen secde ettiler. O cinlerdendi. Böylece Rabbinin emrini (yapmayarak) fıska düştü. Hâlâ onu ve onun zürriyyetini (neslini), onlar sizin düşmanınız (olduğu halde), Benim yerime dostlar mı ediniyorsunuz? Zalimler için ne kötü bir bedel ! [Kehf 50]

Ruh (Devam)

O'nun Zatı (Ruhu) nasıl İlim boyutunda olan varlık türünden değil ve gerçekte Vücud O'ndan ibaret ise, "Kendi Ruhumdan" dediği Ademoğullarının Ruhları da İlim boyutunda yahut Hayal gibi bir varlık türünden değildir: Buyurulduğu gibi bizZat Kendi Ruhundandır. Zaten bundandır ki onlardan kimini Nefsine uyar, kimini lakayıt, laftan anlamaz, kimini bir acayip, suretten surete, kimini Melek gibi, yabancı, kimini de bu sıfatlarda hayvandan daha aşağı düşmeyi haketmiş, ezelde görülen hesabı infaz edilmiş gibi bulursun. Eğer bu Asli Zati Ruh İnsan'da doğuştan hatta daha öncesinden olmasaydı, ne ömer Hz Ömer olabilirdi ne Ebûl-Hakem Ebu Cehil, hem ne Cennet ne de Cehennem olurdu.

Zat Tecellileri

Samed oluşundan, vesileli değil de Zatından Tecelli edip, sonra da Cömertliğinden, vesileli değil de yine Zatıyla Tecelli etseydi de Gani ve Münezzeh kılsaydı buna engel var mı ? Buna engel olan ancak senin gereksiz Tenzihin, yersiz Tevazun, çokbilmişliğin olabilir. Zati Tecellilere erebilseydin büyük konuşmazdın, Zati Tecellinin Nurlarını da o zaman perdesiz görebilir, anlar bilirdin !

Takva

Nefsinin en büyük korkusu O olmamışken, Kalbin gibi titrememişken.. Takva'dan mı dem vurursun ?

Allah Yolu

Sen Kendini Allah'a Kurban sunmamışken, felsefeden, şiirden, müzikten, Entellektüellikten ne fayda ?

Kafirler ~ Körler ~ Nankörler

Kafirleri (Körleri, Nankörleri) Kalbinden dışarı koymadıkça Hakk'ın yanında rahatlık bulamazsın.

Allah (cc) / Yaratma / Hayal / Ateizm / Ruh

Kendinden daha mükemmelini yaratması diye bişey olmazdı çünkü zaten O sonsuz en mükemmel olan kendisidir. Yaratmayı sen resim yapmak, robot yapmak gibi ve O'nu da yine kendin gibi noksan bir varlık zannediyorsun ki daha güzeli daha kamili olabileceğini düşünüyorsun. Hem O'nun yaratması öyle heykel gibi değildir; şu dünya hayalden "gibi"dir daha göremedin mi.. Hem heykel sureti gibi maddi değildir O, aynısına bölünsün. Kulhuvallahu okumadın mı hiç; Bir, Tek.. Sen kendine hayalen dışarıdan baksan, bu noksan bi bakış olur, çünkü sadece suretini, hani birazını görmüş olursun.. Ama içine baksak, o zaman senin kadar olmasa da tanırız seni di mi, sana yakın oluruz, yabancılık çekmeyiz, düşünsene içindeyiz yani ?.. Ama Yakınlık bu değildir; hem gerek yok, bundan öte ne de olsa mayamız aynı, Sen de Ruh'sun Ben de.. O'nun Ruhundan O'nun Sureti üzereyiz.. Öyle değil mi ?...

Rahman'dan Rahim'e..

Sen sadece, O’na huşû duyan, O’ndan korkanlar için bir uyarıcısın.

Naziat 45

O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.
Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü’minlere fayda verir.


Zariyat 54-55

Demek ki İnsan bi mertebeden sonra yerini konumunu tekrar gözden geçirmeli.. Rahman'dan Rahim'e doğru..

Adem Cennette mi Yaratıldı ?..

"Âdem Yeryüzünde Yaratıldı da neden ona 'Sen ve eşin Cennet'e (Cennet) yerleşin' dendi ? Neredeydi ki de (Size göre) Yeryüzüne yerleşin denmiş oldu ? Ve sonra neden yasağı işlediklerinde (Nereden, tekrar) "Yeryüzüne" (Ard) inin dendi ?" diye İddiacı Allame-i Cihanlar'a sorduğumuzda kafaları karışıyor ! Ama Kuran'ı çok iyi biliyoruz demek kolay ! İddialar havada uçuşuyor !

"Benim bir bilgim olmazdı, (insanın yaratılışı hakkında) melekler yüce mecliste tartışırlarken." Sad 69

De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” Enam 50

“Bir vakit, Biz peygamberlerden kuvvetli bir söz almıştık; Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan” Ahzâb 7

Rahman. Kuranı öğretti. İnsânı halketti. Ona, beyanı öğretti. Güneş ve ay, hesapla hareket eder. Yıldızlar ve ağaçlar, ikisi de (Allah’a) secde ederler. Ve göğü yükseltti ve mizanı koydu. Ölçüde, tartıda haddi aşmayın.

Rahman 1-8

İddiası Kolay !

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html

Ruh ~ Beyin ~ Akıl ~ Uyku ~ Ölüm

Ruh Bedenin çözülüp dağılmasıyla Yok olsaydı, ondan önce Beynin-Aklın çözülmesiyle Ruhun dağılıp Yok olması lazım gelirdi; halbuki Akıl gittiğinde Ruh yine Yok olmaz, Dünya Yok olur; o Ben-lik sahipleri bundan ötürü korkarlar da onlara Ruh Yabancı olur garip gelir, Yokmuş gibi yaparlar. Uyku'da beden kafesi sapasağlam olduğu halde Ruh kuşunu tutamaz da O başka aleme uçar gider, beden bu alemde kalır. Ölüm'de de öyle, ne bu Dünya o Bedeni tutabilir ne de o Beden o Ruhu; o aslına toprağa döndüğü gibi, O Ruh da aslına döner.

Deizm - Ateizm / Ahiret

"Bilmiyordum" demek, "Düşünememişim" demek olur. "Bilgi sana Hazır olarak gelmişti; Uymadın" denildiğinde ise artık "Yalvarmaya" başlarsın. Halbuki Dünya'da O'nun Kulları özenle beş vakit bir ömür Yalvarmışlardı.

Ama'da idi ~ El an öyledir..

Amâ olanlar için Bir Tek Nur var.

Adem Yeryüzünde mi Yaratıldı !

ADEM YERYÜZÜNDE YARATILDI DİYE İDDİA EDENLERİN GÖZDEN KAÇIRDIKLARI, GÖRMEDİKLERİ-GÖRMEK DE İSTEMEDİKLERİ NOKTALAR ..

Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. [Araf 11]

İblis'in secde etmemesinden sonra, sadece İblis'e hitaben:

“Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu. [Araf 13]

'Beni azdırdın ben de onları saptıracağım' dedikten sonra tekrar sadece İblis'e hitaben:

“Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” [Araf 18]

Dikkat ederseniz bu Ayet'de henüz İblis'e tabi olunmamış.. Yani Adem yasağı işlemeden önce, sadece Adem'e Secde Emri'nin yapıldığı "Alem"de sadece Şeytan'a "İn" "KATIMDAN ÇIK" buyuruluyor ! NEREYE ?!..

Devam edelim !

Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz. [Araf 19]

Bu Ayet'de Meleklere Adem'e Secde edilmesi Emri ve Şeytanın Allah KATINDAN (!) ÇIKARILMASINDAN sonra, Adem'in ve Eşinin yerleştirilmesini görüyoruz! Bu Ayet'de yerleşilen yer olarak "CENNET" KELİMESİ KULLANILIRKEN İblis'in hemen akabindeki Ayet'de Adem'i kandırıp Ağaç'a yaklaştırıp Yasağı ihlal etmesinden sonra bu sefer Adem'e hitaben:

“Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için "YERYÜZÜNDE (!)" bir süreye kadar kalma (yerleşme) ve geçinme vardır (size takdir edildi).” buyurdu. [Araf 24]

Arif olana yakışan İDDİA ETMEMEK ! DOĞRU OKUMAK ! DOĞRU KONUŞMAKTIR ! KURANI BİLİMSEL GERÇEKLER ZIRVALARINA VE AKLINIZA İNDİRMEYE ÇALIŞMAYINIZ ! ALLAH KATINDAN AYRILMAYA, DÜNYAYA ÇIKMAYA BU KADAR MERAKLI OLMAYINIZ ! HOŞ ALLAH KATI NE DEMEK, MELEKLER CENNETTE Mİ, BİZ NEREDEYİZ HABERİNİZ DE YOK YA !

Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi, onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten [GEÇEN KELİME - MİN EL CENNETİ- Fİ EL ARDI DEĞİL] çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık. [Araf 27]

İşine geldiğinde KULLANILAN KELİMELERE DİKKAT EDELİM - ÖYLE YAZMIYOR ! diyenler BU SÖZLERİNİ İDDİALARI HARİCİNDE DE SAMİMİYETLE TUTARLARSA GÖREMEDİKLERİNİ GÖREBİLİRLER !

(Yazımızın muhatabı Hadisleri kabul eden Bizler değiliz.. Fakat şunu da belirteyim safi bir tefekkür etmek isterseniz Adem'in as Cennet'e yerleştirilmesi, Ayetlerde secde emrinin yapıldığı ve İblis'in kovulduğu yerden-zamandan sonradır.. Ama bu mekan ile Efendimizin (sav) Miraç'ta yükseltildiği Sidretül Müntehanın ötesi de olmadığını belirteyim.. Ve bildiğiniz gibi Allahın Katında daha pek çok alemler de var.. Allah'ın Katı neresidir ? diye bir soru olmaz ama bu kısmı düşünmekte bir sorun yok.. Mesela şöyle söyleyeyim Allah Mahşer Meydanında günahkarlar birbirleri ile çekişirken "Benim Huzurumda çekşmeyin" buyurur.. "Benim Huzurumda" ifadesi bir Mekan kastetmez lakin yer Mahşer Meydanıdır.. bundan sonra sırat cennet araf cehennem ve katları bildiğiniz üzere.. "Allah'ın Katı - Katımdan" ifadesi Kuranda pek çok yerde geçer, İbn Arabi hazretleri de Futuhatta değinmiştir..; Mekan kastedilmediği yerler olduu gibi Mekanmış gibi yapılan vurgular da vardır.. İşte bu açıdan Tefekkür ederseniz Allah'ın Katı ifadesi Tefekkür edilmesi güzeldir, anlaşılması gerekir ve bir sakıncası yoktur..)


Selametle !

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/erdem-uygan-mehmet-okuyan-caner.html

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html

Erdem Uygan - Mehmet Okuyan - Caner Taslaman - Emre Dorman ..

Kur'an ve Resul Yeterli ve Apaçıktır da bir ömür okunup bitmeyecek O Kuran'a göre Hüküm vermede sizin kafalarınız pek Apaçık ve Yeterli olmayabilir ! Kuran'a göre verdiğinizi gördüğümüz tek Hüküm de bugüne dek şundan ibaret: Sizden gayrı İstisnasız her "Mezhep" (Grup) Şirk'de [Zuhruf 37]; Tasavvuf Ehlini bırakın Yer Gök bile size göre Hulül'de ! .. Allah'ı görmeyi arzulayan Koca Musa Peygamber size göre "Laubali" olmalı ! "Hızır" İsmi bile geçmiyor ama "Kul" dendiği halde "Melek" oldu [Âli İmrân 78] ! Peygamberin Dilinden dökülen "SÖZ" oldu da [Casiye 6], Felsefeci'nin, Bilim Adamı'nın iki gün sonra değişecek Fikri "AYET" oldu ! Ve 'Kendisine uyun ki sizi "SEVEYİM" ! ' buyurulan Muhammed (as) size göre "Sevgili" olmadı da ! "Robot Postacı" oldu !..

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-cennette-mi-yaratld.html

http://yunuscomlek.blogspot.com.tr/2015/06/adem-yeryuzunde-mi-yaratld.html

Kader / Tesadüf / Zorunlu

Kader Nefsime bir keresinde tümüyle "Tesadüf" göründü.. Bir keresinde de tümüyle "Zorunlu".. Sadece kuru Bilgi-Bilgisizlikte değildir iş.. Edep, Denge, İtidal, Ahlak gerekir..

Sırlar / Tasavvuf

En büyük Sırrı "Sen" iken.. Sırların Sırrı "O" iken.. Başkaca Sırlara meyletmek ?... En Edepsiz Ahmakça bir iş !..

Demokrasi

Demokrasi ?.. "Çoğunluğa Göre Hüküm".. Vah babam başımıza gelenler !...

Şeytan - Vesvese

Şeytanın attığı Hayal'i sen An'da Gerçeğe getirme. Sen Hak olarak An'da Hakk'a gel. Sen Mülkü olarak An'da Hakk'ın Mülküne gel !

Adem Yeryüzünde mi Yaratıldı ?

ADEM YERYÜZÜNDE YARATILDI DİYE İDDİA EDENLERİN GÖZDEN KAÇIRDIKLARI, GÖRMEDİKLERİ-GÖRMEK DE İSTEMEDİKLERİ NOKTALAR ..

Ve andolsun ki; sizi Biz yarattık. Sonra size suret (şekil) verdik. Sonra meleklere: “Âdem (A.S)’a secde edin.” dedik. İblis hariç, secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı. [Araf 11]

İblis'in secde etmemesinden sonra, sadece İblis'e hitaben:

“Öyleyse oradan in! Artık orada senin kibirlenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu. [Araf 13]

'Beni azdırdın ben de onları saptıracağım' dedikten sonra tekrar sadece İblis'e hitaben:

“Kınanmış (hor görülmüş) ve kovulmuş olarak oradan çık!” dedi. “Elbette onlardan kim sana tâbî olursa, mutlaka sizin hepinizden cehennemi (tamamen) dolduracağım.” [Araf 18]

Dikkat ederseniz bu Ayet'de henüz İblis'e tabi olunmamış.. Yani Adem yasağı işlemeden önce, sadece Adem'e Secde Emri'nin yapıldığı "Alem"de sadece Şeytan'a "İn" "KATIMDAN ÇIK" buyuruluyor ! NEREYE ?!..

Devam edelim !

Ve ey Âdem! Sen ve zevcen cennette yerleşin (oturun) sonra da, dilediğiniz yerden yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın. O zaman (yaklaşırsanız ikiniz) zalimlerden olursunuz. [Araf 19]

Bu Ayet'de Meleklere Adem'e Secde edilmesi Emri ve Şeytanın Allah KATINDAN (!) ÇIKARILMASINDAN sonra, Adem'in ve Eşinin yerleştirilmesi"ni görüyoruz! Bu Ayet'de yerleşilen yer olarak "CENNET" KELİMESİ KULLANILIRKEN İblis'in hemen akabindeki Ayet'de Adem'i kandırıp Ağaç'a yaklaştırıp Yasağı ihlal etmesinden sonra bu sefer Adem'e hitaben:

“Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için "YERYÜZÜNDE (!)" bir süreye kadar kalma (yerleşme) ve geçinme vardır (size takdir edildi).” buyurdu. [Araf 24]
Arif olana yakışan İDDİA ETMEMEK ! DOĞRU OKUMAK ! DOĞRU KONUŞMAKTIR ! KURANI BİLİMSEL GERÇEKLER ZIRVALARINA VE AKLINIZA İNDİRMEYE ÇALIŞMAYINIZ ! ALLAH KATINDAN AYRILMAYA, DÜNYAYA ÇIKMAYA BU KADAR MERAKLI OLMAYINIZ ! HOŞ ALLAH KATI NE DEMEK, MELEKLER CENNETTE Mİ, BİZ NEREDEYİZ HABERİNİZ DE YOK YA !

Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi, onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten [GEÇEN KELİME - MİN EL CENNETİ- Fİ EL ARDI DEĞİL] çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık. [Araf 27]

İşine geldiğinde KULLANILAN KELİMELERE DİKKAT EDELİM - ÖYLE YAZMIYOR ! diyenler BU SÖZLERİNİ İDDİALARI HARİCİNDE DE SAMİMİYETLE TUTARLARSA GÖREMEDİKLERİNİ GÖREBİLİRLER !

(Yazımızın muhatabı Hadisleri kabul eden Bizler değiliz.. Fakat şunu da belirteyim safi bir tefekkür etmek isterseniz Adem'in as Cennet'e yerleştirilmesi, Ayetlerde secde emrinin yapıldığı ve İblis'in kovulduğu yerden-zamandan sonradır.. Ama bu mekan Efendimizin (sav) Miraç'ta yükseltildiği Sidretül Müntehanın ötesi de olmadığını belirteyim.. Ve bildiğiniz gibi Allahın Katında daha pek çok alemler de var.. Allah'ın Katı neresidir ? diye bir soru olmaz ama bu kısmı düşünmekte bir sorun yok.. Mesela şöyle söyleyeyim Allah Mahşer Meydanında günahkarlar birbirleri ile çekişirken "Benim Huzurumda çekişmeyin" buyurur.. "Benim Huzurumda" ifadesi bir Mekan kastetmez lakin yer Mahşer Meydanıdır.. bundan sonra sırat cennet araf cehennem ve katları bildiğiniz üzere.. "Allah'ın Katı - Katımdan" ifadesi Kuranda pek çok yerde geçer, İbn Arabi hazretleri de Futuhatta değinmiştir..; Mekan kastedilmediği yerler olduu gibi Mekanmış gibi yapılan vurgular da vardır.. İşte bu açıdan Tefekkür ederseniz Allah'ın Katı ifadesi Tefekkür edilmesi güzeldir, anlaşılması gerekir ve bir sakıncası yoktur..)

Selametle !

 

Görmek

Görü-l-meyene göre baş gözü Kör sayılır; Görü-n-ürse ne ala, baştan ayağa Göz-Görüş oldun gitti.

Misal Alemi

Safer efendi (ks) Rüyasında Kabenin şimdi olduğundan farklı sayıda sütunu olduğunu görmüş.. bi tevil de yapamamış.. sonra araştırmış, baya bi zaman geçmiş, meğer bilinen en eski tarihte Kabe aslında o Rüyada gösterildiği sayıdaki kadar Sütuna sahipmiş. İşte bu, "Misal Alemi" için bir Misal olsun sana. Yani uçup giden Hayal gibi değil.. Her Suret O Alem'de saklı, muhafazalı..

İsmail Emre - "Milenyum Peygamberleri" (!)

İnsan kendini çok akıllı zannetmemeli ve halkı çok sevmemeli !.. Yoksa şu hale gelir de kendisini "Milenyum Peygamberi" (!) zanneder:

"..Melek diye bir şey yoktur. İnsanlar, eskiden beri melekleri inandıkları için, onların bu kanaatlerini bozmak istememiş. "Âmentü billâhi ve melâiketihî" de olduğu gibi, meleklere îmân lâzım ama, görmek gibi îmân olur mu? Meleğin ne olduğunu bilmeli de öyle inanmalı. "Filân adam melek gibi" derler. "Melek" temiz bilgidir, melekedir, temiz ahlâktır. Âdem, "safîyyullahtı". Hangimiz, "Yârabbi! beni saflaştır" desek saflaştırmaz. Saflaştırmaz mı hiç... Bak, boyuna sorduruyor, konuşturuyor. İşte, bu bir saflaşmadır.."

"..Âlem deyince, biz, bunu yalnız insanlardan ibâret sanıyoruz. Hayvanlar da bu âleme dahildir. Mikroplar âlemini gözle göremiyoruz. Halbuki, bu gözle görülemiyen mikropların da gıdaları olan mikroplar var. Sağlığımızı temin eden mikroplar Melek, zararlı mikroplarsa süflî cinlerdir.."

Tasavvuf / Zahir - Batın

Güzelim sen "Doğru Sözlü" değilsin, kalkmış 'Allah'ın Tecellisinde her an bir Şan alıyorum - Şe'n üzereyim - Hızır'ım ben' diyorsun.. Gizli'de böyle diyorsun.. Sonra sen bize 'Anlamıyorsun, ben öyle kastetmedim, batıni mana' filan diyorsun.. Yavrum, yapma böyle.. Doğru Sözlü olmadığın gibi, Bağlamların da Doğru'ya Varmıyor.. Bir de üstüne şu Batıni İddia'ları bırak.. Etme..

Tasavvuf - Hızır Musa - Zahir Batın

Kendisini "Musa" zanneden Zahirde Ahmaklar bi yana.. Kendisini "Hızır" zanneden Batında Kibirli Şapşallar bir yana.. Bu iki taraf da kendilerini Tanrı'ya İzafe etmede, birbirlerinin kuyularını kazmaktalar.. Fakat içlerinde ne Musa'yı gördüm ne Hızır'ı.. Birbirlerinin ocaklarını, gönül ocaklarını söndürmedeler..

Cemal ~ Kemal ~ Aşk

Bidayet'de Cemal'e Aşk, Nihayet'de Kemal'e Aşk. Yani Bilen'in Cemali de, Kemali de, Aşkı da, hiç mi hiç değişmemiştir.

Kalp

Kalbin O'nu sığdıracak denli genişlemişse, kafa gözün bazı şeyleri görmese de etkilenirsin, duygulanırsın; Bilirsin.. Ama Kalbin Dar ise, gözünün görmediği şeyi Ruhun duymaz, seni bağlamaz, dert etmezsin, "Banane" dersin; İnanmazsın !

Ruh - Can / Manevi Ruh - Kalp

Ölü hayvan veya insan bedenleri görüp üzüldüğünde bu ancak onların "Manevi Ruh"larına üzülmen olabilir. Çünkü Asli Zâti Ruhları artık o Cesedlerin sınırlarından çıkarılmıştır. Böylece İnsanların Cesetlerinde gördüğün manevi ruha üzülmen ise uygun görülmemiştir; çünkü Allah hiçbir kimsenin Ecrini zayi etmez; yani onun Manevi Ruhu da (Kalb'i de) asli Ruh'u ile beraber hiçbir zarar görmeden Rabbine dönmüştür. Kertenkelenin kuyruğunda kıpırdayan ise Ruh değil Can'dır.

Ruh

"..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22

"..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29

Allah'ın Ayırd ettiğini sen Aynılamaya çalışma..

"..Hz. Peygamber 'Âdemoğluna belini doğrultacak lokmalar yeter' demişti. Böylelerin himmeti, ilahi ruhtan ibaret olan babalarına katılmaya yönelir. Bu yaî (bana ait olan anlamında) ruhtur, yoksa emirle ilgili ruh değildir. (Ona kendi ruhumdan üfledim ayetinde geçen 'benim' ifadesi.) Burada Allah, ruhu kendisine ait saymıştır, çünkü Allah, emir ruhuyla kendisine izafe ettiği ruhu ayırt etmiş, emir ruhunu destekleme ruhu yapmış, ("..Onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi.." Mücadele 22") kendisine izafe ettiği ruhu ( "..Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman.." Hicr 29 ) doğaya üflenen Hakkın kelimesinden ibaret ruhun varlık sebebi yapmıştır. Böylece çocuğun babasına duyduğu sevgi gibi sevgi duymuştur..."

Muhyiddin ibn Arabi (ks)

"..Allah Hz. İsa hakkında şöyle demiştir: 'Topraktan kuş sureti yarattığında..' Kast edilen yaratılış suretidir. 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu.' Burada Allah sureti yaratılmışa izafe ederken onun kuş oluşunu da Hakka izafe etmiştir. Seni yaratması hakkında ise şöyle demiştir: 'Onu tesviye ettiğimde...' Bu ayet 'Topraktan kuş sureti yarattığında... ayetinin bir benzeridir. Sonra şöyle der: 'Ona kendi ruhumdan üflediğimde..,' Bu ise 'O da Allah'ın izniyle kuş olurdu' ayetine benzer.."

Muhyiddin ibn Arabi (ks)

İslami Mücadele

Sen Allah Adına gidip gizlice putperestlerin bin yıllık putunu patlatıyorsun.. Sonra Silahınla Bombanla yine kuşanmış halde o bölgeden kaçıyor, kendini kurtarıyorsun.. Sonra o putperestler o bölgedeki zavallı Müslüman halk'a öncesinden daha çok daha şiddetli zulüm ve işkence etmeye devam ediyorlar.. E şimdi bu İslami Mücadele mi ?.. İlla ki Kafirin parmağı var bu işte ama, sen önce kendi parmağını düşünmelisin..

Putlar / İbrahim (as)

İbrahim (as) sadece putları kırmadı; Siyaset de yapmadı ! Zenginlik fakirlik düşünmedi ! Putperestler yanında son derece kesin, ayrıntılı bir İlme, Mutlak bir Delil'e sahipti !

Muhabbet

Allah bir başkası tarafından Ululanmak için Yaratmamıştır. O bundan son derece Münezzeh, Zat'ıyla Gani olandır. O'nu Tartışan bir İnsan kendisi ile tartışmaya kapılmış, kendisini Hesaba çekmiş olur. Eğer kişi bunu Muhabbet ile yapmış olursa, Yaratılış Sebebine Yaklaşmış olur; ama ulaşmış sayılmaz. Muhabbet'i kendi zayıflığı ile kayıtlarsa, bu da Muhabbet'e değil Merhamet'e ulaşmış sayılır. Kim ki "Muhabbet"i anladı, o Ulaştı ! Gerisi Hakkın Hesabına kaldı ! Seri Hesap görendir; "Ol" der olur ! O Hüküm ve Hikmet sahibidir, Hamd'e layık olandır.

Uyku Ölümün Kardeşidir / Ölmeden Evvel Ölmek ..

"Uyku, Ölümün Kardeşidir!" (sav) Uyuyor her gece "Yok" oluyorsun da, bazen Rüya aleminde Yeteneklerin ve Şuurun noksan, hayal meyal bir Varlıkla Diriltiliyorsun.. Bazen de ( tecrübe ettirildiyse bilirsin ) şimdi Yaşadığın Varlıkla, hatta daha da Uyanık, daha da Gerçek bir Alemde tüm Varlığınla Diriltiliyor da öylece bir çok şey Tecrübe ettiriliyorsun.. Bu Diriltilişlerle yaşadıkların bazen şu Dünya'da uyandığın o gün veya gelecekte birebir gerçekleşiyor, bazen geçmişi görüyorsun, bazen de şu Dünya'da tecrübe edemediğin öyle şeyler tecrübe ettiriliyor ki Uyanıkmışsın gibi birebir İlim sahibi oluyorsun.. Hepsi bir Dirilme olmasına rağmen, bazen eksik, bazen tam, bazen Fazlası.. Bazen Gerçek ve Hakk İlmi.. Bazen de Eksik, Batıl, Hayal ve Vehimler... Yüce Allah ölmeden evvel ölmek, en güzel bir surette Dirilmek, ve Kamil bir Yaşayış nasib etsin !

Hızır

Hızır Gemiyi batırmış, Çocuğu sakatlamış değildir.. Hz Peygamber sav şöyle buyurmuştur: "Her ayetin zahiri ve batını vardır. Her harfin haddi ve her haddin de matla‘ı vardır." Büyüklerin Sözlerinde de elbette aynı "Kayıt" geçerli olmuştur. Yani sana "Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil" derlerken "Kadir"den maksad "Miraç", Hızır'dan maksad da "Eşkiya'ya Zorba'ya bile Biat ve İtaat et" demek değildir.

Nefs

Öfke, Nefret, Kin.. Bunlar çok Azim bir Ordudur.. Dostu düşman düşmanı dost yaparlar.. Eğer Kişi önce kendi Nefsini Düşman bellememişse, çoktan bu ordunun hezimetine uğramış gitmiştir..

Vecd / Huzur / Sevgi

Mümin'e göre "Huzur" işlerin yolunda gitmesi, keyfin yerinde olması, ağız tadı demek olmadığı gibi "Sevgi" de bazı bazı parıldayan "Vecd" değildir.

Sırat

Belli olur İnce Hesabın İncesi Sırat'da..

Atatürk ve Tasavvuf ?

Atatürk.. Küreselleşme (?) hakkındaki fikirleri..

http://www.anadoluaydinlanma.org/Ataturk/kuresellesme_hakkindaki_gorusler.pdf

Birleştirici Temel Hakikat nedir ? Irk mı ?; Siyah, Beyaz !.. Din mi ? İsrailoğulları !.. Devlet mi ?; Komunizm !.. Aydınlık mı ?; Bilgi !.. Menfaat mi ?; Kapitalizm !.. Siyaset mi ?; Belki de Selahattin Casus Müslümandır !.. Dostum.. Bir olan Kimdir ? Nedir !..

Onlara: “Yeryüzünde fesat çıkarmayın !” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler.

[Bakara 11]

Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık.

Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi tanıyasınız-tanışasınız.

Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok değerli olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır.

[Hucurat 13]

Ve neredeyse sana vahyettiğimiz şeyden başkası ile Bize iftira etmen için gerçekten seni fitneye çekiyorlardı. Ve o taktirde seni mutlaka dost edinirlerdi.

[İsra 73]

“Dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dini anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.”

[Rum 31-32]

Artık sen, tövbe ederek, sana tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru istikamet üzere ol. ( İslâm'ı kabul etmeleri için taviz vermeye yanaşma. Dileyen, Allah'ın dinini indirildiği gibi halis bir şekilde kabul etsin)

Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.

[Hud 112]

“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.

İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.

Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı.

İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor -ki doğru yola eresiniz.” [Al-i İmran 103]

Boynuzlu Koç

Saf Sevgiye gönlümüz boynumuz kıldan incedir.. Lakin "Artistlik" yapmakla Sevgi bir araya gelmez.. Dikkat et; Cahil, cehaletiyle mazur görülebilir.. ama boynuzlu koç dahil Zulüm'den Sorulmayacak hiçkimse yoktur !

Tevfik

"Tevfik"in ne olduğunu bilmeyen kişinin Müminlere karşı Şefkati Merhameti az, Meyli ise Kafirlere ziyade olur.. Görünüşte Mümin olmıyanları, Görünüşte Müslüman olanlara tercih eder ve böylece de Kemal'i asla elde edemez.

İfrat ve Tefrit

Zanna göre itham, gerçekten pişmanlık ve hüsrandır. Zahirde Mümin görüneni (ki Batınını zaten asla bilemezsin) Zannında Kafirlikle (Kötü-Yaramaz) itham etmek ve Zahirde Mümin görünmeyene ise "Müslüman" yakıştırması yapmak, aynı Dengesiz-Yersiz işlerdendir. Misal: Herhangi bir Kadını Zina ile itham etmek-etmemekle senin ne işin olabilir ki ! Sen hiçbir şey yapmazken insanlar seni itham edebiliyorken sen bir de Zan ile itham edersen düştüğün düşeceğin hali bir düşün ! Şu kötü bu şöyle böyle.. ; Kendisi açıkça dile getirmedikten sonra sen kimsin güzel kardeşim ? Nereden biliyorsun ?..

Nefret - Kin

Nefret ile Eşkiya'yı dahi Sultan eder Dost tutar da bu Nefs yine de Kininden vazgeçmez; Razı olur.. Gel de şimdi sen bu Dünya'dan ümit kesme !

Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. [Yûnus 36]

Ayn-ı Sabite / Sabit Hakikat

Değişen Hakikatlerle Sabit Hakikatler hiç bir olur mu ?..

Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme..

Küfür'de Hakikat aramakla Hakk'a Yakın olduğunu zannetme. Arayıcıysan Hakk'ın Hakikat'ini gözünün ucunda ara bul; Uzakta değil !

Celal

Her Celal Kibir olmadığı gibi her Sakinlik de Kemal değildir. Celallenen Hak Ehli olabilir ve onda Kibir aramak, Namuslu kadına İftira atmak gibidir; Tabiatları Sakin olup, çok bilmiş Nakıslar, her Celallenene aynı öyle İftira ederler. Halbuki, Papazlar da çok sakindir ! Hal bu ki; her şey yerine göredir !

Ehl-i Beyt / Velayet / Ali (kv)

Velayet nedir ki Müslümanım diyenleri toparlamağa ve kuşatmağa Nispetle olmuş olsun ! Eğer öyledirse zaten Peygamber'den (sav) başka hani nerede başarılmış ! Şu halde Velayet'in Nispeti Halk'a göre değil, Hakk'a göre ! Ehli Beyt'in Nispeti şimdi neye göredir ! Mecazi diyorsun da sana göre mi ! O halde ne diye Nispet hesap edip duruyorsun ! Neye göre yarıştırdın da biri sadece ÇOCUK oldu da biri FAZİLETLİ DOST !

...

"Sen ahlakınla ehl-i beyt'e denk olamazsın
Ehl-i beyt efendilerdir

Onlar bir insanı sevmezse hüsrandır onun sonu
Onları sevmek emin ol ki bir ibadettir ibadet"

Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Ali

Ebu Bekr'in Faziletlerini iştahla zikretmek kabahat de değil, Marifet de değil ; lakin Ali'yi çocuk olarak zikretmek.. Zikredememek.. bak işte o sana dünya ahiret yeter kabahat ! yeter zillet !

La Faile İllallah ~ La ilahe İllallah

Hiçbir şey kendi kendine hareket etmez. "Perde"ye bakarsan, Hareket eden Karagöz ve Hacivat'dır. Halbuki Hareket önce Niyet'e, sonra Kudret'e bağlıdır. Allah'ın Kudret'i Aşikar Hakikat ! Niyet'i ise Şeriat'da Gizlidir. Bizim ise Niyetlerimiz Karışık, ve Kudret'den haberimiz yok ! Onun için ne Kudretimiz ne İşlerimiz Sahih değil. Muhakkak ki Bilen de Bilmeyen de, Kafir de Mümin de şu Fiiller Aleminde Rahmet'e Merhamet'e, Kader'e Muhtaç; Kader'e Sığınmakta ! "La Faile" diyoruz ama "İllallah" demeye dil varmıyor ! Kılını kıpırdatamaz hale geldin ise ne mutlu sana ! Demek ki Niyetin de Amelin de O olmuş ! "La ilahe İllallah" demen Muhakkak ki Hakktır !

Nafile ~ Namaz

İki rekatlık dört rekatlık da olsa Nafile Namaz kıl ama Rüku ve Secdelerini uzun tutarak, Huzurunda yarım saat bir saat dur.

İnsan Sırrı

Allah tüm olarak İnsan'ın Ruhunu ve Suretini ve Halife olarak Yaratılışını Biz-Zat Kendisine Nispet etti. Suretinin görünen Hammaddesini Toprağa (Birleşik Unsurlara) Nispet etmişse de, Suretinin Aslı Batın'da Kendi Nurunda'dır. Neticede İnsan Sır bakımından tümüyle Kendi Zatına Özgüdür. Muhakkak görürsün ki onun Özü İlahi olup Yaratılış Aslı Evvel'de - Ezel'de - Son Derece Yüksek Değerde Takdir edilmiş, Manevi ve Suret Cihetinden bu Rütbelerden düşürülmeleri ise Sonradan, Surette (Çünkü Ruh O'ndan olması ile Değişmez), ve Dünya Yaratılışının Ahir'inden Kendi Nefisleri eliyle Taayyün ettirilmiştir. Sen onlara bakarken Allah Tarafından Takdir edilmiş Mutlak Asli Lütuftan gözlerini çevirip de onların Nefislerine ait Dünyevi Yaratılışlarına göz dikme - Çünkü bu Allah'a yüz çevirmenle aynıdır - , Batında ve Zahirde her İnsan'a verilmiş o Asli Değere, Sırra bak; ve onlar için Son Nefes Fırsatını da göz ardı etme. Şu da var ki Dünyevi Yaratılış açısından hepimizin sonunun Ezel'de Bilindiği ve bunların bazı İzdüşümlerinin, hem İyi hem Kötü Surette Dünya'da da görülebileceğini unutma. Lakin Sen Batıl'dan yüz çevir de Hakk'dan Yüz Çevirme !

Tasavvuf / İlim

Hal bakımından İyi olduğunda, Allah'a Sen'den yakını yoktur; Birlikten dem vurur, haykırır durursun.. Fakat Duygu Durumun Yoksunluk, Dengesizlik, hatta Azap içinde kıvranırken "Allah!" deyip, Aynı Yakın olduğunu bilmek, her yiğidin harcı mıdır ? Süre her zamankinden daha da uzasa, tahammül sınırlarına ulaşsa da aşsa, yine de Bir olur musun acaba ? Zâti Yakınlık, Sıfat Yakınlığı, Ruh, Nefs, Kalp, Haller.. Ey Birlik Eri ! Acaba bu konular hakkında İlmin yeterli midir !