Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Kur'an'da Tasavvuf

Ve mü'min erkek ve mü'min kadının, Allah ve O'nun Resûl'ü, onlar için bir işin olmasına hükmettiği zaman, kendi işlerinde seçim hakkı olamaz. Ve kim, Allah ve O'nun Resûl'üne asi olursa, o taktirde apaçık bir dalâlet ile sapmış olur. [Ahzab 36]

Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. [Ali İmran 144]

Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. [Şura 10]

Hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerrdir. Ve Allah bilir, siz bilmezsiniz. [Bakara 216]

Allâh’a dâvet eden, sâlih ameller işleyen ve «Ben müslümanlardanım.» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” [Fussilet 33]

Hevâsını İlah edineni gördün mü? Sen mi ona vekîl olacaksın? [Furkan 43]

O kimseler ki Kurân'ı parça parça kıldılar; bir kısmına inandılar bir kısmına inanmadılar. [Hicr 91]

Kim Allah'a sarılırsa muhakkak ki o, doğru yola iletilmiştir. [Ali İmran 101]

İşte böyle; çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. [Hac 62]

Allâh yoluna ki, semâlarda ve arzda ne varsa kendisi içindir! Dikkat edin, işler Allâh'a döner! [Şura 53]

Bana ve ana-babana şükret; dönüş banadır! [Lokman14]

 Allah'a sımsıkı sarılın [Hacc 78]

Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa ve sola dönmektedir. [Nahl 48]

Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi ( Yüzü - Zat'ı – Kişi Yüzünden ayrılır, tanınır.. ) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir, Alim’dir. [Bakara 115]

Görmedin mi Rabbini, gölgeyi nasıl uzattı?.. [Furkan 45]

Allah'a inanıp O'na sımsıkı sarılanları, kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir. [Nisa 175]

Ve insana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra kendinden bir ni'met lütfettiği zaman daha önce ona dua ettiğini unutur. [Zümer 8]

Eğer insana, tarafımızdan bir rahmet, bir nimet tattırır, sonra da bunu kendisinden çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör bir kimse olur. [Hüd 9]

İşte siz o kişilersiniz ki onları seversiniz, fakat onlar sizi sevmez. [Ali İmran 119]

Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir. [Maide 105]

Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve yalnız O'na yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir. [Nisa 146]

Sizden, hayra dâvet eden ve iyiliği emredip kötülükten nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte onlar felâha erenlerdir. [Âl-i İmrân 104]

(Sadakalar,) kendilerini Allah yoluna adamış olan ve yeryüzünde dolaşıp kazanamayan fakirler içindir ki iffetleri (utanıp istememeleri) sebebiyle, gerçek hallerini bilmeyen, onları zengin zanneder. [Bakara 273]

***

Onlardan İlahını seven yok;
Ancak dirhem sevgisine bulaştırarak severler.
Bu yüzden: şu marifetin kuludur, şu Cennetin,
şu da cehennemin kuludur, denir.
Çok çok azı müstesna. Onlar
Vehim türünden olmaksızın Onunla sarhoşturlar
Onlar Allah'ın kullarıdır, onları bilemez
Ondan baska hiç kimse.
Nimetin kulları değildirler...

Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Edip Yüksel, Abdulaziz Bayındır vb. Kimselere, Kur'an'dan, İhtilaftan Uzaklaşıp Allah'a Yönelme, Tasavvuf, Mânâ Dersi..

Ve mü'min erkek ve mü'min kadının, Allah ve O'nun Resûl'ü, onlar için bir işin olmasına hükmettiği zaman, kendi işlerinde seçim hakkı olamaz. Ve kim, Allah ve O'nun Resûl'üne asi olursa, o taktirde apaçık bir dalâlet ile sapmış olur. [Ahzab 36]

Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. [Ali İmran 144]

Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. [Şura 10]

Hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerrdir. Ve Allah bilir, siz bilmezsiniz. [Bakara 216]

Allâh’a dâvet eden, sâlih ameller işleyen ve «Ben müslümanlardanım.» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” [Fussilet 33]

Hevâsını İlah edineni gördün mü? Sen mi ona vekîl olacaksın? [Furkan 43]

O kimseler ki Kurân'ı parça parça kıldılar; bir kısmına inandılar bir kısmına inanmadılar. [Hicr 91]

Kim Allah'a sarılırsa muhakkak ki o, doğru yola iletilmiştir. [Ali İmran 101]

İşte böyle; çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. [Hac 62]

Allâh yoluna ki, semâlarda ve arzda ne varsa kendisi içindir! Dikkat edin, işler Allâh'a döner! [Şura 53]

Allah'a sımsıkı sarılın [Hacc 78]

Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa ve sola dönmektedir. [Nahl 48]

Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi ( Yüzü - Zat'ı – Kişi Yüzünden ayrılır, tanınır.. ) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir, Alim’dir. [Bakara 115]

Görmedin mi Rabbini, gölgeyi nasıl uzattı?.. [Furkan 45]

Allah'a inanıp O'na sımsıkı sarılanları, kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir. [Nisa 175]

Ve insana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra kendinden bir ni'met lütfettiği zaman daha önce ona dua ettiğini unutur. [Zümer 8]

Eğer insana, tarafımızdan bir rahmet, bir nimet tattırır, sonra da bunu kendisinden çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör bir kimse olur. [Hüd 9]

Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir. [Maide 105]

Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve yalnız O'na yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir. [Nisa 146]

Sizden, hayra dâvet eden ve iyiliği emredip kötülükten nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte onlar felâha erenlerdir. [Âl-i İmrân 104]

(Sadakalar,) kendilerini Allah yoluna adamış olan ve yeryüzünde dolaşıp kazanamayan fakirler içindir ki iffetleri (utanıp istememeleri) sebebiyle, gerçek hallerini bilmeyen, onları zengin zanneder. [Bakara 273]

***

Onlardan İlahını seven yok;
Ancak dirhem sevgisine bulaştırarak severler.
Bu yüzden: şu marifetin kuludur, şu Cennetin,
şu da cehennemin kuludur, denir.
Çok çok azı müstesna. Onlar
Vehim türünden olmaksızın Onunla sarhoşturlar
Onlar Allah'ın kullarıdır, onları bilemez
Ondan baska hiç kimse.
Nimetin kulları değildirler...

Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Zaman / Ben-lik / İrade / İlüzyon / Kader ...

İlahi Ben'inin ( ve nefahtü fîhi min rûhi ) farkında olmayan kimse, Kader bağlamında sadece Oluş'a, Tekvin'e Bağlı olan Benliğini ( Ben-lik ) görebilir; ve gerçek Ben'ini göremediği için ki onu bu bağlamda İlüzyon sayar, veya kendini bir Robot gibi görür. Böyle gören ( Hakikatini göremeyen kimse ) bunu kötü niyetle yapmasa da mutlaka kendi hakikatine cahildir. Müslüman ise bu asıl benine Amel'ine dayandığı sürece ulaşamaz, ve ancak en fazla Kader'e bağlanarak Oluş'tan felah bulabilir. Veya Hakikatini müşahede etmese de Ayet'e ( ve nefahtü fîhi min rûhi ) İman ettiği için Hakikatini kaybetmez. Keşfi az olan kimse ise Kafirler gibi Benliğe ve İrade'ye İlüzyon demese de Ben-lik etmekten korktuğu için İlahi Ben'ine ulaşamaz. Halbuki yukarıda da vurguladığımız gibi Kader'e bağlı Ben-"lik" ( Kimlik ) de tıpkı İlahi Ben gibi 'Şerri yaratmanın Şer olmaması..' Hakikatine dayanmaktadır. Şerri işlemek ise bilen için burada ancak Zan'na bağlı olabilir; çünkü Beşer'in yapısında İrade bulunsa da bu İrade Oluş'a "Tesir" edemez; yani Kader'i aşamaz; fakat İlahi Ben'i kabul etmemesinden ötürü sorumluluktan da kurtulamaz. İşte bu Kafir olanın düştüğü en kötü Tuzaktır. Çünkü İrade'ye İlüzyon demekle, aslında Kader'e inanmamıştır; Tevbe edecek bir Hakikat olduğunu inkar eder. Bu kimsenin Allah her şeyi Bilir ( veya Bilmez ) demesinin de aslı yoktur; çünkü ona göre Oluş'a bağlı olmayan bir Ben yoktur. Bu, o kişi farkında olmasa da aslında şunu demektir: Allah'ın Oluş haricinde Zati varlığı yoktur; o da Kader'e ( ilahi olmayan [!] bir oluş ) bağlıdır. Halbuki İlahi Ben ( bir başlangıcı olsa da ) oluş, kader, kevn.. hepsinin dışında, ( zannedilen ) zamanın da ötesinde olan Allah iledir.. El-An da, O'nunladır.. Bu mertebede ise oluş yoktur ki gelecek veya bilgi olsun. Orada sadece bir şeylere bağlı olmayan asıl Bilgi, geleceği olmayan An; Yüce Allah'ın Zati Varlığının Farkındalığı vardır. O mertebede, bir amel yoktur ki, sorumluluk olsun.. orada, gelecek yoktur ki zaman olsun.. orada, bilinenler yoktur ki zanlar olsun.. orada, uzaklık yoktur ki ayrılık olsun; gayr olsun.. İşte İlahi Ben'inin farkında olmayan, kendini yalnızca bir Beşer olarak gören İnsan bu Mertebeden, O'ndan yüz çevirip, oluş'a döndüğü sürece, ne Ben-lik'in farkında olabilir, ne Ceza'dan kurtulabilir, ne Kader'i anlayabilir, ne Gizli Şirkten, ne Gizli İnkar'dan ( yukarıda geçmişti), ne Nefs'ten, ne Ben-lik'ten; bu böyle uzar gider.. Lafı kısa kesmek gerek; El An'da O'nunla, hep O'ndan O'na dönmek gerek.. esas Bilineni Bilmeyi Bilmek gerek..

Facebook

https://www.facebook.com/yunus.comlek

Kötü Rüya / Şeytani Rüya / Hakk ve Hakikati Muhammediye (sav)


İftirası Rüya alemine kadar nüfuz edebilmesi açısından, en kuvvetli Kafir İblistir; o ve avaneleri Zan, Vehim, Hayal, Yalan vb ile Düşmanı Şerre kattığı gibi Seni de katabilir. İşte Kafirlerin Kuvveti böylece Hakk olmayan şeylere dayandığı için Zayıftır; o yüzden ki hiçbir zaman Zafer elde edemezler. Onlar da Nefslerinin cehaleti ile hareket ederler ama, niyetleri, yolları Düşmanlık olduğu için işlerinin sonu hiçbir zaman Hayra çıkmaz; hep Zararda kalırlar. Bir Müslüman'ın Niyeti, Hedefi, "Düşmanlık" olamaz.

Öyle Güzel Hisler veren Rüyalar vardır ki, kanatların olmadığı halde Kuşlar gibi süzülür Uçarsın. Uykudan kalkınca öyle hissedersin ki, Uçma yeteneğin varmış da normalde de Uçabiliyormuşsun, ayağını yere basınca her an havalanabilirmişsin, daha önce sanki uçmuşsun gibi; önceden Uçağa filan da binmemişsindir.

İşte Güzel Hisli olmayan o Şeytani Rüyalarda Aklın karışması, Hakkı görememesi de böyledir.

Hakkı görmesi için ona sor: "Mülk Kimindir !"; o zaman karanlıklardan hiç bezmeyen Nefs Yarasası uykuda, Akıl da hala düğümlerle uğraşıyorken, O'ndan bir Ruh olan Sen perdeleri yırtar atarsın ! görüverirsin apaçık O en-Nur'u; uçanların, yürüyenlerin, sürünenlerin, kıvrılanların, sabit olanların, dönenlerin, her şeyin O Tek olan Rabbini; Kahhar, Rahman ve Rahim olan Tek Sahibini !

Belki böylece ileride, gerçekten İdrak edebilirsin "Hakikati Muhammediye" (sav) nin Eşsiz, paha biçilemez değerini !