Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

İsevi/Musevi/Yanan Ağaç/Muhammedi

Muhammedi olan Yanan Ağaç aramaz.

Nasıl Zikretmeliyiz/Zikir/Tesbih (Devam)

Zihnini Esmaül Hüsna'ya aç. Çağrışan çağrışır. Her bir çağrışım Tesbih tanesi. Her bir tanesi başka Esma: Subhan Allah.. Veli Allah.. Hayy Allah.. Kuddüs Allah.. Baki Allah.. Vedud Allah.. Vedud Allah.. Veli Allah.. Kuddüs Allah.. Subhan Allah..

Sebh/Tesbih: Akmak/Yüzmek. Akıp gitmek.

Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi.

[Sad/18]

...Kahhar Allah.. Gaffar Allah.. Müntakim Allah.. Veli Allah.. Subhan Allah.. Alim Allah.. Müteal Allah.. Hamid Allah.. Aliyy Allah.. Habir Allah...

Tesbih Aşk ile gelir.. Sen Tesbih et, Aşk gelir..

İslam/Kuran/Şiddet/Terör

Ancak sizinle aralarında andlaşma bulunan bir kavime sığınanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler (dokunulmazdır) Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece
sizinle çarpışırlardı Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır. [Nisa/90]


Yani bu ayetleri okuyup da anlayamamak beyinsizlikle ilgili olamaz. Hakikaten gözünün kör olması gerek bi insanın. Bildiğin a-ma yani; görmemek. Göz bi hareketler yapıyor mantıklı iradeli görüyor zannediyorsun resmen fakat görmüyor işte mucize yani :)


De ki: biz inandık Allaha iman getirdik: bize indirelene de, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Ya'kuba ve Esbata indirilene de Musaya ve İsaya ve Nebiyyuna Rablarından verilene de, onlardan birinin arasını ayırmayız ve biz ancak ona boyun eğer müslimleriz

Ali İmran/84

Hanif/ Seni sevda içinde tek başına bırakmaz...

Seni, kimseye muhtaç olmadan tek başına yaratan o eşsiz varlık, seni sevda içinde tek başına bırakmaz... Kendi içine kapanıp hayaller, düşünceler meydana getirdiğin evde, yani senin gönül evinde, seni yalnız bırakmamak için, sana yüzlerce güzel yüzlü eş, dost belirtir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)

küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi

"...Hz. Ali (k.v.)’nin şöyle dediği rivayet edilir: “büyüyüp Rabbimi tanımadan, küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi. Allah Teala’yı en iyi tanıyan kimse, haşyeti en fazla, ibadeti en çok ve Allah için nasihatı en güzel yapandır!”..."

İmam-ı Gazali (r.a.)

Cahillerin dobralığı patavatsızlığından, âlimlerin dobralığı merhametlerindendir

Cahillerin dobralığı patavatsızlığından, âlimlerin dobralığı merhametlerindendir... Bu yüzden cahillerin dilleri yalnızca ağızlarında, âlimlerin dilleri ise daima vicdanlarındadır.

Atilla Baran

İlim/Alim/Arif

Arif olan Alim'i sezemediğindendir Arifliği İlim'den ve Alim'den üstün sayman. Halbu ki Alim'in Zat-i İsim olduğunu da bilirsin sen.

Teklik

Hiçbir şeye benzemeyerek

Herşeyden Münezzeh oluşa ulaşamazsın

Herbir şeye bağlanarak

Hiçbir şeye benzemeyişe ulaşamazsın

Tek olanın sırrıdır Teklik

Kullarını mı kandırsın

Saçılmaz ki dağılsın

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)/ Ariflerin Hatası, Avamın Hatası/ Cennetten İndirilme

http://www.facebook.com/group.php?gid=137185146318329&ref=mf

Tasavvuf/Sır

Tasavvufta Sır kelimesi çok zaman Ruh yerine kullanılır.

http://jonasclean.blogspot.com/2009/02/sr.html


"...Bütün kötülükleri, bir daha yapmamak şartı ile bırakmak babası Hz. Adem’den (AS), Hz. Rasulallah’a (SAV), O’ndan da (SAV) bizlere veraset yolu ile geldi… Ki Adem aleyhisselam’ın her yanını zulmet kaplamıştı; işte o zaman istiğfar etti, sonra karanlık açıldı, her yanı nur kapladı; kurtuldu. Çünkü O (AS) bir zamanlar ahdi unuttu. Dar-ı Selam’da daimi kalacağını, Rahmân ve Mennân olan Allah (CC), kendisini Cennetten çıkarmayacağını sandı… Melekler kendisini daima selamlar, övmelerle geleceğini tahmin etti. Böylece nefsine uydu ve her şeyi unuttu… İş değişti. O güzel süslerden soyundu, saltanat gitti. Derecesi düştü… O nurlu alem, aniden karanlığa gömüldü. Önceki safiyet bozuldu. Böylece her şey elinden alındıktan sonra işin nereden geldiğini anladı. İçinde bulunduğu büyük safiyeti düşündü… İtiraf yolunu tuttu. Unuttuğunu, hata işlediğini itiraf etti. Kendi kendine istiğfar telkin etti:
- “Ya Rabbi (CC)! Biz nefsimizi kötüledik, kirlettik, bizden mağfiretini,
merhametini esirgersen, sonumuz fena olur.”
Bu tevbe ve itirafa karşı kendisine hidayet yolları göründü. Nasıl işler yapacağı bildirildi. Ve O (AS), o tevbedeki gizli marifet nurları ve bundan evvel kendisine keşfolunmayan iyilikleri öğretildi. Ve neticede şuna kani oldu:
- “Bütün kaybettiğim haller bana tevbe yolu ile açılacaktır.”
Her şey değişti… İstek şimdi başka oldu. Hal başka hal oldu. Büyük bir saltanat geldi. İlk önce dünyada bir velayet-i Kübra; sonrası da ahirette… Dünya kendine ve evladına yer oldu. Ahiret ise ebedi bir yuva… Ve sonsuz bir sığınak…Ey mümin!
Senin için Hz. Adem (AS) ve Hz. Muhammed de (SAV) dostluk ve muhabbet için iyi adetler var… Herhalde hatanı bil, tevbe et!..."

Abdulkadir Geylani (k.s.)


"...Melekler sordular bunu cenabı hakka.."-Yarabbi habibim mahbubum Muhammedim(s.a.v.)dedin, anadan babadan hür yetim bıraktın, hem babadan yetim hem anadan öksüz oldu. Bundaki sır nedir?" dediler.

Cenabı Hakk buyurduki "- Eziyet cefa gördüğü va...kıtta, anası babası sağ olsaydı onlara seslenecekti..Onları aldım ki bana seslensin" dedi Cenabı hakk celle ve tekaddas hazretleri..."

Muzaffer Ozak (k.s.)

"İnsan, sırrımdır; ben de onun..."

Kutsi Hadis

"Batın ilmi sırlarımdan bir sırdır; onu, kullarımın kalbine koyarım, benden gayrı o hali bilen olmaz."

Kutsi Hadis


Ben Kur'an ve Fatiha suresiyim
Ruhun ruhuyum, canlıların ruhu değil
Kalbim bildiğimin katında yerleşmiş
O'nu müşahede eder; dilim ise sizin yanınızda
Göz ucunla bedenime doğru bakma
Ruhunu şarkılarla beslemekten uzak dur
Zat'ın zat deryasına dal da

Gözlere açılmamış sırları gör

Ayrıca sırlar belirsizce gözükür

Manaların ruhlarıyla gizlenmiş olarak

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)


"...Ey ayetleri ve haberleri indiren
Bana da isimlerin gösterdiği şeyleri indir
Böylece seni bütün övgü türleri ile
övebileyim
Hem sevinç ve hem de kederde ki
övgülerle
(Sonra Resulullah’a (as) işaret ettim)
Bu alemlerin efendisi, Onu halifeler
devrinden soyutladın
Onu soylu ve asil yaptın
Ademi ise henüz yaratılış toprağı ile su
arasında idi
Onu naklettin ta ki kendi devri geldi
Onun sonunu baslangıca bağladın
Onu hor ve korkan bir kul olarak
yerleştirdin
Bir dönem sana Hira dağından yakarırdı
Ta ki O’na, katından , bir müjdeciye
görevi, bildirmek olan
Cebrail dedi ki
‘Selam Sana ! Sen Muhammedsin. Kulların
sırrı ve habercilerin sonuncusu !’
Efendim doğrumu söylüyorum dedim?
Bana dedi ki,
‘Doğru söyledin ve sen benim örtümün
gölgesisin
Artık hamd et,ve Rabbine övgüyü artır.
Muhakkak sana esyanın hakikatleri
öğretildi.’..."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Adem/Secde/İhlas/Şeytan/İhlas (Devam)

Şeytan eğer Samimiyet'e (İhlas) sarılsaydı "içindekilere rağmen" sorabilirdi :
"Neden böyle yapıyorsun, neden böyle oluyor Rabbim" diyerek. Ve Rabbi ona o hale düşmesine gerek olmadan güzelce açıklar, bildirirdi.

"Samimiyet" bu kadar önemlidir..

Hiç ses söz etmeden İnsanın ve Meleklerin Emr'e itaat etmeleri O'nu tanımış olmalarından kaynaklanır.


Buyurdu: "Ey İblis (ikileme düşen)! İki Elim (ilim ve kudret) ile yarattığıma secde etmene ne mâni oldu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.

(İblis) dedi ki: "Ben daha hayırlıyım ondan; beni ateşten halk ettin, onu tıynd...en (hücresel bedenli - maddeden) halk ettin" dedi.

(Allâh) buyurdu: "Çık oradan; çünkü sen racîmsin (hakikatinden uzak düşmüşsün)!"

Şu, Allâh'ı unuttukları için, Allâh'ın da onlara nefslerini (-n hakikatini) unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar inancı bozukların ta kendileridir!

[Haşr/19]

“Onu şekillendirip içine >ruhumdan üflediğim zaman< onun için secde edin (saygı ile eğilin).”

[Sad/72]

‎"..Şüphe yok ki üstünlük, yücelik Allah'ındır. O'dur duyan, bilen." Yunus,65

"..şüphesiz Allah'tan yana olanlar üstün gelirler." Maide,56

"Ona şöyle denir! "Tat bakalım azabı! hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün." Duhan,49

“Böbürlendin mi?” büyüklenme ve üstünlük taslama duygusu mu sana arız oldu? “Yoksa” ondan üstün olanlardan mısın? Bu perdelenmiş şu cevabı veriyor: Ben asıl itibariyle ondan üstünüm, daha hayırlıyım. Bu cevabı vermesinin nedeni de, Adem’in beşeriyetine muttali olmasına karşın soyut hakikâtine muttali olmamasıdır. Hiç kuşkusuz, melun İblis’in yaratıldığı ateş kökenli hayvani ruh, yoğun bedensel maddeden daha hayırlıdır. Ama İlahi cem ve ruhani lütuftan perdelenmiş olması İblis melununu büyüklük taslamaya yöneltmiş, neticede kıyas yaparak insanlara secde etme hususunda Allah’a isyan etmiştir.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)/ Tevilat

Secdenin İnsana, yani Nefs olarak olarak Adem a.s.'a olmadığı zaten açıktır. Adem a.s.'ın henüz bir BEN'LİĞİNİN oluşmadığını da unutmamak gerekir. Dolayısıyla sorumluluktan haberi de yoktur. Henüz bir Emir veya Yasak almamıştır. La İlahe İllallah kelimesi Hayvan İnsan Melek ne kadar canlı varsa hepsi ve en önemlisi en büyük Tanrı olan Nefs içindir..

Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi. (Al-i İmran 59)

Bu ayette de açıkça görürüz ki o secde bir Tapınma Kulluk secdesi değildir.

Zaten tek bir Secde ile değil, iman ettikten sonra yalnız Allah'a KULLUK etmek Teslim olmak iledir İman.

Bu derlemeyi bu açıklamalarla daraltmış olduk fakat bunları ayrıyetten açıklamak lüzumlu oldu.

Kuran mealleri okurken aklımıza takılanları farklı mealler okuyarak veya efendimizin s.a.v. hadislerine, büyüklerimizden aktarılanlara bakarak giderebiliriz.

Yok Tasavvufi eserlerden okunularak yanlış yapılan yorumların halk arasında bu yanlış yorumlanmalardan oluşan büyük konuşmalar kültürden beslenirsek İnsan'a değil Hz İsa'ya bile bir ömür Kulluk etmek mümkündür.

Örneğin bu yanlış bilgilerden biri Şeytanın Melek olduğu Zannıdır.

Oysa ki İblis açıkça ayette haber verilmiştir ki Cinlerdendir. Yani sorumlu olanlardandı.

Cinlerden İblis'in orada oluşu Cinlerin Reisi olmasından dolayı haberdar edilmesi içindir. Çünkü bizden önce onlar yaratılmış hüküm sürmekteydiler.

Kulluk olmayan bu saygı secdesinii ben kendi dilimle batıni olarak izah etsem şöyle derdim

Allah, Halk'ın, Alim'e secde etmesini emreder.

"...Allah katında en şerefliniz Ondan en çok korkanınızdır”

(Hucurat suresi, 13)

Üstünlük ancak takvâ iledir.

s.a.v.

Mana yolunda ki seferinize devam ediniz, zira ferdiyet makamına varanlar, müsabakayı kazandılar.

s.a.v.

Başkasının kulu olma, Allah seni hür olarak yaratmıştır.

Hazreti Ali (r.a)

Allahım dünyada ve ahirette işlerimizi sorumluluğuna al ve sen yürüt. Bizi ne kendimize, ne de insanlardan herhangi birine bırakma.

Abdulkadir Geylani (k.s.)


1. ve lekad : ve andolsun
2. saddaka : doğruladı, yerine getirdi
3. aleyhim : onların üzerinde
4. iblîsu : iblis
5. zanne-hu : onun zannı, hedefi
...6. fe : o zaman, böylece
7. ittebeû-hu : ona tâbî oldular
8. illâ : ancak, den başka
9. ferîkan : bir fırka, topluluk, zümre
10. min el mû'minîne : mü'min olandan


Marifetullahdan açıklananlarda amaç, Şeytanın ve Nefs'in Kulluğu ve İhlas'ı hangi hamlelerde bozabildiğine göredir .. O'na göre de büyüklerimiz, küçüklerine, İmtihanda kolaylık olması için, Allah hakkındaki bilgilerinden mertebelere göre ilaçlar sunarlar.. Hepsi de Hakk'tır..

Örneğin bu konularda çıkacak bir problem için Marifetullahdan en yüksek mertebede hem de Hüküm olan bir Ayeti göstermek yerinde olur

"...ve hiçbir zaman yoldan saptıranları yardımcı edinmiş değilim."

[Kehf/51]


Azazil (İblis) olmasaydı şanına mağrur ve müstekbir.
Der divan-ı Mevla’dan acep matrud olur muydu

İbn Atâullah El-iskenderî (k.s.)

Ya Kahhar

Ya Kahhar. Şu hoş gönüllerimizi düşmanlığa kine tutup çeken inatçı düşmanlarımızı Sen de kendi Kahrınla kendi kudretinle cehenneminin en dibine çek ey biricik rabbimiz, tek dayanağımız.

Tek başına yarattığım kişiyi Bana bırak.

[Müddessir/11]

Zikir (Devam)

Sen değil, O, seninle.. Bu durumda senin O'nunla beraber olabilmen: "Unutmaman", "Bilmen", "Anman", "Hatırlaman" iledir.. Dolayısıyla bunlar, İbadettir. Bilmeyen için ise İnsan olması dolayısıyla en azından Ümit etmeyi bilmesi ve bunu muhafaza etmesi o kişinin ibadeti olur. Ve "La İlahe İlallah" kelimesi de her İnsanın Özünde yazılıdır. Dolayısıyla İsmen bilsin bilmesin mutlaka sorumludur.

Allah vardır ve O'nunla beraber hiçbir şey yoktur

Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım; ve hiçbir zaman yoldan saptıranları yardımcı edinmiş değilim.

[Kehf/51]

Allah'ın Resulü (salat ve selam üzerine olsun) şöyle buyurdu: "Allah vardır ve O'nunla beraber hiçbir şey yoktur".

Muhyiddin İbn Arabi (ks)

Ses/Söz/Sıkıntı

Her ne türlü olursa olsun sıkıntı geldiğinde İmanlı kişinin dürülüp büzüşmesi doğru olmaz. Bu baştan sıkıntıya eziyete yem olmak olur. Aksine başın dik göğsünü germelisin sıkıntıya. Yiyip yutmalısın hemen.

"..mahzun olma, çünkü Allah bizimle beraber.." [Tevbe/40]

Allah (c.c.)

Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.

s.a.v.


Resulullah (sav) şu duayı çok yapardı: "Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl!" Ben (bir gün kendisine): "Ey Allah'ın resulü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?" dedim. Bana şöyle cevap verdi: "Evet! Kalpler, Rahman'ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir."

s.a.v.



Varlıklar gelir, ilahi isimlere ayna olur, görünür ve yiterler.


Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Hz Hasan Hz Hüseyin (a.s.)/ Nefs/ Yezid

Nefs'in Yezid olur; kalbin Hasan Hüseyin olunca.

Zikir (Devam)

Sofîlerin yolculukları Hakk’a kurbiyet (Yakınlık) ülkesinde son bulur.

Abdulkadir Geylani (r.a.)


Hesapsız olarak kalbî zikir yap. Çünkü, kalbî zikir rûhun hayatıdır.


İmam-ı Azam Ebû Hanife (r.a.)

Efendimiz/Tasavvuf

Nice saçı başı dağınık, iki eski elbiseye bürünmüş kimseler vardır ki insanların kapılarından uzaklaştırılırlar. Halbuki Allah’a yemin etmiş olsa Allah onu yemininde doğru çıkarırdı.

(s.a.v.)

Afaroz Misali...

Bir Günahını görse Kulunu Afaroz eden, Alemlerin Rabbinden gelen bir Cefa'da Hikmet'ini inkar eyler.

Tasavvuf/Suret

O ki göğü yedi tabaka (7 kat) olarak yarattı.
Rahman'ın yaratışında/yaratmasında bir uyumsuzluk göremezsin.
Bir kere daha bak!
Hiçbir çatlak görüyor musun?

[Mülk/3]

Suret'i kavram olarak idrak ettirebilmek zordur. Buyurulduğu gibi bak. Bir çatlak bir yarık, pürüz, hatta bir doku var mı?

Suret'in misali Cam diyelim. Hani bir Cam'ın üzerindeki toz, çamur kalıntısı, leke veya eriyerek, kırılarak oluşmuş bir delik, yarık, çatlak, boşluk düşünelim?.. Hatta Suret'de, Rüyada olsa dahi böyle bir şey göremezsin.

Richard Dawkins/ Osho/ Ateizm/ Deizm

He hideth himself from the folk because of the evil of that whereof he hath bad tidings, (asking himself): Shall he keep it in contempt, or bury it beneath the dust. Verily evil is their judgement.

[Nahl/59]

Kendisine verilen kötü müjde yüzünden (Kız evladının doğduğu), halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!.

[Nahl/59]

***

G.tümün Richard'ı seni o zamanlara yollayıp aynı nutuklarını atmanı nası isterdim. Nası olsa Evrim di mi? Muhakkak o Kafirlerden olmazdın da kesin Münafıklardan olup da yine de Peygambere sığınırdın. Modern G.t seni. İnsanlığa bi gram Vefası da olmayan Nankör P.z.v.nk seni!

Ve Ey Cahil Osho! Sen Din'i ve Gerçeği Allah Adamlarına anlatmayı bırak da, en basitinden Allah korkusu olmayan bir Halk'tan Halk kendisini nasıl kurtarabilir ona bakaydın.

***

Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler.

[Bakara/11]

***

Allah korkusu ve utanması tamamen gidecek bir Halk'ı, kendilerinden, Allah korkusu ve utanması olmayan Devletlerin koyduğu Kanunlar mı koruyacak Richard... Göreceğiz. Görüyoruz. Sen de Zeitgeist ile paylaşırsın derdini.. Bi çözüm bulursunuz eminim.

***

Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler.

[Bakara/11]

Her birini kendi suçunun sonucuyla yakaladık... Onlardan kiminin üzerine hortum irsâl ettik! Onlardan kimini o korkunç dalgalı ses yakaladı! Onlardan kimini yerin dibine geçirdik... Onlardan kimini de suda boğduk... Allah onlara zulmetmiyordu; fakat onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.

[Ankebut/40]

"...kalplerinizin içini her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması içindir..."

"..Evlerinizde de kalmış olsaydınız, (içinizden) ölümü takdir edilmiş olanlar, devrilecekleri yere mutlaka çıkıp giderlerdi." Ve bu (başınıza gelenlerin tümü), Allah'ın göğüslerinizde barındırdığınız her şeyi sınaması ve kalplerinizin içini her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması içindir..."

[Al-i İmran/154]

Halktaki şu gaflet Hakk'ın rahmetidir

"Halktaki şu gaflet Hakk'ın rahmetidir. Birkaç zerre kadar O'ndan haberleri olsa yanıp kül olurlar."

Ebu Hasan Harakani (r.a.)

Tasavvuf/Kulluk Makamı

Herkes dünyada oldukça dert ve elemden kurtulamaz. Sen, o dert ve elemden cezâ ve korku da mısın; yoksa sabr-ı cemîlde misin? Yâhûd dert içinde dermânı gece karanlığında gün bulanlar gibi sen de günü buldun mu? Hasta gönlün sağ; yediğin yürekte yağ olup her dağ üstü bâğ oldu mu?

Niyâzî-i Mısrî (k.s.)

"...Böylece kulluk, bana nüfuz etmiş, otoritesi ortaya çıkmış, kendim ile efendilik mertebesi arasına perde olmuştur. Bu nedenle Allah'a hamdolsun.

Nice şeye çağrıldım ve icabet etmedim. Allah izin verirse, ahirette de mutlak bir kul olmak isterim. Allah beni bütün aleme sahip kılsaydı, onda sadece Allah'a kulluğa sahip olur, alemin bütün kulluğunu zatım yerine getirirdi..."

İbn Arabi (r.a.)

Sorgulama bitince güzel kişi Onun için Meleul Aladan(semadaki meleklerden)misk kokusuyla bezenmiş bir döşek hazırlar.

Peygamber efendimiz demiştir ki birisi öldüğünde akrabaları cenaze işleriyle meşgul iken,son derece güzel bir kişi gelir mevtanın başının yanında durur.
Kefenlendiğinde kefen ile merhumun göğsü arasına girer Definden sonra herkes evine döner, Münker ve Nekir adlı iki özel Melek gelir, öleni kişisel
mahremiyet içerisinde imanı hakkında sorgulayabilmek üzere, göğsünde duran güzel kişiyi ayırmaya çalışır. Güzel kişi der ki "O benim refakatim, O benim
dostumdur, hiçbir şekilde Onu yalnız bırakmam. Eğer siz sorgulama için görevlendirildiyseniz, görevinizi yapınız. Onun cennete girmesini kabul ettirinceye kadar terk edemem."
Sonra ölmüş arkadaşına döner der ki, "Ben, bazen yüksek sesle bazen de kısık sesle okuduğun Kur’anım. Endişe etme, Münker ve Nekirin sorgusundan sonra üzüntü duymayacaksın."
Sorgulama bitince güzel kişi Onun için Meleul Aladan(semadaki meleklerden)misk kokusuyla bezenmiş bir döşek hazırlar.
Allahın Resulu(SAV) demiştir ki:Hesap gününde ne bir Peygamber,ne de bir melek, Allahın indinde Kur’andan daha imtiyazlı bir şefaatçi olamayacaktır.

s.a.v.

Tasavvuf/Benlik

Ben dediğin neredeydi ki orada, Anne'nin sütünü Bilen Sen olasın..

Allah, Cehd edenleri oturanlardan elbette üstün kılar.

Düşünce Feleğini Kulluğuna değil de, cahil ve zalim Nefs'in eline bırakırsan, o mutlaka Kıyamet perişanlığına uğrayacaktır. Her düşünceni Allah'a ilişkilendir. Bu çok zor olmasa gerek. Noksan kırık dökük farketmez yeter ki hepsini Allah'a yöneltmiş olursun. Hiçbir şey ki O'ndan yalnız kalmaz. Zihnine uğramasını istemediğin lüzumlu lüzumsuz düşüncelerden bir de, elinde olsa gerçekten istemediğini bildiğin anlarda kalbin rahat eder. Feleğin dönüşü yakalıyamadığın bir hızda elinden kaçtı ise o halde sen o hızdan daha hızlı Allah'ı zikret. Ta ki o Kulluğa dönene kadar. Nefsini Kulluk için satın alan çok büyük kar etmiştir. Büyük Cihad'dan büyük Ganimet elde edilir ki o Ganimet'e Marifetullah derler. Cehd etmeyip rahat etmek varsa da, bu Ganimet'den değerli sanma. Bu konuda serbestlik sana, Lütuf ve Yardım ise her durumda ancak Allah'a aittir unutmayasın. Allah, Cehd edenleri oturanlardan elbette üstün kılar.

Tasavvuf/Hu/Vahdet-i Vücud/ Mertebe/Zat/Sıfat /Makam

Dilerse Hayvanı Hayvan olarak İnsan Mertebesine yükseltir. Dilerse İnsanı İnsan olarak Hayvan mertebesine indirir. Mertebelerin sahibine bak da iniş çıkışlarda Nefs makamından rezalet etme. Şaşar kalırsın. O Mertebeler ve Suretler yalnız Hakk'a aittir. Zati mertebesine yükselttiğinde hiç merak etme idrakin de açılır. Artık o gün ne bir şeyi örtebilirsin ne iddia edebilirsin. Hu.

Ölüm Yoktur Aşıklara

Gerçeği bilerek ölen aşıklar sevgilinin huzurunda şeker gibi erirler
Tatlı tatlı ölürler
Bir başka şive ile ölürler hasılı
Elest hitabından sonsuzluk şarabı içenler…
Melekler kıskanırken güzelliklerini adem oğulları gibi ölmezler onlar
Sen aslanlar da köpekler gibi kapının dışında mı ölürler sanırsın?
Yolculukta ölen aşıkları karşılamaya padişah çıkar
Onlar ölmezler gaip gözlerini açarlar
Aşık olmayanlarsa kör ve sağır can verir giderler
O ay yüzlünün ayak ucunda solar aşıklar
Güneş gibi apaydın olurlar
Birbirlerinin canına can kesilenler birbirlerinin aşkı ile ölürler.
Ciğerlerinde aşk suyu…
Su gibi ölürler
Aşıklar gökyüzüne kanat açarlar
Münkirlerse cehennemin dibinde geberip giderler
Geceleri sevgilinin derdi ile korkusu ile uyuyamayanlar
korkusuzca huzur içinde ölürler…
Burada ota tapan öküzlerse eşek gibi çürür giderler
Sevgilinin bakışına kapılanlar güle oynaya feda ederler kendilerini o bakışa
Padişah onları kucağına alır bağrına basar
O bakışa kul köle olan hor hakir bir halde ölmez
Mustafa’yı arayanlar Ebu Bekir gibi Ömer gibi ölürler…
Ölüm yoktur aşıklara.

Ben bu sözleri öylesine söyledim.
Ey şems! Padişahım! Seni inkar eden ölmez sadece
gerçeği bilmeyen kapkara kalbi ile kapkara gider

Mevlana Celaleddin-i Rumi (r.a.)

Vahdet-i Vücud (Kendi anladığına göre anlatan Cahil anlayana kadar Hazretin kendi dilinden Devam edelim)

La mevcude illa Hu. O hariç, hiçbir varlık yoktur.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Hamd, şeyleri yokluktan ve yokluğun yokluğundan izhar eden Allah'adır.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Açığa çıktığı zaman, hiçbir şey yoktur. Gizlendiği zaman her şey başkadır. Her şey teklikle perdelenmiş, mabud ve batındır, birlikle de zahirdir. Her şeyin varlığı Ondan ve Onunladır, bu yüzden hiçbir şey yoktur. Şu halde "şey" hakikatte yok ve yitiktir.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

Namaz/Huşu/Sıhhat

Namaz için, saygılı bir korku halini (Huşu) muhafaza etmeye çalışman yeter.

Sırrın Sırrı

Kalp mutlaka, dünya aynasından yansıyanlara esir olur. Kul, bu yüzden dünyaya değil Sır'a yönelir. Çünkü Dünya yüzü apaçık bellidir. Sır insanın Ruhudur. Ruh dünyada bedenine ve nefsine esir olur. Kul, böylece Sırrı ile (Yani Allahın kendinden üflediği Ruh) bütün bu zalimlerin kendisinde hayat bulduğu, mekan bulduğu ve esir olduğu Hakk'a itimat mertebesine eriştirilir.

Her durumda

Üzerine düşen senin için mutlak güzel sonuçlar doğuracak vazifeleri, mücadeleleri yapmaman başkadır, ola ki yapamaman başkadır. Fakat mutlaka bil ki her durumda Allah üzerine aldığı her işi her zaman yapacaktır. O'ndan başka İlah yoktur. Artık bu kadarcık bir bilgiyi bilme vazifesini de yapamıyorsan sen bilirsin.

Vecd/ Zevk/ Hal/ Tasavvuf

Herkes.. her şey'den.. aynı Zevk'i almaz.. Zevk aldığına koşuverirsin.. Zevk o şey'de de değildir.. Öyle oynar.. Olmaz mı ya kesiliverir de ne Şey'i ne Zevk'i getiren bulunmaz.. Zevk elinde olanadır Kulluk.. Kafir'i de Mümin'i de O Avare eder.. Yazık o Kafir'e ki Zevk nereden bilmez de, çöpe giden kabuğa Kulluk eder..

Zevk-i olan Kulluk hoş karşılanmaz bilesin. Zat'ına Kul olunmasını ister. Bu yüzden Zat'ını isteyeni önce Zevklerden kesmek ile terbiye etti. Hoş karşılayanı ise sonra hep Zevki'nden etti gider. Zat'ından gayrısı "Yok olucu"dur. Zat olmasa Zevk nerden nere?. Ruh olmasa uyuyorsun da et kemik ne.

Nefs (Devam)

Nefsine nasihat ver.

Şükür

Bir Köpekciğin sokakta su birikintisinden içtiği su için şükretmektir, o Şükür.

Neyzen Tevfik/ Tasavvuf /Zikir (Devam)

Bilmem ki nazlı yarim, niçin açmış gül erken
Zikrimi kaybettim ben, hayvan gibi gülerken.

Neyzen Tevfik

Boşa Yük Veren Veya Yetersiz Sözler/ Şems-i Tebrizi (k.s.)

Niye Niyetini ifade eden olabildiği kadar Net cümleler kurmaya çabalamazlar da bu insanlar çabalamayı karşıdakinin zihnine bırakırlar. Çok mu bir şeylersiniz. Nesiniz. İnsan değil misiniz. İnsan olan açık net insanca konuşur. İşi yanlış anlamaya niye bırakıyor bu insanlar. Susmayan dilleri kendilerinin oysa ki. Fakat bunun sonuçlarını çekecek olan başkaları mı. Nası insancıklar bunlar. Saf mı, Bekçi mi, Zebani mi, Samimiyetsiz mi? Niye bu kadar iki yüzü keskin kılıç gibi olmak zorundalar. Bok mu var.


"...Ben küfür eden kişiyi beğenirim fakat beni öveni pek tutmam zira övgüden dönülürse daha da kötü olur.Münafık, kafirden daha kötüdür, Kur`an-ın dediği gibi, "İki yüzlü insan cehennemin en alt katındandır."..."

[Hz. Şems-i Tebrizi (k.s.)]

Vahdet-i Vücud (Devam)

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: “İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s), sadakayı dilenciye vermeden önce onu öpüyordu. “Böyle yapmanızın hikmeti nedir?” diye sorduklarında ise şöyle buyuruyordu: “Ben dilencinin elini değil Rabbimin elini öpüyorum; zira sadaka dilencinin eline bırakılmadan Rabbimin eline bırakılıyor…”

“Bir kişi sadaka verdiği zaman o dilencinin eline ulaşmadan Allah'ın eline düşer”

s.a.v.

Allâh'ı hakkıyla değerlendiremediler! Kıyamet sürecinde arz bütünüyle O'nun kabzasındadır (avucunun içindedir); semâlar O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir.
O, onların şirk koştuklarından münezzehtir, Âli'dir. [Zümer/67]

La İlahe İllallah/ Manası/ Tanrı Yoktur Allah Vardır/

Doğup doğmayacağına dair bir İmanın yoktu. Fakat artık doğdun. Ölecek misin? ..yoksa sadece tadacak mısın? Bak şu an dahi İman gerekli. Kendini kandırmak bir yere kadar. Ümitsizlik ve Kahır ise Gerçek değil; açıkça kendi kendine bile bile yaptığın bir Zulüm. Ve ölüm de hiç şüphesiz Test gibi.. çok şıklı.

Ölümden sonrası ile ilgili sadece Yazılı Din bir şeyler söyledi olsa, nefretin kabul edilebilir olabilirdi. Fakat senin yaratılışın veya sen ne dersen de Doğuşun, İman'ı beraberinde getirir. Yani yaşam kadar Doğal ve beraberdir. Bana kalırsa hangi çağda yaşıyor olsaydım olayım ne Firavun'a tapardım ne Güneş'e ne Ay'a. Bu tapma işi de tam senin anladığın gibi o kadar Doğal. La İlahe İllallah sözünün Hakikatini hiçbir İnanışta bulamazsın. Bu kesindir. Ve her Saf insanın yaratılışında mevcuttur. Dil ile söylenmese ve üzeri bir çok Tanrı tarafından örtülü olsa bile. Bu Tanrıların en kuvvetlisi Nefs'indir bilesin. La İlahe İllallah'ın manası gelmiş geçmiş bütün insanların Özünde yazılıdır. Gerisini bulmak çok zor değildir. Tanrılarına rağmen samimi olasın yeter.

Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. «Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır.» dediler. [Bakara/285]

O'na Ortak olmak pek büyük bir Sermaye gerektirirdi "Şaşı Kuzum".. Duruma yaraşan o aradığın kelime yine O'nun tarafından "Kul" olarak belirlenmiştir.. Kulluk çok basit bir Uyumdur.. Herhangi bir Ortaklık düşünmek ise İmkansız bir Aptallık.. Şu Hayal gibi İmkanlı kıldığı..

Önemsemediğin tarzda, ve kadar

Önemsemediğin tarzda, ve kadar, önemsenmeyeceksin.

Ve tersi...

...Ve kadar.

Ve dahi Allah'ın kendi koyduğu şartlara riayet etmesinden önce Merhametini kendine farz kıldığını bilesin.


"..O, merhamet etmeyi kendi Zatına farz kıldı." En’âm,12

Zikir (Devam)

"...Musa, “ Ey kerem sahibi, ey her işi yapan, ey bir an zikri, uzun bir ömre bedel olan Allah!..."

[Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)/Mesnevi]

"...Ben bu kadarını söyledim, ötesini sen düşün. Fikrin donmuşsa , düşünemiyorsan yürü, zikret. Zikir, fikri titretir, harekete getirir. Zikri bu donmuş fikre güneş yap. İşin aslı cezp eder. Fakat kardeş , işten kalıp o cezbeyi bekleme. Çünkü işi bırakmak, nazlanmaya benzer. Canıyla oynayan hiç nazlanabilir mi? Ogul, ne kabul edilmeyi düşün, ne reddedilmeyi..."

[Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)/Mesnevi]

O'nun vuracağı bağı kimse vuramaz

1. ve lâ tahsebenne allâhe : ve Allah'ı sanma, zannetme
2. gâfilen : gâfil, bilmeyen
3. ammâ (an mâ) : şeyden
4. ya'melu : yapıyorlar
5. ez zâlimûne : zalimler
6. innemâ : sadece, yalnız
7. yuahhiru-hum : onları tehir eder (erteler)
8. li yevmin : o güne
9. teşhasu : (gördüğü şeyin dehşetinden) açık kalır
10. fî-hi : onda
11. el ebsâru : gözler

1. ve lâ yûsiku : ve bağlamaz
2. vasâka-hû : ve onun bağlaması
3. ehadun : kimse
O'nun vuracağı bağı kimse vuramaz.

"...Allah'tan korkun..." [Tevbe/119]

***

İşin burada biteceğine gerçekten inanmak, zalimler için ne kadar büyük bi cesaret kaynağı di mi..

***

"...Allahla savaşmaya kalkışma sakın, onun azabından kurtulmana çaren yok, bağışlamasına, merhametine aldırış etmemene de imkân yok.."

Ali k.v.

***

Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karşı yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz O, kalplerde olanları bilendir.

[eş-ŞÛRÂ/24]


49. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.

50. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.

51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.

52. İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.

53. (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner.

***

“Sana da …ruhu vahyettik…” onunla ölü kalpleri diriltirsin. “Emrimiz” âleminden indirdik bu ruhu. Bu yüzden, zamandan münezzehtir. Mekândan beridir, kutsaldır. “Sen, Kitab nedir…bilmezdin.” Sırf sana has olan kemalden ibaret olan Furkani ak...lı bilmezdin. “iman nedir bilmezdin.” Varoluşunun örtüleriyle perdeli olduğun, kendi fenana ulaştığın halde, ayrıca varlığının dağıldığı halde fena sonrası bekaya eriştiğin sırada senin açından hasıl olan gizli imanı bilmezdin. “Fakat biz onu…bir nur kıldık.” İstikameti bulduğun sırada onu bir nur yaptık. “Kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştiririz…” ezeli inayete has kılınmışları veya sevilenleri (mahbub) ya da sevenleri (muhib) bununla doğru yola iletiriz.
“Muhakkak ki sen…” ey Habib (Dost)! “göstermektesin.” bizimle dilediğin kimseyi doğruya ulaştırırsın… “ doğru bir yola” iletirsin. Bu yolun künhüne varılmaz ve vasıfları kavranmaz. “O yol Allah’ın yoludur.” Allah’a hastır. Yani zati tevhid yoludur. Aynı zamanda sıfati ve fiili tevhidi de kapsar ki buna mülk tevhidi de denir. Bunu derken bütün zahir ve batın sıfatlarla birlikte teklik zatının ruhlar semavatı ve mutlak cisim arzı malikiyetiyle seyretmesini kastediyorum. “Dikkât edin, bütün işler sonunda Allah’a döner.” Her şey O’nda fena bulur ve zatiyle seslenir: “Bugün mülk kimindir?” sonra kendisi cevap verir: “Tek ve kahredici güce sahip Allah’ındır.” …Yüce Allah doğrusunu herkesten daha iyi bilir.

Muhyiddin İbn ARabi (r.a.) / Kuran Tefsirinden (Tevilat)

Namaz

Allah'ın yeni Hidayet ettiği bir kimsenin nuru nasıl parlar ise, Namaz kılana da Sabah namazını vaktinde, farzı sünneti ile, devamlı kılmak, aynı şeyi yapar.

Nefs/ Ruh/ Kalp (Devam)

Düşüncelerini, yani İlhamları, tane tane okuyabilecek mesafeye çekildiğinde, Nefs'inin yorumlarıyla da hareket etmemen gerektiğini bilirsin. O mesafelerin sahibi olan Ruh, dünyada, ancak Düşünen bir Kalp ile hakettiği taht'a yükselebilir. Akıllı bir Kalp ile. Mesela O Kalp Acımaz, Yakın'dır. Hüzünlenmez, Bilir.

Korku/ Vehim/ Vesvese/ Şirk/ Marifetullah

Kavmi onunla (İbrahim (a.s.) tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: “Beni doğru yola eriştirmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam, >>ancak Rabbim bir şeyi dilemiş ise, o başka.<< Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almıyor musunuz?”

[En'am/80]

Allah(c.c.)'ın Sıfatları (Devam)

Merhamet, ve ne güzel şeyler var ise böyle.. hepsi.. Sadece konuşmak ile, anlamak ile, veya fiil ile değildir. Zaten.. Var'dır.. Bilen'e.. Bulan'a...

İmagine

A canım daraltılmış kafalım benim.. Sen dükkanları açık bırakıp terkettirecek derecede bir Huzuru! bulunan zamanı Tahayyül ettin mi hiç? Ya! Hayatın gerçekleri Evrim uykusunda yatıp uyanmaz güzel! Sen Hayal et!..

Nefs/ Ruh/ İlham

Hangi İlhamlara uyuyorsun, uydun da.. Ruh'un, hangi Hallere düşürdün, düşüyorsun da.. Oysa Ruh değil Nefs'dir hallere düşen, çıkan. Nefsinde dönen Hangi İlhamlara uydu uyuyorsun da, oysa Kendinden üflediği bir Ruh'sun, Nefs'inle hangi ilhamlara düştüğün, düşürüyorsun da..

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)/ Hayal

Hak Teala bu hayali nur yaparak, onun ile herşeyi tasvir etmek imkanına kavuşturmuştur.

[Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)]

Cihad-ı Ekber/Büyük Cihad (Devam)

Kendi işlediğinden döndürülen veya Haksızlığa uğratılmandan olan, veya bu ayrımı yapamadığın, şimdilik çözemediğin başına gelen her türlü olumsuz şeyler, eğer iman edenlerden, Bismillah diyebilenlerdensen, ve yapıyorsan.. Cihad-ı Ekber'inden say. Yani senin zannettiğinin tam aksine, Onurun Şerefindir o sıkıntılar, olumsuzluklar.. ama her ne türlü ise.. Gaziliğin ve dahi Şehitliğindir.

“Muhakkak ki;

benim namazım, kurbanım, ibadetlerim

>hayatım< ve >ölümüm<

âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

de.

En'am/162