Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Zikir (Devam)/ Kudsî Hadis

“Zikrimle uğraşıp benden bir talepte bulunmayan kimseye, dua ederek ihtiyaç gösteren kimselerden daha fazla ihsan ederim.”

Kudsî Hadis

Sadece şu kudsi hadisle tefekkür ve amel etsen, yeter...

Tasavvuf/Zat/Sıfat/İlim/Marifetullah/Aşk...

Öyle bir Celal ki, Hava irkilir.. Eziyete dönüştürme de Haşyet duy..İstenilen o muhteşem histir; anla, başka değil..Hava korkudan kaçacak yer arar da fırtınaya bürünür...

Çivi çiviyi sökerse bu ancak Trip hop, Arabesk olur..Bu nasıl O Yüce Tanrı'nın istediği olur?...

Öyle Cemal ki, Hava Meltem'e döner..

İlk önce ve sonra herşey İlimden ibarettir ki İlim doğru anlamaktır..Tam O'nu...

Yoksa sen hangi İlm'e kıyl ü kaal dediler sanarsın?...

Tasavvuf/Tarik/Yol

İlk, maddi şeylerle; senin olduğunu düşündüğün şeyler...Sonra duyguların; hallerinle..şeylerle bağlantılı doğan hallerin..şeylerden bağımsız; canında olan hallerin..Sonra İsimleri..Ki Cemal ve Celalidir..O'nun Sıfatlarıdır..Sonra Huzur..ve Biliş...Sonra Zat'ı ki, O Zat, Mülk'ü, Cennet'i Cehennem'i, Celal'i Cemal'i olsa da olmasa da övgüye layık..ibadet edilen tek Zat'dır...

İSLAMDA ŞİDDET / TURAN DURSUN SEVERLERE İTHAFEN

TÂHÂ suresi 53. ayet : O ki size arzı bir beşik yaptı ve onda size yollar açtı ve semadan bir su indirdi de bu sebeble muhtelif nebattan çiftler çıkarmaktayız

HUCURÂT suresi 13. ayet : Ey o bütün insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefli ve itibarlınız, (O'ndan saygı ila en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır. Muhakkak Allah bilir ve herşeyden haberdardır.

FUSSİLET suresi 34. ayet : Hem hasene (güzellik, iyilik) de bir değildir kötülük de. Kötülüğü, en güzel olan hasene ile önle. O zaman bakarsın ki, seninle arasında bir düşmanlık bulunan kimse yakılgan (şefkatli) bir hısım (yakın) gibi olmuş!

>>ZARİYAT suresi 49. ayet : Ve her şeyin karşıtını yarattık, ki anlayabilesiniz.<<

NİSA suresi 94. ayet : Ey o bütün iyman edenler! Allah yolunda adım attığınız vakıt iyi anlayın dinleyin size islâm selâmı veren kimseye -dünya hayatının geçici metaına göz dikerek- sen mü'min değilsin demeyin, Allah yanında çok ganimetler var, önce siz de öyle idiniz, Allah kerem buyurdu da sizleri iyman ile tanıttı onun için iyi anlayın dinleyin, muhakkak ki Allah ne yaparsanız habîr bulunuyor.

TEVBE suresi 3. ayet : Hacc-ı ekber gününde , Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah’a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!

TEVBE suresi 4. ayet : Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.

ENFÂL suresi 57. ayet : Onun için, o ahdlerini bozanları harbde yakalarsan kendilerine yapacağın ağır muamele ile arkalarındakileri dağıt. Olur ki düşünürler de ibret alıp ahdi bozmaktan sakınırlar.

Tevbe suresi 7. ayet: Allah’a ortak koşanların Allah katında ve Resûlü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.

ENFÂL suresi 58. ayet :(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez

TEVBE suresi 10. ayet: Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir.

TEVBE suresi 12. ayet: Ve eğer verdikleri ahidden sonra yeminlerini bozar ve dininize taarruza kalkarlarsa o küfr öncülerini hemen öldürün, çünkü onların yeminleri yoktur, ola ki vaz geçerler

NİSA suresi 75. ayet : Onlar, sadece “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Ve eğer, Allah'ın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, (rahiplerin) mabetleri, (hristiyanların) kiliseleri, (yahudilerin) havraları ve içinde Allah'ın isminin çok zikredildiği (müslümanların) mescidleri mutlaka harap olup yıkılırdı. O'na (Allah'a) yardım edene, Allah mutlaka yardım eder. Muhakkak ki Allah, elbette Kaviyy'dir (kuvvetli, güçlü) Azîz'dir (yüce).

Futuhat'dan Alıntılar (4)

Tasavvuf/Melamilik/Melamiler/Evliyaullah

Allah onları serbest bırakırsa, mutlaka yaratıklarından gizlenmeyi ve Allah'a yönelmeyi yeğlerler. Onların halleri mertebelerini kendilerinden bile gizlemek olduğuna göre-nerede kaldı başkaları!-onların korunma menzillerini açıklamamız gerekti.

[Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)]

Din/İçki/Haramlar/Herşeyin Zıtlıkla Yaratılmış Olması/Allah'a Kaçın!

İçtiğin yediğin şeydeki zararlı maddeleri ayırman mümkün olmaz..Varlığına tecavüz eden şeylerden korunmak ise sağlam ve kuvvetli bir iman ve yine dini ilimle mümkündür.. Garantisi olmadığı gibi; ne yapıp edip uzaklaşmaktır esas olan..

***

Yeri de döşedik. (Bak) ne güzel düzenleyiciyiz!/Ve her şeyin karşıtını yarattık, ki anlayabilesiniz./(De ki:) O halde hemen Allaha kaç, sığın! Hakikat, ben sizi O'ndan açıkça uyaran, korkutanım. [Zariyat:48/49/50]

Tasavvuf/Mistik/Din/Fantastik/Metafizik(Devam)

Tasavvuf, Mistik olmadığı gibi; Din de Fantastik değildir..Metafizik'le Fantastik aynı olmadığı gibi.

Şeyh/Mürid/Biat

Sen benim gönlümde oldukça, Yemen'de de olsan benim yanımdasın. Eğer sen benim gönlümde değilsen, yanımda da olsan Yemen'de sayılırsın.

[Hz Mevlana k.s.)]

***

"İnsan sevdiğiyle beraberdir." (s.a.v.)

***

Bu Allah'ın fazlıdır; onu dilediğine verir (engel olacak bir Hak sebep yoktur). Ve Allah büyük fazlın sahibidir. (Ayet)

Böyle annatınca

Bakkala gidip gelirken bazen, hiç bişi hissetmememe rağmen yarım saat kedi seviyorum..Sen hissediyo musun bişi..Kedi hissediyo belli de bende bişi yok..Öle boşa seviyorum :)) Nan yoksa o da mı bişi hissetmiyo... Böyle annatınca çok büyük hakikatler olsa da kapalı kalırlar..Dini söylemin değeri bu açıdan çok çok çok büyüktür..Vazgeçilmezdir..Hakikatler öyle farkedilmeden geçer giderdi...

Şeyh/Mürid/Biat (İşte dedi: bu, seninle benim aramın ayrılması...)[Kehf/78]

Allah'tan afiyet istemesini bilir, fakat ağzını yırtılana kadar açıp esnemekten çekinmez. Esnerken de bana biat sorar.O arada..Sonra ben onun için biatsız olurum evt.Biatı gösterince de kibirli..Öyle biliyorum ki, irşad edilsin diye kendisine emanet verilene >marifeti<: "Allah yok" demek.."Yok" ne demek bildirince ben ona..kusur arıyor olurum elbet...(İşte dedi: bu, seninle benim aramın ayrılması...)[Kehf/78] http://jonasclean.blogspot.com/2010/01/himmet.html

İsyan

Ana – babayı ağlatmak, onlara isyan etmektir ve büyük günahlardandır.(s.a.v.)

o incelikten senin nereden haberin olacak

Psikiyatrist, Şeyhlerin son hallerini! sürdürebilmeleri için Müridlerine muhtaç olduklarına dikkat çekti. Budist'i, Evliya ile aynı kefeye koydu. Ferrarisini satan bilge kulağına çalındı da...dağda bi başına yaşayan Evliya'dan benim kardeşimin haberi yok! o incelikten senin nereden haberin olacak, Ayı... http://jonasclean.blogspot.com/2009/02/evliyaullah.html

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) PAZAR Gündüz Duası

Bismillahirrahmanirrahîym. Vucudu açıp başlatan Allah’ın adıyla. Her varlığı açığa çıkaran Allah’a hamdolsun. Allah’dan başka ilah yoktur. Keşifle ve müşahede ile bilinen bir tevhiddir bu. Allah Ekber’dir, emir Ondan başlar, Ona döner. Allah münezzehtir. O’ndan başka bir şey yoktur ki görünsün. Onunla beraber ibadet edilen başka biri yoktur. O Vahid’dir (Bir’dir) , Ahad’dır (tek’dir), sınırların meydana gelişinden önce olduğu gibidir. Her şeyde Ona dair bir ayet vardır; Onun birliğine, tekliğine ve varlığına delalet eder. Sırrı münezzehtir; O’nu, idrak edilmekten, nüfuz edilmekten gizlemiştir. Kuvvet ve değiştirme gücü ancak üstün ve azamet sahibi Allah’ındır. Bu, bize has kıldığı bir hazinedir, gayb ve cömertlik hazinelerinden. Onunla her hayrın indirilmesini ister ve her şerrin, her zararın savılmasını dilerim. Kapalı her menfezi Onunla açarım. Biz Allah’tan geldik ve yine Ona döneceğiz, indirdiği veya indirmekte olduğu her emirdi. Her halde, her makamda, her düşüncede, her ilhamda, her çıkışta ve her girişte. Her şey için ve her şeyde umut edilen Allah’dır. Umulan ve kast edilen Odur. İlham Ondan gelir, Ondandır anlamak. Varlık Odur, ne inkar var ne de ret. Açığa çıktığı zaman, hiçbir şey yoktur. Gizlendiği zaman her şey başkadır. Her şey teklikle perdelenmiş, mabud ve batındır, birlikle de zahirdir. Her şeyin varlığı Ondan ve Onunladır, bu yüzden hiçbir şey yoktur. Şu halde şey hakikatte yok ve yitiktir. O, evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır. O, her şeyi bilir. Bir şeyin olmasından önce de , varlığından sonra da geniş kuşatma Onundur. Onundur kapsamlı hakikat ve daima geçerli olan sır. Daimi mülk ve ayrılmaz hakimiyet. O övgüye ve ululuğa layıktır. O, kendini övdüğü gibidir. Hamdeden de, hamd da, hamdedilen de Odur. Zatı tektir. İsim ve sıfatları birdir. Küllileri ve cüzileri bilir. üstleri ve altları ihata etmiştir. Her yönden yüzler Ona yönelmiştir. Allah’ım! Ey ihata eden ve cem eden! Ey hiç kimsenin bağışına engel olamadığı! Ey katında olanların tükenmediği! Ey cömertliği ve bağışı bütün varlıkları kapsayan! Allah’ım! Benim için bu hazinelerin zincirlerini aç. Bu remzlerin hakikatlerini açığa çıkar. Benim yöneldiğim, yönüm ol. Rüyetinle beni rüyetimden perdele. Tecellinin zuhuruyla bütün sıfatlarımı sil. Benim bakışım senden başkasına ilişmesin. Allah’ım! Bana her şeyde rahmet, inayet, koruma, riayet, ihtisas, velayet gözüyle bak. Ta ki hiçbir şey beni seni görmekten perdelemesin ve ben, beni desteklediğin bakışınla her şeyde sana bakıyor olayım. Beni tecelline boyun eğen, sana has olmaya layık ve mahlukatın içinde velayetinin mahalli kıl. Senin bağışını ve fazlını onlara bahşeden olayım. Ey mutlak zenginliğe sahip ve ey kulları muhakkak fakirlik içinde olan! Ey her şeyden müstağni ve her şeyin muhtaç olduğu! Ey her şeyin emri elinde olan ve her şeyin dönüş mercii! Ey mutlak varlık sahibi! Ne olduğunu Ondan başka kimse bilemez. Ona ancak Onunla delalet edilir. Ey salih amelleri kuluna musahhar kılan! Ki yararı kendisine dönsün. Senden başka bir maksadım yoktur benim. Ancak senin cömertliğin ve hayrın bana kafi gelir. Ey beklentilerin ötesinde cömert olan! Ey istenmeden önce ihtiyaçları bahşeden! Ey her isteyenin adımlarını önünde durduğu! Ey emrine güç yetiren, galip olan! Ey her şeye bağışta bulunan ve istediğinde bağışını alan! İsteyerek sana yalvarıyorum: her durumda beni sana kulluk eder bul. Beni dost edin ey mevlam! Senden ona benden daha layıksın. Sen ki maksadın ötesindesin, nasıl sana kast edeyim! İstemek uzaklığın kendisi iken nasıl seni talep edeyim! Yakın ve hazır olan ister mi? Ya da içinde kasıt şaşkın olan kimse nasıl kast eder? Talep sana ulaşmaz ve kast etme senin için geçerli olmaz. Zahirinin tecellilerine erişilmez, idrak edilmez. Sırlarının remzleri çözülmez, parçalanmaz. Mevcut olan kendisini var edenin künhünü bilebilir mi? Kul, kendisini kul edinenin hakikatine varabilir mi? İstemek, kast etmek, yakınlık ve uzaklık kulun sıfatlarıdır. Böyle iken kul bu sıfatlarıyla, zatı itibariyle müteal ve aşkın olandan neyi kavrayabilir. Her mahluk acz mahallinde, zillet konumunda ve izzet dergahında durmaktadır ve bu hazineyi idrak etmekten uzaktır. Seni nasıl bilebilirim ki sen, bilinmeyen batınsın! Ve sen, her şeyde kendini bana tanıtan zahirsin. Teklik aynında bana ait bir varlık yok iken seni nasıl birleyebilirim! Ve tevhid kulluğun sırrı iken seni birlememem mümkün mü! Sen münezzehsin, senden başka ilah yoktur. Hiç kimse seni birlemiş değildir. Çünkü sen ezeli geçmişte ve ebedi gelecekte olduğun gibisin. O halde gerçek anlamda senden başka seni birleyen kimse yoktur. Kısacası, seni senden başka bilen yoktur. Batınsın, zahirsin. Kendinden gizlenip batın olmuş değilsin ve başkası için de zahir değilsin. Sen sensin. Senden başka ilah yoktur. Ahirin evveli ve evvelin ahiri olan bu şekilde çözülür mü? Ey emri müphem kılan, sırrı gizleyen ve hayret yok iken hayrete düşüren! Allah’ım! Senden tekliğin sırrını, kulluğun hakikatini, yüce huzura layık olan şekilde rububiyetle kaim olmayı istiyorum. Ben seninle varım, sonradan olmayım, yok olucuyum. Sen varsın, bakisin, daima dirisin, her şeye hakimsin, kadimsin, öncesizsin, bilensin, bilinensin. Ey mahiyetini kendisinden başka kimsenin bilmediği Allah’ım! Senden, kendimden sana kaçmayı, bütünümle sende cem olmayı istiyorum. Ki varlığım şühüduma perde olmasın. Ey maksadım! Seni bulduğumda hiçbir şeyi kaybetmem. Seni bildiğimde hiçbir şeyi bilmemiş olmam ve seni müşahede ettiğimde hiçbir şeyi yitirmiş olmam. Fena bulmam sende, Beka bulmam seninledir. Müşahede ettiğim sensin. Senden başka ilah yoktur. Sen müşahede ettiğin, bildiğin ve emrettiğin gibisin. Müşahedem varlığımın aynısıdır. Ben fena bulurken de bekaya erişirken de kendimden başkasını müşahede etmedim. İşaret banadır, hüküm benim için ve banadır. Nispet benim nispetimdir ve bütün bunlar benim mertebemdir. Zuhurda, batında, korunan sırrın sirayetinde durum benim durumumdur. Sirayet eden bir hüviyet, açık ve belirgindir. Varlık, yokluk, nur, zulmet, levh, kalem, işitme, sağırlık, cehalet, bilme, savaş, barış, susma, konuşma, bütünlük, parçalanma, hakikat, hak, gaiplik, ezel, daimilik ve ebed… “De ki: O, Allah Ahad’dır. O Allah Samed’dir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O,nun hiçbir dengi yoktur. O, Ahad’dır.” Allah’ın salât ve selam var etme ve varlıkta ilk olanın, her şahidin fatihi, görenin ve görünenin hazırı gizli sır, zahir nurun üzerine olsun. O, mümeyyiz maksadın aynıdır. Yaratılış aleminde öncelik kabzasıdır. Mabudun yüce ve kutsal ruhtan, parlak ve mükemmel nurdan yarattığıdır. O, mabudun huzurunda kulluğun kemalini gerçekleştirmiştir. Ruhaniyetinin huzurundan onun ruhuna feyiz bahşedilmiştir. Nurani parıldayışlar onun ruhunun kandiline ulaşmıştır… O, yakınlaştırılmış resul, saadete erişmiş velidir. Salât ve selam Onun ehlibeytinin, sırlarının hazineleri, nurlarının kaynakları, aylarının doğuş menzilleri, hakikatlerinin hazineleri, mahlukatın yol göstericileri, izleyenlerin rehber yıldızları olan ashabının üzerine olsun. Din gününe kadar salat ve selam onlara olsun. Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun. Allah münezzehtir ve ben müşriklerden değilim. Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir. Yüce ve azamet sahibi olan Allah’tan başka kudret ve güç sahibi yoktur.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) PAZAR Gece Duası (Amin)

Bismillahirrahmanirrahîym. İlahi! Sen her görünenin görünmezini kuşatan şahidsin. Her zahirin batınını bürüyensin. Bütün alınların secde ettiği, bütün yüzlerin döndüğü veçhinin nuru için, bütün gözlerin dikildiği nurun için senden beni, sırf sana has olan yoluna iletmeni istiyorum. Bir hidayet ki beni, senden başka her şeyden sana çevirsin. Ey mutlak O! Ve ben mukayyet O’yum. Ey O’ndan başka O olmayan! İlahi! Düşmanları kahretmek ve zalimleri ezmek senin şanındır. Kahır isimlerinin izzetinden bir yardım istiyorum ki, benim için kötülük dileyen herkesten beni korusun. Bu sayede kendi kendime yeteyim. Zorbalara güç yetireyim. Zalimlerin köklerini kazıyayım. Beni nefsime öyle malik kıl ki, beni her türlü kötü ahlaktan arındırsın, temizlesin. Beni sana hidayet ettir. Ey Hadi! Ki her şeyin dönüşü sanadır. Sen her şeyi kuşatmışsın. O, kulları üzerinde kahredici güce sahiptir. O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır. 19 İlahi! Sen her nefisten öncesin, kadimsin. Her anlama ve hisse hakimsin. Takdir ettin, sonra kahredici gücünle hakim oldun, bildin ve takdir ettin. Kudret ve kahredicilik senindir. Yaratma ve emir yetkisi senin elindedir. Sen her şeyle berabersin, yakınlığın yakını ve mevlasısın. İhata ederek onu idare eden ve hidayet ettirensin. İlahi! Senin kahır isimlerinden yardım istiyorum ki kalbi ve bedeni kuvvetler onunla güçlensin. Ta ki benimle karşılaşan her kalp sahibi yenik ve mağlup olarak gerisin geri gitsin İlahi! Senden konuşan bir lisan, doğru söz, yaraşır bir anlayış, üstün bir sır, hakikate yatkın bir kalp, düşünen bir akıl, gören bir fikir, yerinde durmayan bir şevk, kurcalayan bir merak, yakıcı bir özlem istiyorum. Muktedir bir el, ezici bir kuvvet, mutmain bir nefis, sana itaat hususunda uysal organlar bahşet bana. Sana gelmek için beni kutsa, temizle, sana gelmekle beni rızıklandır. İlahi! Bana öyle bir kalp bahşet ki, onunla muhtaç olarak sana yöneleyim. Muhtaçlık ona öncülük etsin, özlem onu sürsün, iştiyak yoldaşı olsun, korku azığı olsun, yerinde durmayan bir tereddüt arkadaşı olsun. Ama da yakınlık ve bu kabul olsun. Yönelenlerin yakınlığı senin katındadır. İsteyenlerin arzularının sonu sendedir. İlahi! Üzerime sekine ve vakar indir. Büyüklenmekten ve kibirden beni uzak tut. Yönelmiş olarak kabul makamına beni yerleştir. Sözüme icabetle karşılık ver. Rabbim! Beni ariflerin yakınlığıyla kendine yakın kıl. Tabiat bağlarından temizle beni. Temizlenenlerden olmam için yerme(zem) kanının pıhtısını benden gider. Efendimiz Muhammed’e, ehlibeytine ve bütün ashabına salât et. Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) CUMARTESİ Gündüz Duası (Amin)

Bismillahirrahmanirrahîym. Kim Allah’a sarılırsa o dosdoğru yola iletilmiştir. Beni Allah’ın lütfunun himayesine alan Allah’a hamdolsun. Beni Allah’ın rahmeti cennetine misafir eden Allah’a hamdolsun. Beni Allah’ın sevgisi makamına oturtan Allah’a hamdolsun. Allah’ın yardımları sofrasından beni rızıklandıran Allah’a hamdolsun. Beni Allah’ın seçimine layık görülme lütfuna mazhar kılan Allah’a hamdolsun. Beni Allah’ın vefası sunumları kaynaklarından besleyen Allah’a hamdolsun. Beni Allah’a kulluk doğruluğu hırkalarıyla giyindiren Allah’a hamdolsun. Allah hakkında onca kusur işlememe, Allah’ın haklarını zayi etmeme rağmen bütün bunlara nail oldum. Bu lütuf Allah’dandır. Allah’dan başka günahları kim bağışlayabilir. İlahi! Beni var etmen şeklindeki nimetin cehdim ve çabam olmadan gerçekleşmiştir. Keremine yönelik umudum muradın sınırına kadardır. Bunda benim bir istihkakım ve istidadım söz konusu değildir. Birlerin teki ve şahidlerin müşahede ettiklerinin hakkı için senden istiyorum ki kulluk mihnetinden sevgi kaynakları selametine beni ulaştır, inat karanlığını doğruluk güneşinin ışığıyla gider, yardım eliyle doğruluk kapılarını aç. Çünkü Allah kullara karşı lütufkardır. Rabbim! Varlığımın mekana aitliğini yok etmeni, müşahedemin güvenliğini baki kılmanı istiyorum. Şahidimin ve meşhudumun arasındaki ayrılığı kaldır. Varlığıma ait mevcudiyetin bütün ayniliğini gider. Efendim! Bana kulluğumu başkasını görme vehminin körlüğünden uzak kıl. Hayırlılar arasından seçilmiş iki nebî hakkında önceden verdiğin sözü bana ulaştır. Her tavır ve ihtiyaç karşısında iradenle benim işime galip ol. Hareket ve duruşta tevhid ve istiva ile bana yardım et. Habibim! Senden her hal ve durumda en hızlı vuslatı, en göz kamaştırıcı cemali, en görkemli celali, en yüksek kemali istiyorum. Ey O olan O! Ey O! Ey O’dan başka kimse olmayan! Belirsiz gayb ve kutsal gayn ile senden istiyorum: “Geri dönüp giden geceye, aydınlanan sabaha andolsun. Muhakkak o kerem sahibi nebinin sözüdür. Yüce arşın yanında güçlü, orada itaat edilen ve güvenilirdir. Apaçık arabçadır. Şüphesiz o alemlerin rabbi tarafından indirilmiştir.” İşi gizli ruhla sağlamlaştıran hüküm istiyorum senden. Beyan sigasıyla ve sağlam bir üslupla istiyorum. Allah’ım! Hayatımın nesimi eliyle tahiyyatım ruhlarıyla zatıma yüklemeni istiyorum bunları. Tertemiz salâvatların, daimi selamların arasında isteklerin hasıl oluş vesilesi kılmanı istiyorum. Sevenlere ulaşma aracı kıl. Her mertebede Ona tabi olanlara, mensup bulunanlara selam olsun. Apaçık Hak ilah! Bizi onlara has kimselerden kıl. Amin. Salât ve selam Muhammed’in, ehlibeytinin ve bütün ashabının üzerine olsun. İzzet sahibi Rab, senin Rabbin onların yakıştırmalarından münezzehtir. Gönderilmiş Rasullere selam olsun. Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun. Amin…

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) CUMARTESİ Gece Duası (Amin)

Bismillahirrahmanirrahîym. Efendim! Baki oluşun daimidir. Senin hükmün mahlukat içinde geçerlidir. Yüceliğinde münezzehsin. Münezzehliğinde yücesin. Varlığı korumak seni yormaz. Gözün gördüğü senden gizlenmez. Dilediğin kendine çağırırsın. Kendinle kendine delalet edersin. Daimi hamd sana özgüdür. En ulu devamlılık senindir. Senden berrak bir vakit istiyorum. Bu vakti sana yaraşır muamelelerle geçireyim. Bu vaktin gayesi sana yakınlık olsun ve senin rızana uygun amellerle geçireyim. Bana öyle bir sır ver ki, amellerin hakikatleri onunla benim için açığa çıksın. Bana öyle bir hikmet tahsis et ki, beraberinde hüküm ve işaret olsun, anlama ona eşlik etsin. Çünkü sen, seni dost edinenin dostusun. Sana dua edene icabet edensin. İlahi! Bana bahşettiğin nimetlerin kalıcılığını süreklileştir. Yanımdaki müşahedeni kalıcı kıl. Bana benim zatımı zatım açısından değil kendi açından göster. Ki seninle olayım, benimle değil. Bana katından öyle bir ilim ver ki, bu hususta bütün bilen ruhlar beni örnek alsın. Çünkü sen bilensin, her şeyin bilgisi senin katındadır. Celal ve kerem sahibi rabbinin adı yücedir. Gaiplerin anahtarları O’nun elindedir ve Ondan başkası bunları bilemez. O, karada ve denizde olan her şeyi bilir. Rabbim! Üzerime nurundan şualar yağdır ki, her örtülüyü benim için ortaya çıkarsın, öyle ki varlığımı kamil manada ben olarak değil sen olarak müşahede edeyim. Sıfatımı kendimden silmiş olarak sana yaklaşayım, tıpkı senin üzerime nurunu indirmek suretiyle bana yaklaşman gibi. Rabbim! İmkan benim sıfatım, yokluk benim maddem, fakirlik ise benim karargahımdır. Senin varlığın benim sebebimdir. Senin kudretin benim failimdir. Sen benim gayemsin. Senin ilmin ne kadar cahil olduğumu anlamam için yeterlidir. Sen benim bildiğim ve benim bildiğimin ötesindeki gibisin. Sen her şeyle berabersin. Senin beraber hiçbir şey yoktur. Menzilleri seyir için takdir ettin. Mertebeleri de menfaat ve zarar için tertip ettin. Hayır yollarını sabitleştirdin. Bunların tümünde biz seninle beraberiz, ama sen bizimle beraber değilsin. Sen sırf hayırsın, salt cömertliksin ve mutlak kemalsin. Hayırları toplulukların üzerine indirdiğin, gecelerin karanlıklarını giderdiğin ismin hakkı için senden, varlığımı her nurun maddesi ve her matlubun gayesi olan nurundan bir nurla doldurmanı istiyorum. Ki varlığımın zerrelerine yerleştirdiğin hiçbir şey bana gizli kalmasın. Bana doğru bir lisan bahşet ki, bu lisan hakkın müşahedesini ifade etsin. Bana öyle kapsamlı söz ver ki, onunla açıklık ve belagat gerçekleşsin ve konuşmamda hakkım olmayan şeyleri iddia etmekten beni koru. Beni ve bana tabi olanları bir basiret üzere kıl. Allah’ım! Hayreti gerektiren veya fitneye sebep olan yahut senin hakkında şüpheye yol açan sözden sana sığınırım. Söz senden alınır, hikmet senden algılanır. Sen semavatı tutansın, isimleri öğretensin. Senden başka ilah yoktur, bir’sin, teksin, yalnızsın, samedsin. Doğmamış, doğurulmamışsın. Sana hiç kimse denk değildir. Allah’ın salât ve selamı efendimiz Hz. Muhammed’in, ehlibeytinin ve bütün ashabının üzerine olsun. Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) CUMA Gündüz Duası (Evrad-I Şerif )

Bismillahirrahmanirrahîym. Rabbim! Beni marifet merdivenlerinde yükselt. Beni hakikat sırlarının kıvrımları arasında dolaştır. Beni korumanın çardakları altında, sırrının gizliliği içinde, celalinin parıldayışlarına yaraşmayan düşüncelerin varit olmasından perdele. Rabbim! Her şeyde beni kendinle kaim kıl. Her eksik ve aşağıda bana lütfunu göster. Tevhid meydanı fezasında basiretimi aç ki her şey’in seninle kaim olduğunu öyle bir şekilde göreyim ki, gözlerim başka hiçbir mevcuda bakmasın. Ey fazilet ve cömertlik sahibi! Rabbim! Kutsal Zat elifinin tecrit denizinden üzerime lütuf yağdır, ki idrakimi bağlayan bütün ilişkilerim kopsun. İsteklerimin kapısı gerimde kalsın. Zatının gaybının melekutundan külli ve belirgin noktasının heyulasını üzerime aç ki burada eksiklik ve ayıptan korunmuş kevn harfleri karşısında kendimde güç bulayım. Ey her şeyi ilim ve rahmet olarak kuşatan! Ey alemlerin Rabbi!... Rabbim! Benim dışımı ve içimi başkası kirinden, tavırlarda çakılıp kalmaktan kutsiyetinin zuhuru feyziyle temizle. Ünsiyetinin parıldayışlarının müşahedesiyle beni onlardan gizle. Beni eşyanın hakikatine ve şekillerin inceliklerine muttalî kıl. Bütün alemlerde varlıkların açık tevhidi dile getirişlerini bana işittir. Aynamı celalin ve kahrının isimlerinin cevherlerinin tecellisine elverişli kıl. Ki insanlardan ve cinlerden bir zorbanın gözü bana iliştiği zaman, bu cevherin şuası ona yansısın, nefsi emmaresini yaksın ve onu zelil olarak gerisin geri çevirsin. Gözleri umutsuzca, bezmiş olarak benden uzaklaşsın. Ey yüzlerin yöneldiği, boyunların emrine girdiği! Ey Rablerin Rabbi! Rabbim! Beni engellerden uzak tut. Beni yakınlığının düşüncelerinden alıkoyan engellerden sıfatlarının nurlarının galip gelişinden sıfatlarıma uygun bir giysi giydir. Zatının nurlarının parıldayışlarından birinin tecellisiyle tabiatımın ve beşeriyetimin karanlığın yok et. Bana meleklere özgü bir kuvvet ver. Onunla beni istila eden aşağılık tabiatları ve çirkin ahlakları kahredeyim, ezeyim. Fikrimin levhinden kevnlerin şekillerini sileyim. İnayetinin eliyle fikrimin levhine ezeli ve “Kef” ile “Nun” arasında saklanan yakınlığının erişilmezlik sırrını yerleştir. “Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı «Ol» demekten ibarettir. Hemen oluverir. Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah'ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O'na döneceksiniz.” Ey nurun nuru! Ey her şeye fazlının feyzinden damlalar bahşeden! Ey samed! Ey Kuddus! Ey Kahhar! Ey Hafız! Ey Latif! Ey alemlerin Rabbi! Allah’ın salât ve selamı efendimiz Muhammed’in, ehlibeytinin ve bütün ashabının üzerine olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Muhyiddin İbn Arabi (r.a.) Amin

Nasihat

Senin nişanların uyarıların bana uykudaki insanın sayıklamaları gibi..Yoksa et bana nasihat, sonsuza dek et, dinlerim; ilm ederim nakış nakış..Bilirim kim nasihat ediyor ancak!... Sakalına beyaz gönderdi de, (r.a.) "Artık deme" dedi...Ne büyük nişanlar ne büyük nasihatler var uykusuzlara...

Ruh (Devam)

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya ; Kalp durur! Akıl unutur! ...Ben dostlarımı ruhumla severim.O ne durur, ne de unutur .

[Hz Mevlana (k.s.)]

...Ölünce Uyanırlar...

Uyanınca, "bi kendime geleyim" le ne demek istenir şu zamana kadar bilemedim daha

Allah'ın has kulu

Bir adam Nebi (s.a.v.)'e gelerek; " Size dünya ve ahiretle alakalı soracak sorularım var" dedi. Bunun üzerine Nebi Efendimiz (s.a.v.) ona;
" Ne istiyorsan sor" buyurdular. O zat da sorularına başladı:

* Ey Allah'ın Peygamberi! Ben insanların en âlimi , en bilgilisi olmak istiyorum. Ne yapmalıyım?"
" Allah'tan çok korkup takva dairesi içine girersen insanların en âlimi olursun."

* "İnsanların en zengini olmak istiyorum."
" Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun."

* "İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum."
" İnsanların en hayırlısı, faydalı olandır. Sen de insanlara faydalı ol."

* "İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum."
" Kendin için istediğini insanlar için de istersen insanların en adili olursun."

* "İnsanlar içinde Allah'a en yakın, O'nun has kullarından olmak istiyorum"
" Allah'ı çok zikredip anar ve hatırlarsan o zaman Allah'ın has kulu olursun."

* "Muhsinlerden, iyilik edenlerden olmak istiyorum."
" Allah'a , O'nu görüyor gibi ibadet et, her ne kadar sen O'nu görmesen de O seni görüyor."

* "İmanımı kemale erdirmek istiyorum."
" Güzel ahlaklı olursan imanın kemale erer."

* "Allah'ın emirlerine itaat eden itaakâr kullarından olmak istiyorum."
"Allah'ın farzlarını yerine getir, itaat edenlerden olursun."

* "Kıyamet günü nur içinde haşrolmak istiyorum."
" Hiç kimseye zulmetme,kıyamet günü nur içinde haşrolursun."

* "Rabb'imin bana merhamet etmesini istiyorum."
" Önce kendine ve insanlara merhamet et ki; Allah da sana merhamet etsin."

* "Günahlarımın azalmasını istiyorum."
" İstiğfar ederek günahlarının bağışlanması için Allah'a yalvarırsan günahların azalır."

* "İnsanların en kerimi olmak istiyorum."
" Allah'a kullarını şikayet etmezsen insanların en kerimi olursun."

* "Rızkımın bol olmasını istiyorum."
" Temizliğe devam edersen rızkın bol olur."

* " Allah ve Resulü tarafından sevilmek istiyorum."
" O zaman Allah ve Resulü'nün sevdiklerini sev, sevmediklerini de sevme."

* "Allah'ın bana kızmasından kendimi korumak istiyorum."
" Kimseye kızmazsan Allah'ın gazabından ve kızmasından kurtulursun."

* " Duamın kabul edilmesini istiyorum."
" Haramlardan sakınırsan duaların kabul olur."

* "Allah'ın beni başkalarının yanında rezil etmemesini istiyorum."
" Namusunu koruyup iffetli ol ki; insanlar yanında rezil olmayasın."

* "Allah'ın ayıplarımı, kusurlarımı örtmesini istiyorum."
" Kardeşlerinin ayıplarını örtersen Allah da senin ayıplarını örter."

* "Benim günahlarımı ne siler?"
" Gözyaşların, hudûun (saygıyla Allah'a kulluğun) ve hastalıklar."

* "Allah yanında hangi iyilik daha faziletlidir?"
" Güzel ahlak, tevazu, belalara sabır ve kazaya rıza."

* "Allah yanında en büyük günah hangisidir?"
" Kötü ahlak ve Allah'ın emirlerine gösterilen cimrilik."

* "Rahman Allah'ın gadabını ne dindirir*"
" Gizliden gizliye sadaka vermek ve sıla-i rahim (akrabaları ziyaret ve görüp gözetmek)."

* " Cehennem ateşini ne söndürür?"
" Oruç. "

Allah'ın Yüceliğini An

Zahmeti ancağına, Allah'ın Yüceliğini an.
Rezillikleri anacağına, Allah'ın Yüceliğini an.
Kötülüğü anacağına, Allah'ın Yüceliğini an.
Başka güzellikleri anacağına, direkt Zatının Yüceliğini an...
"Allah'ım sen Yücesin".."Allah Yücedir"..Söyle..
Ki Yüceliğini duy...

Celal'den Bir İlim !

Ey kara yüzlü! Himmetin ne olduğunu sen ne bilirsin? Git abdest al, namaz kıl tövbe et! De ki: «Kâfir idim imana geldim. Küfürden vaz geçtim.» Git otur yerinde. Pamuğunu eğirmeye bak! Sen kim oluyorsun? [Şems-i Tebrizi (k.s.)]
***
http://jonasclean.blogspot.com/2010/01/celalden-bir-simsek.html
***
Kaza Allah'ın hükmü ve hoşnut olmamızı emrettiği şeydir. Onun gereği ise hakkında hüküm verilen şeydir ve dolayısıyla ondan hoşnut olmamız şart değildir.

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)]
****

http://jonasclean.blogspot.com/2010/04/seyhmuridtasavvuf.html

Şeyh/Mürid/Tasavvuf

Celal'ine bırakacak değil..Celal'inde de yürütebileceklerdi Onlar..Sadece Cemal'ine değil, Celal'ine de kabullerdi Onlar...

Tasavvuf Mistisizm değildir (Devam)

Tasavvuf Mistisizm değildir.Mistisizmde ilham vardır.Tasavvufta ise vahiy ve ilham...

O, uluhiyet mertebesindeki Cemal'inde

O, Uluhiyet mertebesindeki Cemal'inde, öyle rahmet indirir ki, senden başkası yok sanırsın..O mertebedeki Celal'ini görene ise yaratıklar içinde kendisinden daha kötüsü yoktur..Ne mutlu yoldaki o sevgiliye ki herşey kendisi için rahmet ve nur kılınmıştır...

...Allah, Ganidir, Halimdir...

O'ndan başka İlah yok! O'ndan başkaya ihtiyaç yoktur o zaman ey canım! Yeter ki affı marifet buyursun da o zanlarına göre muamele etmesin.."Bir tatlı dil, bir bağışlama, arkasından incitmenin geldiği sadakadan daha hayırlıdır.>>Allah, Ganidir, Halimdir.<<" [Bakara/263] "İçlerinden her kim, "Ben O'nun dışında bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız..." [Enbiya/29]

Mü'min

Mü'minin baska hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O'nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.

s.a.v.

İnkar/Saf Benlik

Eğer "İnat" ise İnatta ne akıl ne kalp ne de mazeret vardır. O sadece kurulmuş tuzaktır..

Kayıtlanmaktan kaçınmaktan ise Rahmanidir. Fakat bilgisizlikten de pay vardır. Gerçekten Rahmani ilham ise, kayıtlanmamaklık, doğru bilgi geldikten sonra da devam eder.Ama edeb gelir.O edebin mertebesi ve bilgi, ilgiye göre artırılır.

Kayıtlanmamaklık ve Kibri, birilerinin ayırt etmelerini beklemek akıl karı olmaz. Oysa evet gayet açıktır.Kibir mutlaka başkalarına yöneliktir.Kayıtlanmamaklıkta ise yalnızca saf Benlik vardır..Yani daha da açarsak Ruh'un nurundandır..Nefsten değil.

Saf Benlik bilgisizliğinden hakla masumdur; yoksa korunmuşluğundan dolayı saf değildir.Ki korunmuş olsaydı aydınlığının kaynağı olan Ruh'a gelemezdi. Örneğin cinselliği olduğu gibi saflık olarak bilir ve ikinci aşık olduğuyla hemen oracıkta birincinin gözü önünde birleşebilir. Birinci hemencecik aklından çıkacağı gibi onun yaşayacağı duyguları da aşağılıklık olarak görebilecektir. Dolayısıyla ne bilgilidir ne de korunmuş kalabilir.

Ta ki Ruh'una erebilsin...

Kuantum ve Mistisizm

http://www.sufizmveinsan.com/fizik/kuantumvemistisizm-6.html

Ey kara yüzlü! Himmetin ne olduğunu sen ne bilirsin?

Şeyh Ebubekr'in (Sellebâf) de hırka vermek âdeti yoktu. Onun kendi şeyhini de göremedim ki, onda var mı yok mu anlayayım. Ancak ben de, bu istekle Tebriz'den çıktım ama bulamadım. Gerçi âlem boş değil, belki bir şeyh vardır. Hatta
derler ki, filân şeyh hırka verdiği müridinin haberi olmadan ona hırka bağışladı; mal, mülk verdi ve öldü. Ben şeyhimi görmedim, ancak şu kadar öğrendim ki, kendisinden bir söz nakledene gücenirmiş. En çok incindiği kimseler, kendisinden söz
nakledenlermiş. Böyle bir kimseyi de görmedim ki, o makamda olsun da kendisinde bu sıfat bulunsun. Sonra şeyhin kendisi için yüz bin yıllık yol olan bir kimseye de rastlayamadım. Ancak Mevlânâ' yi bu sıfatta buldum. Şimdi Halep'ten tekrar
dönüşümde de, o yine bu sıfatta idi. Bana deselerdi ki: «Baban seni çok özlemiş, mezarından kalkmış Telbaşir köyüne bir adımlık yerde seni görmek için
bekliyor. Seni görüp tekrar mezarına dönecek. Gel! Artık babanı görmeye gel!» «Hayır, olsun! Ne yapayım,» derdim. Halep'ten bir adım bile dışarı çıkmazdım. Ben ancak Mevlânâ için geldim.

***

Onu niçin bu kadar yükseltiyorlar? Ben şundan korkuyorum ki, bu saatte sen ayrılık eleminden gafil, şefkat gölgesinde hoşça uyumaktasın. Öyle bir hareket yapıyorsun ki, şefkat sona ersin. Sonra da bu hali rüyada görüyorsun, ama Şeyhi görmüyorsun. Çünkü Şeyhi görmek onun isteği olmadan mümkün değildir; ne rüyada, ne de uyanıkken onu göremezsin.

***

O Şeyh diyordu ki: «Filan şeyhin güzel kokusu, Allah kokusundan da üstündür.» Dedim ki: «Bu koku belki senin karından ve onun oynaşından geliyor.» Bu ne eşektir ki, eşekliği yönünden söylemiştir.

***

Ey kara yüzlü! Himmetin ne olduğunu sen ne bilirsin? Git abdest al, namaz 'kıl tövbe et! De ki: «Kâfir idim imana geldim. Küfürden vaz geçtim.» Git otur yerinde. Pamuğunu eğirmeye bak! Sen kim oluyorsun? Erkekler içinde mert olanlar
istiyorlar ki, kapıma iki desti dolusu su getirsinler. Kuran'dan üstün kitap yoktur; Allah kelâmından üstün söz yoktur. Ama bu Kuran ki toplum için gelmiştir, emirler ve yasaklarla, halka yol gösteren âyetlerinde başka zevk vardır. Allah erenlerine açıklanan âyetlerinde daha başka zevk bulunur. En doğrusunu Allah bilir.

***

Bana yaraşan, zahirde bizim hayatımızdaki dostluk ve kardeşlik hangi yolda ise onu korumaktır. Yoksa şeyhlik müridlik gibi ilişkiler hoşuma gitmez. Hani, üstatlığı da şakirtliği de yere batsın, derler. Bize bir söz söylemek isteyen kimse de
bizim gibi olmalıdır. Böyle açık söylemelidir. Bizim veliliğimiz bahsinde bundan incinirler. Onlara, eşek, diyen zavallı taklitçi eşektir. Şimdi bana kendinden bir fazilet, bir üstünlük veriyorsun. Ben onu söylemiyorum. Benim önümde bu böyledir. Sözü yorumsuz ve açık söylüyorum. Aramızdaki ayrılığın bir sebebi varsa budur ancak. Ama o zaman sen beni anlamıyorsun! Halbuki ben buraya bir şeyler öğretmeye geldim.

Şems-i Tebrizi (k.s.)

İyi zan dahi beklenmiyor

Senden bir ücret talep edilmedi, bir övgü de beklenmiyor.Görmediğin şeyleri göremedim terazinde.Terazi kurmak ne işine. Kıyası bırak. İstisna kaideyi bozmaz korkma. Mücadeleden vazgeç. Kötü zan istisnasız dolanır boğaza. İyi zan dahi beklenmiyor...

***

Mürid, istediği her şeyi Kur'an'da bulmadıkça mürid olamaz.

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)]

O halde anın (zikredin) beni, sizi (zikredeyim) anayım

Kalbin derin inceliklerinde büyük güzelliklerin süzülüşleri geleceğe geçmişe gözsüz gözler kırpar...Dantel dantel işler her kalbi istisnasız..Umulur ki hatırlarlar. Seni sana Ondan başka kim hatırlatır ya...

O halde anın (zikredin) beni, sizi (zikredeyim) anayım ve şükredin de bana nankörlük etmeyin. [Bakara/152]

Sana güzellikten her ne ererse bil ki Allahdandır...

"Sana güzellikten her ne ererse bil ki Allahdandır..." [Nisa/79]

De ki; «Allah'ın kullarının yararına sunduğu güzellikleri ve temiz yiyecekleri kim haram etti? De ki; Bunlar, dünya hayatında müminler içindir kıyamet günü ise sadece onlarındır, biz ayetlerimizi bilenlere böyle ayrıntılı biçimde açıklıyoruz.» [Araf/32]

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: «Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faydalar vardır. Zararları ise faydalarından daha büyükdür.." [Bakara/219]

Fakat benim çağırmam, sadece onların kaçmalarını artırdı. [Nuh/6]

***

http://jonasclean.blogspot.com/2010/04/hicbiri-yoktur-ve-olmayacak-da.html

Heey Hey

Bana bak, bana dikkat et ki, senin, mezarında en yakın dostun, candan arkadaşın benim! Dükkandan, evden, bütün seni sevenlerden ayrıldığın zaman seni, ben karşıladım; yapayalnız kaldığın vakit, seninle ben düşer kalkarım!

[Hz Mevlana k.s.]

Göster de

Bir insanın boğçasına gizlice yol azığını koymaktan daha güzel bir iş varsa göster de bu işi bırakıp o işte çalışayım...

Ya Dar!/Ya Şafi!/Ya Şefik!/Ya Hakim!

Allah hasta kuluna şifadan çok şefkat veriyor..Hayret O'na...

***

"Ayrıyetten şunu da belirtmekte fâide vardır. Zira Esmalar (İsimler) Uluhiyet Makamında her birisi diğerinin aynıdır."

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)]

Hamd O'na/ Allah Yücedir

O, insanın mutlluluğa ihtiyacı gibi övülmeye layıktır..

O'nun övgüsünü sürdürdüğü ve arttırabildiği kadar mutluluğu sürer ve artar insanın...

***

http://onlinemesnevi.blogspot.com


***

Sen kediyi, köpeği bırak! Bir karınca. Onu da bırak! Bir solucan düşün. Uzun, incecik bir et parçası. Ne ağzı ne gözü görünür. Ne de eli ayağı vardır. Hiçbir şey yok ama bir şey var. Onda bir hayat var. Nafakasını, rızkını temin ediyor. Düşmanından korunuyor ve neslini devam ettiriyor. [Aziz Mehmet Dumlu Hazretleri]

***




***

Ebu Said el-Harraz şöyle demiş: 'Allah'ı ancak iki zıddı kendinde toplaması özelliğiyle bildim.' Sonra da şu ayeti okumuştur:'O Evveldir,Ahirdir,(İlk ve Sondur) Zahirdir ve Batındır.' Burada, islam alimlerinden akılcıların düşündüğü gibi farklı nispetler değil, tek bir yönden Evvel-Ahir, Zahir-Batın olma kastedilmektedir. [Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)]

***

Allah hasta kuluna şifadan çok şefkat veriyor..Hayret O'na...

***
http://jonasclean.blogspot.com/2010/02/sevgililer-gunu.html
***

"..Keşke bilselerdi." [Bakara/102]

diye

Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve >>birbirinizle tanışasınız diye<< sizi milletlere, kabilelere ayırdık. Haberiniz olsun ki, Allah katında en şerefliniz, en takvalınızdır.Muhakkak ki, Allah, bilendir, herşeyden haberdardır. [Hucurat/13]

Giydirsin diye

Kürklü veya tüylü yaratmadı..Giydirsin diye..

nasıl açık kalırdı ki kalplerimiz Hakk'a

Kulak, Göz'e göre daha aciz bırakılmıştır..Sadece istediğimizi duyar istediğimizi görür olsaydık nasıl açık kalırdı ki kalplerimiz Hakk'a...Ne fark kalırdı perdelenmişlerden...

Aksine...acizliği, Hikmetin kaynağı yapmıştır..Ki O kayıtlanmışlık zannında bulunulabilecek hiç bir tecellisiyle sınırlanmış da olmaz...Yani Hikmetten çıkan sonuç, kesin olarak kudret'in tek sahibi ve tek Bilen, İlah'dır...Diğer herşey yazılmış (Hikmet) ve OKUyan (Kul) dır...

Burada henüz delil sahibi olamayanlar yaratılışı olmuş bitmiş gördükleri için Hakk'ı da kayıtlanmış olarak görmeleri tehlikesi vardı..Ki bu imtihandı..Çünkü Bilenin kendileri olmadığı açıktı..Varlığın yazılmış olduğu halde her an da yeniden yaratılıyor olduğu OKUnunca artık elde inkara mazeret olarak yine inattan başka imkan bırakılmadı...

Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır. Kitabın anası O'nun katındadır. [Rad/39]

Biz Kur'ân'ı senin dilin üzere kolaylaştırdık ki, onunla Allah'tan korkup sakınanları müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasın.
[Meryem/97]

Mezmurlar

Rab'be övgüler sun, ey gönlüm! O'nun kutsal adına övgüler sun, ey bütün varlığım!Rab'be övgüler sun, ey canım! İyiliklerinin hiçbirini unutma! Bütün suçlarını bağışlayan, Bütün hastalıklarını iyileştiren,Canını ölüm çukurundan kurtaran, Sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren,Yaşam boyu seni iyiliklerle doyuran O'dur, .[Mezmurlar 103:1-5]

Hiçbiri yoktur! ve olmayacak da!/ Bismillah ne demektir anla!

Özellikle belirttiği amellerle/Ancak O'nunla doymayı öğren/Dvd,müzik arşivin,cep telefonu,televizyon/Dünya olmayacak/Zikriyle doymayı öğren!/Mouse çift tıklamıyacak!/ Kumanda kanal değiştirmeyecek/Hiçbiri yoktur! ve olmayacak da!/Bismillah ne demektir anla!/Ey canım!/Ancak O'nun zikriyle doymayı öğren!...

O dostumuz, O efendimiz, lûtfeder

"O dostumuz, O efendimiz, lûtfeder, kerem buyurursa, bizi affeder. Nasıl önceden yarattıysa, yine yaratır, bizi tekrar diriltir."

Hz. Mevlâna Celâleddin-i Rûmi (k.s.)

Kana kana

Hızır'ın işini mi görmek/O'nun işlerini mi görmek yakınından/Huzurluya O'nun işleri görünmez ki/Bu gaflete mi sabredeyim/O merhamete mi kanayım/Kana kana/İki göz iki kulak/Tek'i görür Tek'i duyar/Ondan bu şaşkın merakım ısrarına/Esrarına/Sen o'nu kimin peygamberi sandın/Kimin ümmetindenim ben/Tanır mısın kimdir/Şeyhlerin şeyhi...

Huzur

Huzur varsa, estetik,zevk,keyif,neşe ve benzeri şeyler artık aranılır şeyler olmaktan çıkar..Ve ihtiyaç halinde olman da gider..OLan OLur..Huzurdasındır...

Alemde...

Alemde mutlak güzel,ayıplanan ya da çirkin yoktur, çünkü şeylerin içinde bulunduğu yönler ve konumlar onları belli bir kayıt altına sokar.Bunun kaynağı >>kayıtsızlık<< değil de kayıtlı olmak olduğundan, yani varoluş kayıtlı olmayı >>gerektirdiğinden.<<

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)]

Hu

O'na kavuşmaya çabalıyorsun sevgili.. Kimin zuhura getiriyor olduğu varlığınla... Nereden?

Tefekkür

O iki et parçası..kapaklarını da Görüyor mu...Allah rahatlık versin.

Peygamber/Kadın/Evlilik/Ayşe(r.a.)/Kaç Yaşındaydı/İslam

O peygamber, kendi öz kız evlatlarını bebek oldukları halde, kız olduklarından utandıkları için toprağa gömen bir topluluğun içinde ne iş yapmıştır bir düşün...
Ve o kız, halkının en değerlisi olmuştur, düşün..Öyle gerzekçe, öyle perdelenmiş, öyle düşünemiyorsun ki!, sana acımamak şefkat duymamak elde değil inan..Peygamber ne iş yapar, ondan da eleştirdiklerin, aşağıladıkların kadar, haberin yok...

Şartlardan haberin yok, kıçın rahatta, bir hukuk yokken işler nasıl halledilir bilmezsin, o işi sana verseler ertesi gün korkudan altına sıçar dışarı adım atamazsın haberin yok, düşmanlarından demokrasiyle korunabileceğini düşünüyorsun, herkez adına barış dediğin demokrasi nereden gelmiştir haberin yok, geçmişten haberin yok, gelecekten haberin yok, senin dünyadan haberin yok...

O iş nasıl mümkün olur, bir adam o baskıyla nasıl yaşar, nasıl hayatta kalmıştır! haberin yok...O baskıyı başka kimsenin hayal dahi edemeyeceğinden de haberin yok..Okuduğun kitap "Din Bu"..Görüp görebileceğin örnek "Hasan Mezarcı"...E sen gerizekalısın...

Bi kendi mahallene çıkıp "Bana Vahiy geldi" desene..Neler yaşıyacaksın merak ediyorum.. Ki şartlar yine aynı olmayacak..Bak sayıyorum düşmanlarını..O zamanki Hristiyanlar o zamanki Yahudiler o zamanki Putperestler, o zamanki Ateistler, o zamanki Münafıklar..Ve ne hukuk, ne demokrasi...Bir baba kızını utancından dolayı bebekken toprağa gömüyor.. Sen yeterince düşündüğüne emin misin Peygamberlik ne demektir?

Ve sen şimdi o dediklerinle, akleden, düşünen, mantıklı bir insan mı olmuş oluyorsun?..Çağdaş modern bi insan mı oluyorsun sen şimdi...

Ben Ateistim ben Deist'im demek kolaydır!..O bahsettiğim koşullara git, o bahsettiğim insanların olduğu bir halkın önüne çık "Bana vahiy geliyor" de ve o sözünü bu zamana kadar yeryüzüne çak!..O çaktığın çiviyle kendi kızına merhamet etmeyen insanların içinde akıl almaz işler yap, seni zorla arslanlara atan, biribirinle ölümüne dövüştürüp eğlenen krallara "Allah'a teslim olun" diye mektuplar gönder!

Bana yazmak kolaydır! Önce sen kendi kendine Aklet! Peygamberlik mümkün müdür diye düşüneceğine! Sen önce peygamberlik nasıl mümkün oluyor onu düşün!

Allah neden şöyle yaratıyor neden böyle yaratıyor...

O nasıl akıl almaz bir şefkattir ki uçmayan bir varlığı rüyasında gerçekten uçurur.Şimdi kimin talepleri mantıklıdır.Ancak kimin istediği, istediği gibi gerçekleşebilir.O noksanlıktan çok uzaktır inan.Fikir yürütmeyi bırak.Akıl ermez bir işe sahiptir.Mutlaka mağlup olursun...

Fikir yürüttüğün "Beyin", doğru ve gerçek olan bir habere bile "Yok canım" diyebilecek bir işleyişe sahiptir.Gerisini düşün sen artık.

Taaccüb

"Resul-ü Ekrem´den (A.S.M.) rivayet olunuyor ki: "Taaccüb bütün taaccüb ona ki: Cenab-ı Hakk´ın halkını görüp dururken Allah´da şek eder. Şuna taaccüb olunur ki: Neş´et-i ulâyı tanır da neş´et-i uhrâyı inkâr eder. Şuna da taaccüb olunur ki: Her gün her gece ölüp dirilip dururken ba´s-ü nüşuru inkâr eder. şuna da taaccüb olunur ki: Cennet´e ve naim-i Cennet´e iman eder de yine dâr-ül gurur için çalışır. Şuna da taaccüb olunur ki: Evvelinin bulaşık bir nutfe, âhirinin mülevves bir ciyfe olduğunu bilir de yine tekebbür ve tefâhur eder."

Allah'ı tanıma bahsi derindir

Allah'ı tanıma bahsi derindir. Ey ahmak derin sensin! Derin olan bir şey varsa, o sensin! Sen nasıl bir dostsun ki, damarlarının içine kadar girmiş olan sevgilinin sırrını el ayası gibi açık bilemiyorsun! Sen nasıl Allah kulusun ki, onun sırlarını ve iç yüzünü bilmiyorsun! Seninle konuştuğum bu sözleri senin şeyhinle konuşmadım. Onu kahır içinde bıraktım gittim.

(Şems-i Tebrizi (k.s.)

Şaşarım o Aşk efe'sine!

Şaşarım o Aşk efe'sine!,aşık olduğu hakkındaki bilgiden kaçınır.Taaccüb ederim o Aşık'a!..

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)/ Haller/İlim

Allah sana yardım etsin, bilmelisin ki: Sabitlik, menzilleri ortaya çıkarır. Kim sabit ise, gelişir ve hakikati üzere her göze görünür. Hareketin hızının verdiği kuşkuyu görmez misin? Bir şeye bakan, o şey hakkında onun bulunduğu hale aykırı hüküm verir. Böylece, genleşme hareketi hızlandırıldığında kordaki ateş ya da fitilin başındaki ateşin uzayan bir çizgi olduğunu iddia eder.Ya da hızla çevrildiğinde, havada bir ateş dairesi görür.Bunun nedeni, sabitliğin olmayışıdır. Menziller sabit olduğunda ise, içermiş oldukları ilahi ilimleri gösterirler.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


Allah ilmi sadece sevdiğine, hali sevdiğine ve sevmediğine verir. Çünkü ilim sabit, hal gidicidir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


Hamd, şeyleri yokluktan ve yokluğun yokluğundan izhar eden Allah'adır.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Et-Telvin: Kulun hallerinde intikal edişi. Bir çoğuna göre bu eksik bir makamdır. Bize göre makamların en mükemmelidir. Kulun bu makamdaki hali yüce Allah'ın şu sözünde işaret ettiği hal gibidir: "Külle yevmin huve fi şe'n: O her gün yaratma halindedir."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

***

(İzahım:) Yani O yaratışında yarattıklarıyla hallenmez, ki çünkü OLan OLacak herşey zaten ilminde sabittir; OLmuş bitmiştir..Vusul bulmak isteyen kul için de bu ilimle Sabitlik esas olmalıdır ki haller geçer giderken kul o makamdan düşmesin, sabit olabilsin.. Hallenirken Aklı başında olmak..

***

Et-Temkin: Telvin halinde (Halden hale İntikal edişte/dönüşmede) "yerleşiklik" (Uyanıklık/Temkin/Sabitlik) kazanma demektir bize göre. Bazılarına göre ise vusul ehlinin halidir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


http://jonasclean.blogspot.com/2009/10/la-tahzen-innallahe-meana.html


***

Korku Nefstendir. Hallerindendir..

***

http://jonasclean.blogspot.com/2009/11/ilim-sabit-hal-gidicidir.html

"...bu dünyada kendini bırakan herkes, bıraktığı ölçüde Allah’a dair bilgiden eksik kalır, kendisini herhangi bir an bırakmayanın derecesine ulaşamaz. Çünkü kendisini bıraktığında, pek çok nefesi geçirmiş, üzerindeki yükümlülük sorumluluğu...ndan habersiz kalmıştır. Bu yükümlülük, onun kendini birakmasıyla ilgilenmesini engeller. Dünya kendini birakma yeri degildir..."

Muhyiddin ibn Arabi (r.a.)


“Her kim…iyi olan işlerden yaparsa…” kötülüklerden arınarak ve güzelliklere bürünerek salih ameller işlerse “mümin olarak…” hakiki imanla inanmış biri olarak bunları gerçekleştirirse “korkmaz…” elde ettiği kemalattan bir şeyin eksilmesinden, bulunduğu mertebede asli istidadının gerektirdiği hakkının kısılmasından korkmaz.

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


Makam sahibi hüküm vermek isterse, bu inişin makamına tesir edeceğini bilmezse hale iner. Çünkü hüküm vermek hallere aittir. Kişi gerçek bir şeyhten bu makam sahibinin (İlim ve marifet makamı) bütün makamların sahibi olduğunu işittiğinde, onun hali değil ilmi artar. Çünkü kamil kişi, makamda yükseldiğinde hali eksilir. Müşahede Haktan başka'yı görmekten alıkoyduğu gibi, makam da halleri giderir.

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


***

Şimdi başa dönelim:

"...Allah sana yardım etsin, bilmelisin ki: Sabitlik, menzilleri ortaya çıkarır. Kim sabit ise, gelişir ve hakikati üzere her göze görünür. Hareketin hızının verdiği kuşkuyu görmez misin? Bir şeye bakan, o şey hakkında onun bulunduğu hale aykırı hüküm verir. Böylece, genleşme hareketi hızlandırıldığında kordaki ateş ya da fitilin başındaki ateşin uzayan bir çizgi olduğunu iddia eder.Ya da hızla çevrildiğinde, havada bir ateş dairesi görür.Bunun nedeni, sabitliğin olmayışıdır. Menziller sabit olduğunda ise, içermiş oldukları ilahi ilimleri gösterirler..."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


http://jonasclean.blogspot.com/2010/04/acele-etme-zevkin-son-snrna-ulasmak.html

Tedbir..

O'nun nazarıydı ki sabah ezanına uyandırmıştı seni; saatsiz.

HARUN KELİMESİNDEKİ HİKMET-İ İMAMİYYE

Bil ki, Harun aleyhisselam’ın varlığı, “Biz ona rahmetimizden, kardeşi Harun’u nebi olarak bağışladık” [Meryem Suresi, 19/153] ayetinde belirtildiği gibi, rahamut hazretindendi. Dolayısıyla Harun’un nübüvveti rahamut hazretinden oldu. Harun yaş itibarıyla Musa’dan ileri, Musa da nübüvvet itibarıyla Harun’dan ileriydi. Nübüvvetinin rahmetten olmasındandır ki Harun, kardeşi Musa’ya –babasını değil
de annesini anarak– “Ey anamın oğlu!” [Meryem Suresi, 19/153] diye seslendi. Çünkü rahmet, annede babadan daha çok vardır; eğer annede bu rahmet olmasaydı, çocuğu yetiştirmeye sabredemezdi.

Sonra Harun, (kardeşine) “Sakalımı ve saçımı tutma!” ve “Düşmanlarımı güldürme!” [Taha Suresi, 20/94] dedi. Bütün bu sözler (Musa’nın öfkesini yatıştırmaya yönelik olduğundan, Musa için) rahmet nefeslerinden bir nefestir. Bunun (böyle olmasının) sebebi, elinden yere attığı levhalara yeterince dikkatli bakmamış olmasıydı. Eğer yeterince dikkatli bakmış olsaydı, bu levhalarda “Hüda” ve “Rahmet” (yazılı olduğunu) görürdü. Hüda, kendisini öfkelendiren işin nasıl olup bittiğinin ve Harun’un bu işte hiçbir suçu olmadığının beyanıydı. Rahmet ise Musa’nın kardeşine
yönelikti — (eğer levhada yazılanı görseydi) kendisinden yaşlı olan kardeşinin sakalını kavminin gözü önünde çekiştirmezdi. Dolayısıyla bu (yani, Harun’un sözleri), Harun’dan Musa’ya yönelik bir merhamet oldu. Harun’un nübüvveti Allah’ın rahmetinden olduğu için, ondan ancak böylesi bir söz çıkar.

Sonra cenab-ı Harun, Musa’ya şöyle dedi: “Senin bana, ‘İsrailoğulları arasına ayrılık soktun’ diyerek, beni aralarındaki ayrılığın sebebi olarak görmenden korktum” [Taha Suresi, 20/94]. Çünkü, İsrailoğulları arasında, buzağıya tapma konusunda ayrılık çıkmış; kimileri Samirî’ye uyup, onu taklit ederek buzağıya taparken, kimileri de ne yapmaları gerektiğini Musa’ya sormak üzere buzağıya tapmaktan geri durmuşlardı. İşte, Harun aleyhisselam, onlar arasındaki bu ayrılığın kendisine nisbet
olunmasından korktu.


Ve Musa, işin hakikatini Harun’dan daha iyi biliyordu. Çünkü Musa, Allah’ın, hiç kimsenin Kendinden başka bir şeye kulluk edemeyeceğini hükme bağlamış olduğu [kaza] ve ancak O’nun hükmettiği şeyin ortaya çıkabileceği konusundaki ilminden dolayı, buzağıya tapanların (gerçekte) neye kulluk ettiklerini biliyordu. Musa’nın, kardeşini ayıplaması, kardeşinin inkarı ve anlayamamasından dolayı idi. Arif odur ki, Hakk’ı her şeyde müşahede eder ve O’nun her şeyin ayn’ı olduğunu görür. Böylece Musa –yaşça ondan daha küçük olsa da– kardeşini eğitiyordu.

Ve Harun’un kendisine söylediği şeyleri söylemesinden sonra Musa, Samirî’ye dönerek şöyle dedi: “Amacın neydi, ey Samirî?” [Taha Suresi, 20/95]. Yani, “(İlah’ı) buzağı suretine özgü kılarak, ne diye insanların mücevherlerinden bu buzağıyı yaptın da, malları yönünden onların kalbini çeldin?” dedi. (İnsanın kalbi, malının bulunduğu yöne eğilimli olduğundan) İsa aleyhisselam İsrailoğulları’na şöyle dedi: “Ey İsrailoğulları, her insanın kalbi malının bulunduğu yöndedir. O halde siz, malınızın gökte olduğunu farzedin ki, kalpleriniz gökte olsun.” Mala, “mal” denilmesi, tabiatı gereği kalplerin ona kulluk etme eğiliminde olmalarından [“tumilu”] dolayıdır. Ve kalbin mala duyduğu gereksinimden dolayı, mal kalbin en çok istediği şeydir.

Ne var ki, suretler kalımlı değildirler. Ve eğer Musa buzağıyı yakmaya
davranmasaydı, bu buzağı sureti (zaten) kaçınılmaz olarak ortadan kalkacaktı. Ve Musa’da, (buzağının Allah’tan) başka-olmaklığı (düşüncesi) baskın geldiği için, buzağıyı yakarak, bu suretten arta kalan külleri denize savurdu ve Samirî’ye “İlahına bak!..” dedi. Tenbih yoluyla eğitmek için, buzağıyı “ilah” olarak adlandırdı, çünkü buzağının ilahi tecelli mahallerinden bir parça olduğunu biliyordu. Ve şöyle dedi: “..Biz onu elbette yakarız” [Taha Suresi, 20/97].

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)-Fusus-ul Hikem'den]

“Acele etme…” zevkin son sınırına ulaşmak maksadıyla heyecanla uyanan şevkten dolayı ledünni ilmi cem mahzeninden almak için acele etme...

“Allah yücedir.” Sonsuz yücelik ve azamet sahibidir. Öyle ki yüceliğinin ve azametinin ölçüsünü bilmek, bir ölçüyle sınırlandırmak mümkün değildir. Mülkünde işini bozacak kimse yoktur. O her şeyden yücedir, mülkünde iradesi ve kudreti doğrultusunda tasarrufta bulunur. Kimse O’nun adaletini de etkisiz kılamaz. O her şeye hakkını, hikmeti doğrultusunda eksiksiz verir. “Acele etme…” zevkin son sınırına ulaşmak maksadıyla heyecanla uyanan şevkten dolayı ledünni ilmi cem mahzeninden almak için acele etme. “Önce…” onun sana varit olmasına hükmedilmesinden ve sana ulaşmasından önce acele etme. Çünkü ilim ve hikmetin nüzulü, senin kabiliyet açısından kaydettiğin yükseliş mertebelerinin terettübüne bağlıdır. İstemekte, feyizlenme hususunda aşırı talepkâr olma. Çünkü feyiz tükenmez. Arınma, yükseliş ve güzelliklerle bezenme hususunda artış kaydetmek suretiyle feyizde artışı talep et.
Daha fazlasını istemek, ancak hal duasıyla ve istidat diliyle olur; kabul imkânı oluşmadan bir an önce istemekle, talep etmekle olmaz. Her öğrendiğin, bildiğin şeyle birlikte, ondan daha yüce ve daha gizli olanını kabul etme yeteneğin artar. Adem (a.s) kıssası ve bu kıssanın tevili daha önce birkaç kere geçti. “Şimdi burada senin için ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak.” Çünkü ruhani âlemde maddi giysilerden arınma esnasında zıtların çatışması söz konusu olamaz. Aynı şekilde, fesada yol açan bezenme de gerçekleşmez. Bilakis nefis, tükenmesinden ve yok olmasından endişe duymadan, emin olarak maksadın gerçekleşmiş olmasıyla lezzet alır.

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) -Kuran Tefsirinden-]

Neden yaratana değil de

Ey isteyen, ey aşık! Sana bu isteği vereni düşün; eseri yaratanı gör! Neden yaratana değil de, onun yarattığı esere gönül veriyorsun?

Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)

O perdeyi ateşe ver

Geçmişe üzülmek, gelecekten tedirgin olmak; Allah’la arandaki perdedir. O perdeyi ateşe ver ki; ardından Allah görünsün!

Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)

bir an için olsun, kendini görme

Yeryüzünde gökyüzünün bile göremediği şeyleri seyretmek istiyorsan, bir an için olsun, kendini görme.

Hz Mevlana (k.s.)
Divan-ı Kebir(c.IV,2057)

Akıllı Tasarım/Tasarım Delili

http://vimeo.com/7842317

Dinle

Namazda okuduğun sana söyleniyor..Dinle..

neye tutunur neye dayanır

Bütün bu varlıklar, bu alem, neye tutunur neye dayanır düşünsene..

Ruhlarımız bedenlerimizden ürkmektedir

Ruhlarımız bedenlerimizden ürkmektedir.

Şems-i Tebrizi (r.a.)

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

http://www.youtube.com/watch?v=sJP0Gtyll98&feature=related

Ben Kur'an ve Fatiha suresiyim
Ruhun ruhuyum, canlıların ruhu değil
Kalbim bildiğimin katında yerleşmiş
O'nu müşahede eder; dilim ise sizin yanınızda
Göz ucunla bedenime doğru bakma
Ruhunu şarkılarla beslemekten uzak dur
Zat'ın zat deryasına dal da
Gözlere açılmamış sırları gör
Ayrıca sırlar belirsizce gözükür
Manaların ruhlarıyla gizlenmiş olarak

[Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)]

"Kalbim her sureti kabul eder oldu. Me­selâ": "Ceylanlara otlak, rahiblere manastır" "Putlara tapınak, hacılara Ka'be" Tevratın sayfaları, İslâm'ın mushafi oldu." "Dinim sevgi dinidir, onun kervanına yöneldim" "Sevgi dinidir dinim ve imanım."...

[Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)]

De ki: biz inandık Allaha iman getirdik: bize indirelene de, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Ya'kuba ve Esbata indirilene de Musaya ve İsaya ve Nebiyyuna Rablarından verilene de, onlardan birinin arasını ayırmayız ve biz ancak ona boyun eğer müslimleriz.

[Ali İmran/84]

Celâlim hakkı için sorsan onlara(Putperestlere): o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Her halde elbet Allah diyecekler, «Hamd Allah'a» de, fakat pek çokları bilmezler.

[Lokman/25]

..Ceylanlara otlak...

..Ceylanlara otlak..

elhuznürrefiigı

http://www.youtube.com/watch?v=Xhd-zImzoiI&feature=related

'Hüzün benim arkadaşımdır' dedi peygamber s.a.v...Dostum demedi..

OL der OLuverir

Hiç bir eşyanın hareketi kendisinden olamadığı gibi biribirinden de olamıyor demektir.Hareket kendiliğinden olamadığı gibi durgunluk da kendiliğinden değil demektir.

OL der OLuverir OLacak OLan...

Aşk azmedilecek işlerdendir

Allah için sükut etmek, küsmek olmaz.Bu edebin anlaşılması Zat'en beklenmez.Aşk azmedilecek işlerdendir.Aşık'ın mahkemesinde zıtlıklardan verilen hükme itibar olunmaz.

Bismillah/Anlamı/Manası

Yemek içmek yetmez, doyurmaz müzik; herşeyde bıkkınlık vardır, herşeyin kendisi böyledir.Bunlara tapmadığın halde de bunlar oluverir bilirsin. Bunu bilirsen "Bismillah"a yaklaşmışsındır.

Şüphe/Bilinç

- sende gerizekalısındır belki.
- belkide ölesindir ama..bu ihtimal hep olucak..
- belki de değilim yani di mi gerizekalı

Hamd O'nadır ve O'nundur

Huzurunda acizliği kabul ettikçe ayırd etmeksizin her kuluna nihayetsiz yükseklik veren başka hangi sultandır.Hamd O'nadır ve O'nundur