Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

"Eski Mısır'da ölümlüler dış dünya ile işitsel irtibatlarını kesip tanrılarının sesini duymak üzere kulak tıkaçları ürettiler."


1. yâ sâhibeyis sicni : ey zindan arkadaşlarım

2. e erbâbun : Rab'ler mi

3. muteferrikûne : ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)

4. hayrun : daha hayırlı

5. emillâhu (emi allâhu) : yoksa, Allah mı

6. el vâhıdu : bir tek olan, tek

7. el kahhâru : kahhar olan


Yusuf 39


O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir.

Rum 30


İşte akıllarınız ersin diye, Allah size âyetlerini böylece açıklıyor.

Bakara 242


(Cebrail şöyle dedi) “- Bizden (melekler topluluğundan) herkes için belli bir makam (Dereceler) vardır.

Saffat 164

O süreç ki, hepsini toplar, sonra meleklere: "Bunlar mı yalnızca size kulluk edenler idi?" der. (Melekler) dedi ki: "Subhansın sen. Sensin Veli'miz, onlar değil. Bilakis onlar cinne tapıyorlardı; çoğunluğu onlara iman etmişti (tanrı olarak)."

Sebe 40/41

Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.

Nisa 172

Gönlü öne çıkarırken, İlmi geri atmayı önermek. Müslüman bunu ne Hikmetle eder acaba ?

Gönlü öne çıkarırken, İlmi geri atmayı önermek. Müslüman bunu ne Hikmetle eder acaba ? Tembellikten ? Çünkü " İlim " odur ki Gönlü de Kuşatır. Fakat görülüyor ki bu zamandaki gönüller İlmi "Ayırıyor". Nedendir ? 

Gönülden mi gerçekten ?

1. şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
2. enne-hû : muhakkak ki o
3. lâ ilâhe : ilâh yoktur
4. illâ huve : O'ndan başka
5. ve el melâiketu : ve melekler
6. ve ulû el ilmi : -ve ilim sahipleri-, kendilerine Allah tarafından ilim verilenler

Ali İmran 18

http://jonasclean.blogspot.com/2011/11/ask-putperestten-ayran-ilimdir.html

Namaz / İstikamet / (Bunun sevâbını) siz takdîr edip kavrayamazsınız..

“İstikâmet üzere olun. (Bunun sevâbını) siz takdîr edip kavrayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır…”

s.a.v.

Müşahede / Suret (Devam)


Eğer İlim, Tefekkür, İbret, Hikmet, Kudret, Tecelli, O'nu Anmak'a çıkıyor, O Zat'a gidiyorsa, Duvarı bile seyret.

Kader / Tevekkül / Teslimiyet / İlim (Devam)


Eğer Acı vermesi Uyandırmak, Kendini Bildirmek, Yaklaştırmak, Diriltmek gibi Hikmet'lerden ise Azabından Zevk almak mümkündür. Geçer, Sonu Güzelliktir, İlim'dir. Fakat Cezalandırmak gibi Hükümden ise Korkunçtur. Sen'den Sana sığınırım. İlim vermez ise nerededir, Kimdir ki O Affına Sığınılacak. Affetmez ise hangi İlah ki Evi var Yolu var kapısı açık. Hoşluk dahi Kötü gelir, Tatsız olur; Cemali görülmez olur.

Şu Dünyadan geçen Herkesin Kader'den Nasibi var. Acıyı da Tatlıyı da tadıcak. Masum ve Zalim Bu Mertebe'de bir. Fakat Zalim'e hiçbir zaman ne Cemalini göstericek ne Celalinin Cemalini gösterecek ne de İlim verecek. Sen'den Sana sığınırım.

"Siz eğer gerçekten tevekkül etmiş olsaydınız, kuşlar gibi beslenirdiniz..."

s.a.v.

"...Keşke bilselerdi !."

Kalem 33

Rabbin dileseydi insanları bir tek ümmet haline getirirdi, fakat onlar, aykırılığa düşmekten bir türlü kurtulamazlar.

Hud 18

Hatta o, Acı'ya bile Doymaz / Nefs/ Ruh / Yakin (Devam)

Varsayılan her türlü Uzaklık ve Ayrılık şu Nefs'e göredir. Nefs'in Yoksunluğuna göre değildir. Nefs'in Arzuları asla tükenmez. Hatta o, Acı'ya bile Doymaz. Cehalet'e ve Zulm'e de Doymaz. Bil ki, O Sıfatlarının Tecellilerine Doyulmaz Yaratıcı, bu üflediği Ruhların Nefs'inin Tabiatını Doyumsuz Yaratmıştır. O halde, Yakınlık için o Nefs'e Uyma. Ve Aşk için de Nefs'e Uyma. İlm'e Uy. Emr'e Uy. O'ndan bir Ruh olduğunu Bil de O Ruh'a Uy.


"O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için."

[Talak Suresi/12]

Nefs-i Natıka / İlim (Devam)

Nefs-i Natıka, aynı Şey hakkında verdiği Hükmün tam Aksini, hemen bir sonraki Anda Farklı Dile getirebilir. Ve sonsuza dek böyle devam edebilir. Onun Fıtratında Akıl ve İman hiç yoktur. Daha fenası; Nefs'de de öyle bir Azim ve Dayanıklılık yoktur. Nefs-i Natıka'nın Dilinde hiç İlim bulunmaz. Öyleyse şimdi anla, her Şey gibi o da İlm'in Kuşatıcılığından, kapsamından çıkamaz. Tanımak, Bilmek'tendir. Bilmek, İlim'dendir. İlim Zat-i bir Sıfat'dır. "Allah Bilir, Siz Bilmezsiniz."

http://jonasclean.blogspot.com/2011/02/tasavvuf-herseyin-yaratcs-kulluk.html

Nefs-i Natıka (Devam)


Nefs-i Natıka'mdan daha Geveze daha Cahil bir kimse görmedim.

Takdir / Rıza (Devam)


Kusurlarınla, Niyetlerinle, iyi kötü, önü sonuyla, nihayetinde Takdir olacak olan şu Yaşam'ından Razı olmazsan, O'nu Fiil'inde göremezsin.

"Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır..."


"Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır..."

Zümer 62

İnsan, Sevdiğiyle beraberdir.

s.a.v.

Karl Marx ve Kuran

"Kâfirler bilmezler mi ki gökler ve yer birbirine bitişik idi, onları Biz ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık; hâla inanmazlar mı"

Enbiya 30


Şimdi Molozluğu görüver bir zahmet !..


"..Din Afyondur.."

Karl Marx


* * *


1. se nurî-him : onlara göstereceğiz. 2. âyâti-nâ : bizim âyetlerimiz 3. : de, içinde 4. el âfâkı : afak, ufuklar 5. ve fî : ve de, içinde 6. enfusi-him : onların nefsleri, kendi nefsleri 7. hattâ : hatta, oluncaya kadar, olsun diye 8. yetebeyyene : açıkça belli olur 9. lehum : onlara 10. enne-hu : onun olduğu 11. el hakku : hak 12. e ve lem yekfi : ve kâfi değil mi 13. bi rabbi-ke : senin Rabbin 14. enne-hu : onun olduğu 15. alâ kulli şey'in : herşeye 16. şehîdun : şahit

Fussilet 53


1. e ve lem yere : ve görmüyorlar mı (görmediler mi) 2. ellezîne : o kimseler, onlar 3. keferû : inkâr ettiler 4. enne es semâvâti : semaların olduğu 5. ve el arda : ve arz, yeryüzü 6. kânetâ : idi, olmuştu 7. retkan : bitişik 8. fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık 9. ve cealnâ : ve kıldık, yarattık 10. min el mâi : sudan 11. kulle şey'in : herşey 12. hayyin : canlı 13. e fe lâ yu'minûne : hâlâ inanmazlar mı

Enbiya 30


1. ve mâ kâne en nâsu : ve insanlar olmadı 2. illâ : ...den başka 3. ummeten : bir ümmet(ten) 4. vâhideten : tek, bir [İnsanlar tek bir Ümmet/Topluluk] idi 5. fahtelefû (fe ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa, (anlaşmazlığa) düştüler 6. ve lev : ve eğer 7. lâ kelimetun : bir söz olmasaydı 8. sebekat : geçti, geçmiş 9. min rabbike : senin Rabbinden 10. le kudiye : mutlaka vuku bulurdu, olurdu, hüküm verilirdi 11. beyne-hum : onların aralarında olan 12. fî-mâ : o şeyde 13. fî-hi : onun hakkında 14. yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar

Yunus 19

1. ve lekad : ve andolsun 2. erselnâ : biz gönderdik 3. rusulen : resûller 4. min kabli-ke : senden önce 5. min-hum : onlardan 6. men : kim, kimse 7. kasasnâ : (kıssa ettik) anlattık 8. aleyke : sana 9. ve min-hum : ve onlardan 10. men : kim, kimse 11. lem naksus : (kıssa etmedik) anlatmadık 12. aleyke : sana 13. ve mâ kâne : ve değildir 14. li : için 15. resûlin : bir resûl 16. en ye'tiye : getirmesi 17. bi âyetin : bir âyeti 18. illâ : olmadan 19. bi izni allâhi : Allah'ın izni ile 20. fe izâ : olduğunda, o zaman 21. câe : geldi 22. emru allâhi : Allah'ın emri 23. kudıye : hükmedilir 24. bi el hakkı : hak ile 25. ve hasire : ve hüsrana uğradı 26. hunâli-ke : orada 27. el mubtılûne : bâtılı isteyenler

Mümin 78

1. fe : o zaman, fakat, sonra 2. beddele : değiştirdi 3. ellezîne : o kimseler, onlar 4. zalemû : zulmettiler 5. kavlen : söz 6. gayre : başka 7. ellezî : ki o 8. kîle : söylendi 9. lehum : onlara 10. fe : o zaman, bunun üzerine 11. enzelnâ : biz indirdik 12. alâ : üzerine 13. ellezîne : o kimseler, onlar 14. zalemû : zulmettiler 15. riczen : korkunç azap, habis azap (taun 16. min : den 17. es semâi : sema, gök 18. bi- mâ : sebebiyle, dolayısıyla 19. kânû : oldular 20. yefsukûne : fıska düşüyorlar, îmândan sonra küfre düşüyorlar

Bakara 59

Yabancı olma..


Allah'ın Yüceliği, Herşeyden Münezzeh oluşu, Benzemeyişi, Uzak değildir; Yabancı olma. Belki sen Garip Gönüllü ol.

"Sübhanallahi ve bihamdihi"


Kim bayram günü 300 defa : "Sübhanallahi ve bihamdihi" der ve bunu Müslümanların ölülerine hediye ederse; her mü'minin kabrine bin nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Allahü Teala kendisinin kabri için de bin nur verir.

s.a.v.

Uzay / Mekan / Atom (Devam)


Atomların İşi çok, Akılları Yoktur ! Tıpkı Putların hiçbir işe yaramaz oluşları gibi ! Modern Cahil ! Gel, gel ! Beri gel !

Çevreleyeni olmayan Mekan'a "Boşluk" denmez ! Mekan, Hiç, denmez ! Varolmamışa "Yok" denmez ! Varolmamışın Evvel'i olmaz ! Varolmuşun Yok'u, varolmuşun Hiç'i, varolmuşun Boşluğu olur ! Aksi bir Dil Cehalettendir ! Anlamsız, Zalimane bir İnattandır !

Gözündeki Gözlüğü İnsan'a Bulduran nedir ?


Görmende bir bozukluk olursa panikle gözlerine yoğunlaşır ve gözkapaklarını kırpıştırırsın. Görme konusunda İnsan'da açığa çıkan İrade budur. Gözündeki Gözlüğü İnsan'a Bulduran nedir ? İrade mi ?

Nefs'in, Şeytan'ın İstilasından korkma. Allah'ın Kullarını ayartabilecek değiller !


Nefs'in, Şeytan'ın İstilasından korkma. Allah'ın Kullarını ayartabilecek değiller ! O Kullar bilirler ki Şirk Yoktur ! Bu yüzden ki onlar için korkulacak tek şey Edepsizliktir ! Nefs Edepsizdir, Teslimiyet Hak ! Hem senin Zikrin, Tespihin, Amelin Allah'ın Zikri yanında ne şey ki ? Birşey yapılacaksa, Hak Teala en iyisini yapar !

Allah Kelamı / İlham / Vesvese / İlim / Akıl (Devam)

O'nun Sözü Kalbinden geçenlere dolanıp zincirleme uzamaz. Allah, Subhan'dır. O Zincir, Saplanma, "Nefs-i Natıka"n Vasıtasıyla, Vesveselerin Kalbine Musallat olmasıdır. Ve Zihnin Felah bulamadığı için de Kalbin bulanır, daralır, yorgunluk olur. O'nun "Perde Arkasından" Hitabı Zihninde uzamayan Net bir Nasihat olarak belirir ve çekilir. Allah Kelamını Kuran dışında arama. Eğer ararsan İlim'de ve İlim'le Mana'da ara. Yaratan Rabbinin Adı ile Oku ve Duy. Değerlendir. O Subhan'dır. Temiz Akıl, Nurundandır. İlham, İnsan ve Şeytan Gevezeliğinin belirsizliğinden, bulanıklığından çok çok uzaktır. Ve Vahy tamamlanmıştır.

MODERN BEYİNSİZLİK/YUMUŞAKLIK !


Kuran okurken " Allah onlara lanet etsin ! .. Kinleriyle gebersinler !" gibi Ayetleri okuduğunuzda üzerinize alınmıyorsanız şu Şaşkınlığınızdan vazgeçin de Allah'ın Kelimelerinin ve TAM Karşılığının sadece Kuran'da olmadığını İDRAK EDİN !

Memnun olmadığınız yerden uzaklaşırsınız olur biter !

Zan Sarrafı olmayasın !
Durumu Allah'a göre değerlendiriseniz ne ala ! Celal'in Cemal'ini görmekle Şereflenirsiniz ! Yok her gördüğünüzü okuduğunuzu Nefsinize GÖRE, HIMBILLIĞINIZA, Gafletinize GÖRE değerlendirirseniz ! Celal'den kaçamazsınız Biliniz !..

Öbür yanağımı dönmem.. Döndürürse de İtiraz etmem; Sızlanmam..

İslam Teslimiyet'tir ama Ahmak'a değil !

MODERN BEYİNSİZLİK/YUMUŞAKLIK : Yeter ki içinde Küfür/Hakaret Kelimesi GEÇMESİN ama her yöne her türlü LAF her türlü HÜKÜM her türlü İFTİRA serbest..

http://jonasclean.blogspot.com/2011/10/allah-kelam-ilham-vesvese-ilim-akl.html

Ruh (Devam)


Beden yeryüzünde öyle yapayalnız kaldı ki, bu hiç umulmazdı. Halbuki ruh şüphenin bile gidemediği bir yere gitti, ulaştı.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Şu, Allâh'ı unuttukları için, Allâh'ın da onlara nefslerini (-n hakikatini) unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar inancı bozukların ta kendileridir !

Haşr 19
 

Tasavvuf / Zaman / Nokta / İlim (Devam)


Toprak Tohum'un Rahmidir fakat bu İnsan'ın ne Tohumunu ne Rahmini onda bulamazsın. Temiz bir Akılla bakarsan bilirsin bu ne Tesadüfle izah olunabilir ne Bilimle. Bir Mucize bir Tecelli olduğunu gör de anla nereden geldiğini. O Rahman ve Rahim olana yine Kendisinden başka Yol başka Çıkış yoktur, bil.

Beyinsize ne göstersen boştur. Hatta kendisi görse de boştur.

Nokta Harf'e, Harf Kelime'ye varmadan, Önce ne olması lazımdır ?

Hiç şüphesiz Alemin de Harf gibi Nokta'sı varsa ?

Cehl'in Vehmindeki Madde olaydı Alem,

Donuk bir Kelime bir Heykel olurdu !

Dokuz ay'da İnsan, on günde Tırtıl ?

Zaman İzafi ?

Ne Mana var senin konuşmanda ki ey Kafir ?
 

İlim / Haller / Vecd / Zevk (Devam)


Allah'ın kulları içinde öyle bir grup vardır ki cennet ve cennetin içindeki nimetler bile, onları Allah'tan uzaklaştırmaz..!

Süleyman ed-Dârânî (k.s.)

Nefs'indeki Haller, Zevkler Ruhunu sarmış olsa bile, yine de Allah'ı Unutmamanın, Nefsine kapılmamanın, hatta Zikredebilmenin mümkün olduğunu idrak edebilmen için, bir Misaldir sana Doktorlar, Jinekologlar.


" -Göz- yaşarır, -kalp- hüzünlenir..."

s.a.v.


İlim, İlahi Zevkler ve Hallerden; Vecd'den Üstündür. Çünkü Hal, Vecd "Hissedilir Karşılık" olarak, Lütuf'dur. Kesintili, Dereceli, Yok olucudur; Sarılamazsın. Sarılamayacağı şey ise Yolcuyu Yolda, Duraklarda bırakır. Fakat İlim, Sabit'dir. Ve "Sıfat" dır. "Zat-i" Sıfat'dır. O, her şeyi, Hakkıyla Bilir. Ve Kendisini Bilir.


Bir Arkadaşımın güzel Keşfi : "- Sanırım bu yüzden Adem'e a.s. Esma'yı öğretip onun Meleklerden üstün olduğunu İlim üstünlüğüyle açıklamayı irade etti..."

Aşk (Devam)


Nefs istese de istemese de ! Asla kurtulamayacağı bi Aşk var ! Süründüren ! İnsan İstese de istemese de ! Hoş gelse de acı gelse de ! Uyan ! Kurtuluş yoktur O Aşk'ın elinden ! Sakın Aşıkların sözün küçümseme ! İstersen ol Dinsiz ! Kurtuluş yoktur O Aşkın elinden ! En iyisi O Aşkı Aşık olanlardan sor sen ! Vallahi kurtuluş yoktur O Aşkın elinden !

Ahiret..


Ana karnındaki çocuğa birisi dese ki: Dışarda pek düzgün, pek güzel bir âlem var… Boyuna, enine geniş bir yeryüzü… orada nice nimetler var, nice sonsuz yiyecek şeyler.

Dağlar ,denizler, ovalar, bostanlar, bağlar, çayırlar… Pek yüksek, ziyadar bir gökyüzü… güneş,ay ışığı, yüzlerce süha yıldızı. Yıldızdan, poyrazdan, doğudan, batıdan esen yeller… bağlar bahçeler gelin gibi süslenmekte, bezenmekte. O âlemdeki şaşılacak şeyler anlatılamaz ki…

Sen, neden bu kapkaranlık yerde mihnetler içindesin? Bu daracık çarmıhta kan yemektesin; hapis içinde, pislikler içinde, sıkıntılar içindesin.

Çocuk, kendi haline bakıp bunları inkâr eder, bu elçilikten yüz çevirir, kâfir olur. Olmayacak şey, hileden, yalandan başka bir şey değil, der. Kör adamın vehmi, bunu anlamaktan ne kadar uzak !

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Allah kendisine sığınan kimsenin bütün sıkıntı ve ihtiyacına kafidir. Dünyaya sığınan kimseyi dünya ile başbaşa bırakır.

s.a.v.


 

Tespih (Devam)


"AllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllah"..
Vesvese veya bir Hayal/Suret veya Nefs-i Natıkan'ın sesi gelip Düşüncelerine daldığını farkedince Tekrar Tespihe dön.. "Allah Allah Allah AllahAllah AllahAllahAllahAllahAllahAllahAllah AllahAllah AlllahAlllah AllahAllahAllahAllah".. böylece Nefsini boğmadan rahatça Tespihi devam et Zihninde.."Allah Allah Allah AllahAllah AllahAllahAllahAllahAllahAllahAllah AllahAllah AllahAllah AllahAllahAllahAllah"...Kemal olan Düşünceler (Feyz) bu durumda zaten sen istesen de gelir istemesen de.. O yüzden Tespihini yine bırakma.. Vesveseleri, Hayali, Nefs-i Natıka'nı Engellemeye uğraşma, sadece Tespihi devam ettirmek olsun işin. Düşüncelere (Nefsine) daldığını farkettikçe yine dön Tespihi devam et "AllahAllahAllahAllahAllahAllahAllah  Allah Allah AllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllahAllah"...

İman edebiliyorsan, İmkansız yoktur..


İman edebiliyorsan, İmkansız yoktur. Çünkü O, her şeye Kadir'dir. Akıl da Hayal de O'na Köle'dir. İki Cihan da bu sebeple kuruldu. İman edenlere ne Mutlu !

“Allah, sivrisinekle yahut ondan daha küçüğüyle misal vermekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o, Rablerinden gelen hakkın tâ kendisidir. İnkâr edenler de “Allah bu misalle ne demek istedi?” deyiverirler. Allah, bu misalle nicelerini saptırır, nicelerini de doğru yola ulaştırır. Aslında, Allah’ın saptırdıkları, zaten yoldan çıkmış olanlardır.”

Bakara 26

“Ey insanlar! Size bir misal getirildi; şimdi onu dinleyin: Sizin Allah’tan başka, dua edip çağırdıklarınızın (bâtıl ilahlarınızın) hepsi bir araya gelseler, bir sineği yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu da geri alamazlar. İsteyen de âciz, istenen de!”

Hac 73

Allah ismi ile Rahman ve Rahim bulunuyor.

Namaz (Devam)


Namaz'a İnanmıyorsun ki Kılasın. Kılmıyorsun ki Bilesin. İnansan Kılarsın, Kılsan Görürsün, Devamlı olsan Bilirdin. Az da olsa, kırık dökük de olsa bırakmazdın. Allah hiçbirşeyi ama hiçbirşeyi boşa var etmez. Ve başlangıçta da sonda da An'da da, bütün İşler Allah'dan gelir, Allah'a döner.

(O) Allâh yoluna ki, semâlarda ve arzda ne varsa (hepsi) kendisi içindir! Dikkat edin, işler Allâh'a döner!

Şura 53

"Namaz mekteptir. Bu mektebe hemen kaydol."

Münir Derman (k.s.)

Allah'ın İsimleri / Tecelli (Devam)

Kuddüs. Nur. Fettah. Hâdî. Mümin.

Kuddüs. Nur. Fettah. Bâsıt. Mümin.

Kuddüs. Nur. Fettah. Râfi. Mümin.

Kuddüs. Nur. Kahhar. Râfi. Mümin.

Hayy. Kerim.

Hayy. Evvel. Ahir. Mütecelli. Malik. Kadir. Halık. Mukaddir. Kerim.

Mütecelli. Ahad. Vahid. Ferd. Samed.

A’RAF 143. Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi. (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.

Sanki can hep orada yaşıyormuş, orada oturuyormuş gibi bu alemi asla hatırlamaz..

• Akşam namazı vakti gelip de güneş batınca bu his yolu, şu duygu yolu kapanır da gayb aleminin kapısı açılır ve insan ötelerden gelen duygulara aşina olur.

• Çoban nasıl sürüsünü önüne katar da güderse, uyku meleği de ruhları önüne katar, gütmeğe başlar.

• Onları mekansızlık alemine sürer. Ruhanî çayırlığa götürür. Orada onlara ne manevî şehirler, ne manevî bahçeler seyrettirir.

• Uyku üstünde yaşadığımız şu yeryüzünün nakşını, süretini insanın gönlünden silince gökyüzünün kapısı açılır. Ruh orada nice nice süretler, nice nice acayip adamlar görür.

• Sanki can hep orada yaşıyormuş, orada oturuyormuş gibi bu alemi asla hatırlamaz. Bu dünyaya ait derdi, elemi de kalmaz.

• Burada üstüne titrediği malının, mülkünün derdinden kurtulur da, onlar aklına bile gelmez. Gamı da kalmaz, kederi de!..


Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
Divan-ı Kebir'den

"...Kendi Suret'inde Yarattı..."

"...Kendi Suret'inde Yarattı..."

http://youtu.be/svLGc7EYWOA


İnsanların bu kadar BEN BEN BEN deyip de o gözleriyle kendilerini göremiyor oluşları Hikmeti..

O, > GERÇEKTEN < ( Hakikatiyle), Gören'dir...

İHLAS 4. Onun hiçbir dengi yoktur.

Elbette, Kendi Sureti'nden de Münezzehtir..

Çünkü O, Zat'ı (Ruh'u) ile de Samed'dir... Zat'ı ile Sıfat'ına, Ef'aline, Tecellisine hem Malik'tir..

Her ŞEY O'ndandır..

"...Sıfatlarla perdelenmiş olan kişi, ancak sıfat görür. Zatı kaybeden kişidir ki sıfatlarda kalır. Oğul, Allah'a ulaşanlar, Zat'a gark olmuşlardır. Artık onlar sıfatlara nazar ederler mi ?..."

Mevlânâ Celaleddin-î Rûmî (k.s.)

Sen (Sen/Üflediği), Sana OL'anda Hakim ol.. O, Herşey'den Haberdardır. Razı olmadığı bir işte bir şey'de bulunmak, tam aksine O'nun en büyük Tuzağıdır.

(İbrâhîm a.s.): "Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.

Oysa sizi de, sizin yonttuklarınızı da yaratan Allah'tır!

Saffat 95/96

Rüzgar da Görülmezdir ama bu Tecellinin Aslı Kudret Sıfat'ı daha da Görülmezdir. O Görü-l-en değil Görü-n-endir.

Eğer Görmek, Hissetmekse Mesele; yedirildiğin yemekde, içirildiğin sıvıda, bedeninde, çay karıştırmanda, ayakta durmanda, oturmanda da O Kudret'dir ama Hissetmez, Bilmek bilmez, Körlük eder "BEN BEN" der durursun, ta ki O Kudretini çekene; Sen yorulana, bitene kadar. Ahmaklık eder usanmazsın.

Sanki Sen ve Sana Ait sandıklarını Sen OLuşturmuşsun gibi.. Sanki şu Varedildiğin Alem Sensiz Olmamış, OLmazmış gibi.. Gibi.. Yakın..

Yokluğunu, Yoksunluğunu Kabul eden Akıllı Kişidir ki Kibir'den kurtulur, Benliğinden geçer de Aşkı bulur;

Nefsi için değil,

O'nun için, varolmak ister..


Çünkü o, ALLAH'ın verdiği nûrla bakar!..

“İman sahibinin ferasetinden sakının
Çünkü o, ALLAH'ın verdiği nûrla bakar!..”
İbâdet, gelip geçici şeyleri muayyen bir zaman için terk demektir.
Sözlerimizin değeri ve tefsiri, manevîdir.
Burada maddenin sözü geçmez.

Münir Derman (k.s.)

Alacağınız dünyada durur; vakti gelince alırsınız. Onu almamak kimsenin haddi de değildir. Gelecek şey vakti gelince sahibine gülerek gelir. Nasibi olmayan bir şeyi isterse, o şey onun aklını alır. Kısmeti olmadan istemek, isteneni kendisi ile alay ettirmektir. Hakkın emri olmadan bir şey istemek de böyledir. 

Abdulkadir Geylani (k.s.)


Ey cemaat! Kısmet kapılarını bırakınız. Mevlâ kapısına dönünüz. Kısmetiniz o kez sizi aramaya koyulur. Allahtan başınıza akıl isteyiniz. Dünya, Allah sevgililerine döndüğü zaman onlar, dünyaya hitaben; Git, bizden başkasını aldat, biz seni tanırız ve yaptıklarını gördük derler. Bizden bir şey bekleme. Seni göndereni biliyoruz. Bize öğünme. Senin paran güzeldir. Süsün hoştur. Fakat içi boşalan puta benzersin. Malın da böyle. Kuru ağaçtan ibaretsin. Sende mâna yok­tur. deyip kovarlar onu.

Abdulkadir Geylani (k.s.)


Allah yolunda sadık olan, ilk defa Hakkın arzusuna tâbi olur. Halktan işittiği her söz onu sıkar. Onların hiç bir şeyini görmek istemez. Dünyanın zerresini bile görmek arzu etmez. Yaratılmış olanlara hiç biri ilgi ile bakmaz.

Abdulkadir Geylani (k.s.)


(Yoktur) ve (O'dur) gibi sözler,
O makamdan geri dönerler.

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Bela'nın en büyüğü, bela'nın nerden geldiğini bilmemektir..

Ey şurada duran, dinle: Fena şey, yaratıkları Yaratana (CC) karşı görmektir.
Tabiatın melek sıfatına bürünmesidir. Bir zaman sonra bu da yok olur; ilk yaratılış
şeklini bulursun. İşte o zaman suyunu Hakk (CC) verir. Varlığında filizlenen ekeneği
o eker. Eğer bunu istiyorsan İslam ol; Hakk’a (CC) bağlan. Sonra bu yolumuzu arzu
et. Daha sonra ilahi ilimleri öğrenmeye koyul. Marifet yollarını bundan sonra ara.
Bundan vücut bul; var ol, varlığın onunla olsun.

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Bela'nın en büyüğü, bela'nın nerden geldiğini bilmemektir.

Muhibbi Safer Dal (k.s.)

Sana olan borcun altından nasıl kalkılabilir ki !


Ey Efendim senin dayanışın gibi kim dayanabilir ki ! Sana olan borcun altından nasıl kalkılabilir ki !


4230 - Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "(Hendek kazarken) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı gördüm, bizimle birlikte omuzunda O da toprak taşıyordu. Karnının beyazlığını toprak bürümüştü.

Şöyle terennüm ediyordu:

"Vallahi Allah olmasaydı hidayeti bulamazdık,

Ne sadaka verir ne namaz kılardık.

Üzerimize sekinet indir Allahım!

Ayaklarımıza sebat ver Allahım!

Müşrikler bize karşı azdılar,

Fitne çıkarmak dilerler ama yandılar"
Resülullah bunları söylerken sesini yükseltiyordu."

Buhari, Megazi 29, Cihad 34, 161, Kader 16, Temenni 7; Müslim, Cihad 125, (1803).


Eğer zenginlik; nimet, rahatlık, mal, şöhret, hizmetçi ve uşakla olacaksa bunlar o
zatta vardır ve ayrıca düşmandan emin bir durumdadır. Azıcık sıkıntılarla bu
nimetleri unutmak yerinde olmaz. Haddizatında, o adam için darlık yok demektir.
Bunları kendi mütalâasına göre bela saysa bile, yalnız Allah’ı (CC) bulamayışına ve
dünya halini sezemeyişine bağlamak yerinde olur.
Bu zat Allah-ü Teala’yı (CC) “İstediğini yapar, değiştirir, güzellik verir. Sonra hepsini götürür. Zengin eder, fakir eder, alçaltır, yükseltir, öldürür, diriltir. Önce verir veya sonraya bırakır.” bir zat olduğunu bilseydi, elindeki nimetin hiçbirisine aldanmazdı…

Abdulkadir Geylani (k.s.)


Şu misaller sana bir şeyler, anlatır sanırım.
Sen düşmanla çarpışıyorsun, fakat gücün yetmiyor. Öteden kuvvetli biri geliyor,
düşmanın elini bağlıyor. Yere seriyor. Sen de yapacağını yapıyorsun.
Sonra her şeyi kendin yaptığını iddia ediyorsun.
Halbuki o kuvvetli adam gelmeseydi senin bir iş yapacağın yoktu. Belki de düşman
seni öldürecekti.
Diğeri de şu: Biri vardır, zengindir. Herkese ödünç verir. Veyahut ihsan eder. Sen
de bir şeyler almak istersin, ama sana vermez. Öteden biri gelir, sana kefil olur ve
alırsın.
Sonra da:
- “Ben aldım. Benim itibarım var.”
Diye söylenmeye başlarsın. Yakışır mı?

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Ruh / Vahdet-i Vücud (Devam)


Ruh, Düşünceye yine Düşünceyle karşılık verir. Duyguya yine Duyguyla karşılık verir. Fiile yine Fiil ile karşılık verir. Sıralama değişebilir. Dikkat et, Ruh bunların içinde bulunur fakat bunlardan Münezzeh olarak Mevcudtur.

Namaz (Devam)


Vaktinde kılınan namaz ile geciktirilen namaz arasındaki fark, Gri bir gökyüzü, dalgalı bir deniz ile apaçık bir gök, sütliman bir deniz arasındaki fark gibidir.

Ef'al / Zikir / Hu (Devam)

Ef'alinde Hu Zikri..

1. e lem tere : görmedin mi
2. ilâ rabbi-ke : Rabbini
3. keyfe : nasıl
4. medde : uzattı
5. ez zılle : gölge
6. ve lev şâe : ve eğer dileseydi
7. le : elbette
8. ceale-hu : onu kıldı
9. sâkinen : sakin, sabit
10. summe : sonra
11. cealnâ : biz kıldık
12. eş şemse : güneş
13. aleyhi : ona
14. delîlen : delil

Furkan 45

Peki sana kim veriyor?

-Fakire Allah versin diyen zengin;
Peki sana kim veriyor?-

[ T. Uyar ]

An / Ruh / Reenkarnasyon / Hiç / Yok / Hakk (Devam)

An'a yaklaşıp Karelerin arasından Yok Suretinde O'nu Görünce, şu Alem'den şu Et Göz'den, Vücuddan Müzezzeh, O'ndan bir Ruh olduğunu görür Şahitlik edersin. O Yok'a Bakabildiğini böylece Görüp "Yok" demek, büyük bir Ahmaklık olurdu. Şimdi Perde arkasını Böylece Görüp de Öyle birşey İddia eden kimse, kendi varlığında neye dayanır ki ?

Hiçliğe mi ? Yokluğa mı ? İddia sahibi hani ? Eğer İddiası Hakk (Gerçek) 'dan Hakk ise bu döndüğü Perde nedir ? Eğer Gerçek (Hakk), o ulaştığı noktadaki İddiası ise, ulaşmadan önceki o Perde ve ondan öncesindeki kendi Yok Perdesini nasıl aştı ? Da İddia sahibi oldu ? Nerede kaldı hani Hiç, Yok ?...

"İnsana düşen odur ki, zaman haddini unutturmaya."

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Andolsun sizi ilk defa yarattığımız (durumdaki) gibi (orijininizin farkındalığıyla) FERD'ler olarak bize geldiniz ! Sizi hayaline daldırdığımız şeyleri, geride bıraktınız. Ortakları sanıp şefaatçi edindiklerinizi de sizinle beraber görmüyoruz. Andolsun ki aranızdaki bağ kopmuş ve var sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir !

Enam 94

(Cebrail şöyle dedi) “- Bizden (melekler topluluğundan) herkes için belli bir makam (Dereceler) vardır.

Saffat 164

Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.

Nisa 172


Reenkarnasyona inanan kimseler.. Bak sizin Lideriniz vefat etmiş..

http://www.youtube.com/watch?v=pVoEu9E1jAY



1. yevme : o gün
2. tubeddelu : değiştirilir, bir halden (şekilden) bir başka hale (şekle) döndürülür
3. el ardu : yeryüzü
4. gayre : başka
5. el ardı : yeryüzü
6. ve es semâvâtu : ve semalar
7. ve berezû : ve ortaya çıktılar
8. li allâhi : Allah'a (huzuruna)
9. el vâhıdi : bir (tek) olan, vahid olan
10. el kahhâri : kahhar olan, kahretmeye gücü yeten

İbrahim 48
1. ikra' : oku
2. kitâbe-ke : senin kitabın
3. kefâ : kâfi oldu
4. bi nefsike : senin nefsine
5. el yevme : (bu) gün
6. aleyke : sana
7. hasîben : hesap görücü olarak

İsra 14


"Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"

"Veya önceki atalarımız da mı?"

De ki: "Evet, üstelik boyun bükmüş kimseler olarak (diriltileceksiniz).”

İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir; artık kendileri (diriltilmiş olarak) bakıp duruyorlar.

Saffat 16-19













İlim / Sey-i Süluk / Ruh / Nefs / Hüküm.. (Devam)

Henüz İlim'den verilmediği için, Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa !" diye feryad'a koyuluruz. Cemal'ine uğradığımızda ise Çığlıklar atar Zıplayarak kendimizden geçeriz. Biraz daha Kemal'e erdikçe, İlim'den kaçılırsa, Cemal'ini Gayrında yani Nimet'de görüp Tembellik ederiz. Celal'inde yine Feryadı basar, Cahil kaldığımız için yine Gayrından İlahlar edinmeye tutunmaya bakarız.

Sonra Şuursuzluğa, yine Bilmezliğe Bilinmezliğe sığınırız. Sükut'a uğrarız. Fakat Seyr-i Süluk elbette yine tamamlanmamıştır..

"...Çünkü âlemlerin Rabbı olan Allah’ın (c.c) Tevhidine İlimle erilir..."

Abdulkadir Geylani (k.s.)

Sen birisine Soğuk, Uzak olduğunda ona bunu sözle belirtmesen ve davranışlarınla göstermesen de o bunu duyar. Veya Tersi. Şu Maddedeki Soğukluk (Sertlik/Yoğunluk) O'nun Celalinden Meydana gelir. Hüküm, Kendinden üflediği Ruh'la Kendi arasında böyle İlişkiler Sürecinin sonunda gerçekleşecektir. Bütün işler O'na döndüğü ve Mutlak Tasarruf da O'na ait olduğu için Zuhur edenin O olduğunun bilinmemesi de bu noktada birşey değiştirmez. Çünkü Hüküm, O'na aittir.

İşte O, Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz. [Kasas 70]

"..Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner." [Şura 53]

Bu İlişkide, bu okuduklarında büyük Sırlar var. Derinleştirerek Tefekkür edersen Müşkülün kalmaz.


http://jonasclean.blogspot.com/2010/02/tasavvufburclarcisim.html

Fena (Devam)

Ayak parmaklarını kımıldat.. Ordalar mı.. Yoksa değiller miydi.. Fena içre Fena.. Var.. Ruh kardeşim İyi duy ! Çok Fena bir Var var.

Akıl / Tasavvuf (Devam)

Toprak Tohum'un Rahmidir fakat bu İnsan'ın ne Tohumunu ne Rahmini onda bulamazsın. Temiz bir Akılla bakarsan bilirsin bu ne Tesadüfle izah olunabilir ne Bilimle. Bir Mucize bir Tecelli olduğunu gör de anla nereden geldiğini. O Rahman ve Rahim olana yine Kendisinden başka Yol başka Çıkış yoktur, bil.

İlim (Devam)

İlim'den arslandan kaçar gibi kaçan kişi !

1. şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
2. enne-hû : muhakkak ki o
3. lâ ilâhe : ilâh yoktur
4. illâ huve : O'ndan başka
5. ve el melâiketu : ve melekler
6. ve ulû el ilmi : ve ilim sahipleri, kendilerine Allah tarafından ilim verilenler

Ali İmran 18

Ve ki "İman edenler",

"Ey Rabbimiz ! Biz İmana davet eden bir davetçi işittik; 'Rabbinize iman edin!'; Ve biz İman ettik. Ey Rabbimiz! Sen bizim günahlarımızı bağışla ve kusurlarımızı ört; ve İyilerden olarak al canımızı !"

Ali İmran 193

Aşağılık Alemde bulunan her şey Yücelikten gelmiştir ! Haydi var gözünü Yüceliklere dik !

Aşağılık Alemde bulunan her şey Yücelikten gelmiştir ! Haydi var gözünü Yüceliklere dik !

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

...Dağların da üstündeki yüce zirvelere olan teceliyat-ı ilâhiyeye bir bak!. Bil ki!..
O görenlerin, daima nazarları o zirvelerdeki tecelliyata olur. Alçalmada yücelik olmasaydı, yüzlerimiz, görüneni gözler ile aramakla alçalmazdı...

İşte bundan dolayı Allah bize, secde etmemizi emr etti...

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Tasavvuf / Adalet (Devam)

Adalet Hak vermek ise, Yoktan Varetmiş devam etmektedir Dikkat ediniz !

Eğer Hesap sormak ise, daha da Dikkatli olunuz ! Zalim'in Cezasını Adaletsizlik olarak kesmiştir ! Daha da kötüsü Aşksız, Sabırsız bırakmıştır onu ! Bilmiyorum O senin gözünde şu üç günlük dünyaya Sabredemeyecek kadar değersiz midir ? Oysa sen o dünya için bile ne ağır yükler taşımaktasın !


"Uğradığın dertlerden mahlûka şikâyeti kes!..Merhametliyi merhametsize şikâyet etmiş olursun."

Hz.Hüseyin a.s.

İlim bir Nokta idi.. (Devam)

Nokta Harf'e, Harf Kelime'ye varmadan da, Mana, Vasıtasız O'ndadır. O'nunla olduğunu unutma. Asıl da O'dur, her şeyin Aslı da O'dur.

Madem bu apaçık Hakikattir; Cehl'in Vehmindeki Madde olaydı Alem, hiç değişme bulunmaz donuk bir Kelime bir Heykel olurdu. Ruh'larda değildir Putperestlik işi, Cehl'de ısrardır ki Nefs'in işi.

Alemin de Harf gibi Nokta'sı vardır. Madem Alem Cansız Donuk bir Heykel değildir ve Manasız da tek bir Nokta koyulamaz, o halde o Nokta'ların da deli olduğu bir Kelime bir Mana vardır.

İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı.

Ali k.v.

“...İşte onlar, Allah’ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, Temiz Akıl sahipleridir.” (Zümer Suresi, 18)

'Akıl dışı', 'Aklım almıyor' diyen kişi ! Akıl'dan götürdüm Erdin mi ?

Allah ehline ise hem dünya hem ahiret haramdır...

"Sana sarhoşluk veren şeyler ile kumardan soruyorlar. De ki: "Her ikisinde de büyük kötülük ve insanlar için bazı yararlar vardır. Fakat zararları yararlarından daha fazladır. "..."

Bakara 219

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları ancak şeytanın işinden birer pisliktir; öyleyse ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” “Şeytan, içki ve kumarda aranıza (o yolla) ancak düşmanlık ve kin düşürmek ve sizi Allah’ın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (bunlardan) vazgeçen kimseler (olmaz) mısınız?”

Maide, 90- 91


Dünya ahiret ehline, ahiret ise dünya ehline haramdır. Allah ehline ise hem dünya hem ahiret haramdır.

s.a.v.
 
 

O, yaptığından sorumlu değildir, onlar ise sorumlu tutulacaklardır...

Karnının acıkmasını kaç yaşlarında hissettirmeye başladı sana..


Lâ yus’elu ammâ yef’alu ve hum yus’elûn(yus’elûne).

1. lâ yus'elu : mesul değildir, sorumlu olmaz
2. ammâ (an mâ) : şeylerden
3. yef'alu : yapar
4. ve hum : ve onlar
5. yus'elûne : mesul olurlar, sorumlu olurlar, sorgulanırlar

Enbiya 23


Bu (toplanıp saklanan altının, gümüşün) cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınlarının, böğürlerinin ve sırtlarının damgalanacağı Gün, (bu günahkarlara:) "İşte, kendiniz için topladığınız hazineler!" denecek, "Şimdi tadın bakalım, sarılıp sakladığınız hazinelerin (başınıza açtığı belanın) tadını!"

Ve Allah yolunda (sınırsızca) harcayın, kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin ve iyilik yapmaya azimle devam edin; unutmayın ki, Allah iyilik yapanları sever.

"Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, onlara bu dünyada ve ahirette şiddetli bir azap çektireceğim ve onlar kendilerine yardım edecek kimse bulamayacaklar;
Ne olurdu onlara, Allah'a ve âhiret gününe inanıp da Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan öyle dağıtsalardı! Allah onları bilmekteydi.
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.

Karısını, kardeşini,

Kendini barındıran aşiretini,

Ve yeryüzünde yaşayan (başka) herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.

Ama hayır! (Onu bekleyen) tek şey alev saçan bir ateştir,

Derileri kavurur, soyar.

O, (iyiye ve doğruya) sırtını dönenleri ve (hakikatten) uzaklaşanları kendine çeker,
Ve (servet) biriktirip, (onu öteki insanların elinden) alanları

Gerçek şu ki, insan tatminsiz bir tabiata sahiptir.

Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.


Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.


(Size gelince ey müminler,) Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyilik mertebesine eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, hiç şüphesiz Allah onu bilir.

Allah için sunulan şeyler, yalnızca yoksul ve düşkünler, bu konuyla ilgilenen görevliler, kalpleri kazanılacak olan kimseler içindir; ve insanları boyunduruklarından kurtarmak için; ve borçlarını ödeyemeyecek durumda olanlar için; ve Allah uğruna girişilebilecek her türlü çaba için ve yolda kalmış kimseler için: bu, Allahtan (uyulması zorunlu) bir yönergedir; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle yön gösteren mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.


Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.

Siz ey imana ermiş olanlar! Kazandığınız güzel şeylerden ve topraktan sizin için bitirdiğimiz (ürünler)den başkaları için harcayın; ama harcamak için, size verildiğinde küçümser şekilde bakışlarınızı çevirmeden kabul etmeyeceğiniz bayağı şeyleri seçmeyin. Ve bilin ki Allah kendine yeterlidir, her zaman övgüye layık olandır.

De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.

Yahudiler (den bir taife), "Allahın eli sıkıdır" derler. Sıkı olan onların elidir: Söyledikleri kendilerinde açığa çıktı, kendi elleri bağlandı ve lânetlendiler!...

Allah; “Şüphesiz, Allah fakirdir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü elbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve, “Tadın yangın azabını!” diyeceğiz.

Muhakkak ki O, Keriym bir Rasûlün kavlidir (sözüdür).
O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz.
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz.
Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

Uydurup bize atfetseydi;
Elbette O'ndan sağ elini (gücünü) alırdık.

Allah'ın, İsimleri (Devam)


Ve in techer bil kavli fe innehu ya’lemus sirre ve ahfâ.

1. ve in : ve eğer
2. techer : sen açıklarsın (açıkça söylersin)
3. bi el kavli : sözü
4. fe : o taktirde, o zaman da
5. inne-hu : muhakkak o
6. ya'lemu : bilir
7. es sirre : sır olan
8. ve ahfâ : ve daha gizli, en gizli

Allâhu lâ ilâhe illâ huve, lehul esmâul husnâ.

1. allâhu : Allah
2. lâ ilâhe : ilâh yoktur
3. illâ : den başka
4. huve : O
5. lehu : onun
6. el esmâu el husnâ : en güzel isimler

“Sebepleri öğrenmek isteyerek, delirmenin eşiğinde yaşadım, çaldım Allah’ın kapısını... kapı açıldı ve gördüm ki, içerden çalmaktaymışım ...”

http://www.okyanusum.com/belgesel/tanrinin_zihninde.html

Kader (Devam) / İnkar'dan Kurtulmanın Şartları..

Kader "Zorunlu İstikamet", Hayır ve Şer ise o "Zorunlu Yol"daki elinde olmadan başa gelen "Kazalar"dır. Kader, Çıkmaz Sokak değil, Allah'ın Bilgisi'dir.

İnkar'dan Kurtulmanın Şartları:

Meleklere İman
Kitap-lara İman
Nebi ve Rasullere İman
Ahiret'e İman
Kaderin Hayır ve Şerrin de Allah’tan olduğuna İman


Allah İsmi ile rahman rahim bulunuyor.

Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O, herşeye vekildir.


El- Vekil : Kendisinden beklentisi olanı >karşılıksız< bırakmayan.


"..Bir kimsenin muhtaç ve muzdarip olduğunu görürüsen ve sen de onun ihtiyacını ve sıkıntısını giderecek güce sahip isen , o zaman senin malında onun da hakkı olduğunu bilmen gerekir. Çünkü, Allah onun hakkını veresin diye onun durumunu sana göstermiştir.Eğer o hakkı vermezsen , o zaman sorumlu olursun..."

[Muhyiddin İbn Arabi (k.s)]

Kim, Allâh'a güzel bir ödünç verip de karşılığını katbekat geri almayı ister! Allâh kabz eder veya bast eder (tutar, sıkar, daraltır veya açar, genişletir, yayar). O'na döndürülmektesiniz!

Bakara 245

"Dilenen, at üzerinde bile gelse ona bir hak vardır"

s.a.v.

Biz Hak ile aldatılmaya razıyız.

Hz Ömer (r.a.)




 
 

Ahmed Hulusi (Devam)

Allâh'a eremeyen, tanrısıyladır; ki tanrısı da herhangi birşey veya benliği !

Ahmed Hulusi

Oduna esans dökmüşler, gül sanmış kendini !

Ahmed Hulusi

Yarın Rasûlullah'ın huzuruna çıktığınızda, "sana imanım dolayısıyla elimden gelen her şeyi yaptım" diyebilecek yüzümüz var mı ?

Ahmed Hulûsi


Zat ile olduğunun alameti..


Zat ile olduğunun alameti herhangi birşeyin Kemal'ini aramak ve bulunmaktadır. Zorluk veya gevşemekde, rahatlıkda değil.

Niye Yarattı / Sebep (Devam)

Açıklamayabilir fakat hiçbirşeyi Sebebsiz yapmaz. Çünkü Yaşam'ın Manası Sıfatları, Hayat'ı ise Kendisidir. Ruhundan oldukları için, Ruhlar Tecellidir.. Nefes alanlar ise Ciğer'lerdir. Fiil ve Tecelli Farklıdır. Fiil Suret'de, Suret Tecellidedir. Yaşam Fiil'dedir.  Sıfatları Zatındadır. Zatından, Sıfatıyla Aşikar, Tecellisiyle Settar'dır. 

Zuhur eden, O Zat'dır. İhtiyaç'dan Münezzeh bir Zat olsa da, Tecelli etmesi Manasız veya Muhal görülemez.

Ettiği üzre de görülüyor ki insanları ihtiyaç içinde var etti. O, herşeyi bildiği için,  Düşünmemiş, fakat onları ihtiyaç sahibi kıldığı için, Zulmetmemiş, arz ettikleri kadar İhtiyaçlarını gidermekte ve yol göstermektedir. Onları Melek yapmamış, Kendi halinde Hür kılmıştır. Büyüklenmek kendi aleyhlerinedir. Ölüm kadar tatlı bir nimet de yapmamıştır.

O Dostluk ve Sevginin Sebeb'i sorulamaz ve sorgulanamaz.

"...onlar sorgulanırlar."

Meal

Allah İsmi ile rahman rahim bulunuyor.

Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O, herşeye vekildir.

O övgüler, alemlerin Rabbi Allaha'dır.

Paranoya (Devam)

Rakîb İsmi'ni tanımayan, Tecellisini nasıl yorumlar ?

1. sırâtı allâhi : Allah'ın yolu
2. ellezî : ki o
3. lehu : onun
4. mâ : şey, ne
5. fî : de, içinde, var
6. es semâvâti : semalar, gökler
7. ve mâ : ve şey, ne
8. fî : de, içinde, var
9. el ardı : arz, yer
10. e lâ : değil mi
11. Ilâ allâhi : Allah'a
12. tesîru : seyreder, gider, döner, ulaşır
13. el umûru : işler

Şura 53



Tasavvuf (Devam)

Cebrail'in a.s. Titrediği Sınır.. Ve oralara girdiklerini Zanneden Yiğitlerin Cesaretli Naraları.. Edep yok.. Korku hele hiç olmadan. Harabat Ehli'nin Takva'lı tebessümü ne Mübarektir.

Tasavvuf (Devam)

Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

Ömer Hayyam (k.s.)

"...Ham kişinin yanında şaraptan bahsetme, söyleme o adı; çünkü hatırına, o adı-sanı kötü şarap gelir onun..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
  

Ey can sakîsi! Kadehi, yıllanmış eski şarapla doldur da bize sun!...
 

O şarap gönlün yolunu keser, insanı fanî güzellere gönül vermekten kurtarır, din yoluna düşürür, Hakk'a kılavuzluk eder.

O şarap herkesin bildiği üzüm şarabı da değildir.
 

O şarap gönülden kaynağını alır, gelir ruhla karışır, coşar köpürür. Can şarabı olur.
Her şeyde Hakk'ın kudretini gören, Hakk'ın sanatını müşahede eden aşıkın gözü şarapla mahmurlaşır.


Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

İslam / Takva (Devam)

Misyonerken İslam'ı seçen İspanyol İsa Hernandez ile ihtidası ve İslam ülkelerindeki Misyonerlik faaliyetleri üzerine bir ropörtajdan küçük bir alıntıdır...
....

- Türkiye'de dindar insanlar tedirgin oluyor ortam bozuluyor diye. Sizde böyle bir intiba oluştu mu? Her yer Eyüp değil mesela.
- Eğer zorluk olmasa siz birşey yapabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Sizce herşey çok mu kolay olmalı? Gerçekte ortam bozulduğu zaman sizin yaptığınız şeyler ortaya çıkacaktır ve yaptığınız şeylerin anlamı olacaktır. İmtihan zaten bu değil mi?
Ayrıca sizin elinizde bir değer var, temelleriniz var. Çalışmalarınızı bunun üzerine inşa edeceksiniz. Bize göre Türkiye'de sosyal anlamda çok güzel şeyler oluyor, tabii bunu siz göremiyorsunuz. Siz şuandaki durumunuzu Osmanlı ile kıyasladığınız için aşındığınızı düşünüyorsunuz. Ama şu yaşadığımız dünyada siz bizatihi Osmanlısınız, bunun farkında değilsiniz.
Bu gelişimde Sultanahmet'te oğluma abdest almayı öğretirken çeşmenin üzerine astığım çantamı almışlar. Pasaportlarım kredikartlarım herşeyim gitti. Şimdi yeniden konsolosluk vasıtası ile pasaport çıkarttırıyorum. Mesela camide böyle birşey yaşamış olmak Türkiye'ye karşı benim düşüncelerime en ufak bir etkisi olmadı. Allah'ın takdiriymiş bunda da bir hayır vardır diyorum.


...

"Kim Allahu Teala'nın kendisini kıyamet gününün sıkıntılarından kurtarmasıyla, mesrur olmak istiyorsa zor durumda olan borçlusuna mühlet versin ya da tümüyle yahut kısmen silsin."


[Hz. Muhammed (s.a.v.) - Kaynak: Müslim]
 

Kulluk / İlim (Devam)

Hüsn-i Zan ( İyi zan ) İbadettir.

s.a.v.

Ben Kulumun ( benim kendisi hakkındaki ) zannı üzreyim.

Kudsi Hadis

Sen Allah'a Ermiş bir Kulsan o halde Kullarının Yolundan Taşları kaldırmaktır sana düşen. Nefslerine boğmak, İmtihan etmek senin üzerine vazife değil. Allah Samed'dir, aklına hayaline gelebilecek hiçbirşeye muhtaç değildir.

"...Bir şey yapılacaksa Hakk Teala en iyisini yapar..."

Abdulkadir Geylani (k.s.).

Sen nasıl Allah kulusun ki İlmin yok, bundan habersizsin de Fitnen ile Noksanların ile Övünüyorsun ?

Nefs'in sana Kul olmazsa da, sen Nefsine Malik olamazsan da, Allah'ın Sıfatları Allah'a Mutlak Kuldurlar. O Münezzeh Zat hem Malik hem Muktedir hem Herşeye Kadir'dir.


Neden güllerden, bülbüllerden, bahçe güzellerinden söz açıyorlar da, onları yaratandan söz açmıyorlar..

259. Ben güle kırmızı elbiseleri kimin giydirdiğini biliyorum!

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. II, 1000)

• îlkbahar gelince gül uykudan uyanır, kırmızı elbiseler giyer. Ben güle o elbiseleri kimin giydirdiğini biliyorum.

• Bahar gelince söğütler de uyanır, yaya olarak gelirler, ırmağın kenarında namaz kılacaklarmış gibi saf haline girerler. Onlar da bütün varlıklar gibi kadere boyun eğmişlerdir. Kaza ve kader neyi takdir etmişse ancak onu yaparlar.

• Süsen kılıcını çeker, yasemin sipere girer. Her biri savaş tekbirini getirirler.

• îlkbaharda kırmızı elbiseler giyerek süslenen gül, kendini beğenir de o aciz bülbüle neler eder, neler eder!

• Bahçe gelinlerinin herbiri, bahçede bulunan bütün çiçekler; "0 vefasız gül bize işaret ediyor!" derler.

• Burada aşık bülbül de seslenir, der ki: "Bakın arkadaşlar, başsız ve ayaksız gibi olan ben zavallıya gül ne cilveler yapıyor?"

• Bu hali gören çınar ağlayarak, inleyerek el kaldırmıştır. Dua etmektedir. Ne dua ettiğini ben sana söyleyeyim.

• Goncanın başı ucunda durup ömrün az olduğundan şikayet eden kim? Menekşenin sırtını iki büklüm eden kim? Sana anlatayım.

• Sonbahar bağlara, bahçelere çok cefalar etti. Ama şimdi dikkat et de bak! îlkbahar ne vefalar etmede.

• Sonbaharın yağmalayıp götürdüğü her şeyi ilkbahar birer birer geri vermede.

• Gülü de, bülbülü de, bahçe güzellerini de hatırlamak, onlardan bahsetmek birer bahanedir. Neden bunu yapıyorlar? Neden güllerden, bülbüllerden, bahçe güzellerinden söz açıyorlar da, onları yaratandan söz açmıyorlar.

• Bu hal aşkın gayretinden, kıskanmasındandır. Yoksa, dil Allah'ın inayetlerini, ihsanlarını, lütuflarını nasıl anlatabilir?

Mevlana Celaleddin-i Rumi  (k.s.)

Suret / İman / Akıl / Dua / Yokluk / La İlahe İllallah / İlim (Devam)

Ey İmandan Mahrum, burnu havada kişi.. O, senden Şehvetini Göstermeni istese, kendi kaldıracağı Sureti işaret edeceksin O'na. Oysa ki, O, senden oranın kalkıp kalkmadığını değil, Şehvetini Göstermeni istedi. Ey İmandan Mahrum ! Kibirli kişi ! Senin Aklın nerede ?

Göz, Acı'dan olmasa da Yaşlanır.

Düşüncelerin, Rüyaların filan varmış.. Sen'i İnkar ettiğinde, nasıl İspat edeceksin ?

Hafife aldığın kadar, Anlayamazsın..

İman ve Akıl, O'nun Nur İsminin Tecellilerindendir.

Melekler ve diğerleri İman dairesinde olup Şehadet Cihetiyle İmtihana dahil edilmezler.

İmansızlık Dua'ya mani kılınmamıştır. Bu yüzden Dua'dan Sorgu Hak olur.

“Onun varlığına baktım, bana benim yokluğumu gösterdi. Kendi yokluğuma baktım, bana kendini gösterdi. Bu halde üzüntü içinde kaldım. Derken hala var olan kalbe Haktan, “Varlığımı ikrar et”, diye nida geldi. O zaman dedim ki: “Senden başka senin varlığını kim ikrar edebilir? ‘Allah ikrar etti, kendisinden başka ilah olmadığını’ [AL-İ İMRAN 3:19] dememiş misin?”

Ebu Hasan Harakani Hazretleri (k.s.)
Feridüttin Attar - “Evliya Tezkireleri”

"La İalahe İllallah" sözünün doğru tercümesini arayan Sözün devamını Hatırlasın.

"...(Tevhit Mertebesinin) Sahibine, şayet isim verilmek istenirse, Abdu'l-Vahid [Bir'in kulu] denilir, sıfat verilmek istendiğinde ise Abdu'l-Ehad [Mutlak Bir'in kulu] denilir."

Muhyiddin İbn Arabi (r.a.)

http://www.kuranmeali.org/25/furkan_suresi/1.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx








































































Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir.

Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir.

Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu.

"…Rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"

(Enam Suresi, 80)

Cennet / İslam (Devam)

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz, elbiseleri eskimez."

Tirmizi, Cennet 8, (2542).

Tasavvuf / İlim (Devam)

İlim'e yükselince Merhamet'ini gözardı etme. Tembelliğe sığınıp da İlm'in büyüklüğünü görmezden gelme. Çünkü O'nu Cemali ile sevip de Azim oluşuna burun kıvıran O'nun Aşk'ına ulaşamaz. Aşk'ı, Aşıkları kandırabileceğini zannetme. Aşık olmıyan O'nu ne Tanıyabilir ne Bilebilir; Resulullah s.a.v. öylece Kemal'dedir. Pişman olursun, bunu gözardı etme.


1. fe : işte
2. teâlallâhu (teâlâ allâhu) : Allah yücedir
3. el meliku : hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
4. el hakku : hak
5. ve lâ ta'cel : ve acele etme
6. bi el kur'âni : Kur'ân'a, Kur'ân için
7. min kabli : daha önce
8. en yukdâ : tamamlanması, kada edilmesi
9. ileyke : sana
10. vahyu-hu : onun vahyi
11. ve kul : ve de, söyle
12. rabbi : Rabbim
13. zid-nî : bana arttır
14. ılmen : ilim

Taha 114


1. ve mâ a'cele-ke : ve sana acele ettiren nedir
2. an kavmi-ke : seni kavminden
3. yâ mûsâ : ey Musa

1. kâle : dedi
2. hum : onlar
3. ulâi : onlar
4. alâ eserî : benim izim üzerinde
5. ve aciltu : ve acele ettim
6. ileyke : sana
7. rabbi : Rabbim
8. li terdâ : senin rızan için, senin razı olman (için)

Taha 83/84

Benlik / Ruh (Devam)

İki şeyin arasındaki aslında Boşluk-Ara demek olan Yok değil.. Görünen şeyin gözden kaybolmasıyla oluşan Yok değil.. İçine bir şey konulabilen Mekanın Boşuluğundaki Yok değil.. Üflediği bir Ruh olan Sen'in, Vücudunda bulunduğun halde kendini Görememen Görülememen Tutulamaman gibi YOK..

Elim, kolum, Ben'im; Sobe.. Sen, bir Bedenden, Et Kemik Madde yığınından ibaret değilsin.Vücuduna Madddeye göçürten şey sadece senin Zannın, O'nun ise Azabı ! 

Sadece Ölüm ile Beynin'den çıkan bir Enerji-Madde gibi değil.. Şu anda da Beden, Madde bir Taş gibi durur iken hepsinin kaybolması.. Beden, Madde aynı Oranda ! taş gibi durur iken o üflediği Sen'in tam aksine alabildiğine Genişleyebilmesinde ve Daralabilmesindeki bu Sır gibi..

Parmak uçlarını oynat, oradalar mı ?

Yoksa Sen kendini hakikaten baya bi Var mı zannediyorsun ?.. Oysa o bütün parmak uçlarını sen farkında olmasan da Biliyor. Ve Sen unutsan da Mülkünü korumaya; Herşeyi Yaratmaya devam ediyor. O'nu Gaflet ve Uyuklama tutmaz.