Nefisle Cihad
Boş bozuk sözleriyle, Evham ve Vesvesesiyle Kalp Huzurunu dağıtmaya başlayıp da Nefsinle Cihad vaki olduğunda, "Galip" İsmini Zikre geç.
Hu
Allah, Kelamında, İlminde, Kendisine dışarıdan bakarak "O" diye hitab etmektedir. Bu durumu O'ndan bir Ruh olduğunu bilerek kendi nefsin hakkında derinlemesine bir düşünüver.
Kahhar
Zatımdan gayrısı Yok olucudur
Diyenden gayrısı değil
Her gece seni mışıl mışıl Yok iden
Her sabah seni ışıl ışıl Var iden
Diyenden gayrısı değil
Her gece seni mışıl mışıl Yok iden
Her sabah seni ışıl ışıl Var iden
Aşk
Aşık sevdiğini Sevdiğinden başkasından görmek istemez.. Fakat Seven'de haller başka başka olabilir.
Nefs
Sen Nefs'den ve onun Tabiatının getirdiklerinden ibaret değilsin. İnsan Özünde O'ndan bir Ruh olarak Nefsinin varlığını, Tabiatını aşan bir Zatiyettedir. Kendini o Nefs'den ibaret zannetme çukurundan, belasından kurtar. Misal : Acıkan, yemek isteyen, Nefs'dir ; İnsan Oruç tutar. Narin nazenin olma, gözünü açık tutar Uyanık olursan apaçık görürsün, sıkıntılar belalar Nefs'e gelir Ruh'a değil. Keşfetmeden İnanması güçtür ama derler ya "Ruhum duymadı", Bil ki Hakikat'de durum aynıdır ; Ruh'un dünyadan, dünyevi oluştan Münezzehtir. Bu Hakikat Nefs'in Kafir ve Nankör olduğu halde ve şeytanın Vesveselerine rağmen, Kalb'in Selameti olan İman'ın Özünden gitmemesine benzer : Zira İman'ın Nispeti Hakk'adır, Hakk nasıl kaybolabilir, nasıl bir şeyden habersiz olabilir ! İşte Ruh'un bundan da üstün bir Nispete, Bağa sahiptir, çünkü O, Cenabı Hakkın Zatındandır ve O Zat'ın Katındadır ! Bil !
Peygamber
Biz cahiller O Peygamberlere ve Dostlarına Sadık olabilseydik, Nasihatlerini tutsa idik, akıllanmak için ne kendimizin ne de başkalarının hatalarına muhtaç olurduk.
Nefs
Yüce Allah, Nefs'in Tabiatını kendisine dönük olarak da Zalim, Cahil ve Nankör kıldı ki, İnsan, O'na ulaşmada kavuşmada, Benliği Ruh'una engel teşkil etmesin.
Düşünce
Düşüncelerini ileri sarar gibi yaparak, hemen bir sonrakine geçerek, takılıp kalanları ve istemediklerini sonraki gelecek olanlarla atlayabilirsin, zihnini kalbini böylece temiz tutabilirsin.
Ayet ~ Tespih - Zikir
Ayet'in iyisi kötüsü olur mu ?! Her şey öyle ya da böyle birer Ayet'tir. O halde Zikir ol Tesbih ol.
Hiç ~ Hiçlik
Yazıktır, bir türlü Yok olamadığı halde, Allah'dan yüz çevirip de, o zihnindeki tasavvur ettiği hiç'e kulluk edene.
Hu ~ Aşk ~ Şeriat ~ Kulluk
Şüphesiz "Zorlama" yoktur ; O'nun Cazibesine kapılmamak mümkün değildir ! Kafir deniz suyu içer, ve içtikçe susar.. Aşık ise Pervane gibi Ateş'e atılır.. Sonra "Denge" Farz İbadet haline gelir. Herkes O'nun Huzuruna öyle ya da böyle Kul olarak gelir. Şeriat (Yol) nedir ? : "Bilin ki Allah'ın Rahmet ve Merhameti çok, Azabı pek Şiddetlidir." Allah Aşkı nedir ? Cazibesine kapılmak nedir ?... Bu meseleleri reddeden kimse Kul değil ancak Ahmaktır..
Hu
Zihin O'nu tutmaya, düşünce elleriyle bir put gibi kavramaya çalışır. Zihnini serbest bırak. Her şeyi İhata eden, Kuşatan, Kayyum olan O'dur.
Din
Ellerin ayakların konuşacağı haberini duyunca gülersin. Ama kafatasının içinde susturamadığın, bir et parçasıdır.
Mânâ ~ Zât Tecellisi ~ Akl-ı Selim - Kalb-i Selim
Şu, bu.. ; anlamları geç, bütün bunların Tek Bir Mânâsı olana gel.. Şüphe duyma bu, Zâtın Tecellisi.. Tecellileri içre, İlahi Huzurunda Kalb-i Selim, Akl-ı Selim ol.
Din
Kafir Din'i İnsan'a Musallat olmuş bir "Fikir" gibi görür ; onun Din hakkındaki "Fikri" (!) bundan ibarettir. İnsan'ın Tabiat'ı ( doğal olarak burada Fıtrat'ı - Yaratılış'ı demek zorundayız ) hakkında ise tek bir kelam edemez.. Halbuki İnsan asla bomboş bir sayfa olmadığı gibi sırf Hayvan da değildir, Nefs'ine Doğa'sının her noktasından son derece Hakim Yüksek bir Ruha sahiptir. Sen Akli dengesi onun gibi bozulabilen (!?) , sonra onun kadar Kör olabilen bir "Hayvan" da göremezsin ?!.. Hem de bunu kendisini dışarıdan görebilirken-seyrebilirken yapar ! Yani bu anlamda da Yaratılış bakımından Hayvan Tabiatında değildir, yine O Ruh sebebiyle ki onları kıyası kabul olmayan bir hadsizlikte aşar !.. Şımarır !
İnsan ~ Cem - Fark ~ İlim
Kamil İnsan, İnsan, Kafir-Müşrik İnsan ; Nihayet'de bu Derecelendirme ile hepsi de Allah'ın Katında "İnsan" olarak Yaratılmış ve İlminde "İnsan" İsmi ile İsimlendirilmiştir, Cem ve Fark edilmiştir. Ahiret'de : Allah Ehli, Cennetlikler ve Cehennemlikler olarak gruplandırılacaklardır.
Ruh ~ Min Ruhi
Şunu hiç unutma ki Özün Ruh'un, O'nun Alem'in Özü olduğu Ruhundandır ; O'na bir adım bir karış mesafe yoktur ! Hem, şu beden kafesi perdesi dahi Latif ' tir , O Latif ' in Mülkü'dür. Kardeşinden sana Müjdeler olsun bu taştan topraktan madde Beden ve Alem'de Düşünce ve Kalp sana Burak olduğundan mâdâ, Allah'ın Ruhu Sana Vuslattır ; Sen Sana Burak'tır. Düşünce gider Kalp gider Beden gider Alem de gider: Ruh gözünü açık tut !
Dua ~ Muhabbet
Dua kabul olsun olmasın "Muhabbet"e gebe değil mi !.. Efendimiz (sav) ayakkabı bağlamayı bile O'ndan istememizi istiyor ! Allah'dan gayrı Kuvvet var mı ?.. Kulluktan güzel Muhabbet olur mu ?..
İşaretler ~ Tecelli
Örneğin her öğün yediriliyorsun, ama Rahman olan Allah'dan İşaret mi bekliyorsun ?.. Sayısız Esma Tecellisi ile çevrilisin yetmiyor ?..
Batıl ~ Vehim ~ Hakk - Hakikat
Batıl, Batıl olması kaydıyla Gerçek'tir. Vehim, Vehim olması kaydıyla Gerçek'tir ; Hakk'ın Tecellilerinin Suretlerindendir.
Kemal ~ Celal - Cemal
Kemal'in yarısı Cemal yarısı Celal'dendir. Burada Cemal derken Zâti Cemali kastetmiyoruz; bize Güzel gelen Sıfat Tecellilerini kastettik.
'Neden Böyle ?' ~ Vehim ~ Vuslat - Kavuşma
O'nu bilmediğinde Bilgisizliğin ve Vehmin sana özüne dair korku, zayıflık ve yanlış bilgi vermekten başka bir şey sağlamaz. Zaten Vehmin - vehim olarak - yaratılışdaki işlevi budur.. 'Neden böyle' dersen.. : O Allah Tek'tir bir yere gitmez, yok olmaz, azalmaz, kaybolmaz vb.. O halde ölmeden önce ve öldükten sonra sınırların kalktığı O hakiki "Kavuşma" denen, başka türlü nasıl var olabilir nasıl gerçekleşebilirdi ?.. Sen "Kavuşma" ne demektir nasıl bir şeydir bilir misin ?.. Aşıklık hallerini çağır da sor ! Kaldı ki senin fiziki ve manevi yokluk ve yoksulluğun sana Ganiliğe ve Kudret'e Tam ve Kemalli olarak ulaşabilme imkanı da verir. "..Allah’tan başka kuvvet yoktur.." [Kehf 39] Yoksa kendinde güç vehmetmekle ya Firavun olursun, ya sadece vehmettiğin kadarıyla O'na kavuşabilirsin. Kayıtlanma, Yok ol da Sınırsız Varlığı gör !
Rahmet ~ İlim ~ Aşk
Hakk'ın Rahmeti şu Aşk İlmi olmayaydı Kabe taşlıkta Mecnun putperestlikte bırakalırdı.
Yabancılaşma ~ Yakınlaşma ~ Hakikati Muhammediye
İnsan Mutlak Varlık olmayıp, O'ndan olduğundan, kendisine de başkası kadar Yabancıdır. Ama yine O'nun Yakınlığından dolayı kendisine Yabancılık hissetmez. Zora düşmedikçe ne kendini ne başkasını bilmeye tanımaya ne de gerçek bir yakınlaşmaya gerek duymaz. Zora düşmesinin derecesi kadar yahut işi düştüğü kadar biraz bir şeyler elde eder. Yangın onun boğazına varıp Ruhuna Öz Varlığına kadar yakmadıkça Nefsinin Benliği sönmez. O'nu esaslı olarak bildikçe kendine, kendini bildikçe de esaslı olarak O'na Yakınlaşır. Esaslı bir Yakınlaşma yoksa iş "Tanrılaşma"dır ve sonu Cehenneme varır. Hakikati Muhammediye görülmedikçe Kemalli bir Yakınlaşma mümkün değildir.
Teşbih - Tenzih ~ İstisna
Bir Tenzih ve Teşbih vardır her şeyde, O'na ait. Bir İstisna vardır her şeyde, O'nun için.
Hu
Namaz Sen'den, Peygamber Sen'den, Ahlak Sen'den, Ben Sen'den.. ; Sen'den başka Ne'm var bilmedim ; bu Söz de Sen'den.
İhsan ~ Kulluk
İhsan'ın kıymetine dön, gözün üstünde olduğunu her an edeple hisset. Çok şükret. Geylani hazretlerinin selam olsun buyurduğu gibi "..Yapacaksan Allah için, Allah'a gösteriş yap.." Nasıl bir çocuk anne babasını gözetir küçükken, şimdi öyle yine İhsan'a dön.
Kulluk
Kızdığın halde kaybettiğin oldu mu hiç ?.. Veya kızman gerektiği halde dut yemiş bülbül gibi Kul
kesildiğin ?.. Haberi olmayanlar dışında.. farkettirildi mi sana İnsan'ın acziyeti ?... Ne mutlu bize o
zaman !
kesildiğin ?.. Haberi olmayanlar dışında.. farkettirildi mi sana İnsan'ın acziyeti ?... Ne mutlu bize o
zaman !
Allah'ı Bilmek - Bulmak
Merhamet, ve ne güzel şeyler var ise öyle.. hepsi.. Sadece konuşmak ile, anlamak ile, veya fiil ile
değildir. Zât'en.. Var'dır.. Bilen'e.. Bulan'a...
değildir. Zât'en.. Var'dır.. Bilen'e.. Bulan'a...
Sabah Namazı ~ Kulluk
Allah'ın yeni İman verdiği bir kimsenin nuru nasıl parlar ise, Namaz kılana da Sabah namazını
vaktinde, farzı sünneti ile, devamlı kılmak, aynı şeyi yapar.
vaktinde, farzı sünneti ile, devamlı kılmak, aynı şeyi yapar.
Arzu ~ Kulluk
Arzularının şiddetini azaltırsan O'nun Zâtı ve bütün İsimleri-Sıfatları ile beraber seninle olduğunu görürsün.
Yaratan ~ Müşahede
"Fıtrat" yaratılışa-yaratılmışa nispet olduğu için Yaratanın Müşahedesine perde olur.
Şükür ~ Kulluk
Bir Köpekciğin bir Kuşun su birikintisinden içtiği su için senin şükretmendir, o Şükür.
Zevk ~ Kulluk
Suret aynı kaldığı halde Zevk azalır hatta birden kesiliverir bilmez misin ? O halde ne Zevk Surettedir ne de Kulluk Suretendir. Zevk hangi Surette ise Kafir o Surete o Surette Kulluk eder ; İnsan'ı perde arkasından Avare eden, Kul eden O'dur. Hakiki Kulluk'da Zevk'e İtibar edilmez. Kul Zevkin Ne'de olduğunu bilirse tabi o başka bir Kemal başka bir Zevk.
Samimiyet - İhlas ~ Muhabbet
Şeytan eğer Samimiyet'e (İhlas) sarılsaydı "içindekilere rağmen" sorabilirdi : "Neden böyle yapıyorsun, neden böyle oluyor Rabbim" diyerek. Ve Rabbi ona o hale düşmesine gerek olmadan güzelce açıklar, bildirirdi. "Samimiyet" bu kadar önemlidir.. "Muhabbet" de böylece doğar..
Tesbih ~ Zikir
Zihnini Esmaül Hüsna'ya aç.. Çağrışan çağrışır. Her bir çağrışım Tesbih tanesi. Her bir tanesi başka Esma : Subbuh Allah.. Veli Allah.. Hayy Allah.. Kuddüs Allah.. Baki Allah.. Vedud Allah.. Vedud Allah.. Müteal.. Halim.. Samed.. Vasi.. Veli Allah.. Kuddüs Allah.. Subbuh Allah...
Sebh/Tesbih : Akmak/Yüzmek. Akıp gitmek.
Sebh/Tesbih : Akmak/Yüzmek. Akıp gitmek.
Tesbih
Tesbih Aşk iledir.. Sen Tesbih et, Aşk gelir.. Yalandan da olsa ağlamaya çalış; sonunda ağlıyacaksın.
Cemal
Cemal'ini, Güzelliklere ancak dünyevi anlamlarını ve şehvetleri görmeksizin bakarsan seyredebilirsin.
"İnnallâhe meanâ"
'lâ tahzen (Mahzun olma) ; innallâhe meanâ (Allah bizimle beraber)' ; İlim budur. Kal budur. Hal budur. Hüzün budur. Sevinç budur. Aşk budur. Gönül budur. İnanç budur. İman budur. İmtihan budur. Marifet budur. İhlas budur. İhsan budur. Namaz budur. Oruç budur. İbadet budur. Din budur. Sünnet budur.
Ruh ~ Can
Sabah Ruh (Sen) üflenip de Var olup Dirilmeden, Bedendeki Can'ın diriliğin geceki Yok-luğuna faydası var mı ?..
Rab ~ Kul ~ Hüküm
Bir Çocuk, eli değmeden uzaktan sırf Düşüncesiyle Ateş'i ellememesi gerektiğini İdrak edebilir mi ? Ateş'in görüntüsü de pek hoştur. Soğukluğu duymadan Ateş'deki Soba'daki faydayı, zararı da hesaba katıp, Doğru bir Hüküm sahibi olabilir mi ? Ateş'ten korkar mı ? Yahut ebeveynine güvenip itimad edip sözünü tastamam tutar mı ?.. Bunlar Misaller, Manalarını Tefekkür için. Su için de aynı geçerlidir ; Deniz'e girmeden sırf Düşünce ile Yüzmek öğrenilir mi ?.. Ki o Deniz'in içindeyiz. Alemlerin Rabbi Allah Muhafaza etsin; O asla Zulmetmez.
Emir ~ Kulluk
Zorbalar saçma sapan şeyler isterler ve emrettiklerinin gönülsüz olarak yerine getirilmesi umurlarında olmaz. O, dilediğini yapabilirken, bize Emreder, ve Emrettiklerine Gönülden İhlasla uymamızı isterken bizden dilediği şeyleri Kendisinden istetir, Kendisi yapar.. (..Yaratma da O’nun Emir de, öyle değil mi? Âlemlerin Rabbi mübarektir, şanı yücedir.) Araf 54
Yoktan Varolma ~ Yokluk ~ Enerji
Madde'den Enerji'den ibaretsin de her gece Uyku dediğin şeye dalınca "Yok" olmazsın da ne olursun ?..
Ateizm - Ateist ~ Akıl
Maddesi olmıyan Düşünce dediğin şey koca Bedeni titretir, korkutur, hareket ettirir kaçırır, Dünyayı peşinden sürükler, Rüya, Bedenlerin yorularak yaptığı şeyi kolayca yapıverir, Koku Mide'yi alt üst eder, Alem gören için Bilgi'den meydana gelir, Bilgi'nin Hükmetmediği şey yoktur, Aşk Kalbi yakar yandırır, yerinden çıkarır.. ; örnekler çoğaltılabilir.. Lakin İnsan hala Tanrı'nın Vücudunu, Sıfatlarını, Yaratmasını, şu Alem'in var oluşunu, Rüya'da onunla görmediğini bildiği şu Et Gözünün gördüğünde arar, Madde dediği bir şeyde arar.. Allah Görendir, Duyandır, Bilendir.. Farkında değildir ama Ateist'in ömrü O'ndan kaçmakla hareket bulur, O'ndan kaçmakla geçer !.. Aklın almadığı şeyden, görünmeyen o Aklı ile kaçar !
A Hakk'ın gözbebeği ! ~ Şirk ~ Kulluk ~ Tevhid - Vahdet
A Hakk'ın gözbebeği !
O'ndan Gayrısı Şirk de,
Tevhid Seninle olur mu ?
Taştan topraktan İlah olmaz da,
Eşya, Tecellisiz olur mu ?..
Ruhumdan demiş de, takmış peşimize Nefs'i
Hem Halife kılmış bizleri,
Veli, Resul, Nebi, Peygambersiz olur mu ?..
Akıl, Fikirsiz olmaz da Kur'an, Vahiysiz olur mu ?..
Melek, Cin, Hayvan, cümle mevcudat;
Senli Tevhid olur da, Sensiz Vahdet olur mu ?..
O'ndan Gayrısı Şirk de,
Tevhid Seninle olur mu ?
Taştan topraktan İlah olmaz da,
Eşya, Tecellisiz olur mu ?..
Ruhumdan demiş de, takmış peşimize Nefs'i
Hem Halife kılmış bizleri,
Veli, Resul, Nebi, Peygambersiz olur mu ?..
Akıl, Fikirsiz olmaz da Kur'an, Vahiysiz olur mu ?..
Melek, Cin, Hayvan, cümle mevcudat;
Senli Tevhid olur da, Sensiz Vahdet olur mu ?..
Ruh ~ Vehim ~ Rüya ~ Tecelli
Beden yürür, hareket eder, Ruh Sabit, Kainat coşar, hareket eder. İki otobüs yanyanayken seninkinin hareket ettiğini zannedip de ötekinin hareket ettiğini anladığın gibi. Hoş sen yine su gibi ak, istediğin gibi ol çünkü hepsi de Rabbinin Tecellileridir, Tecelli "Vehim" olmaz. Vehim "Anlam"da olabilir; sonuçta Rüyayı da görürsün gerçekten yaşarsın ama kalkınca onu kötüye yorarsın tabir edersin hata edersin, halbuki hepsini de güzele yormaktır Sünnet olan; zaten Hakk Tabir'i de olabilir onun. Şu Yaşamın hepsi de Rabbinin Tecellisidir kötüye yormak olmaz O'nu.
Anlam ~ Mâna
"Anlam", "Mâna" gibi Kalb'e inmez, nüfuz etmez. Bir zaman Zihninde dolanır, geçici olur.
Müteal, Mütekebbir ~ Kibir ~ Acziyet ~ Sevgi, Muhabbet ~ Kulluk
Sen Müslümansın Hakk'ı neden Kibirli görüyorsun ? Müteal olan O Allah senin gibi Mutlak bir acize neden Büyüklensin, seninle neden uğraşsın ? Zât-en Büyük olan Allah neden İnsan'a bir de Mütekebbir oluyor; neyi ispatlamaya çalışıyor ? Çünkü sen çok güçsüz çok zavallı, çok biçaresin, Her Şeye Kadir olan bir Rabbin var, Bilesin ! Çünkü İnsan çok Kibirli, Kibri kırılsın ki O Sevgi'ye, Muhabbet'e erişebilsin !
Kuran ~ Ayet ~ Hadis ~ Tevhid - Vahdet
Bu Söz Ayet midir, Hadis midir, Peygamberimizin Sözü müdür ?... Hangisidir !
"Mahzun olma, Allah bizimledir.."
"Mahzun olma, Allah bizimledir.."
Allah'ın İpi ~ Kulluk ~ İlim ~ Marifet
İlim'i Marifetin(l)e sıkıştırmaya çalışma ; Allah'ın İp'i uzundur. Kendin çıktınsa hızlı çıkmışsındır tutunmadığın yerlerden nakıslığın olur, haddini bil; yahut çekilmişsin de hiç hareket etmemişsindir, yine haddini bilmelisin !
Min Ruhi ( Kendi Ruhumdan ) ~ Vahdet ~ Ruh
"Kendi Ruhumdan" ( Min Ruhi ) İfadesi hem "Fizik-Metafizik", hem "Kalbî Mana"yı ( Benim, Benden ) kuşatır. Yani her iki anlamda da "Vahdet"i içerir.
Kulluk
Şeytan ve Nefis sana başkasının günahını haksızlığını gösterip hatırlattıkça sen de "Allah'ım Sen benim günahlarımı bağışla, haksızlığımı gider" de. Uğraşıp Kulluktan uzaklaşacağına tuzağı kendi lehine ters çevirdin gitti.. Neticede Allah'ın Günahları bilmesi yeter...
Ateizm Evrim ~ Allah neden bekledi
Ahmak olan Kafir, boş boş konuşur; İnsan'ın yüzbinlerce yıldır yok olup onca zamandan sonra şimdi şahsının belli bir zaman aralığında var edildiğine bakmaz da, Tanrı varsa neden bunca sene bekledi der. Sanki beklemiş de canı sıkılmış.. Şu Sabırsızlığa, kendini bir şey saymaya bak.. Beni niye beklettin ya der gibi.. Doğru söylüyor, o özünde Hakktan olmasında çok değerlidir ve bu yüzden böyle konuşur, ama O Hakk Tanrı, Şımarıklığı sevmiyor. Onun için onu böyle değersizleştirir de ne dediğini bilmediği halde mantık yürüten bir deli hale sokar.. Sonra kalkar bu bekleyişi de Evrim ismini takıp var saydığı tek bir "Sistem"e bağlar ; Evrim bir Yasa Kanun imiş, "Mutlak"mış.. Bu bir Dogma'dır ve Hakikat sayar, hatta Tanrı yerine koyar da, Din'i Kanun Yasa kabul etmez, İnkar eder. Evrim Kanunu Yasası karşısında iki büklüm olur, ona hiç söz söyletmez, Kulluk eder Ahmak ! "Bilmiyorum" diyene bak ! Güya da İsyankar ! İşte "Ahmaklık" Haddini bilmezliğin en büyük karşılığı, ne diyebilirsin.
Hafıza Kaybı ~ Bilgi ~ Zan - Vehim
Geçici Hafıza Kaybı, Bilgi'nin Yok olması demek olmaz. Zaten Bilgi'yi iyice düşünürsen, Düşünce gibi onun da Maddesi Yok'tur, Kendi değil. Zaten ne Var'dır ? Ve, "Var" nedir ? Hafızadaki Bilgi yok oldu zannedildiği halde tastamam geri gelir ve bu arada Kişinin Varlığı da Bilgi haricinde hiç değişmez ; burada Ruh'un aslına işaret var. Evren'de ise ne Bilgi ne de Varlık bakımından hiçbir Kesinti olmaz. Kesinti var desem bile, elbette Yanlış Anlamak ve Vehim gibi "Zan" olur bu ; "Bilgi" değil. "Bilgi" sahibi olanlar Küfür'den, Hikmetsizlikten (Saçmalıktan) beridirler ; çünkü Vehimin Neticesi ile Hakikat bir arada bulunmaz. Böylece Hakk ve bir şeyin Hakikat olması, hatta Hak ile olması Kafir'e göre Vehim'den ibaret olur ; ne kötü netice ! Allah Merhametine Sığınabilmeyi müyesser kılsın, Cemalini görebilecek Aydınlık bir yüz nasib etsin !
Celal Cemal ~ Teslimiyet ~ Kemal
Acıyı bilmeyen Merhameti tastamam bilebilir mi ? Tükenişi bilmeyen Teslimiyeti tastamam bilebilir mi ? Acıyı da bilirsin.. Merhameti Şefkati de.. Sabrı da bilirsin.. Celali de tastamam Cemali de.. Gereken ne ise, OLur o zaman.
Tekfir ~ Şirk ~ Kulluk ~ Bidat ~ Tasavvuf
Hazreti Peygamber (sav) kendisine 'Anam babam sana feda olsun yaresulallah' denmesini yasaklamamıştır.. Her söz her laf Şirk olmaz. Müslümanın önce Allah'tan başka İlah olamayacağına tastamam İman etmesi gerekir ; etmişse sorun yok, o Kafir bir Doktor olsun, Müslüman Kardeşi olsun herhangi birinden yardım gördüğünde Şuuru "Yalnız sana Kulluk eder yalnız senden yardım dileriz" Ayeti üzeredir ; Yoksa başka bir İlah'tan yardım diliyor başka bir İlah'a sığınmış değildir. Kıt Akıllı olmamak lazım. Kişi önce kendisine bakmalı acaba neden her şeyi herkezi Şirk'te görüyor ?.. Allahtan başka bir İlah var korkusundan olabilir mi ? Gizli Şirkin aslı budur.. Yoksa, Allahtan başka İlah yoktur, olmadı, olamaz ! Bir Tasavvuf Ehli herhangi bir İnsan'a Secde etse bile ona İbadet Secdesi etmez, onun için Namaz kılmaz yani, Allah için Hürmet eder, Saygı gösterir, Meleklerin Adem'e (as) Secdesi gibi ( ! ) ; yahut da birinden yardım istese veya görse bu Yardım eden Meded edenin Allah olduğunun Şuurundadır.. Hüküm de böyledir ! Kişi kendisi işin içinden çıkamaz ve elbette Bilen bir Büyüğünden soracak, öğrenecek, Hüküm alacak ! Doğrusunu da, En Doğrusunu da elbette ancak Allah bilir ! Ne sandın ?! Tekfir etmek bu Gizli Şirk hastalığından kaynaklanan şeytanların Müslümanları bölmek için kullandığı Hilelerin başı Fitne'nin ta kendisidir; yoksa Şirk filan bunlar şu durumda cahiliye dönemi saçmalıklarından ibarettir !..
Asıl "Şirk", "İlah" olmadığın halde onun bunun Şirk'te olduğuna biliyormuşsun gibi "Hüküm" vermektir ! Asıl "Bidat", Kulluk Vazifen, Farzlardan Sünnetlerden Vaciblerden olmadığı halde günde beş vakit onu bunu şu veya bu şekilde Zahiren Batınen "TEKFİR" etmendir ! Halbuki belki de sen Müslümanların arasına onları bölmek için girmiş kimsenin göremediği bilemediği "Gizli"de bir Münafıksın, bir Ajansın ? Kim ne bilsin ?! Farkında değilsin de böyle böyle Şeytan'a çalışıyorsun ?.. O halde Allah'a Kulluk ve Vazife olmadığı halde kimseyi "TEKFİR" edip Şirk ve Bidat'e; Büyük Fitne'ye düşme ! Bak "Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker" ! Kulluk Vazifesi değildir Bidat'tir ona buna "Sapık" demek, "TEKFİR" etmek ! Ashab da pek çok şeyi Efendimize (sav) Bidat diye şikayet etmiş fakat Efendimiz (sav) hepsine Bidat Hükmü vermemiş hatta bazılarını Övmüş "Bidat-ı Hasene" olmuştur : BİLEMEZSİN ! Zaten kaldı ki dediğimiz gibi bu FARZ değil SÜNNET değil VACİP değil "Kulluk Vazifesi" değildir ! Hatta "TEKFİR" İman Küfür nispetinden de olunca "ŞÜPHELİLER" den sayılıp Büyük Fitne'ye yol açtığından Fesad'a, Bozgunculuğa - Ümmeti Bölmeye girer ! Farzlar Haramlar belli, Fitne de belli ! Bu konuda ince elemeyi geç ! Böyle ŞÜPHELİ amellerle Nefsini Temize Çıkarmayı bırak da kendi Nefsini ince ele, "Tekfir" et ! Zaten Fitne'nin sebep olmuş olduğu Tarihi Vakaları, Belaları, İhtilafları geç şimdi ! Her türlü Fitnelerden yüz çevir de Allah'a Kulluğa dönesin !
Asıl "Şirk", "İlah" olmadığın halde onun bunun Şirk'te olduğuna biliyormuşsun gibi "Hüküm" vermektir ! Asıl "Bidat", Kulluk Vazifen, Farzlardan Sünnetlerden Vaciblerden olmadığı halde günde beş vakit onu bunu şu veya bu şekilde Zahiren Batınen "TEKFİR" etmendir ! Halbuki belki de sen Müslümanların arasına onları bölmek için girmiş kimsenin göremediği bilemediği "Gizli"de bir Münafıksın, bir Ajansın ? Kim ne bilsin ?! Farkında değilsin de böyle böyle Şeytan'a çalışıyorsun ?.. O halde Allah'a Kulluk ve Vazife olmadığı halde kimseyi "TEKFİR" edip Şirk ve Bidat'e; Büyük Fitne'ye düşme ! Bak "Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker" ! Kulluk Vazifesi değildir Bidat'tir ona buna "Sapık" demek, "TEKFİR" etmek ! Ashab da pek çok şeyi Efendimize (sav) Bidat diye şikayet etmiş fakat Efendimiz (sav) hepsine Bidat Hükmü vermemiş hatta bazılarını Övmüş "Bidat-ı Hasene" olmuştur : BİLEMEZSİN ! Zaten kaldı ki dediğimiz gibi bu FARZ değil SÜNNET değil VACİP değil "Kulluk Vazifesi" değildir ! Hatta "TEKFİR" İman Küfür nispetinden de olunca "ŞÜPHELİLER" den sayılıp Büyük Fitne'ye yol açtığından Fesad'a, Bozgunculuğa - Ümmeti Bölmeye girer ! Farzlar Haramlar belli, Fitne de belli ! Bu konuda ince elemeyi geç ! Böyle ŞÜPHELİ amellerle Nefsini Temize Çıkarmayı bırak da kendi Nefsini ince ele, "Tekfir" et ! Zaten Fitne'nin sebep olmuş olduğu Tarihi Vakaları, Belaları, İhtilafları geç şimdi ! Her türlü Fitnelerden yüz çevir de Allah'a Kulluğa dönesin !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)