Bu mektûb, molla Abdülvâhid-i Lâhorîye yazilmisdir. Kalbin selâmeti, mâ-sivâyi unutmakda oldugu bildirilmekdedir:
Kiymetli kardesimin mektûbu geldi. Kalbin selâmeti için yazdiklariniz anlasildi. Evet, kalbin selâmeti, onun mâ-sivâyi unutmasina baglidir. Öyle ki, zorla hâtirlatmak isteseler, hâtirlayamamalidir. [Allahü teâlâdan baska herseye, ya'nî mahlûklarin hepsine (Mâ-sivâ) denir.] Bu hâle (Fenâ-i kalb) denir. Bu yolun birinci basamagi, bu Fenâya kavusmakdir. Bu Fenâ vilâyet derecelerine kavusulacaginin müjdecisidir. Sâlikler, yaradilislarindaki uygunluklara göre, çesidli derecelere yükselirler. Çok yükselmek istemeli, bunun için çok çalismalidir. Çocuklar gibi, yolda önüne çikan kozalaklara, cam parçalarina baglanip kalmamalidir. Hadîs-i serîfde, (Allahü teâlâ, yüksek seylere kavusmak istiyenleri sever) buyuruldu. Dünyâ isleri ile çok ugrasmakda, dünyâ islerine gönül baglamak korkusu vardir. Kalbin selâmete kavusmasina da sakin aldanmayiniz! Yine geri dönebilir. Dünyâ isleri ile, elden geldigi kadar az ugrasiniz ki, dünyâya gönül baglamak tehlükesine düsmeyesiniz! Dünyâya düskün olmak felâketinden Allahü teâlâya siginiriz. Dünyâya gönül baglamamis olan fakîr bir çöpcü, gönlünü dünyâya kapdirmis olan koltukdaki zenginden katkat dahâ kiymetlidir. Birkaç günlük yasamakda dünyâya gönül vermemek, hiçbirseye düskün olmamak için çok ugrasiniz! Dünyâya düskün olmakdan ve dünyâya düskün olanlardan, aslandan kaçmakdan dahâ çok kaçmalidir.
imam ı rabbani