Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Zat-ül Baht ve Yad-ı Daşt

İnsan dünyada Allah'a yürüdükçe Allah'ı herşeyden bütün gördüklerinden (bildiklerinden)tenzih etmeye başlar.
Bilgilerine ilahi bilgileri ekler ve görür ki O yüce Allah'ın zatı hayalinde bütün gördüklerinden ayrı ve ötededir.Onun zatını hayal ettiğinde aklında sadece uçsuz bucaksız bir siyahlık olur çünkü O hiçbir şeye benzemez. Aslında O siyahta değildir fakat tahayyül görüş olarak bundan ötesine geçemez ve Allah'I herşeyden ayrı olarak ancak böyle yok gibi bir siyahlık olarak bulur.
Bu mertebede işte "siyah renk" doğal olarak yoldaki kişiye bir peygamber gibi olur ve O'nu ona hatırlatır. Siyah tasavvufta peygamberlik rengidir...Bu mertebe işte ZAT-ÜL BAHTtır.Yani herşey yoklandıkça tahayyül edilebilen siyahlık (zat).
Allah hiç bir şeyi yaratmamışken ve hali hazırda zat olarak tahayyül edilmek istenirse ancak işte böyle bir tahayyülle görülebilir...
Fakat bu geçilince yani Allah siyahlıktanda tenzih edilince artık gözsüz şekilde görülür hale gelir ve varlıkta seyredilmeye başlar ama hiç bir yaratılan Onun görülmesine engel olmaz.
Kul devamlı Onun yakın olduğunu anlar herşeyin Ondan olduğunu bunun içinde Ondan hiç bir şekilde ayrı olamayacağını idrak eder.Yani önce sonra ve devamlı olarak hem "O"nun huzurunda olur hem de huzurda olur. Bu da YAD-I DAŞTtır..