Eğer sen Allah'ın yakın oluşunu bilenlerden isen O'nun çeşit çeşit işlerine yıldırım düşmesine bakıldığı gibi dikkat kesilip kalma.
Çünkü O'nun Zatı o işleri yaparken, ne yaptıklarının herhangi birine dikkat kesilir..ne de O'nun Zatını bu işleri meşgul edebilir.
Dolayısıyla Zatının ruhundan sana üflediği..yani senin ruhun senin zatında kal ki.. çeşit çeşit işlerine dalıp da O'nu unutanlardan olma..
O'nun yaratmasıyla ayakta kalan bedenin ve Alem nasıl senin ruhuna şeffaf bir elbise gibiyse, işte öylece de O'nun ruhuna yaratması şeffaf bir elbise gibidir..
Şu var ki biz O Zatın yaratması ile sınırlı sınırsız kulları...O ise yalnızca kendisine ait olan sınırsız yaratması ile Alemlerin Rabbidir..
O bize şahdamarımızdan yakın olan...
Zatıyla değilse de yaratması ile sertleşmesi O'nun şanındandır..
O, ruh gibi olan rüyalarda dahi sertleşebilir..O'na sınır koyacak yoktur; sınırları O kor...
Şu da koyduğu bir sınırdır ki, sertleşmesiyle ne kendi yaratığı olan bir maddede şekillenir de kalıp işaret olunabilir..ne de Alemi gibi zerrelere ayrılır...
Kaldı ki şu alem elinde hayalden ibarettir..
Çocukluk fotoğraflarından bugüne kadar bak bir..Bak o madde sanılan suret nasıl da O'nun elinde ancak düzenli bir rüya, tertipli bir hayal.. O dilediğini yapar..Tek Musavvir.. Halim...
Nasıl O'na sınır olabilir..
Sırf bilmezliktendir ki bir mekana sınırlanmak insanları için bile noksan birşeyken.. O'nun Zatı için sınırlanamıyor olmak nasıl noksanlık olabilir...
'Ruhum bedenime dar geldi', 'Ruhum göklere sığmaz oldu' gibi sözler Ruhun O'nun emrinde olmasından ileri gelmektedir..
85 : Bir de sana ruhtan soruyorlar, de ki: ruh rabbımın emrindendir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir. [İsra]
Eğer Ruh maddenin emrinde olsa idi..O halde bedenimizi genişletir ve daraltırdı...
Madde bu kadar faydasız iken, madde ile bir kıyas yolu tutmak daha da faydasızdır..
Nefs nedir dersen de, çeşit çeşit işleriyle meşgul olup..işlerin zahirinde kalıp.. işaret olundukları Zata UYANMAYAN düşüncelerin..Mukaddes Ruhunun üzerini örtmesinin adıdır derim..
O Zat, işlerini yaparken ne meşgul olur...ne de yorulur.
O'nun yorulması demek güneşin öğle vaktine ancak akşam vaktinde varması demek olurdu. O'nun dinlenmesi ise bizim gibi yorulması değil, bir işini tamamlaması demektir..
Ki İstiva tam olarak bu manayadır...
El-Vahid, el-Ahad ... Bir..Mutlak Bir.