Bütün ateist ya da putperest (yani maddeye ya da enerjiye maddede ve enerjide olmayan zaman üstü akıl ve irade veren) bilim adamlarının temelde Allah'dan koptuğu nokta "hiç bir şey yoktan varolmaz varkende yok olmaz" görüşüdür
Onlar bunu bilimsel olarak gördükleri için ya ateist olmuşlar ya da Allah'ı idrak edemediklerinden dolayı maddeye/enerjiye ilahi vasıflar yüklemek durumunda kalmışlardır
genelde hristiyan kültürde yetişmiş olan bu bilim adamları
aslında kendi dinlerinde ki tanrı/Allah kavramını da tam olarak anlayamamış olmalarından bu sınırda kalırlar.
Çünkü öyledir tanrıyı/Allah'ı tümüyle idrak edebilmek zaten mümkün değildir. İdrak ettiklerinde de "O" hiçbir şeye benzemediği için zaten ona bilimsel bir gözle baktıklarından onlara "O" yok gibi gelecektir...
Sahib olduğu varlığın (zat) aşkınlığını bilen ve bu yönüyle verileri (sıfat) bilimsel olarak değerlendirmiş olan bilim adamları ise elbette "O"nu yarattıklarından ayırd edebilecek ve ondan olan madde/enerji onların imanına engel olmayacaktır.
Gördüklerine saplanıp kalmayacak ve bi de üstüne bunlara tanrı yakıştırması yapmayacaklardır.
Zaten bu şekilde gerçek kamil imana ulaşmış bilim adamları da mevcuttur.
Yani panteist olmayan bilim adamları.
Şimdi bilinmesi gereken en önemli şeye gelelim...
Yoktan yaratmanın anlamı kuranda da geçtiği üzere
bize göre yokluktur.
Yoksa var olan bir şey vardır Allah'ın kendisi...
nasıl senin bir benliğin var herşey atom olduğu halde sen heryerde değilsin ve sınırlı olarak atomları hareket ettirebiliyorsun?...
işte öyle "O"nun bir kendisi var heryerde...
ve kendisinden ayrı olmayan sıfatları bize görünüyor heryerde...
nasıl sen varsın ve sıfatların var fakat sen sadece sıfatların değilsin öyle...
kolaylaştırmak için işin dini boyutunu şöyle bir örnekle izah edebilrim..
sen bu örneği bilimsel düşün:)...
yeri göğü olmayan bir su düşün... sadece su...
bu su kendi içinde (ki kendinden başka bir yer yok düşün sadece su)
bir sürü "su" meydana getiriyor (ruh)...
ama onlar suyu anlayamıyorlar çünkü kendileride su...
su kendi içinde yarattığı o bir sürü suların etrafında onları sınırlayan tek tek buzlar oluşturuyor (vücud ve buzu yaratmasını düşün)
ve su,onları yine buzdan meydana getirdiği topluca rahat hareket edebilecekleri salınabilecekleri daha büyük bir bedenin içine alıyor (evren)...
o sulardan bazıları bu buzdan bedenlerine ve buzdan evrenlerine sığmayarak
eski "O" sınırsız suya kavuşmak hasretiyle yanıp tutuşarak
ya da sıkıntılarından
o buzdan bedenlerini ve buzdan evrenlerini eritmeye çalışıyorlar...
halbuki o buzdan bedenleri ve evrenleri onlara yabancı değildir..
"O" büyük suyun bir yeteneği yani sıfatlarıdır...