Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

İlk Türk Devletinin Kuruluşu (Gazneli Mahmud)

~Feridüddin Attar "Evliya Tezkireleri" Şeyh Ebu Hasan Harakani Hazretlerine ayrılmış bölümden ~

Vaktiyle sultan Mahmud, İyaz'a, "Kendi hil'atimi sana giydirip yalın kılıçı kölelerimin yaptıkları tarzda başının üstünde tutacağım (seni padişah, kendimi köle kıyafetine sokacağım)" diye vaat etmişti. Mahmud şeyhi ziyarete geldiğinde, bir elçi aracılığıyla, "Sultan senin için Gazne'den buraya geldi, sen de onun için hangahtan çıkıp çadırına gel," diye şeyhe haber salmış, "Eğer gelmezse kendisine Hak Teala'nın "Allah'a itaat ediniz, resule ve sizden olan ulülemre de itaat ediniz" {NİSA 4.59] sözünü okuyunuz," demişti. Elçi haberi ulaştırınca şeyh, "Beni mazur görün," dedi. O zaman ayeti okudular. Şeyh, "Gidin ve Mahmud'a deyin ki :'Allah'a itaat ediniz'e öylesine batmışım ki,! Resul'e ediniz'de bulunmaktan dahi hicap ediyorum. Ulülemr ibaresine nereden ulaşırım?" dedi.Elçi geri dönüp Mahmud'a şeyhin sözlerini nakletti.Bu sözler Mahmud'un yüreğine dokundu ve, "Haydi kalkınız, zira o bizim sandığımız kimselerden değildir," dedi.Sonra kendi elbisesini İyaz'a verip giydirdi ve on tane cariyeyi de erkek kölelerin kıyafetine soktu, kendisi de silahtar olarak İyaz'ın önüne düştü, niyeti şeyhi imtihan etmekti.Şeyhin zaviyesinin yolunu tuttu, savmaanın kapısından içeri girince selam verdi. Şeyh aleykümselam dedi, ama ayağa kalkmadı, sonra yüzünü Mahmud'a çevirdi, İyaz'a hiç bakmadı. Mahmud, "Sultan için ayağa kalkmadınız? Bütün bunlar bir tuzak mı oluyor?" dedi. Şeyh, "Evet, tuzaktır, ama bu tuzakla avlanacak kuş sen değilsin," dedi. Sonra Mahmud'un elinden tutup, "Madem seni öne geçirmişler, şöyle öne gel," bakalım dedi. Mahmud,"Bana söz söyle, öğüt ver," dedi. Şeyh," Şu namahremleri dışarı gönder," dedi. Bunun üzerine Mahmud işaret etti, namahremlerin hepsi dışarı çıktı. Mahmud, "Bana Bayezıd'dan bir hikaye söyle," dedi. Şeyh,"Bayezıd demiştir ki, her kim beni görürse alnına bedbahtlık yazısı yazılmaktan emin olur,"dedi. Mahmud, "İyi, ama onun rütbesi peygamberinkinden daha mı büyüktür? Ebu Cehil, Ebu Leheb ve başka bir sürü inkarcı onu gördükleri halde yine de cehennemlik olan talihsizlerden oldular,"dedi. Şeyh, Mahmud'a, "Edebe dikkat et, kendi vilayetinden tasarrufta bulun, zira hakikatte Mustafa'yı (s.a.v.) onun dört dostundan ve ashabından başkası görmemiştir. Bunun delili nedir, bilir misin? 'Görüyorsun ki, onlar sana bakıyorlar, ama (seni olduğun gibi) görmüyorlar' [A'RAF 7:198] ayeti." Bu söz Mahmud'un hoşuna gitti ve, "Bana öğüt ver," dedi.[el-Hani, 106] Şeyh, "Şu dört şeye dikkat et: Günahlardan sakın, namazı cemaatle kıl, cömert ol, Allah'ın yarattıklarına şefkat göster,"dedi. Mahmud, "Bana dua et," dedi. Şeyh,"'Allah'Im, iman sahibi erkek ve kadınları affet"[İBRAHİM 14:41] derken sana da dua etmiş oluyorum," dedi. Mahmud," Özel olarak dua et," dedi. Şeyh, "Ey Mahmud;sonun mahmud (makbul) olsun," dedi. Sonra Mahmud şeyhin önüne bir kese altın koydu, şeyh de onun önüne arpadan yapılmış bir yufka koydu ve, "Buyur, ye,"dedi. Mahmud ekmeği çiğniyor, ama ekmek boğazından geçmiyordu. Şeyh, "Galiba boğazına durdu," dedi. Mahmud, "Evet öyle," dedi. Şeyh, "İster misin ki, bu altın kese de bizim boğazımıza dursun? Kaldır şunu, zira biz onu üç defa boşamışızdır," dedi. Mahmud, "Mutlaka bir şey yapmalısın, (bu parayı bir yere harcamalısın) dedi. Şeyh, "Kesinlikle olmaz," dedi. Mahmud, "Şu halde bana senden bir hatıra ver," dedi. Şeyh de kendisinden bir yadigar olmak üzere haki gömleğini ona verdi. Mahmud geri dönerken, "Ey şeyh! Zaviyen de hoşmuş," dedi. Şeyh, "Bunca şeylerin var! Sana bu da mı gerek?" dedi.Sonra Mahmud oradan ayrılacağı zaman şeyh ayağa kalktı. Mahmud, "İlk defa geldiğimde iltifat etmemiştin, şimdiyse ayağa kalkıyorsun. O hal neydi, bu ikram nedir?" diye sordu. Şeyh, "Önce sultanlık gururu ve imtihan için geldin, şimdi gönül kırıklığı ve dervişlik haliyle gidiyorsun ve dervişlik devletinin güneşi üzerinde ışıldamaya başladı. Daha önce sultan olduğun için kalkmadım, şimdi derviş olduğun için kalkıyorum," dedi. Sonra sultan gazaya gitmek üzere oradan ayrıldı, sevmenat'a geldi. İçine mağlup olma korkusu düşmüştü. Birden atından inip bir köşeye çekildi, yüzünü toprağa koydu ve şeyhin gömleğini eline alıp, "Ya ilahi! Şu hırkanın sahibinin yüzü suyu hürmetine şu kafirlere karşı bize zafer verirsen ganimet olarak ele geçireceğim her şeyi dervişlere vereceğim," diye dua eder etmez kafirlerin tarafında bir toz ve duman koptu. Karanlıkta kılıçlarını birbirine saplayıp birbirlerini katlettiler ve dağılıp gittiler. Böylece islam askeri zaferi kazandı. O gece Mahmud bir rüya gördü. Şeyh diyordu ki: "Hırkamızın yüzü suyu hürmetine Hakkın dergahında muzaffer oldun, eğer o anda isteseydin kafirlerin tümüne İslamı nasib ederdin."
...