Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Allah Cehennemi Neden Yarattı?....

Mesela; arşı vücuda getirmesindeki hikmet, kudretini izhardır.. Zâtına bir mahal olsun, diye değil.

Sonra, mevcudatı yaratmasındaki hikmet de; bir ihtiyaca mebni değildir.Ancak, isim ve sıfatlarının izharı içindir..

Düşün ki, O'nun bir adı da "Gafûr" dur. Elbette bu isme bir zuhur yeri gerek.. Dolayısıyla mağfirete uğrayacak bir varlık lazım..

Muhyiddin İbn-i Arabi

***

Bendeniz : Burada marifetullah niyetiyle nefsin fısıltısına kulak verirsek nefslerimiz bize der ki:

- Demek cehenneme gidecek olanlar da sırf O'nun Gazab eden özelliğinin, isminin, açığa çıkması için O'nun tarafından kurban edildiler!...

Hayır!... Çünkü O'nun Gazabının açığa çıkması bir gökgürültüsüyle de malüm olur...Ya da ufak bir kaza ile.. Ya da bir hastalık, bir musibet ile.. Ya da daha büyükleri.. Had bilmezlik!.. Kibir...

Yani bir insanın O'nun Gazabını bilmesi için illa ki cehennem şart olmaz anlayacağın gibi.. Yalnızca işte o saydığımız şeyler şart olmuştur ki Allah her zorlukla bir kolaylık da yaratmıştır..Ve her amelin bir makul karşılığı!...

Cehennemin varlık sebebi tamamen kulun Allah'a gösterdiği inat ve ısrarıyla alakalı bir sonuçtur..Ve bu davranışı (inan!) O apaçık kendisini o kula bildirse de geçmez!.. O büyük ve kıymetli peygamberlerine bildirdiği gibi mesela (Bak şeytana ve nefsine kulak verme mesela)... Kibir öyle bir şeydir.. Ne hakkı hak sahibine verir ne de kendisi o hakkı bilir! Yalnızca sadece kendisi ilah olsun ister! Hem de kendisiyle de kalmaz! Herkez üstüne de tek ilah olmak ister!

Halbu ki ilah olunmaz! VARDIR!...

Cehennemin varlık sebebi tamamen kulun Allah'a gösterdiği inat ve ısrarıyla alakalı bir sonuçtur... Ve bu sonuç da Allah'ımızın kimseye dayatmadığı bir karşılıktır ...

Çünkü Allah ısrar ve inat gibi noksan sıfatlardan münezzehdir!...

Ve cehenneme gidecek olanın artık bu zaten batıl olan "HAK olmayan!, hikmetli olmayan!" tavrından, öldükten sonra vazgeçmesi de bir şey ifade etmez ki!

Zaten yaptığı tamamen boş idi!..

İşte öylede, bu yaptığının tam karşılığı olarak! aynı karşılıkla! makul bir şekilde! "boş yere!!!" tıpkı kendi ameli gibi! orada ateşte sonsuza kadar kalır!..

Allah'ın diledikleri müstesna!!..

Neden orada Allah'ın tek ilah olduğunu görünce ona bir fayda olsun ki? Burda da gayet net görülmüyormuydu O Allah'ın Allah olduğu?... Allah O insana herşeyin bir hikmeti olduğunu bilmesini ve tanıyabildiği kadarıyla, basitçe...sadece!..en azından! "-La ilahe illallah" demesini yani kendisinden başka ilah olmadığını ikrar etmesini istemedi mi..

Ki bunda zorlanacak ne vardır! İnat yoksa! Bunda kabul edilmeyecek ne vardır? Ve bir hakkın yerine gelmesini istemesi neden Allah'a lüzumsuz bir şey olsun?.. O hakkıyla övülmeye layık tek ilah değil midir?...Ya da O'ndan başka bir ilah mı var? İlahlar mı var ?...

Hiç bir şey O'na benzemez..

Ve şart olarak istediği de çok az bir şeydir..

Bak oku..

Bize Ebu'l Velid b. Ahmed el- Maafiri anlattı; ona Ebu'l Hasan Şureyh b. Muhammed er-Raini, ona İbn Manzur el-kaysi, ona Ebu Zer, ona İbni Mekki el-Kuşmiheni, el
Hamevi ve el-Mustemli, onlara Şu'be, ona İmran el-Cuveyni, ona Enes (merfu olarak) şöyle rivayet etmiş:

ALLAH, cehennemde en hafif azabı çeken birine şöyle der:
- Dünyadaki her şey senin olsaydı, şu an tümünü vererek kendini bu azaptan kurtarmayı dilerdin değil mi?
O da: Evet, der.
Bunun üzerine yüce ALLAH ona şöyle der:
- Fakat sen Adem'in sulbünde iken bundan daha kolayını, yani Bana hiçbir şeyi ortak koşmamanı senden istedim, ama sen bu isteği kabul etmeyip Bana ortak koştun.

İbn-i Arabi (k.s.) "Mişkat'ul Envar" (101 kutsi hadisi seçtiği) adlı eserinden

Hatta bak daha da kolayı..

“Onun varlığına baktım, bana benim yokluğumu gösterdi. Kendi yokluğuma baktım, bana kendini gösterdi. Bu halde üzüntü içinde kaldım. Derken hala var olan kalbe Haktan ,”Varlığımı ikrar et”,diye nida geldi. O zaman dedim ki: “Senden başka senin varlığını kim ikrar edebilir? ‘Allah ikrar etti ,kendisinden başka ilah olmadığını’[AL-İ İMRAN 3:19]dememiş misin?”

Şeyh Ebu Hasan Harakani Hazretleri
Feridüttin Attar “evliya tezkireleri” eserinden

İşte böyle.. Şimdi bu halde, O Allah'a ne gibi bir mazeret sunulabilir.. O'nun KİBRİYASINI tam olarak göstereceği o günde... Ha bu dünyada ha ötekinde ne gibi bir mazeret sunulabilir O'na.. Burun kıvırmaya hak mazeret! ne olabilir..

Artık bu gibi sorular daha sorma.. Nefsinin fısıltılarına kulak verme..Allah'a kulak ver..Senden gönül rahatlığıyla yapmanı istediği o emirleri de en hayırlı emirler..Yasakları da yine herkez için en hayırlı yasaklardır..Başkası da o yasak ve emirleri ne koyabilmiştir.. Ne yazabilmiştir.. Ne de ilan edebilmiştir... İnsaf et.. Nefsine.. Uyma o şuursuza.. Uyma o nefsine..

Allah hizmet eder.. Fakat hizmetçi değildir..

Bu dünyadaki o örnek cehennem ise; o büyük marifetullah için!...

Zulmeden ancak kendi nefsine zulmeder..

Allah çok yumuşak ve merhametli, ve çokça bağışlıyandır...