Niteliğim soran (nasıl olduğum, özelliğim, vasfım, keyfiyetimi merak eden) işit hikayet (dinle şu hikayeyi)
Su vu toprak (Su, toprak) od u yel (ot, yel) oldu suret (görüntüm)
Dört muhalif (biribirine uymayan) nesneden (maddeden) dört duvarın (yapın)
Sazıkar eyledi (bunları uygun etti birbirine) verdi keramet (akıl almaz bir iş oldu)
Yel ile toprağı kıldı muallak (kararsız denge)
Su içinde odu tuttu selamet (ot su ile denge dirilik bulabildi)
Rızkı ömrü tamam eyledi henüz (bir belli süre biçti sonra)
Şeş cihet olmadan tuttugu kisvet (o süre dağıtmadan bunları, elbise/suret tuttu )
Baki tertiplerimi şerh edeyim (şimdi daimi özelliklerimi açıklayayım)
İnayet mevcudu sem'u basaret (işittiğim gördüğüm, tümü beklenmedik bi iyilik)
Aklımın haberi bugünkü değil (bu tertipten anladığım sureti görüntüsü şimdisi değil)
Onu er derisen evvelki ayet (bugün gördüğünü kastedersen değil, evvel bir işaret)
Yunus ile bu ne denli nasibim (Yunus için bu olan/suret-görüntü)
Gönül dost durağı, dilim şehadet (varılacak yer/durduğum/beklediğim yer Dostun olduğu yer...sözüm şahit olduğum)
Yunus Emre (r.a.)
***
"...Niteliğim soran işit hikâyet. Su vü toprak od u yel oldu sûret..."
(bütününden çıkan manada bu mısra şu anlama döner: " Beni görmek istersen, suretimdir yok oldu dağıldı gitti "