"...Bu makam, ezeli istidada göre lütuf ve ihsanların yağdığı bir makamdır.
Makam bir değil bir çoktur. Her makamı aşıp öbürüne geçmek için arada; şahsa göre değişen bir veya birkaç durak olur Aslında tek olarak bilinen ama aşılması oldukça zor bir durak var ki, o hepsinin uğrayacağı bir duraktır Işte o durak:
- Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (7/172).
meâlindeki cümlede gizlidir Bu durağı aşanın artık yolu, vuslat âlemine doğru uzar Buraya kadar gelebilen istidadlı olsa gerek Bunu o yolcular da anlar; neşe ve huzur içinde mest olurlar Hayran olurlar.
Sonra onlara ilahî nimet sofraları serilir. O sofralardan bol bol nasib alırlar Çünkü o nimetler:
- O kimselerdir ki; onlar ihsan ettiler Sonra bunlar için HÜSNÂ ve ZIYÂDEsi vardır. (10/26).
Âyet-i kerimesi ile tarif edilmektedir Burada HÜSNÂyı tümden nimetler; ZIYÂDEyi ise, likâ-i ilahi olarak anlatabiliriz..."
Abdulkadir Geylani (k.s.)