Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Evrim / Tasavvuf / Şirk / Tevhid / Yorum / Tevil (Devam)

Büyüklerinin Sözlerine yine kendi güzel Sözleriyle karşılık, açıklama bulursun. Zira Allah Ehlinin sözlerine kafaya göre nefsi yorumlar yapmak Şirk ve REZİLLİKTİR.. ŞAHSEN BEN NEFRET EDERİM...

Nefret ederken de Emin ol hiç Ayrı düşmem..

"Muhakkak ki biz sizden de, Allâh dûnunda kulluk yaptıklarınızdan da uzağız! Sizi inkâr - reddettik. Sizinle aramızda ebediyen düşmanlık ve buğz başlamıştır; siz Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'ın Vâhidiyetine iman edinceye kadar!". Ancak İbrahim'in babasına: "Mutlaka senin için mağfiret dileyeceğim; ama senin için (dua edip istemekten başka) Allâh'tan bir şeye mâlik değilim" sözü hariç! "

Mümtehine 4

Oysa sizi de, sizin yonttuklarınızı da yaratan Allah'tır!

Saffat 96

Ne öyle Sevgi tanırım ne İnsan ne Uzaylı ne Müzik ne herhangi bi Put ne de İnek !.. Kendimi bile dikkate almam Söz konusu O ise !

1. ve kâle : ve dedi
2. fir'avnu : firavun
3. yâ eyyuhâ : ey
4. el meleu : önde gelenler
5. mâ alimtu : ben bilmiyorum
6. lekum : sizin için
7. min ilâhin : (ilâhlardan) bir ilâh
8. gayrî : başka

Kasas 38

Allâh, kendisine hükümdarlık verdiği için, İbrahim ile Rabbi konusunda tartışanı görmedin mi? İbrahim: "Benim Rabbim O'dur ki diriltir ve öldürür" dediğinde, o da :"Ben de diriltir ve öldürürüm" dedi.

Bakara 258

Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammed'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

“Biz İslâmiyeti OKUmadan önce, putlara tapardık!.. Kurabiyelerden tanrı putları yapar, yolculuğa çıkardık!.. Yolda o kurabiye putları karşımıza koyar tapınırdık!.. Sonra da acıkınca o putları yerdik!... Şimdi bunu hatırladıkça hep gülerim....”

Hz Ömer (r.a.)


Modern Cahil ! Senin bugünlere nasıl geldiğinden asla hiçbir şekilde haberin yok !

“De ki: Hak Rabbinizden’dir. Artık bundan sonra dileyen inansın, dileyen inkâr etsin.”

Kehf 29


Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur'ân'dan ayrıldı (Kur'ân'ı terketti).” dedi.

Furkan 30

"Sizinle, din hususunda savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış olanlara, iyilik yapıp; onlara adaletle muamele etmekten Allah sizi menetmez. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. Allah sizi ancak, size karşı din savaşı yapmış ve sizi yurtlarınızdan çıkarmış, çıkarılmanıza arka çıkmış olanlara dostluk etmenizi meneder. Kim onları dost edinirse, işte bunlar zalimlerin tâ kendileridir"

Mümtehıne 8


Allâh'a eremeyen, tanrısıyladır; ki tanrısı da herhangi birşey veya benliği !

Ahmed Hulusi

Buğz, bir Müslüman'ı, "Allah'ın Ahlakıyla Ahlaklanmak"tan Men'etmez. Çünkü Rabbi Rahman'dır onun.

"...gerekli çaba sarfedildikten sonra ulu huzura yaraşır şekilde kusuru itiraf
etmek gerekir..." .. "...Eğer kusurların senden "türediğini" görmezsen, o kusurlardan dolayı nefsini yadırgamazsan..." .. "...edebli olmayı gerektirmeyen Tevhîd Tevhîd değildir..."

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


"...Ben âşıklığı senin >kemâlinden< öğrendim. Beyit ve gazel söylemeyi >cemâlinden< öğrendim..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Bütün ruhlar raksederler kalıplarında kıyamete kadar; «elestü birabbiküm» sözünün manasından dolayı, sonra da derler ki, «rabbimizi gördük» ! Bütün ruhların kalıplarında raksetmesinin anlamı, onların, her an kendilerine ulaşan yeni yeni tecellilerin hükmü altında şekliyle kulluklarını yerine getirmelerinin oluşturduğu sırri neşedir ! Onların içinde bulundukları bu hal aynı zamanda onların fıtri zikirleridir.

Abdulkadir Geylani (k.s)

1. ve iz ehaze : ve çıkardığı zaman, (çıkarmıştı)
2. rabbu-ke : senin Rabbin
3. min benî âdeme : Âdemoğullarından
4. min zuhûri-him : onların sırtlarından
5. zurriyyete-hum : onların zürriyetlerini
6. ve eşhede-hum : ve onları şahit tuttu
7. alâ enfusi-him : nefslerinin üzerine
8. e lestu : ben değil miyim
9. bi rabbi-kum : sizin Rabbiniz
10. kâlû : dediler
11. belâ : evet
12. şehid-nâ : biz şahit olduk

...

Araf 172


Geri kalan üç kişiye, yeryüzü o kadar genişken daraldıkça daralmış, gönülleri sıkıldıkça sıkılmıştı da

sonucu Allah'tan, gene ancak Allah'a kaçılabileceğini anlamışlardı.

Sonra Allah, onları da tövbeye muvaffak etmişti.

Şüphe yok ki Allah bir mabuttur ki odur tövbeleri kabul eden rahîm.

Tevbe 118