Hz. Ömer de ona şu cevabı verdi:
“Bundan daha çok hayrete ve dikkate şayan olanı vardır. O da şudur ki, insanın uzunluk ve genişlik itibarıyla bir karıştan ibaret olan şu yüzünde, kaşlar, gözler, burun, ağız gibi organların yerleri değişmediği halde, yine de, dünyanın dört bir yanında, yüzleri birbirinin tıpatıp aynı iki kişi bulamazsın. Şu ufacık, el ayası kadar bir yerde, böyle sonsuz farklılıklar yaratan Allah’ın kudret ve hikmeti ne kadar büyüktür.”
Razi, IV, 179-180, El-Bakara, 164. ayetinin tefsirinden.
1. inne : muhakkak ki
2. fî halkı : yaratılışta
3. es semâvâti : semalar, gökler
4. ve el ardı : ve arz, yeryüzü
5. ve ihtilâfi : ve ihtilâflı (karşılıklı) olması, birbiri ardınca gelmesi
6. el leyli : gece
7. ve en nehâri : ve gündüz
8. ve el fulki : ve gemiler
9. elletî : o ki, ki o
10. tecrî : akar, gider, yüzer
11. fî el bahri : denizde
12. bimâ : dolayısıyla, sebebiyle, yaparak
13. yenfeu : fayda verir
14. en nâse : insanlar
15. ve mâ : ve şeyi
16. enzele allâhu : Allah indirdi
17. min es semâi : semadan, gökten
18. min mâin : sudan, suyu
19. fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
20. el arda : arz, yeryüzü, toprak
21. ba'de : sonra
22. mevti-hâ : onun ölümü
23. ve besse : ve yaydı
24. fî-hâ : orada
25. min kulli : hepsinden
26. dâbbetin : (yürüyen) hayvanlar
27. ve tasrîfi : ve esmesi
28. er riyâhı : rüzgâr(lar)
29. ve es sehâbi : ve bulutlar
30. el musahhari : emre amade kılınmış olan
31. beyne : arasında
32. es semâi : sema, gökyüzü
33. ve el ardı : ve yeryüzü
34. le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller
35. li kavmin : bir kavim için
36. ya'kılûne : akıl ederler