Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Tasavvuf/Edeb/ "...ne ilan et, ne de gizle; ikisinin arasında bir yol tut...."

Allah hakkında başkalarının duyması gerekenler olduğunu bildiğinde kelamın çok çok ince olmalıdır. Apaçık olmayacağı gibi gipgizli de söylenmemeli...O nasıl buyurduysa kelamını, öyleye en yakın söylemeyi istemeli..Söylediğin sözün zahiri ve batını ancak kuranın zahiri ve batınına benzemeli...Allahın Zatı ve Sıfatları, Varlığı, söz konusu olduğunda, zahire herşeyden fazla dikkat edilmeli...Şu ayetin batınını dikkate al:

Ey o bütün iyman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden üstün kaldırmayın ve ona birbirinize bağırır gibi iri söylemeyin! Haberiniz olmadan amelleriniz hiçe iniverir.

[Hucurat/2]

Mesela şöyle : Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) cariyeye: "Allah nerede?" diye sordu O: "Göktedir" deyince, "Pekâlâ ben kimim? dedi Cariye: "Sen Allah'ın Resûlüsün" cevabını verince, Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bana yönelerek: "Bunu âzad et, zira mü'minedir" buyurdu...

Allah hakkında halk'a sözü ulaşan bir kulun konuşmasında bu hakikatlerin hepsinin görülmesi gerekir..Hem edeben, hem de ilmen, bu böyledir. Kelamın öyle olacak ki gökte derken yerde de olduunu unutturmayacak; yerde anlatırken de gökte de olduğunu unutturmayacak kullara..Evvel hem de ahir, hem zahir hem batın, hem de herşeyi bilen sadece O olduğu, madem ses heryere ulaşıyor, o halde o kelamda bunların hepsi derece derece görülebilecek..sadece yukarısı değil.

"...ne ilan et, ne de gizle; ikisinin arasında bir yol tut." [İsra/110]

Edeben...ve İlmen...ve sonra, yanlış anlaşılmalara sebep olmamaktan...

http://jonasclean.blogspot.com/2009/11/vahdet-i-vucudvarlgn-birligi-ne.html