“Onlar, boş söz işittikleri zaman…” kemalatı kabul etmeye engel fuzuli sözler işittikleri zaman onu dinlemekte ısrar etmezler, dönüp giderler. Çünkü onlar muvahhid velilerdirler, enbiya değildirler. “Size selam olsun.” Allah, sizi hakkı kabul etmeye engel olan hastalıklardan, afetlerden korusun, selamette kılsın. “İstemeyiz” sohbetini “kendini bilmezlerin.” beyinsizlikle ve katmerleşmiş cehaletle kendilerini kaybedenlerin arkadaşlığını arzu etmeyiz. Çünkü onlar bizim arkadaşlığımızdan faydalanmazlar, bizim yol göstericiliğimizi kabul etmezler. “Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin.” Hidayete ermesini istediğin kişiyi doğru yola iletemezsin. Çünkü sen sevdiğin kimsenin haliyle ilgilenirken onun istidadına muttali değilsin. Sadece aranızda hemcinslik ya da bedensel akrabalık vardır. Bu asli bir akrabalık, yakınlık değildir. Ya da aranızda hakiki ruhsal bir arkadaşlık yoktur, sadece arızi bir arkadaşlığınız vardır. “Bilakis, Allah dilediğine hidayet verir.” İnayet ehlinden dilediği kimseyi doğru yola iletir “ve hidayete girecek olanları en iyi o bilir.” Hidayete yatkın kimseleri O bilir. Çünkü onların istidatlarından haberdardır, onların kalplerinin üzerine mühür vurulmadığını ancak O bilir. “İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir.” Küçük kıyamette hakikâtler onlardan gizlenmiş ve karışmıştır. Çünkü onlar perdelenmişlerdir ve körler gibi başkalarının yanında yer almışlardır. Bu köklü cehalet her iki hayatı da kuşatmıştır. Nitekim, “Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür.” (İsra, 72) buyrulmuştur. “Onlar birbirlerine de soramayacaklardır.” Çünkü konuşmaktan aciz olacaklardır, ağızlarının üzerine mühür vurulmuş olacaktır.“Fakat tevbe eden…” gözünü bağlayan, kalbinin ve istidadının üzerini örten nefsinin sıfatlarından uzaklaşan ve ilim yoluyla gaybe iman edip “ … yapan …” erdemlere bürünmek, hayır ve faziletler edinmek için “ iyi işler” salih ameller işleyen kimseye gelince “onun kurtuluşa erenler arasında olması umulur.” Kalp makamı aracılığıyla nefis makamından arınmak ve hayat perdesinden sıyrılıp fıtrata dönmek suretiyle kurtuluşa erenlerden olması ümit edilir.
Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)- Kuran Tefsirinden