Karnının acıkmasını kaç yaşlarında hissettirmeye başladı sana..
Lâ yus’elu ammâ yef’alu ve hum yus’elûn(yus’elûne).
1. lâ yus'elu : mesul değildir, sorumlu olmaz
2. ammâ (an mâ) : şeylerden
3. yef'alu : yapar
4. ve hum : ve onlar
5. yus'elûne : mesul olurlar, sorumlu olurlar, sorgulanırlar
Enbiya 23
Bu (toplanıp saklanan altının, gümüşün) cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınlarının, böğürlerinin ve sırtlarının damgalanacağı Gün, (bu günahkarlara:) "İşte, kendiniz için topladığınız hazineler!" denecek, "Şimdi tadın bakalım, sarılıp sakladığınız hazinelerin (başınıza açtığı belanın) tadını!"
Ve Allah yolunda (sınırsızca) harcayın, kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin ve iyilik yapmaya azimle devam edin; unutmayın ki, Allah iyilik yapanları sever.
"Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, onlara bu dünyada ve ahirette şiddetli bir azap çektireceğim ve onlar kendilerine yardım edecek kimse bulamayacaklar;
Ne olurdu onlara, Allah'a ve âhiret gününe inanıp da Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan öyle dağıtsalardı! Allah onları bilmekteydi.
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
Karısını, kardeşini,
Kendini barındıran aşiretini,
Ve yeryüzünde yaşayan (başka) herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.
Ama hayır! (Onu bekleyen) tek şey alev saçan bir ateştir,
Derileri kavurur, soyar.
O, (iyiye ve doğruya) sırtını dönenleri ve (hakikatten) uzaklaşanları kendine çeker,
Ve (servet) biriktirip, (onu öteki insanların elinden) alanları
Gerçek şu ki, insan tatminsiz bir tabiata sahiptir.
Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.
Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.
(Size gelince ey müminler,) Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyilik mertebesine eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, hiç şüphesiz Allah onu bilir.
Allah için sunulan şeyler, yalnızca yoksul ve düşkünler, bu konuyla ilgilenen görevliler, kalpleri kazanılacak olan kimseler içindir; ve insanları boyunduruklarından kurtarmak için; ve borçlarını ödeyemeyecek durumda olanlar için; ve Allah uğruna girişilebilecek her türlü çaba için ve yolda kalmış kimseler için: bu, Allahtan (uyulması zorunlu) bir yönergedir; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle yön gösteren mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.
Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.
Siz ey imana ermiş olanlar! Kazandığınız güzel şeylerden ve topraktan sizin için bitirdiğimiz (ürünler)den başkaları için harcayın; ama harcamak için, size verildiğinde küçümser şekilde bakışlarınızı çevirmeden kabul etmeyeceğiniz bayağı şeyleri seçmeyin. Ve bilin ki Allah kendine yeterlidir, her zaman övgüye layık olandır.
De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.
Yahudiler (den bir taife), "Allahın eli sıkıdır" derler. Sıkı olan onların elidir: Söyledikleri kendilerinde açığa çıktı, kendi elleri bağlandı ve lânetlendiler!...
Allah; “Şüphesiz, Allah fakirdir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü elbette duydu. Onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve, “Tadın yangın azabını!” diyeceğiz.
Muhakkak ki O, Keriym bir Rasûlün kavlidir (sözüdür).
O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz.
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz.
Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
Uydurup bize atfetseydi;
Elbette O'ndan sağ elini (gücünü) alırdık.