Sana olan borcun altından nasıl kalkılabilir ki !
Ey Efendim senin dayanışın gibi kim dayanabilir ki ! Sana olan borcun altından nasıl kalkılabilir ki !
4230 - Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "(Hendek kazarken) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı gördüm, bizimle birlikte omuzunda O da toprak taşıyordu. Karnının beyazlığını toprak bürümüştü.
Şöyle terennüm ediyordu:
"Vallahi Allah olmasaydı hidayeti bulamazdık,
Ne sadaka verir ne namaz kılardık.
Üzerimize sekinet indir Allahım!
Ayaklarımıza sebat ver Allahım!
Müşrikler bize karşı azdılar,
Fitne çıkarmak dilerler ama yandılar"
Resülullah bunları söylerken sesini yükseltiyordu."
Buhari, Megazi 29, Cihad 34, 161, Kader 16, Temenni 7; Müslim, Cihad 125, (1803).
Eğer zenginlik; nimet, rahatlık, mal, şöhret, hizmetçi ve uşakla olacaksa bunlar o
zatta vardır ve ayrıca düşmandan emin bir durumdadır. Azıcık sıkıntılarla bu
nimetleri unutmak yerinde olmaz. Haddizatında, o adam için darlık yok demektir.
Bunları kendi mütalâasına göre bela saysa bile, yalnız Allah’ı (CC) bulamayışına ve
dünya halini sezemeyişine bağlamak yerinde olur.
Bu zat Allah-ü Teala’yı (CC) “İstediğini yapar, değiştirir, güzellik verir. Sonra hepsini götürür. Zengin eder, fakir eder, alçaltır, yükseltir, öldürür, diriltir. Önce verir veya sonraya bırakır.” bir zat olduğunu bilseydi, elindeki nimetin hiçbirisine aldanmazdı…
Abdulkadir Geylani (k.s.)
Şu misaller sana bir şeyler, anlatır sanırım.
Sen düşmanla çarpışıyorsun, fakat gücün yetmiyor. Öteden kuvvetli biri geliyor,
düşmanın elini bağlıyor. Yere seriyor. Sen de yapacağını yapıyorsun.
Sonra her şeyi kendin yaptığını iddia ediyorsun.
Halbuki o kuvvetli adam gelmeseydi senin bir iş yapacağın yoktu. Belki de düşman
seni öldürecekti.
Diğeri de şu: Biri vardır, zengindir. Herkese ödünç verir. Veyahut ihsan eder. Sen
de bir şeyler almak istersin, ama sana vermez. Öteden biri gelir, sana kefil olur ve
alırsın.
Sonra da:
- “Ben aldım. Benim itibarım var.”
Diye söylenmeye başlarsın. Yakışır mı?
Abdulkadir Geylani (k.s.)