Henüz İlim'den verilmediği için, Celal'ine uğradıkça "Aneee ! Babaa
!" diye feryad'a koyuluruz. Cemal'ine uğradığımızda ise Çığlıklar atar
Zıplayarak kendimizden geçeriz. Biraz daha Kemal'e erdikçe, İlim'den
kaçılırsa, Cemal'ini Gayrında yani Nimet'de görüp Tembellik ederiz.
Celal'inde yine Feryadı basar, Cahil kaldığımız için yine Gayrından
İlahlar edinmeye tutunmaya bakarız.
Sonra Şuursuzluğa, yine Bilmezliğe Bilinmezliğe sığınırız. Sükut'a uğrarız. Fakat Seyr-i Süluk elbette yine tamamlanmamıştır..
"...Çünkü âlemlerin Rabbı olan Allah’ın (c.c) Tevhidine İlimle erilir..."
Abdulkadir Geylani (k.s.)
Sen birisine Soğuk, Uzak olduğunda ona bunu sözle belirtmesen ve
davranışlarınla göstermesen de o bunu duyar. Veya Tersi. Şu Maddedeki
Soğukluk (Sertlik/Yoğunluk) O'nun Celalinden Meydana gelir. Hüküm,
Kendinden üflediği Ruh'la Kendi arasında böyle İlişkiler Sürecinin
sonunda gerçekleşecektir. Bütün işler O'na döndüğü ve Mutlak Tasarruf da
O'na ait olduğu için Zuhur edenin O olduğunun bilinmemesi de bu noktada
birşey değiştirmez. Çünkü Hüküm, O'na aittir.
İşte O,
Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd
O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz. [Kasas 70]
"..Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner." [Şura 53]
Bu İlişkide, bu okuduklarında büyük Sırlar var. Derinleştirerek Tefekkür edersen Müşkülün kalmaz.
http://jonasclean.blogspot.com/2010/02/tasavvufburclarcisim.html