Sıfatlarının Sonsuz olmasından dolayı ki Ölçü'ler, Suret'ler ile
Kesintisiz oldu Tecelli. Zuhur eden ise O'ndan başkası zaten olamaz.
İnek olamaz ! Put olamaz ! Herhangi birşey Tanrısı olamaz ! Ve birşeyin
suretine de kendisi denemez ! Derin'e inilmek, Öz'ü görmek Mecburiyeti
vardır ! İnildiğinde de görülüyor ki Çevreleyeni olmayan Mekan'a
"Boşluk" denmez ! Mekan, Hiç, denmez ! Varolmamışa "Yok" denmez !
Varolmamışın Evvel'i olmaz ! Varolmuşun Yok'u, varolmuşun Hiç'i,
varolmuşun Boşluğu olur ! Aksi bir Dil Cehalettendir ! Anlamsız,
Zalimane bir İnattandır ! İşte böylece Apaçıktır ! Eğer Söz bu değilse
zaten söz konusu olan da O değildir.
Zuhur eden Bir ve
Tek, Bir olarak ve Tek olarak Zuhur ediyor ! Sen ise hala "ZUHUR"da
takılmış, "GİZLİ ŞİRK" olarak "BEN"de Takılmaktasın ! Hem de sana o
Aklınla "YOK", "HİÇ", "BOŞLUK", "MEKAN" gibi gelen de "TEK" ve "BİR"
olduğu halde; Gördüğün halde ! Hala o Aklınla İdrak arıyor ! İkan
sahibi olmuyorsun !
Kendinden Üflediği ! Aklediyorsun ! Fakat Sözün Cahilce !
"Ölüp O'nda yaşar hale gelmedikçe, şirkin için bir yer arayan bir isyankârsın..."
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (k.s.)