Biz cahiller o Peygamberlere ve Dostlarına sadık olabilseydik, nasihatlerini tutsa idik, akıllanmak için ne kendimizin ne de başkalarının hatalarına muhtaç olurduk.
"...Sonra herkesin denenen, bilinen derecesini tanı, birinin çektiği zahmeti başkasına maletme, onun yerine başkasını övme. Herkese noksansız olarak hakkını ver, herkesin hakkını tanı. Birisinin büyük oluşu yaptığı başardığı küçük bir işse, büyük görmene, gene birinin yaptığı iş büyükse, fakat kendisi düşkünse o işi küçük görmene sebep olmasın..."
Hz Ali k.v.
Biz insana ana-babasına güzel davranmasını vasiyet ettik. Onun anası onu zahmetle taşımış ve zorlukla doğurmuştur. Onun taşınması ve onun sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğa ulaşınca ve kırk seneye erişince dedi ki: "Rabbim. Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere şükretmemi, razı olacağın yararlı fiiller yapmamı nasip et. Benim zürriyetime de salâhı nasip et. Ben sana tövbe ettim ve muhakkak ki ben Müslimlerdenim!" [Ahkaf/15]
"...ve Allâh ne hâlde olduğunuzu bilir."
[Ankebut/45]