Gerçekten Zikretmek istiyorsan madem, her bir şeyin Ayet olduğundan gafil olma.. Hem de "Nasıl?" diye sormana gerek kalmadan, "Delirir miyim" diye endişe etmeden. Yeter ki her bir şeyin mutlaka birer Ayet olduğunu bil. Yeter ki, bil de gafil olma.. Zikretmiş ol.. He bildim de, geç!, o zaman gaflete doyma...
Sen bana "Ama şu şöyle, ama böyle" diyerek, bazı şeyleri Öne çıkarırsın. Yani "Nasıl?"a girmiş olursun. Bana da, Nasıl'ları göstermek bir borç oluyor o zaman. Fakat bazı şeyleri öne çıkarmadan, tümden, herşeyin Ayet olduğunu Bil, de öylece gerçekten Zikretmiş ol. O zaman işte, Zikretmeye doyma. Yoksa, "Nasıl"lardan, dolayısıyla Öne çıkardıklarından, ben'li veya bensiz, mutlaka, elbette sorulursun.. Şikayetin neye ki.
Kendini aradan çıkararak, kendini ve Halk'ı gören gözlerini bir an kör ederek, herşeyi aradan çıkararak; O'nu, O'nun için An.. Böylece olan Zikirde Zat'a Vuslat vardır.. İşte bu Zikirde olan o eşsiz Vuslatın devamlılığı, Kulluğunun devamlılığına bağlıdır. Hem her çeşit Zikirde Şifa vardır. O'nu çokça Anan kulu için..
Yazıktır, bir türlü Yok olamadığı halde, Allah'dan yüz çevirip de, o zihnindeki hiç'e kulluk edene.. Nasıl'ı sorduğun müddet, Gösteri bitmez...