Film'e dalmak değil seyretmektir esas. Yorum olmadan seyretmek. Filmin içinde olan seyirciler vardır. Onlara senaryo verilir. Öyle film ki, dalarsan, oyuncunun başına gelen seyircinin başına gelir. Ama Hakikaten gelir. Hatta o filmlerden gelen kendi içinde değil mi. Yoksa arada bir mesafe var da transfer mi oluyor duygular. Yorum yaparsan, locadan atılırsın. Yorum-un dahi senaryodandır uyanık ol. Şeytanlı Melekli bir film oynuyor çok çok uzun zamanlardan beri. Uyanık bir seyirci ol, bak içine Meleklerin sesini duyarsın. Elbette şeytanların da. Rolüne kendini çok kaptırmışsın. Film geçip gidiyor oysa tüm hızıyla. Oysa ki sen ne Yönetmensin ne Oyuncu. Yorumsuz bir seyirci ol. OKU. O Ruhunu bırakıp Rollere kaptırma kendini. Rollerle övünen seyirci ve oyuncu avanaklardan mı olmak istersin. Oysa sende Hakikatli bir yönetmenin Asil Ruh'u vardır. Hakiki bir filmdir bu bilen için. Daha seyirci olduğuna uyanamıyorken, Yönetmeni nereden bilesin. Uyanık olmak böyledir.
Ne yani, sen mi İlham ediyorsun o iyi düşünceleri ve kötü düşünceleri, sana. Hayret iyiyi kötüyü bilmenin dışında düşüncenin kendisini de yaratabiliyor olmalısın o zaman. Ses başkadır, "bir şey Sesi" başkadır oysa ki. İçini seyret, dil ile söylenen, kulak ile duyulanlar, İnsan tarafından hep içte duyulanlardan dile getirilmiştir. Akıllı ol demiyorum. O seslere yanıt veren Aklını da, seyret diyorum. Saçma yorumlarda heba olacağına, OLanları yorumsuz takip et. Ruhuna dön. Sana İyiyi kötüyü İlham eden, seni, içinden dışına çıkardıklarına seyirci kıldığı gibi, o saf Melekleri de, o düşman şeytanları da, kendilerine seyirci kılmıştır. Senin gibi temiz göz yoktur. Ama sen nelere nelere bulaşıyor Nefsin kuyusuna indikçe iniyorsun. Ruhunun gözlerinin arkasına gel. Baksana öyle dalmışsın ki, sanki içinde hiç İlham yok da, yoktan, öylesine yaşıyorsun. Seyret biraz Ruhundan. Nefsinde neler dönüyor. Neler oluyor o dışarının kaynağı olan içerde neler var. Konuşmanı dahi seyret ki, duy neler söylüyorsun.