-Aziz dostum! Sen yüzünü Hakk'a çevir halkı bırak, ne derlerse desinler. Allah, kulundan hoşnud olduktan sonra halk senden ister memnun kalsın ister kalmasın. Bunun ne ehemmiyeti var?-
...Bir kmse halvete çekilip kendi aleminde insan arasına karışmadan yaşasa onun için:
"Bu iki yüzlünün birisidir.Numara yapıyor...İnsandan sanki şeytandan kaçarmış gibi kaçıyor!"derler.
Güzel yüzlü ve sıcak kanlı ise, o zaman da onu namus ve takva sahiblerinden saymayıp "iffetsizdir" derler.
Zengini çekiştirerek derisini yüzerler : "Eğer bu alemde bir firavun varsa işte budur", derler
Şayet biri de fakir ise ve zaruretten sızlanıp kıvranıyorsa onun içinde: "Uğursuz sefil", derler.Ve ilave ederler:
"Bu hal onun beceriksizliğindendir.Kabahat kendisinindir..."
Varlıklı bir adam, insanlık hali düşecek olsa sevinerek ve bunu fırsat bilerek derler ki",
"Oh olsun! Allah ne güzel yaptı...Kibirinden yanına varılmıyordu. Malına, mevkiine güveniyor, her yükselişin bir düşüşü olacağını aklına getirmiyordu”.
Bir fakirin işi yoluna girer, hali vakti iyileşirse, zehirli dişlerini gıcırdatarak:
“Alçak felek böyle alçakların elinden tutar” derler.
İşinle meşgul görürler:
“Aman ne kadar haris adam. Gözü bir türlü doymuyor.Para delisi...”derler.
Biraz tembelliık etsen:
“Dilenci huylu, lüpçü, bedavacı..”adlarını takarlar.
Güzel konuşsan: “Hezeyanla dolu davul”,güzel konuşmayı beceremiyorsan: “Cahil”,derler.
Tahammülü olanlara:”Korkusundan sesini çıkaramıyor”.derler.Yiğit ve şecaatli olandan ”Herif keçileri kaçırmış!”,diye kaçarlar.
Az yiyen için:”Mirasçılarına saklıyor”, helalinden yeyip içene:”Pisboğaz,mideci”,derler.
Biri zengin olduğu halde basit ve sade mi giyiniyor?:”Akılsız,kendi parasını kendisinden esirgiyor”, diye kılıç gibi dil uzatırlar. Fakat adam,mesela bir köşk yaptırıp kemerini nakışlatsa veya güzel süslü giyinse, bu sefer de:
“Şeddad gibi binalar yaptırıyor;kadın gibi süsleniyor”,diye onu canından bezdirirler.
Seyahate çıkmamış olanları, seyahat edenler adam yerine koymayıp:
“Karının koynundan çıkmayan adamda hiç ilim, hüner ve marifet olur mu?”,derler. Bir seyyah görseler,bu sefer de:” Avare serseri! İyi bir şey olsa zaten şehirden şehire sürünüp durmazdı...”diye adamın derisini yüzerler.
“Bunlardan yatıp kalktıkları yer bile incinir”,diye bekarları kınarlar. Evlenirse de: ”Gönlü yüzünden eşek gibi boynuna kadar çamura battı”,derler.
Öfkeli ve asabi olan için: ”Daha nefsine hakim olamıyor!”.derler. Sabırlı, halim, selim olanlardan ise, ”Haysiyetsiz,izzeti nefissiz”, diye bahsederler.
Bir adam cömert ise:
“Ayol! Ne diye saçıp savuruyorsun? Yarın namahrem yerini öretecek bez parçası bile bulamayacaksın. Bir elinle önünü, öbür elinle arkanı kapatmak zorunda kalacaksın!”,diye onu ayıplarlar.
Birisi kanaatkar ise tutumluluğuna laf ederek:
“Bu alçak da babası gibi olacak. O da bunun gibi yemedi, içmedi, yığdı, biriktirdi ve sonunda hasret gitti”.derler.
Çirkine çirkindir, güzele güzeldir diye dil uzatırlar, cefa ederler.
Selamet köşesinde kim rahat oturabilir ve başı dinç kalabilir?
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bile kötülerin dillerinden kurtulamadı.
Eşi ; ortağı, zevcesi ve oğlu olmayan Allahu Teala için bile Hıristiyanların neler söylediklerin işitmedin mi?
Hulasa insanların elinden kurtulmaya imkan yoktur. Dile düşen için bir tek çare vardır ; o da sabretmek...
-Halkın kötülüğünü düşünenler,Hakk Teala'dan habersizdirler. Çünkü onlar halkla uğraşmaktan Hakk'ı düşünmeye vakit bulamazlar.-
Şeyh Sadi-i Şirazi
Bostan ve Gülistan eserinden