Ey cemaat! Peygamberimiz’in öğütlerini tutmanız lazım. Onun emirlerine kendinizi verin. Kalbiniz ne kadar karanlık. Halkın kararmış kalplerini bana bildiren Subhân'dır. Her ne zaman ki, uçmak isterim, kader makası kanatlarımı keser. Ama ben tesellimi bulurum. Nasıl tesellimi bulmam ki, her zaman sultanımın katında yaşarım.
Ey münafık, veyl –helak- sana gelsin! Buradan çıkıp gitmemi istiyorsun. Şuradan ayrılsam, yer parçalanır. Bütün varlığınız, parça parça ayrılır. Sözler başkaya çevrilir. Allah'ın azabından korkarım. Bana acele etmek yakışmaz. Ben koşucu değilim. Kaderimi bekliyorum. Kader bana bir pencere açmıştır; oradan seyrederim. Her olana ve sahibine teslim olurum. Allah'ım bize selâmet ver.
Yazık sana, benimle eğleniyorsun değil mi? Hâlbuki ben Hakk'ın kapısını tanıyorum; halkı oraya götürüyorum. Yakında hâlini görürsün. Yukarıya bir karış yükselseniz, dibe doğru bin misli inersiniz. Yakında Allah’ın belasına kavuşacaksınız. O'nun azabı sizi dünyada tutacak, âhirette de yanacaksınız.
Zaman gebedir. İçindekini en kısa zamanda görürsünüz. Beni Hakk'ın eli tutar. Bir kere dağ olurum. Birden zerre kadar küçülürüm. Bir kere deniz kesilirim, sonra döner damla olurum. O el beni birden güneş eder; sonra da bir ışıltı hâline getirir. Şimşek de olurum, gece de olabilirim, gündüze de dönerim. “O her gün bir şan alır.” (er-Rahmân, 55/29) Bu laf sizedir. Sizden olmayanlar, bunu an olarak tabir ederler, öyle anlarlar.
Ey evlat! Gönlünün geniş, kalbinin hoş olmasını istersen, halkın dedikodusunu işitme. Onların sözlerine bakma. Onlar, yaratanlarına bile laf atıyorlar, bilmiyor musun? Senin ne önemin olur? Yaratanına kafa tutmak isteyen senden memnun olur mu? Görmüyor musun, onların çoğu, ne iman bilir, ne aklını çalıştırır, ne hakkı görür, ne de doğruya gider. Durmadan yalan söyler. Ve daima inkâr yoluna saparlar.
Hak’tan başkasını tanımayanlara uy. O'nun gayrini bilmeyenlere tabi ol. Asıl insan onlardır. Onlar asıldan ayrılmayan bir topluluktur.
Allah'ın hoşnutluğunu dilersen halkın eziyetine razı ol; sabret Allah, birçok şeylerle tecrübe eder. O şeylerin hemen hepsi, kulların eli ile gelir. Sabırlı ol, üzülme. Allah'ın âdeti böyledir. Sevdiği kullara imtihan yolunu açar. Kim kazanırsa başarı ondadır. Yollar, sevdiklerine zaman zaman kapanabilir, her şeyle mihnet ve bela gelir. Dünya onların başına bela olur. Arştan yerin altındaki şeylere kadar her şey onları üzer. Böylece mevhum varlıkları erir; eriyince Hakk'ı bulurlar. O'nunla olurlar. Yeniden yaratılmışa dönerler. Allah Teâlâ, bir âyet-i kerimede şöyle buyurdu: “Sonra biz, onu yeni bir yaratılışta yaptık. Yaratıcıların en güzeli büyüktür, hoştur.” (el-Mu’minûn, 23/14)
(Geylani (r.a.)