Naklederler ki ,vaktiyle sefere çıkmış olan bir cemaat ona "Ey şeyh! Yol korkulu, karşılaştığımız bir belayı savuşturmak için bize bir dua öğret," demişlerdi. Şeyhde, "Bela yüz gösterdiğinde Ebu Hasan'ı (Beni) anınız (ve ondan medet umunuz!)" dedi. Ama bu söz o cemaatin hoşuna gitmedi, yola düşüp giderken vurguncular yollarını kesip kendilerine kastetti.
Onlardan birisi derhal şeyhi hatırlayıp onların gözlerinde kayboldu, ayyarlar ve haramiler,"Burada birisi vardı, nereye gitti? Ne onu ne de eşeğini ve yükünü göremiyoruz!" diye bağırıp çağırmaya başladılar. Bu yüzden ona da kumaşlarına da hiçbir zarar gelmemişti. Diğerleriyse çıplak ve malları soyulmuş bir halde ortada kaldılar. Öbür adamı selamette ermiş bir halde görünce şaşkınlık içinde kaldılar.O da bunun nedenini anlattı.
Şeyhin yanına döndüklerinde,"Allah hakkı için bunun nedeninin ne olduğunu açıkla! Biz hep Allah'ı andık (ve Onu imdada çağırdık), ama işimiz yoluna girmedi, o tek başına seni andı (ve imdada çağırdı) onların gözünden kayboldu,"dediler.
Şeyh dedi ki: "Siz Allah'ı mecazi olarak (imdada) çağırdınız, Ebu'l Hasan ise hakikat olarak çağırdı. Siz Ebu'l-Hasan'ı zikrediniz Ebu'l Hasan da sizin için Allah'ı zikreder, böylece işiniz görülür. Şayet mecazi olarak ve adet yerini bulsun diye Allah'ı zikrederseniz, bunun faydası olmaz!"
Feridüddin Attar
Evliya Tezkireleri kitabı
Şeyh Ebu Hasan Harakani hazretlerine ayrılmış bölümden