Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Hadisler

Hz. Peygamber (sav) söyle buyurdular: "Kim Allah'tan baska ilah olmadigina Allah'in bir ve seriksiz olduguna ve Muhammed'in onun kulu ve Resulü (elçisi) olduguna, keza Hz. Isa'nin da Allah'in kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem'e attigi bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduguna, keza cennet ve cehennemin hak olduguna sehadet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktir."

*

Hz. Peygamber (sav) "Ey Allah'in Resulü, kiyamet günü senin sefaatinle en ziyade saadete erecek olan kimdir?" diye sormustum. Bana: "Hadis'e karsi sende olan aski görünce, bu hususta senden önce bana bir baskasinin sualde bulunmayacagini tahmin etmistim" açiklamasini yaptiktan sonra su cevabi verdi: "Kiyamet günü benim sefaatimle en ziyade saadete erecek olan kimse, samimi olarak ve içinden gelerek "La ilahe illallah" diyen kimsedir"

*

"Ey Allah'in Resulü", dedim, "annem bana, kendisi adina mü'mine bir cariye azad etmenü vasiyet etti. Benim yanimda, Sudanli (nübi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?" Hz. Peygamber (sav): "Çagir, onu (göreyim)" dedi. Çagirdim ve geldi. Cariyeye sordu: "Rabbin kim?" Cariye: "Allah!" dedi, tekrar sordu: "Ben kimim?" Cariye: "Allah'in elçisisin!" cevabini verince Hz. Peygamber (sav): "Bunu azad et, zira mü'minedir" buyurdu.

*

Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: "Iman, yetmis küsur - bir rivayette de altmis küsur - subedir. Haya imandan bir subedir." Bir rivayette su ziyade vardir: "Bu subelerden en üstünü "La ilfihe illallah" sözüdür, en asagi mertebede olani da yolda bulunan rahatsiz edici bir seyi kenara çikarmaktir."

*

Resulullah (sav) dedi ki: "Üç sey vardir ki imanin aslindandir: 1. Lailahe illallah diyene saldirmamak: Isledigi herhangi bir günahi sebebiyle bu kimseyi tekfir etme, herhangi bir ameli sebebiyle de Islam'dan disari atma. 2. Cihad, bu Allah'in beni peygamber olarak gönderdigi günden, bu ümmetin Deccal'e karsi savasacak en son ferdine kadar cereyan edecektir, onu, ne imamin zalim olmasi, ne de adil olmasi ortadan kaldiramayacaktir. 3. "Kadere iman".

*

Hz. Peygamber (sav)'in ashabindan bir kismi ona sordular: "Bazilarimizin aklindan bir kisim vesveseler geçiyor, normalde bunu söylemenin günah olacagina kaniyiz." Hz. Peygamber (sav): "Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler Evet! deyince: "Iste bu (korku) imandan gelir (vesvese zarar vermez) dedi." Diger bir rivayette: "(Seytanin) hilesini vesveseye dönüstüren Allah'a hamdolsun" demistir. (Müslim'in Ibnu Mes'ud (ra)'dan kaydettigi bir rivayet söyledir: "Dediler ki: "Ey Allah'in Resulü, bazilarimiz içinden öyle sesler isitiyor ki, onu (bilerek) söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayi veya gökten yere atilmayi tercih eder. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?)". Hz. Peygamber (sav): "Hayir bu (korkunuz) gerçek imanin ifadesidir" cevabini verdi.")

*

Biz Hz. Peygamber (sav)'e kulak vermek ve itaat etmek sartiyla biat ederken "Gücünüzün yettigi seylerde" diyordu.

*

Hz. Peygamber (sav) söyle buyurmustu: "Mü'min, yapragini hiç dökmeyen yesil bir agaca benzer." Halk falanca agaç, fismekanca agaç diye taliminde bulundular, (fakat isabet ettiremediler). Ben, "Bu, hurma agacidir" demek istedim, ancak (yasim küçük oldugu için) utandim. Sonra Hz. Peygamber (sav): Bu hurma agacidir" diye açikladi.

*

Bir adam Resulullah (sav)'a bir adam getirip: "Bu adam kardesimi öldürdü!" diye sikayette bulundu. Resulullah da: "Git sen de onu öldür, tipki kardesini öldürdügü gibi" buyurdular. Adamcagiz sikayetçiye: "Allah'tan kork, beni affet! Çünkü af senin için büyük bir ücrete sebeptir. Senin için de, kardesin için de kiyamet günü daha hayirlidir!" dedi. Adam da onu saliverdi. Durum Resulullah (sav)'a haber verildi. Resulullah (onu çagirtip) sordu. Adam (caninin) kendisine söylediklerini haber verdi. (Ravi devamla) der ki: "[Resulullah (sav)]: "Onu azat et! Aslinda onu azat etmen, onun için, kiyamet günü onun sana yapacagindan daha hayirliydi. O gün: "Ey Rabbim diyecek, suna sor bakalim, beni niye öldürmüstü?"

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Maktulün kisas talep eden velilerine, (katillerden) birini affederek kisastan kaçinmalari gerekir. Kadin dahi olsa, en yakin olan baslasin."

*

Resulullah (sav) buyurdular: "Peygamberlerden birini digerine üstün kilmayin."

*

Resulullah (sav) cenabetten gusledince önce ellerini yikamaktan baslardi, sonra namaz abdesti gibi abdest alirdi. Sonra parmaklarini suya batirir, onlarla saç diplerim hilallerdi. Deriyi islattigi kanaati hasil olunca tepesinden üç kere su dökerdi. Sonra da bedeninin geri kalan kisimlarini yikardi. En sonra da ayaklarini yikardi.

*

Resulullah (sav) Medine sokaklarindan birinde kendisine rastlamistir. Ebu Hüreyre bu sirada cünüb oldugu için, Aleyhissalatu vesselam'in nazarindan sivisarak gidip yikanir gelir. Gelince Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ebu Hüreyre neredeydin ?" diye sorar. "Ben cunübtüm, pis pis sizinle oturmak istemedim" cevabinda bulunur. Aleyhissalatu vesselam: "Sübhanallah! (bilmez misin ki) müslüman pis olmaz!" ferman eder.

*

Nesai'nin rivayetinde hadis söyledir: "Resulullah (sav) Ashabindan bir erkekle karsilasinca onu mesheder ve ona dua ediverirdi. Bir gün erken vakitte Aleyhisalatu vesselam'i (sokakta) gördüm. Hemen yolumu ondan çevirdim. (Eve gidip yikandiktan sonra) günes yükselince yanina geldim. Bana: "(Sabahleyin) seni görmüstüm, hemen yolunu benden çevirdin" buyurdular. Ben de açikladim: "Çünkü ben cünübtüm (bu halde) bana dokunmanizdan korktum." "Surasi muhakkak ki" dedi Aleyhissalatu vesselam, "mü'min necis olmaz."

*

Resulullah (sav), sabah namazini kildirmak üzere (mescide) girmisti. Eliyle "Yerinizde durun!" diye isaret buyurdu (ve çikti). Sonra basindan su damladigi halde geri geldi ve cemaate namazlarini kildirdi.

*

Bir rivayette: "...Namazi tamamlayinca: "Ben de bir insanim. (Ilk geldigimde) cünübtüm" buyurdu" denmistir.

*

"Ey Allah'in Rasulü", dedim, "cahiliye devrinde yaptigim hayirlar var: Dua, köle azad etme, sadaka vermek gibi, bana bunlardan bir sevab gelecek mi?" "Sen" dedi, "zaten,daha önce yaptigin bu iyiliklerin hayrina Müslüman olmussun."

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yapilan hayirdan (ma'ruf) hiçbir seyi küçük bulup hakir görme, kardesini güler yüzle karsilaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)"

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden herkese Rabbi, aralarinda bir tercüman olmaksizin, dogrudan dogruya hitab edecektir. Kisi o zaman (atese karsi bir kurtulus yolu bulmak üzere sagina bakar, hayatta iken gönderdigi (hayir) amellerden baska birsey göremez. Soluna bakar, orada da hayatta iken isledigi (kötü) amellerden baska birsey göremez. Ön cihetine bakar, Karsisinda (kendini beklemekte olan) atesi görür, (Ey bu dehsetli güne inanan mü'minler!) yarim hurma ile de olsa kendinizi atesten koruyun. Bunu da bulamazsaniz güzel bir sözle koruyun"

*

Bilin ki, bir ev halkina, sütünden ve yününden istifade etmeleri için, aksam ve sabah bol süt veren devesini geçici olarak bagislayan kimsenin ecri cidden büyüktür."

*

Resulullah (sav) bir dolunay gecesi, aya bakti ve: "Siz su ayi gördügünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sikisikliga düsmeyeceksiniz (herkes rahatça görecek). Artik, günesin dogma ve batmasindan önce hiç bir namaz hususunda size galebe çalinmamasina gücünüz yeterse bunu yapin (namazlari vaktinde kilin, vaktini geçirmeyin)." Cerir der ki: "Resulullah, sonra su ayeti okudu: "Rabbini günesin dogmasindan ve batmasindan önce hamd ile tesbih et!"(Ta-ha 130).

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennetlikler cennete girince Allah Teala hazretleri: "Bir sey daha istiyorsaniz söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur. Cennetlikler: "Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadin mi? Sen bizi cehennemden kurtarmadin mi (daha ne isteyecegiz?)" derler. Derken perde açilir. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir sey verilmemistir." Süheyb der ki: "Resulullah bu sözlerinden sonra su ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Iyi is, güzel amel yapanlara, daha güzel iyilik bir de ziyade vardir" (Yunus 26).

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben, uzun tutmak arzusuyla namaza baslarim. (Namazi kildirirken) bir çocuk aglamasi kulagina gelir. Çocugun aglamasindan annesinin duyacagi elemi bildigim için namazi uzatmaktan vazgeçerim."

*

Resulullah (sav) bana, avucum avuçlarinin içinde oldugu halde, Kur'an'dan sure ögretir gibi tesehhüd'ü ögretti. "Tahiyyat, tayyibat ve salavat Allah içindir. Ey Nebi, selam, Allah'in rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'in salih kullari üzerine de olsun. Sehadet ederim ki Allah'tan baska ilah yoktur, yine sehadet ederim ki Muhammed Allah'in Resulüdür." (Bir rivayette "Allah'in salih kullari" ibaresinden sonra söyle denmistir: "Siz bu tesehhüdü yaptiniz mi sema ve arzdaki bütün salih kullara selam vermis olursunuz.")

*

Resulullah (sav), kizi Zeyneb'in kerimesi olan torunu Ümame'yi omuzunda tasidigi halde halka namaz kildirirdi. Secdeye varinca çocugu (yana) birakir, kiyam için dogrulunca tekrar omuzuna alirdi.

*

Resulullah (sav)'in hastaligi agirlasip, agrilari artinca, benim odamda tedavi edilmesi için diger zevcelerinden müsaade istedi. Onlar kendisine izin verdiler, iki kisinin arasinda çikti. Bunlardan biri amcasi Abbas Ibnu Abdilmuttalib idi, bir baskasi daha vardi. Ayaklari yerde sürünüyordu. Odama girince izdirabi daha da artti. "Agizlarindaki baglari açilmamis yedi kirbadan üzerime su dökün, belki (iyilesir), insanlara bir vasiyette bulunurum!" buyurdular. Hz. Hafsa'ya ait bir legene oturttuk. Sonra bu kirbalardan üzerine su dökmeye basladik. (Bir müddet sonra) "yeterince döktünüz" diye isaret edinceye kadar dökmeye devam ettik. Sonra (iyileserek) halka çikip namaz kildirdi ve bir hitabede bulundu."

*

Resulullah (sav)'a bir içecek getirilmisti. Ondan, önce kendisi içti. Saginda bir oglan, solunda da yaslilar vardi. Oglana: "Bardagi su yaslilara vermem için bana izin verir misin?" dedi. Oglan da: "Ey Allah'in Resulü, Allah'a yemin olsun bana sizden gelecek nasibime baskasini asla tercih edemem!" diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (sav) bardagi onun eline koyduk. (Rezin sunu ilave etti: "Zikri geçen oglan el-Fadl Ibnu Abbas idi.")

*

Resulullah (sav) hastalandigi zaman kadinlarini çagirdi, yaninda toplandik. "Ben sizleri teker teker dolasacak durumda degilim. Uygun görürseniz Aise'nin yaninda kalmama müsaade edin, orada kalayim" buyurdular. Kadinlar da kendisine izin verdiler.

*

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hiçbir Arabi at yoktur ki, her seher vaktinde su kelimelerle dua etmesine izin verilmesin: "Ya Rabbi, Beni insanoglundan diledigine temlik ettin, beni onun mali kildin. Öyleyse beni, ona onun en sevgili mali, en sevgili ehli kil" veya "Beni ona, onun en sevgili malindan ve ehlinden biri kil."

*

Resulullah (sav) bizi, evimizde ziyaret etti. Ve: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: "Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O: "Birak, bize çokça selam okusun!" dedi. Resulullah (sav) tekrar: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resulullah (sav) tekrar: "Esselamü aleyküm ve rahmetullah" dediler ve döndüler. Sa'd pesine düstü ve: "Ey Allah'in Resulü, ben senin selamini isitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyorum" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmis bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam onu sarindi. Sonra ellerini kaldirip: "Allah'im, Sa'd Ibnu Ubade ailesine magfiret ve rahmet buyur!"diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklastirdi. Üzerine kadife bir örtü yaymisti. Resulullah (sav) merkebe bindi. Sa'd, bana: "Ey Kays, Resulullah'a refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana: "Benimle sen de bin!" dedi, ben imtina edince: "Ya binersin, ya dönersin!" buyurdular. Ben de geri döndüm.

*

Resulullah (sav) bana: "Allah'in meleklerinden olan Ars'in tasiyicilarindan bir melek hakkinda rivayette bulunmam için bana izin verildi" dedi ve ilave etti: "Onun kulak yumusagi ile ensesi arasindaki uzaklik yedi yüz senelik mesafedir"

*

Hz.Ebu Bekr (ra), Resulullah (sav)'in yanina girmek üzere izin istedi. Bu sirada Aleyhissalatu vesselam yatagi üzerinde yatmakta idi. Üzerinde benim bürgüm vardi. Resulullah halini bozmadan izin verdi. (Konustular), meselelerini hallettiler. Hz. Ebu Bekr gitti. Bir müddet sonra Hz. Ömer girmek için izin istedi. Resulullah (sav) ayni halini hiç degistirmeden ona da izin verdi. Ömer'in ihtiyacini da gördü. Sonra da gitti. Bir müddet sonra Osman izin istedi. Bu sefer (sav) yataginda dogrulup oturdu. Üstünü basini düzeltti. Bana da: "Elbiseni üzerine toplar emretti. Ve ona da girmesi için izin verdi. Onun da ihtiyacini gördü. Osman da gitti. O gidince ben dayanamayip: "Ey Allah'in Resulü! Ebu Bekir ve Ömer gelince istifini bozmadigin halde Osman gelince kendine çekidüzen verdin. Sebebi nedir?" diye sordum. Dedi ki: "Osman çok utangaç birisidir. Ben istifimi hiç bozmadan eski halimde iken içeri aldigim takdirde arzusunu açmadan gideceginden korktum." [Bir rivayette: "Kendisinden meleklerin haya duyduklari bir kimseden ben haya duymayayim mi?" demistir.]

*

Hz. Peygamber (sav)'la birlikte gazveye katildim. Ben su tasimada kullandigimiz devemizin üzerinde giderken Resulullah (sav) bana kavustu. Devem yorgundu ve bu yüzden gerilerden yürüyordu. Durumu görünce Hz. Peygamber (sav) de geride kalarak deveyi sürdü ve ona dua buyurdu. Bunun üzerine bütün develerin önünden gitmeye basladi. Bana: "Deveni nasil görüyorsun?" diye sordu. "Çok iyi görüyorum, bereketiniz degdi" dedim. "Onu bana satar misin?" buyurdu. Ben utandim, bundan baska su tasiyan devemiz yoktu. Yine de "evet" dedim ve Medine'ye varincaya kadar sirti benim olmak sartiyla deveyi kendilerine sattim. Ona: "Ey Allah'in Rasülü yeni evliyim" diyerek izin istedim. Bana izin verdiler. Bunun üzerine, Medine'ye gelince beni dayim karsiladi. Deveden sordu. Deve ile ilgili yaptiklarimi anlatinca beni ayipladi. Izin istedigim sirada Hz. Peygamber (sav): "Bakire ile mi, dulla mi evlendin?" diye sormustu. Ben "dul biriyle" dedim. "Niye bakire ile degil, o seninle sen de onunla sakalasirdiniz" buyurdu. Ben: "Ey Allah'in Resulü, babam vefat etti. Bir çok kiz kardesim var, hepsi de küçük. Onlarla ayni yasta, onlarin terbiyeleriyle mesgul olamayacak, onlara bakamiyacak çok genç biriyle evlenmeyi uygun bulmadim. Bu sebeple onlara bakip terbiyelerini yapacak bir dulla evlendim" dedim. Resulullah (sav) Medine'ye gelince deveyi vermek üzere yanlarina gittim. Bana parasini verdi ve deveyi de iade etti.

*

Hz. Ebu Bekr (ra) gelip (Hz. Peygamber'in huzuruna girmek için) izin istedi. Kapida oturmus bekleyen insanlar vardi. Onlara izin verilmemisti. Hz. Ebu Bekr'e izin verildi, o da girdi. Girince, Aleyhissalatu vesselami etrafinda zevceleri toplamis oldugu halde sessiz oturuyor buldu. Derken Hz. Ömer de izin istedi, ona da ayni halde iken izin verdi. Hz. Ebu Bekr "Ben Resulullah (sav)'i güldürecek bir sey söyleyecegim!"dedi ve sordu: "Ey Allah'in Resulü! Harice'nin kizi benden nafaka istese ben de kalkip bogazini kessem ne dersiniz?" dedi. Resulullah (sav) güldü ve: "Su etrafinda gördüklerinin hepsi benden nafaka istiyorlar!" dedi. Ömer, hemen kalkip bogazini kesmek üzere Hafsa'ya yöneldi. Hz. Ebu Bekr de kalkip bogazini kesmek üzere Aise'ye yöneldi. Her ikisi de: "Demek siz Resulullah'tan onda olmayan seyi istiyorsunuz ha!" diyordu. Onlar: "Allah'a yemin olsun! Biz ondan asla olmayan seyi istemiyoruz!" dediler. Sonra Resulullah (sav) onlardan bir ay ayri durdu. Arkadan su ayet nazil oldu. (Mealen); "Ey Peygamber! Hanimlarina de ki: "Eger dünya hayatini ve zevkini istiyorsaniz, gelin bosanma bedelini verip sizi güzellikle serbest birakayim. Eger Allah'i, Resulü'nü ve ahiret yurdunu istiyorsaniz, süphesiz ki, sizden iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlar için Allah pek büyük bir mükafaat hazirlamistir" (Ahzab 28-29). Hz. Cabir devamla der ki: "Bunun üzerine Resulullah (sav) Hz. Aise (ra)'den baslayarak söyle dedi: "Ben sana bir husus arzedecegim. Cevap vermede acele etmemeni dilerim, ebeveyninle de istisare ettikten sonra cevap ver." "O husus nedir ey Allah'in Resulü?" diye Aise sorunca, Aleyhissalatu vesselam ayeti tilavet buyurdu. Bunun üzerine Hz. Aise hemen: "Yani sizi tercih meselesinde mi ailemle istisare edecegim? Asla! Ben Allah'i ve Resulü'nü ve ahiret yurdunu tercih ediyorum. Senden ricam, kadinlarindan hiçbirine benim su söyledigimi haber vermemendir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Onlardan biri sormaya görsün, ben hemen cevap veririm. Zira Allah; beni zorlastirici ve sasirtici olarak degil, ögretici ve kolaylastirici olarak gönderdi!" buyurdular.

*

Günes battigi sirada Mescid'e girmistim. Resulullah (sav) bana: "Ey Ebu Zerr!" buyurdular. "Su (günes batinca) nereye gidiyor, biliyor musun?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dedim. "O, Rabbinden secde etmek için izin istemeye gider. Ona izin verilir ve sanki kendisine söyle denir: "Git geldigin yerden tekrar dog." O da battigi yerden dogar." Sonra (Ebu Zerr dedi ki: Aleyhissalatu vesselam söyle kiraat etti:... (Yasin 38). (Ebu Zerr ilaveten dedi ki: "Bu Ibnu Mes'ud kiraatidir."

...