Imâm-i Rabbânî Müceddîd-i Elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendi hazretlerinin üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbindan ve ogullari Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî hazretlerinin de üç cild (MEKTÛBÂT) kitâbindan, uzun bir çalisma sonunda çikarilan kiymetli cümleler, Elif-ba sirasina göre tanzîm edilmis, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine okunmusdur. Dikkat ile dinledikden sonra, bunun adi (Kiymetsiz Yazilar) olsun demisdir. Okuyanin hayreti üzere, anlamadin mi, (Bunun kiymetine karsilik olabilecek birsey bulunabilir mi?) buyurmusdur.
*
Esbâb [sebebler] ve vesâil [vesîleler] cimâddir. [Cansizdirlar.] Kendileri gibi bir gayri de te'sîr ederek onu meydâna getiremezler. Onlarin ötesinde bir kâdir vardir ki, ani buyurur. Akllilar, cimâdda gördükleri fi'lden, fâil [yapan] ve muharrik [hareket etdirici] den haberdâr olur. Cimâdin fi'li, akllilar indinde, fâili hakîkî fi'line perde olmaz. Belki fâile delîl olur. Aklsizlar, fi'l cimâdâtin isidir, der. 1/266 [Müjdeci Mektûblar: 399.]
*
Esbâbin [sebeblerin] te'sîrine râzi olmak lâzimdir. Bu te'sîri de, o sebebin vücûdi gibi, Allahü teâlânin yaratmasi ile bilmelidir. 1/266 [Müjdeci Mektûblar: 399.]
*
Ahvâl ve mevâcîd [hâller ve vecdler]
ve müsâhedât [Aklin duyu organlariyla verdigi hükümlerdir. "Günes, aydinlaticidir", "Ates, yakicidir"]
ve tecelliyât, [belirmeler,görünmeler] baslangiçda ve arada meydâna gelir. 1/284 [Müjdeci Mektûblar: 480.]
Ahvâl ve mevâcîd [hâller ve vecdler] matlûbun, ele geçirilmek istenilenin baslangiçlaridir. Maksad degildir. 1/172 [Müjdeci Mektûblar: 225.]
*
Ahvâl ve mevâcîdin [hâllerin ve vecdlerin] meydâna gelmesine sebeb, zâtin zikrinde, ismleri ve sifatlari düsünmekdir. 1/264 [Müjdeci Mektûblar: 396.]
*
Ahvâlden bir hâl hâsil olursa, üzülmege ve sevinmege degmez. Maksûd [ele geçirilmek istenilen] bîçûn ve bîçûnenin [ötelerin ötesi, anlasilamaz olanin] hâsil olmasidir. 1/130 [Müjdeci Mektûblar: 177.]
*
Ahvâl [hâller] bâtin içindir. O hâlleri bilmek ise zâhir içindir. 1/284 [Müjdeci Mektûblar: 480.]
*
Islâmin asli, ehl-i sünnetin bildirdigi gibi i'tikâdi düzeltmek ve ahkâm-i islâmiyyenin yapilmasidir. Islâmin kemâli, ehl-i sünnetden olan sofiyyenin sülûk-i tabakinca [uyarinca] tasfiye ve tezkiyeye baglidir. Bu üç erkâna muhâlif olan mesakkatli riyâzet [nefsin arzûlarini yapmamak] ve sikintili mücâhedeler [nefsin istemediklerini yapmak] ma'siyyetdir. 1/157 [Müjdeci Mektûblar: 199.]
*
Ism-i zâhir ile ism-i bâtin arasindaki fark, ilm ve âlim arasindaki fark gibidir. 1/160 [Müjdeci Mektûblar: 202.]
*
Esyâ esbâba [sebeblere] terettüb ederse de hiçbir seyde sebeb-i mu'ayyen yokdur. [Esyânin degismesi sebeblerle olur.]1/149 [Müjdeci Mektûblar: 192.]
*
Eflâtûn Îsâ aleyhisselâma meyl etmedi. Bir sahs ki, ölüleri diriltse [ki Eflâtunun fennine bu aykiridir.], Onu görüp, hâllerini inceleyip, sonra cevâb vermesi lâzim idi. Müsâhede etmeden cevâb, büyük bir inâd ve aklsizlikdir. [Eflâtûn böyle yapdi.] 3/117
*
Hak teâlâ sebebleri kendi yaratmasina örtü ve koruma kilmisdir. 2/44 [Se'âdet-i Ebediyye: 943.]
---"MUSA ALLAHA SENI GÖREYIM DEDI ALLAHDA SEN BENI GÖREMEZSIN SU DAGA BAK DEDI.
ALLAH O DAGA TECELLI EDINCE DAG PARAMPARÇA OLDU MUSA BAYILDI.
AYILINCA BEN SENI NOKSANLIKTAN TENZIH EDERIM DEDI."----
*
Esyâyi, Hak sübhânehu, mertebe-i vehmde [vehm mertebesinde] yaratmisdir. Ya'nî esyâyi bir mertebede îcâd buyurmusdur ki, o mertebenin husûl ve sübûtu ancak hiss-i vehmdedir. Meselâ bir oyuncunun eglence mahallinde gösterdigi seyler gibi ve âyinede görülen suver-i esyâ gibidir. [Aynada görülen esyânin sûretleri gibidir]. 2/99 [Se'âdet-i Ebediyye: 515.]
*
Esyânin mebde-i [kök] vücûdu, Hak teâlâ ve tekaddesdir. [yüce ve noksan sifatlardan münezzeh (uzak, temiz)"]2/44 [Se'âdet-i Ebediyye: 943.]
*
Asla kavusmak, ahkâm-i islâmiyyeye tâbi' olmak iledir. Aslin aslina kavusmak vâsitasiz vâki' olur.3/117
...