Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Elini arkasına bağladı, yücelere çıkmasını diledi

Allah'ım, bizi bela ile deneme. Bize belasız yakınlık ver. Bize yakınlık ve lütuf ihsan eyle! Ateş afetini göstermeden yakınlığını nasip eyle. Şayet afet mukadderse, bizi semender (ateş içinde yaşayan bir kuş) gibi kıl. O ateşle beyazlanır, yanmaz; bilakis rahat eder. Bela hâlimizi, İbrahim'in (a.s) ateşine çevir. Ona yaptığın gibi, bize verdiğin ateş de olsa, içinde yeşillikler olsun. Bizi bütün varlıktan müstağni eyle. İbrahim Peygamber’i de öyle eylemiştin. Bize ülfetini ver ve bizi onu esirgediğin gibi esirge. Âmin!

İbrahim (a.s) yola girmeden önce, can arkadaşını bulmuştu. Varlığını daima esirgeyecek komşuyu bulmuştu. Arkadaşı buldu, sonra yola çıktı. Komşuyu seçti, sonra eve taşındı. Hastalık gelmeden önce, tedavi yollarını aradı, buldu. Bela gelmeden sabrı öğrendi, hüküm verilmeden önce uymayı bellemişti. İbrahim (a.s) sizin manevî babanızdır. Ondan yol, erkân öğrenin ve ona uyun. Onun sözünde ve işinde binlerce hikmet vardır. Bela denizinde ona lütuflar veren Subhân'dır. O, denizde yüzdüren ve kuvvet elini ondan kesmeyen Büyük'tür.

Allah büyüktür. İbrahim Peygamber’i düşmana gönderdi. Hâlbuki düşman atlı, o yaya idi. Elini arkasına bağladı, yücelere çıkmasını diledi.

Halkı yemeğine çağırdı; hâlbuki kendinde ancak bir günlük yiyeceği vardı. Bunlar gizli ve büyük lütuflardır.

Ey evlat! Allah'a kul ol. Kader geldiği zaman susmayı âdet edin. Bu hâlde, nice hikmetler sezeceksin.

Hekim Calinos'un bir çırağı vardı. Ona zahmeti hayli çok işler yaptırdı. Çırak sesini çıkarmadı, alacağını aldı. Bunu duymadın mı, hekim oldu. Bütün bilgileri ezber etti.

Yaptığın hezeyan karşısında ilâhî hikmetler sana varmaz. Her şeye muteriz ol, Hak’la nizaya koyul, sonra da hikmet bekle! İşte bu olmaz.

Allah'ım! Bize uymayı nasip et. Münazaayı bıraktır. “Dünyada iyilik ver. Âhirette de iyilik ver. Bizi ateşten sakla.” (el-Bakara, 2/201)

(Geylani(r.a.)