Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Zaman/An/Mecaz/Teşbih/Nur

O An-ı Daim, "Hallak" olmayı (Fiil halinde Yaratmayı) irade ettiği beri Nefs'i Ruh'una gayrı olmamış ve olmayacak olandır. Zatı (Kendi/Yani Fiil olarak Yaratmasa da Yaratıcı [Aslında Kudret Sıfatı] Vasfı olan) Müstağnidir. Marifetullahı (Allah'ı bilmeyi) Mecaz'da ayrı gören, söylenende ayrı zanneder. Bir An öncede bir An sonrada Zaman olur. Ancak Mutlak olarak tümünü aynı Anda tutabilen/gören için Mutlak zaman yoktur. Mecaz kul için Mecazdır. Zat için değil. Hakk bu durumda kime GÖRE yalnızca ve sadece Mecaz-Marifet geliyorsa, o halde, ancak o kimseye GÖRE yalnızca ve sadece Mecaz-Marifet geliyordur. Hakk Hakk'tır. Mecaz da ancak O'na yöneltilmiş Marifetten bir damladır. Tıpkı Marifetullahdan bir başka damla olan Teşbih gibi.

***

Ruh >Nur<, doğa karanlıktır. (Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

***

..“Allah yerlerin ve göklerin Nurudur...” (Nur/35)

***

Bununla beraber hiç bir beşer için kabil değildir ki Allah ona başka suretle kelâm söylesin, ancak vahyile veya bir hicab(perde)arkasından ve yâhud bir Resul gönderip de izniyle ona dilediğini vahyettirmesi müstesna, çünkü o çok yüksek, çok hakîmdir

(ŞÛRÂ-51)