Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Aydınlar !

Haddini bilmezin İlmi İkiyüzlü olur. Sadece Zıtların uçlarını göze batırmakla kalır. Konuştuklarını Kuşatamamış Birleyememiş olmasından yani Cehaletinden oluşur Bilgisi. Yol olamaz yol veremez. Yoldaki taş sayısını artırdığının farkında olmaz. Marifet gördüğü şey Zıtlıkları bütünüyle ortaya dökmektir. Ölüm korkusundan dolayı bir türlü ölemeyen bir papağan misali.

Örneğin hem Bilinmezliği öne çıkarır; Hem de hiç utanmadan "Bilgi"lerini sayar. Tıpkı hem "Tesadüf" deyip hem de "Bilim" demeyi dilinden düşürmeyenlerdeki gibi.

Kendisinde olmayan bir büyüklüğü kendisine izafe ettiğinden; Kibriyle üzerine aldığından, Acziyetinin farkında olmaz ki sadece "Bilgilendirilmekte" olduğunun farkında olsun. Bazısı bu yüzden tamamen "Bilgi"yi inkar ederken, bazısı henüz "kavrayamamış" olduğunu "Bildirildiği kadarıyla" örtmeye çalışır. Tesadüfle Bilim'i aynı cümlede zikreden bu son türdeki "Örtme/İnkar" halindedir.

Güneşin battığı yere vardığında (Zülkarneyn) onu, balçıklı bir kaynakta batıyor buldu...

(Kehf/86)

Güneş Ay’a yetişemez. Gece de gündüzü geçemez. Hepsi birer felekte yüzerler.

(Yasin/40)

"...Yüce güneş, can vere gelmiştir; her nefeste boşaldıkça doldururlar..."

Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)

Hani Bilimsel gelişmeler sayesinde filan ya diyorum..