Firavunların Panik hastalıktan nasibi olmaz. Olsa da Kulenin ikinci katını çıkmalarına sebep olur. Ateist ufaklıklar bir Hayat belirtisi aramaktadırlar.
Depresyon ise sadece Determinist yaklaşımı doğurur. Belki sadece Arayışı getirir. Varlık Hakkında derin düşünenler ise pek az olagelmiştir. Felsefeciler, Düşünce zincirlerini belirginleştirdiği için İnsanların Varlık hakkında Saf yönelişini bir biçimde baltalar. Yani Kurumsallaştıkça o da Varlık hakkındaki Temelden uzaklaştırır.
Tasavvuf bir biçimde İslam'ın Kurumsallaşması olsa da Tarikatlar arayıştaki Temel Bilgide Kesifleşme yapmazlar. Yol Tek'dir. Varlık !. Hayy !. Kuran'da, Tecrit edilmiş hiçbir İnsani Düşünce yoktur. Derin OKU'yana her katmanı verir.
Nietzsche'nin "Tanrı öldü" sözü kendi halkının Dininin Kurumsallaşması ile ilgilidir. Çünkü Din Kurumsallaştıkça Varlık hakkında derin düşünüşü baltalar. Halk için Saf İman yeterlidir. Fakat Nietzsche, Varlık hakkında Derin bir düşünüş içinde olanlardandı. Halkının Saf İmanı da bi şekilde kurumsallaşamadığı için Mutlu da olamadı. Bu onun için İyiydi.
O Güzellik/Mutluluk İslam'dan gayrı hiç bir Dinde/Düşücede/Anayışta (İnsanların çocukluk dönemleri hariç) bulunmaz: "Ya Allah! Dediğim zaman, niçin çağırıyorsun dedi. Şayet çağırmasam, bu sefer, çağırsana, diyor." Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
Ve şu da: "Allahım! Ey Yücelerin Yücesi, sana kul, kurban olayım; çarığını dikip elbiseni yıkayayım, saçlarını tarayıp bitlerini ayıklayayım. Sana süt vereyim. Ellerini öpeyim, ayaklarını ovayım. Uykun geldiğinde yatacağın yeri süpüreyim. Ey bütün keçilerim yoluna kurban olası! Ey hey hey, hey heey diye andığım!" Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
rabbe-nâ: Rabbimiz
ahric-nâ: bizi çıkar
min-hâ: ondan, oradan
fe: artık, böylece, bundan sonra
in: eğer
udnâ: biz döndük
fe: böylece, o zaman
innâ: muhakkak ki biz, biz mutlaka
zâlimûne: zalimler
kâlahseû (kâle ıhseû): (orada) kalın dedi
fî-hâ: orada
ve lâ tukellimû-ni: ve benimle konuşmayın, bana söylemeyin
Müminun 107/108
bir kez daha, yoluma devam etmeden
ve gözlerimi ileriye dikmeden önce
yalnızlık içinde kaldırıyorum ellerimi
sana doğru, sığındığıma
tüm kalbimle
sunaklarda yalvardığıma
ki daima
senin sesin çağırıyor beni
bunun üzerine alevleniyor nakşedilmiş
meçhul tanrıya sözü
ben o’nunum imansızlar güruhu içinde
şimdiye kadar kaldıysam da
ben o’nunum- ve düğüleri
hissediyorum
beni kavgada yere sürükleyen
ve, ben kaçmak isteyince,
beni yine onun hizmetine zorlayan
seni tanımak istiyorum, ey meçhul
sen, ruhumu derinden yakalayan
hayatımda bir fırtına gibi dolaşan
sen, kavranamayan; bana yönelen!
seni tanımak
sırf sana hizmet etmek istiyorum
Friedrich Nietzsche: Meçhul Tanrı'ya
Şimdi sen bana orada İmansız bir kimsenin son kalmış duygularını törpülediğini söyleyeceksin ama bugün yazdıklarımı tümden bi tekrar oku sen.
İnkar'ın Batı Temelli olduğu için Dilin laf yapar fakat bağlantısızlığı kavrayamaz. Bizdeki İnkar kendi Varlığın dahil tüm Varlığı İnkar manasına gelir ki; anla ! Var'dan Gayrı olamazsın ki. Panteizm de değil diyoruz ama hala anlatamadık meseleyi. Var saydığımız, sadece İnandığımızda VAR olan bir şey değil O. Bağlantısızlığını anlatmaya çalışıyorum. Hani anladığını VAR sayıyorsun ya.
İsa'dır ! LA !
Hepsi'dir ! LA !
Var O VAR'dır; Var !
1. zâlike : bu, işte böyle
2. bi enne : sebebiyle, çünkü
3. allâhe : Allah
4. huve : o
5. el hakku : hakk
6. ve enne : ve muhakkak
7. mâ : şey(ler)
8. yed'ûne : dua ediyorlar, tapıyorlar
9. min dûni-hî : ondan başka
10. huve : o
11. el bâtılu : bâtıl
12. ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
13. huve : o
14. el aliyyu : âli, yüce
15. el kebîru : kebir, büyük
Hacc 62
Duydum Ki Gıybetimi Yapmışsın ,Yüzüme Söylemekten Kaçmışsın..! Benim Gibi Bir Acizden Korkmuş ALLAH'tan Korkmamışsın.
Mevlana Celaleddin-i Rumi (k.s.)
İsa gibi (onların anlayışındaki) gökteyken yere inip de yapmıyor yapacağını ! Gökte olup da değneğiyle yıldırım göndermiyor ! İki olup da Üç'e ayrılmıyor ! Basıyo mu kafan !
Hamd, şeyleri yokluktan ve yokluğun yokluğundan izhar eden Allah'adır.
Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
1. e lem tere : görmedin mi
2. ilâ rabbi-ke: Rabbini
3. keyfe : nasıl
4. medde : uzattı
5. ez zılle : gölge
6. ve lev şâe : ve eğer dileseydi
7. le : elbette
8. ceale-hu : onu kıldı
9. sâkinen : sakin, sabit
10. summe : sonra
11. cealnâ : biz kıldık
12. eş şemse : güneş
13. aleyhi : ona
14. delîlen : delil
Furkan 45
Allah'ın So-b-ası yok. Samed; İhtiyacı da yok.
">>Yakıtı<< >insanlar< ve >taşlar (Madde) < olan Cehennem >>ateşinden<< sakınınız"
Bakara 24
Evvel'dir (Önce), Ahir'dir(Son), Zahir'dir (Görünen), Batın'dır (Görünmeyen). >>O<< h e r ş e y i b i l e n d i r.
Hadid 3
Ne İnkarından ! Ne Var saymasından bahsediyorsun !
İnkar (İslam'da) = Örtmek..
Neyi ? Nasıl ?
Nereye kadar...