"İndirilen şeriatlara inanmayanlar da riyazet, mücahede ve nefsi doğanın etkisinden kurtarmak gibi hususlarda bizimle ortak olunca, onlar da temiz ve arınmış ruhlara ulaşabilir ve bu ulaşmanın hükmü, indirilmiş şeriatlara göre davranan müminlerde ortaya çıktığı gibi onlarda da ortaya çıkar. Bu nedenle, bizimle onların arasında - insanların genelinin nezdinde- bu noktada bir benzeşme ortaya çıkmıştır. Biz riyazet keşfinin ve yüce ruhların yardımının verdiği bilgilerden söz ettik, bu erdemli nefislerde alemdeki her şey nakşedildi ve böylelikle bilinmeyenlerden konuşmuşlardır. Benzerliği ortadan kaldırmak için Cüneyd şöyle der: " Bizim davranışımız ile akılcılar arasında( görünüşte ) bir ortaklık gerçekleşse bile, bizim riyazet, mücahede ve bu bilgileri ve bizde ortaya çıkan temiz halleri bize kazandıran amellerimizin dayanağı, Kitap ve Sünnete göre davranmaktır." Cüneyd' in " Bizim bu ilmimiz Kitap ve Sünnet ile sınırlıdır " sözünün anlamı budur. Kıyamet günü o insanlardan böyle ayrışacağız. Çünkü onlar ilahiyat bahislerinde bizim sahip olduğumuz zevke sahip değildirler. Onların feyizleri ruhani iken bizim feyzimiz hem ruhani hem ilahidir. Çünkü biz " Şeriat " denilen ilahi bir yolu takip ettik . Bu yol, bizi şeriatı ortaya koyana ulaştırdı ki, O da Allah' tır. Çünkü O, bu yolu kendisine ulaşan bir yol taptı, bunu bilmelisin!"
Muhyiddin İbn Arabi(k.s)
Hazretin (selam olsun)belirttiği benzeşme Hal boyutundadır. İlim'de değildir. Onların (selam olsun) edindikleri, açığa çıkardıkları İlmin derecesinin bir benzeri yoktur.