Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Hakk / Nefs / Vehim / Hakikat / İlim (Devam)


Yanyana duran iki vasıtadan biri hareket edip de insanın kendi bulunduğu vasıtayı hareket ediyor zannetmesi durumu.

İnsan o anda yaşadığı Vakıa’yı (Hakikat'i) Gerçek (Hakk) olduğunu Zan etmesi.

İnsan Varlıktaki konumundan ötürü bu Zannında Zorunludur. Mazurdur.

Çünkü o Nefs sahibidir ve Nefs Hakkı Vasıtalı, Aşamalı olarak Bilebilir. Mutlak olarak Bilemez. O’nu ancak O Bilir.Mutlak yalnızca O’dur.

Örnek verdiğimiz durumda ( ki Vehimdir ) kendi vasıtası olan Nefsinden çıkmadan Hakikati Bilemedi.
Ancak Hakk ona Hakkı Bilmede Vasıta olur ve Şüphesiz Hakikat  gördüğü Vehimden kurtulur. Oysa ki o Başlangıçta kendi konumuna göre kendi vasıtasının gösterdiğinin Hakk olduğunu Zannetmişti. Ne zaman ki Alemlerin Rabbi onu hareket ettirdi ve o da Vehminde ısrar etmedi o zaman Nefsinden, veya Rabbi Hassından (yani Hakk hakkındaki kendi Bilgisinden) Alemlerin Rabbine intikal etti.


“…muhakkak Allah bilir ve siz bilmezsiniz.” Nahl 74


“Ey Gavs-ı Â’zam! Kim ilimden sonra Ben’den rü’yeti (Beni görmekliği) isterse, hakikat o, rü’yet ilmiyle mahcûbdur, yani rü’yet ilmi ara yerde perdedir. Kim de rü’yetin ilimden başkası olduğunu zannederse, hakikat o, RÜ’YETULLAH ile aldanmıştır.” Abdulkadir Geylani (k.s.)

“O'nu ancak "O" görür. O'nu ancak "O" idrâk eder. O'nu ancak "O" bilir. Kendi zâtını, kendi zâtı ile görür ve bilir. O'nu kendinden gayrı kimse göremez. Bir kimse idrâk edemez. Zâtını bilmek ancak esmâ ve tecellîyatı iledir. Hüner, Allah'ı... Allah ile bilebilmektir.”

Abdulkadir Geylani (k.s.)