Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Ruh olduğunu BİLESİN ! (Devam)

O da onlarin tanrilarina gizlice yonelip:

Sunduklari yiyecekleri yemiyor musunuz?

Ne o, konuşmuyor musunuz?» dedi.

Saffat 91


"Oku !..."

Alak 3


"...Oysa bazı taşlar vardır ki, içinden nehirler fışkırır; ve bazıları da vardır ki şak diye yarılır da ondan su çıkar. Öyle taşlar vardır ki, haşyetullahtan düşüp yuvarlanır..."

Bakara 74


(Putperestlere) dedi ki: "Elinizle yapıp tanrı kabul ettiğiniz heykellere mi tapıyorsunuz?"

Saffat 95


Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır.

Alak 3


"Hâlbuki sizi de, yaptıklarınızı da, Allâh yaratmıştır!"

Saffat 96


Azabımızı hissettikleri anda ondan kaçmaya çalışıyorlardı.


"Kaçmayın; bolluktan şımardığınız yere, meskenlerinize dönün ki sorgulanasınız. "

Enbiya 12-13


"...sizi de, yaptıklarınızı da, Allâh yaratmıştır!"

Saffat 96


Burdaki Ayrıma "Ruh" ve "Fiil" noktasında Dikkat ettin mi..

"Sizi de".. 


"Yaptıklarınızı da"..



Ve Allah sizi, analarınızın karnından çıkardı, 

hiçbir şey bilmezdiniz.

Ve şükredesiniz diye, size/sizin için,

işitme,

görme,

gö­nül

(duyu/hassa/duygu) verdi.

Nahl 78 


13. inne-hu: muhakkak o
14. huve es semîu el basîru: o en iyi işitendir, en iyi görendir

İs­râ 1



"Rûhun üstünü görebilmek için, rûh makâmına kavuşmak lâzımdır..."

İmam-ı Rabbani (k.s.)


İlk önce Bunu bi Bileceksin ! 

Yoksa :

Hiç yok, yalnız O var dediler, yükseldiler.
yüce serâydan, hepsi eli boş döndüler.

İmam-ı Rabbani (k.s.)

Sonra !


"...Hak teâlânın şühûdü için, belki Ona muhabbet ve çekilmek için, Seyr-i ilallahın sonundaki Fenânın hâsıl olması lâzımdır. Fârisî beyt tercemesi:

Bir kimsede hâsıl olmazsa Fenâ,
Hak teâlâya yol bulamaz aslâ!..."

İmam-ı Rabbani (k.s.)


Ve Böylece !


Bilirsen onu kimdir sen nesin başta;
Bulursun kendini hemen o yüce zatta.

Kimin gölgesi olduğunu bir bilsen,
Gam çekmezsin yaşasan veya ölsen.

İmam-ı Rabbani (k.s.)


Ruh Nur, Doğa karanlıktır

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)


Şunu da Bileceksin !

“...insanın hakikati felekten oluşmuş değildir. Bilakis o, üflenilen ruhtandır ve bu ruh mekansızdır. Dolayısıyla feleğin üzerindedir. İnsan ruhunun bedende döngüsel olan veya olmayan bir tahriki söz konusu değildir...”

Muhyiddin ibn Arabi (k.s.)


Ruh, Beden, İlim.. Bunlar "İNSAN"ın Cüzlerindendir..

İNSAN'ın Hakikati ise = RUH'tur..

Bunu böyle, "BİLECEKSİN !"


Yoksa !


Hiç yok, yalnız O var dediler, yükseldiler.
yüce serâydan, hepsi eli boş döndüler.

İmam-ı Rabbani (k.s.)


Ben sana bunu böyle kesin haber vereyim de, sonra yutuyorum zannetme traşını !


Ruh'un Keşf ve İlim ile Görmediğin, Bilgi Yolu ile de Yorumlara, Hintlilere, Materyalistlere Bulaştığın için biz "Ruh" dediğimizde sen onu bunlara göre Yontup Hikaye okuyorsun.. Öyle konuşuyorsun ki sanki Ruh'unu Dışarıdan görebiliyorsun ! O senin Dışarıdan görebildiğin şey, Nefsin'dir ! Beynin'dir, Suret'tir !

Secde edilmesi emredildiği Aşamaya Dikkat Et ! "İNSAN"ın Suret'imi ?

1. fe : böylece, artık
2. izâ : olduğu zaman
3. sevveytu-hu: onu sevva ettim, düzenledim


4. ve nefahtu : - ve - üfledim

5. fî-hi : onun içine
6. min rûhî : - ruhumdan -

7. fe : hemen, derhal
8. kaû : (yere) kapanın
9. lehu : ona, onun için
10. sâcidîne : secde edenler

Sad 72


Ayrıma Dikkat ediyor musun !

"...sevva ettim, düzenledim..."

"...- ve - üfledim..."


OKU'man var mı ?