Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Ruh / Hüviyet / Sır (Devam)

Zati Suret'i olmadığı Vahiy ve Keşf ve Akli keşf ile Bilinmese idi O'nun İnsan Suret'inde olduğu Fikrine gidilebilirdi. Fakat bu İzni, Akli ve Keşfi yolla apaçık bir Hak olarak yalnızca Ruh'a Sırladı. Çünkü İnsan, Zati olarak Beden değil apaçık olarak Ruh'tur. Hüviyeti ise Zıtlıklar yoluyla yine O'nun Hüviyetine varır. Örneğin O Mümin'dir, İnsan'ın Hüviyeti de Nihayetinde Mümin olmalıdır. Aksi takdir'de o varlık İnsan olamaz. Fakat yine Ruh'tur. Şimdi sen o İlim'siz Aklın ile yol olarak Hüviyet Ruh'dan önemlidir diyebilirsin. Fakat Hüviyet ancak Ruh İmkanıyla varlık bulabileceği gibi sonu da Hüviyet noktasında Ruh'a varır. İnsan, Sır'a, kendi Hüviyeti ile varmadı. Çünkü İsimler O Zat'ın Ruhuna sonradan ilişmemiştir; İnsan Ruh'u İmkanı ile, Sonradan, açığa çıkarılmıştır. Şeyhim bu manada şöyle buyurdu: "İnsan âlemin cilasıdır"... Sır, O'nun Zatının Hüviyetidir. Hüviyet, O Zatın İsimleri/Sıfatlarıdır. Zatı ise Ruh'tur. İnsan O'nun Zuhurunda bir İmkandır; çünkü O'nun Hüviyetinin İmkanı Sonsuzdur; Tutulamaz: "Beni Göremezsin".. Şimdi Sen Kulluk Hüviyetinde, Takdir'e ve Yönelişine oranla, Ruhun Ruhuyum veya Sırrın Sırrıyım diyebilirsin.