Sayfayı Yenileyerek ya da Başlığa Tıklayarak Arşivde Dolaşabilirsiniz

Cennet'i bu Dünyadaki Güzelliklerden ibaret saymak; Cehennemi bu Dünyadaki Hoşa gitmeyen şeylerden ibaret saymak. Böylece, bütün Zulme uğrayanların Ah'ı boynuna dolanır...



Açlıktan, Sefaletten, Zulme uğramaktan korkma. Zalim olmaktan kork. Allah'tan kork. Ölümün Tadını ve Marifeti ve O'nun Gizliliğini, Haketmiyen Bilemez, Göremez. O, bütün Dertleri, Acı içindeki koca bir ömrü bir An'da hiç yaşanmamışa döndürecek bir Güzelliğe sahiptir. Bebeklerde ve Hakk'ı Bilenlerde bunu görürsün. Şaki olan, iki Cihanda'da O Hakiki Cennet'i İnkar eden kimsedir. Cennet'in Manası O'nun Güzelliğidir. Yoksa Zevk, Sefa değildir.


Cennet'i bu Dünyadaki Güzelliklerden ibaret saymak; Cehennemi bu Dünyadaki Hoşa gitmeyen şeylerden ibaret saymak. Böylece, bütün Zulme uğrayanların Ah'ı boynuna dolanır.


Oysa Yaşam'ın derinliklerinde herşey Hoştur, Güzel'dir. Zalim Kader yoktur yani; Zalim Kullar vardır. Ahiret'i İnkar eden, Derinlikleri İnkar eden, Zevke Sefaya dalmış, Korkusuz, Kör ve ki Allah'ı İnkar eden Zalim kullar.

Şimdi eğer Anlarsan, İnsan'ın en büyük Yüzleşmesi asla İnsan'la değildir.


"...Allah yolcularının hâli ne kadar hoştur. Onların hâli ne kadar iyidir. Hak katından onlara ne gelse, hoşluk olur. Onlar, marifet şarabını içmişlerdir. Hakkın lütuf kucağında yatarlar. Onun ünsiyeti ile ülfet ederler. Şüphesiz bu halleri için onlara güzel makam verilmiştir. Hak Teâlâdan başkasını görmemek zevkini tatmışlardır. Onlar, Mevlânın eli altında birer ölüdür. Heybet nuru, onları bu hale getirmiştir. Allah dilerse onları diriltir. Hak önünde onlar Ashâb-ı Kehfdir. Allah Teâlâ, Ashab-ı Kehf hakkında şöyle buyurur: Onları bir sağa, bir de sola çeviririz. (el-Kehf, 18/18) O büyükler, insanların en akıllısıydı. Bütün hâlde Yaratıcılarından marifet ve kurtuluş dilediler. Bütün gayeleri buydu..." Abdulkadir Geylani (k.s.) / İlahi Armağan